Türk Eğitim-Sen'den Yeni Bir Çalıştay

Türk Eğitim-Sen'in “Öğrenci seçme ve yerleştirme sistemi” ve “öğretim programları (müfredat)” çalıştayları başladı.

Türk Eğitim-Sen'den Yeni Bir Çalıştay

Türk Eğitim-Sen Genel Merkezi, 2. Maarif Kongresi kapsamında yapılan çalıştaylarını  tamamlıyor. 2021 yılının Ocak ayından bu yana sekiz çalıştay düzenleyen Türk Eğitim-Sen, son iki çalıştayını da eş zamanlı olarak gerçekleştiriyor.

Sendikamız, 28-30 Mayıs tarihleri arasında 2023’e Doğru Türkiye’de “Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sistemi” ve “Türkiye’de Öğretim Programları (Müfredat)” Çalıştaylarını düzenliyor.

Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Halis Aygün, Genel Başkan Yardımcısı Cengiz Kocakaplan ile alanında uzman akademisyenlerimizin katıldığı çalıştayların ortak açılış oturumu çevirim içi olarak yapıldı. Programda Gazi Üniversitesi EPAM Başkanı Prof. Dr. Bülent Aksoy Türkiye’de Öğretim Programları Çalıştayı’nın, Akdeniz Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Güçlü Şekercioğlu da Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sistemi Çalıştayı’nın açılış tebliğini sundu. Programın açılışı sendikamızın resmi facebook sayfası ile youtube kanalından canlı olarak yayınlandı. 

Açılış konuşmasını yapan Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, çalıştayların Türk eğitim sistemine ve ülkemize hayırlı olmasını temenni etti. 2. Maarif Kongresi kapsamında düzenlenen çalıştaylara bugüne kadar hiçbir karşılık beklemeden, gönüllük bilinciyle toplam 453 bilim insanının, eğitimcinin katkı verdiğini bildiren Geylan, tüm katılımcılara şükranlarını sundu. ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Halis Aygün’e de katılımlarından dolayı teşekkür eden Geylan, “Sayın Aygün, değerli bir bilim insanı olmasının yanı sıra çok ehil bir yöneticidir. Nitekim yürütmekte olduğu ÖSYM Başkanlığı süresince de bunu ispat etmiştir. Türkiye’nin en güvenilir kurumlarının başında gelen ÖSYM’nin imajı Fetö etkisi olduğu yıllarda ortaya çıkan sınav skandallarıyla maalesef çok yıpranmıştı. Ancak bu son süreçte Sayın Halis Aygün ve ekibi, hızlı ve gayretli çalışmalarıyla, zedelenen imajın düzeltilmesine katkı sağladı. Şahsım adına kendisine, ekibine ve tüm ÖSYM çalışanlarına şükranlarımı sunuyorum” dedi.

2. Maarif Kongresi tamamlandığında bilim insanlarının verdiği katkıların ortaya çıkacağını ve hazırlanacak raporların on yıllarca Türk milli eğitimine yönelik yapılan çalışmalarda referans kaynağı olacağını bildiren Geylan, “1. Maarif Kongresi, üzerinden 100 yıl geçmesine rağmen hala önemli bir referans noktasıdır. Bu kongreye katılan seçkin eğitimciler bugün de minnetle yad edilmektedir. Dolayısıyla inanıyorum ki, 2. Maarif Kongresi’ne katılacak bütün eğitim çalışanları ve bilim insanları da on yıllarca şükranla anılacaktır.

2. Maarif Kongresi süreci tamamlandığında erken çocukluk eğitiminden, yükseköğretime, yaygın eğitimden yurtdışındaki vatandaşların eğitimine kadar eğitimin hemen her kademesinde Türkiye sevdalısı bilim insanları ve eğitimcilerin katkılarıyla bir iddia ortaya konulacaktır. Bu nedenle Türk Eğitim-Sen Genel Merkezi olarak bu bizi çok heyecanlandıran bir projedir.” diye konuştu.

1. Maarif Kongresi’nin önemine dikkat çeken Geylan, bundan bir asır önce 1921 yılında düzenlenen 1. Maarif Kongresi’nin, Türk milletini ve devletini eğitim marifetiyle ayağa kaldırarak, birinci dünya savaşının ağır yıkımını ve toplumsal çöküntüyü gidermeyi amaçladığını söyledi. Mustafa Kemal Atatürk ve çalışma arkadaşlarının düşmanın Polatlı’ya kadar geldiği günlerde 1. Maarif Kongresi’ni düzenlediğini hatırlatan Geylan, Atatürk’ün büyük bir titizlikle kongreye katılıp notlar alarak tebliğleri dinleyerek bu kongrenin dolayısı ile eğitimin önemini de açıkça ortaya koyduğunu vurguladı.

