Cumhuriyet; milli egemenliğe dayanan, gücünü halktan alan, iktidarın millete ait olduğu; ırk, din, dil ve cemiyet farkı gözetmeksizin tüm vatandaşların paylaştıkları ve yararlandıkları bir rejimin adıdır. Halkın katılım sağladığı bir yönetim şekli olan Cumhuriyet, milletin egemenliğini esas kılmış ve milli egemenlik çatısı altında idare edilenlerle idare edenleri demokrasi çizgisinde buluşturmuştur.
Türkiye’nin, kurum ve kurallarıyla işleyen bir demokrasi düzenine, mükemmel bir eğitim sistemi ve güçlü ekonomiye, ‘yurtta sulh, cihanda sulh’ ilkesi temelinde aktif bir dış politikaya sahip olması, milletimizin en önemli kazanımları olacaktır.
Cumhuriyetin 89. yılında ülke olarak gelinen seviyenin ve önümüzdeki dönemde yapılması gerekenlerin gözden geçirilmesi, ülkemizin istikrarlı gelişmesi açısından büyük önem taşımaktadır. Toplumun gelişimi istikametinde yeni bir anayasanın hazırlanması başta olmak üzere, eğitim sistemine yatırım yapmak, ekonomimizin rekabet gücünü artırmak; demokrasi, insan hakları ve hukuk devleti gibi evrensel değer ve ilkeleri en ileri standartlarda hayata geçirmek zorunda olduğumuz kaçınılmazdır. Demokrasi ve Cumhuriyetin kurumsallaşması için yapısal reformların yanı sıra vesayetle mücadele ve paramiliter yapılanmaların tasfiyesi noktasında hala atılması gereken birçok adım bulunmaktadır. Bunların başında ise, evrensel değerler çerçevesinde hazırlanacak bir anayasa gelmektedir. Yeni ve sivil anayasa hem milletimizi birbirine kenetleyecek hem de Cumhuriyetin temellerini çok daha sağlam ve sarsılmaz bir hale getirecektir.
Bugün hızlı bir dönüşüm geçiren dünyada Türkiye’nin önemi her geçen gün artmakta, ülkemiz sadece bölgesel bir aktör olmakla kalmayıp, küresel bir güç haline gelmektedir. Köklü bir medeniyetin bakiyesi olan ülkemizin ve milletimizin el birliğiyle, gönül birliğiyle hareket etmekten başka seçeneği bulunmamaktadır. Çeşitli dil, inanç ve kültürleri bir arada yaşatan, farklılıkları kaynaştıran, adalet ve barış medeniyetinin mirasçısı olan milletimiz; birbirini kardeşçe kucaklayarak, sımsıkı kenetlenerek aydınlık yarınlara yol alırken, daha iyi yarınlar eğitimcilerin ve eğitim çalışanlarının taşıdığı sorumluluğa eşdeğer herkesin sorumlu davranması ile gerçekleşecektir.
Devletin milletinden milletin devletine geçişte önemli mesafelerin alındığı bir ortamda vatandaşını tanıyan değil, tanımlayan bir devlet geleneğinin hala sürüyor olması, devlet-millet kaynaşmasının önünde en büyük engellerden biri olarak durmaktadır. Üniversitelerde, kamuda ve Meclis’te halkın tercihlerini hiçe sayan dayatmalara son verilmesi, kılık kıyafet eksenli eşitsizliğin giderilmesi, seçkinci bir cumhuriyet anlayışından cumhurun tamamını kuşatan bir anlayışa geçilmesi Cumhuriyeti daha güçlü kılacaktır.
Bu vesileyle, başta Mustafa Kemal olmak üzere, Cumhuriyetimizin kurulmasında emeği geçen bütün istiklal kahramanlarımızı rahmetle ve şükranla anıyor, 89. yılında milletimizin bayramını; bürokratik oligarşiden ve vesayetten arındırılmış bir Cumhuriyet beklentisiyle kutluyoruz.
Güncelleme Tarihi: 29 Ekim 2012, 00:00