Geylan, “Bu kongre, Atatürk ve onun izinde yürüyen Türk münevveri, mütefekkiri, üniversitesi, öğretmeni, eğitim yöneticisi ve müfettişi olmak üzere 1923 yılında Türk Devleti’nin geçeceği yeni yönetim biçiminin ardından toplumsal kalkınmanın kilidinin eğitimde olduğunun bilincinin hem vatandaşlara hem de dünyaya ilan edilmesi bakımından büyük önem taşımaktaydı” dedi.

Bugüne gelindiğinde Türk Eğitim-Sen olarak 13-18 Temmuz 2021 tarihinde yani 1. Maarif Kongresi’nin 100. Yıldönümünde “Aynı Ruh ve Heyecanla” 2. Maarif Kongresi’ni toplamanın haklı gururunu yaşadıklarını bildiren Geylan, şunları kaydetti: “Nasıl ki 1921 yılında düzenlenen 1. Maarif Kongresi 1923 yılında kurulacak Türk devletine hazırlık ve yol haritası belirleme misyonunu ifa etmişse, bu kongremiz ile de 2023 ve sonrasında başlayacak cumhuriyetimizin 2. yüzyılı, yani yeni Türk asrının parolasının ve hedeflerinin eğitim aracılığıyla belirlenmesine hizmet etmeyi arzulamaktayız. Biz bu çalıştayları düzenleyerek her zaman ön plan çıkarmaya çalıştığımız sorumlu, üretken ve çözüm odaklı sendikacılık anlayışımızı bir kez daha kamuoyuna ilan etmiş oluyoruz. Sorunun çözümünde, bir değişiklik yapılmasında ya da köklü bir yeniliğin hayata geçirilmesinde eğitimin bütün taraflarının bir eş güdüm halinde meseleyi değerlendirip ortak akıl ile karar almasının bir örneğini daha sunmak istiyoruz.

Siz değerli katılımcıların üstün katkılarıyla düzenlediğimiz çalıştaylarımızın, Türk eğitim sistemine hayırlar getirmesini diliyor, çalıştaya katılacak hocalarımıza ve meslektaşlarımıza sunacakları değerli hizmetler için çok teşekkür ediyor, çalıştay raporlarının Türk eğitim sistemine yeni ufuklar açmasını yürekten temenni ediyoruz.”

Genel Başkan Geylan’ın ardından ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Halis Aygün de protokol konuşması gerçekleştirdi. Çalıştayları düzenleyen Türk Eğitim-Sen’e, Genel Başkan Sayın Talip Geylan nezdinde teşekkürlerini sunan Aygün, “Öncelikle Türkiye Cumhuriyetinin banisi Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ve çalışma arkadaşlarının, Türk Bağımsızlık Mücadelesi içinde en zor şartlarda dahi eğitime verdiği önemin bir göstergesi olan 1. Maarif Kongresi’nden hareketle, Türk Eğitiminin geleceği ve kalkınması amacıyla 100 yıl sonra aynı ruh ve aynı heyecanla 2. Maarif Kongresi’nin yapılacak olması bir eğitimci ve Türk Milletinin bir neferi olarak beni ziyadesiyle heyecanlandırmıştır” dedi.

Bu kapsamda düzenlenen çalıştayların çok değerli olduğunu söyleyen Aygün, bu çalıştaylar neticesinde elde edilecek çıktıların ve kıymetli bilgilerin Türk Eğitim Sistemine ve Türk Akademisine önemli katkı sağlayacağını düşündüğünü ifade etti.

ÖSYM’nin çalışmaları hakkında önemli bilgiler veren Aygün, ÖSYM’nin kurulduğu 1974 yılından itibaren Türk Eğitim Sistemi içerisinde yüklendiği sorumluluk düşünüldüğünde, bu alanda önemli kurumların başında geldiğini bildirdi.

ÖSYM Başkanı Halis Aygün, ÖSYM Başkanlığı’nın geçerli, güvenilir ve adil ölçme ve değerlendirme gerçekleştirmek; herkes için her yerde olmak, engelli, sağlık sorunu ve özel durumu bulunan adaylara bulundukları yerde hizmet vermek; sınav süreçlerinde yenilikçi olmak ve hesap verebilir olmak temel değerlerinden hareketle sınav süreçlerini yönettiğini ifade etti.

Üniversiteye giriş istemi ile ilgili önemli değişikliklerin olduğu dönemler hakkında da bilgi veren Aygün, şunları kaydetti: “1960’lı yıllara gelinceye kadar, lise mezunlarının sayısı az olduğundan pek çok fakülte kendisine başvuran mezunları sınavsız kabul etmiştir. Zaman içinde kontenjanları aşan bir taleple karşılaşan fakülteler/üniversiteler öğrenci seçme işini; birinci olarak başvuru sırasına göre adayları kabul etme ve kontenjan dolduktan sonra kayıtları durdurma, ikinci olarak fakültede verilen eğitimin niteliğini dikkate alarak liselerin fen ya da edebiyat kolu mezunlarını kabul etme, üçüncü olarak lise bitirme derecesine göre sıralanan başvurulara dayalı öğrenci alma, yöntemlerinden birini izleyerek gerçekleştirmişlerdir.

Lise mezunlarının artması ve lise dengi okul mezunlarına da yükseköğretime başvurma hakkı verilmesiyle, biraz önce özetlediğim öğrenci seçme yöntemleri ihtiyaca cevap veremez duruma gelmiş, fakülteler kendi amaçlarına uygun giriş sınavları düzenlemeye başlamışlardır. Bu durumda öğrenciler, sınavlara katılabilmek için ülke içerisinde farklı şehirlere gitmek, aynı gün ve saatlere rastlayan sınavlardan birine katılıp diğerine katılamamak gibi durumlarla karşı karşıya kalmışlardır. Bu durum, adaylar ve veliler açısından önemli sorunlara yol açmış ve merkezi bir ölçme, seçme ve yerleştirme merkezine ihtiyaç duyulmuştur.

Aday sayılarının artması ve yükseköğretime talebin yoğunlaşması ile birlikte 1970’li yıllara doğru, öncelikle üniversiteler kendilerine özel giriş sınavları düzenlemeye başlamışlar, sonraları ise bazı üniversiteler bu konuda birlikte çalışma yoluna gitmişlerdir.

Aday sayısının fazla olması, çok sorulu ve objektif testlerden oluşan sınavların hazırlanması, başvuruların alınması, puanlanması, seçme, yerleştirme ve sonuçların bildirilmesi gibi işlemlerdeki hızlı artışlar nedeniyle bilgi işlem yöntem ve araçlarından yararlanılması zorunlu hale gelmiştir.”

Üniversitelerarası Kurul’un 1974 yılında, üniversiteye giriş sınavlarının tek merkezden yapılmasını uygun bulduğunu ve bu yıldan itibaren sınavların merkezi olarak uygulandığını bildiren Aygün, üniversite giriş sisteminde yapılan değişiklikler hakkında bilgi verdi.

Aygün, “Üniversiteye giriş sisteminde; 1974-2021 yılları arasında farklı nedenlerle 5 defa köklü değişime, birçok kez de küçük değişikliklere gidilmiştir. Üniversiteye giriş sistemlerinde, yapılan değişiklikleri kronolojik olarak şöyle özetleyebiliriz:

  1. 1974-1980 yılları arasında (6 yıl süreyle); Üniversite Seçme Sınavı ÜSS adı altında zaman zaman içerik değişiklikleri ile tek basamaklı merkezi sınavlar gerçekleştirilmiştir.
  2. 1981-1998 yılları arasında; (17 yıl süreyle) iki basamaklı bir sistem kullanılmıştır. (ÜSS- ÜYS veya ÖSS-ÖYS olarak)
  3. 1999-2009 yılları arasında; (10 yıl süreyle) tekrar eskiye dönülerek tek basamaklı (ÖSS) sınav sistemine geçilmiştir.
  4. 2010-2017 yılları arasında; (7 yıl süreyle) tekrar iki basamaklı (YGS- LYS) ve alan bazlı sınavlar uygulanmıştır.
  5. 2018 yılında ise, bu sene dördüncüsünü uygulayacağımız Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) yani TYT-AYT sistemine geçilmiştir.

Görüldüğü gibi Üniversiteye girişte; Üniversite Seçme Sınavı-ÜSS’ den Öğrenci Seçme Sınavı-ÖSS’ye, Yükseköğretime Geçiş Sınavı ve Lisans Yerleştirme Sınavı YGS-LYS sisteminden, Yükseköğretim Kurumları Sınavı-YKS ( yani TYT-AYT ) sistemine kadar farklı sistemler uygulanmış olup, bu sistemler ölçme ve değerlendirme noktasında en doğru sistemi oluşturmak amacıyla dönüşmüştür” diye konuştu.

Önceleri sadece üniversitelere öğrenci seçmek ve yerleştirmek üzere sınav yapmakla yükümlü olan ÖSYM’nin, gelinen bu noktada, yeni yöntem ve teknolojileri de kullanarak önemli hizmetler yaptığı vurgulayan Aygün, “Bugün geldiğimiz noktada ÖSYM; yılda ortalama 50 farklı sınav gerçekleştiren ve bu sınavlara yaklaşık 10 milyon adayın katıldığı bir kurumdur. Bu bakımdan kurumumuz devletimizin sınav merkezi halini almıştır” dedi.

ÖSYM’nin 1974 yılından bugüne 47 yıllık tecrübesiyle, bütün hizmetlerini e-Devlet Standartları çerçevesinde yürüttüğünü ve hızla gelişen bilimsel ve teknolojik gelişmeleri etkin kullanarak sınav süreçlerini yenilediğini belirten Aygün, “Gelişen ve değişen şartlar içerisinde kendisini yenileyen ve sürekli olarak geliştiren ÖSYM bu gayretini özellikle ölçme ve değerlendirme süreçleri içerisinde de göstermektedir” diye konuştu.

Her yıl yapılan çalıştaylarla; soru havuzuna girecek soruların niteliğini artırarak, soru havuzundaki soru çeşitlerini zenginleştirerek, daha bilimsel, daha teknolojik, daha başarılı ölçme ve değerlendirme yapıldığına da dikkat çeken Prof. Dr. Halis Aygün sözlerini şöyle sürdürdü: “ÖSYM olarak; yapmış olduğumuz sınavların detaylı analizini de yaparak değerlendirme raporları ile kamuoyunun bilgisine sunmaktayız. Bu değerlendirme raporlarımız bir durum tespiti olma özelliklerinin dışında ayrıca ölçme ve değerlendirme konusunda çalışma yapan akademisyenlere de kaynak oluşturmaktadır.”

Aygün sözlerini bu çalıştayların somut çıktılarının Türk Eğitim Sistemine ve Türk Akademisine katkı sağlamasını dileyerek tamamladı.

Protokol konuşmalarının ardından komisyonlar konu başlıkları çerçevesinde çalışmalarına başladı.

2023’e Doğru Türkiye’de Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sistemi Çalıştayımızda;

  • Geçmişten günümüze öğrenci seçme yerleştirme sistemlerinin olumlu ve olumsuz yönleri.
  • Öğrenci yönlendirmede karşılaşılan güçlükler ve çözüm önerileri.
  • Kademeler arası geçiş, kariyer ve mesleki yönlendirmede karşılaşılan güçlükler ve çözüm önerileri
  • Üniversite mezuniyeti sonrası seçme ve yerleştirme sistemleri
  • Okullarda verilen eğitimler ile öğrencilerin girdiği sınavlar arasındaki uyum nasıl sağlanır?
  • Öğrenciler neden takviye ders almak ya da dershanelere ihtiyaç duyuyor?
  • PISA gibi uluslararası sınavlar ve öğrenci başarıları üzerine çözüm önerileri
  • Öğrenci seçme yerleştirme sınavlarında yapılan değişiklikler ve bunların öğrenciler üzerindeki etkileri
  • Eğitim çalışanları öğrenci seçme yerleştirme sistemlerinde nasıl bir çözüm bekliyor?
  • Özel eğitim ve dershane sektörü öğrenci seçme yerleştirme sistemlerine nasıl bakıyor
  • Dünyada iyi örnekler ve bunlar üzerinden Türk eğitim sistemi üzerine uygulama önerileri masaya yatırılmaktadır.

Cumhuriyet’in 100. Yılında ve sonrasında başlayacağına inandığımız yeni Türk asrında devlet ve millet olarak hedeflediğimiz noktalara ulaşabilmenin yolunun da insan kaynağımızı doğru yönlendirmek ve eğitmekten geçtiği hepimizin malumudur. İşte bu şuurla düzenlediğimiz Türkiye’de Öğretim Programları (Müfredat) Çalıştayı kapsamında üzerinde sürekli değişikliklerin olduğu, ders saatleri, içerikler ve bazen de komple bazı derslerin kaldırılıp yeniden bazılarının ihdas edildiği öğretim programlarını masaya yatırmak bu konuda mevcut sorunların çözüm önerileri ile ortaya koyulması hedeflenmektedir.

Bu çalıştayımızda irdelenen konu başlıkları da şunlardır:

  • Mevcut öğretim programları
  • 2023 ve sonrasında öğretim programları nasıl olmalı?
  • Özel eğitim ve rehberlik programı
  • İlköğretim öğretim programları
  • Mesleki ve teknik eğitim programları
  • Eğitim fakültelerinin programlarının serbest bırakılması fırsat mı tehdit mi?
  • Öğretim programlarının oluşturulmasında dikkat edilecek hususlar
  • Dünya ve ülkemiz gerçeklerine göre öğretim programları
  • Kaldırılan ve ders sayısı azaltılan dersler üzerine öneriler
  • İlave edilmesi önerilen dersler ve müfredat içerikleri.

Çalıştay'da ele alınan konular tartışılarak, elde edilecek sonuçlar hem ilgililerle hem de kamuoyu ile paylaşılacağı açıklandı. 

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER