Türk Eğitim-Sen’in internet sitesi de dahil olmak üzere 9 ayrı sitede yayınlanan anketimize 5-15 Kasım tarihleri arasında toplam 11 bin 454 eğitimci katıldı. Ankete katılanların yüzde 83.1’i öğretmen, yüzde 10.2’si okul müdür yardımcısı, yüzde 6.7’si de okul müdürüdür.
ANKETE KATILANLARIN YÜZDE 72.3’Ü KREDİ KARTINA BORÇLU
Ankete katılanların yüzde 16’sı 3.300-3.500 TL, yüzde 37’si 3.501-4.000 TL, yüzde 30’u 4.001-4.500 TL, yüzde 17’si de 4.501 TL ve üzerinde aylık kazancı olduğunu belirtmiştir.
Ankete katılan öğretmenlerin yüzde 72.3’ünün kredi kartı borcu bulunmaktadır. Kredi kartı borcu bulunanlara bunun miktarını sorduk. Buna göre yüzde11.7’si 5.000-10.000 TL, yüzde 21’i 10.001-30.000 TL, yüzde 17.8’i 30.001-50.000 TL, yüzde 12.9’u 50.001-70.000 TL, yüzde 12.9’u 70.001-100.000 TL, yüzde 11.2’si 100.001-150.000 TL, yüzde 6.5’i 150.001-200.000 TL, yüzde 6’sı da 201.000 TL ve üzerinde borcu olduğunu ifade etmiştir.
ANKETE KATILANLARIN YÜZDE 19.4’ÜNÜN ALTIN/DÖVİZ BORCU VAR
Ankete katılanların yüzde 19.4’ü altın ya da döviz borcu olduğunu belirtirken, yüzde 80.6’sı altın ya da döviz borcu olmadığını ifade etmiştir. Altın/döviz borcu olanlara “Son üç ay içerisinde ortalama kaç TL zararınız bulunmaktadır?” sorusunu yönelttik.
Buna göre yüzde 17.7’si 1.000-3.000 TL, yüzde 18.4’ü 3.001-5.000 TL, yüzde 23.5’i 5.001- 10.000 TL, yüzde 19.9’u 10.001-20.000 TL, yüzde 11’i 20.001-30.000 TL, yüzde 9.5’i de 30.001 TL ve üzeri cevabını vermiştir.
ÖĞRETMENLERİ EN ÇOK GIDA ÜRÜNLERİNE YAPILAN ZAM ETKİLEDİ
Ankete katılan öğretmenlere “Son yapılan zamlardan en çok hangisi bütçenizi etkiledi?” sorusunu yönelttik. Buna göre yüzde 63.7’si gıda ürünleri, yüzde 22’si yakıt (benzin, motorin), yüzde 7.8’i elektrik, su, yüzde 3’ü doğalgaz, yüzde 3’ü giyim ürünleri, yüzde 0.5’i de toplu taşıma cevabını vermiştir.
ANKETE KATILAN ÖĞRETMENLERİN YÜZDE 96’SI SON BİR YIL İÇİNDE ALIM GÜCÜNÜN AZALDIĞINI SÖYLÜYOR.
Ankete katılanların yüzde 96’sı son bir yıl içinde alım gücünün azaldığını, yüzde 3’ü aynı seviyede olduğunu, yüzde 1’i de arttığını söyledi. Alım gücünün azaldığını söyleyenlerin yüzde 3.7’si yüzde 5-10 oranında azaldığını, yüzde 14.2’si yüzde 11-20 oranında azaldığını, yüzde 29.7’si yüzde 21-30 oranında azaldığını, yüzde 26.3’ü yüzde 31-40 oranında azaldığını, yüzde 16.5’i yüzde 41-50 oranında azaldığını, yüzde 9.6’sı da yüzde 51’den fazla azaldığını ifade etmiştir.
ALIM GÜCÜNÜN AZALMASI İHTİYAÇLARDA KESİNTİ YAPMAKTAN, AİLE İÇİ TARTIŞMALARA, PSİKOLOJİK RAHATSIZLARA KADAR BİRÇOK SORUNU BERABERİNDE GETİRİYOR
Ankete katılanlara “Alım gücünüz azalıyor ise bu en çok hangi durumu ortaya çıkarıyor?” sorusunu yönelttik. Buna göre yüzde 41.3’ü giyim, barınma, ısınma v.b. ihtiyaçlarımızda kısıtlama yapıyoruz, yüzde 24.5’i sosyal, kültürel faaliyetlerimiz azalıyor, yüzde 12.1’i psikolojik rahatsızlıkların ortaya çıkmasına neden oluyor, yüzde 10.2’si aile içi tartışmalara yol açıyor, yine yüzde 10.2’si yeterli ve dengeli beslenmemize engel oluyor derken; yüzde 1.7’si herhangi bir etkisi olmuyor cevabını vermiştir.
ANKETE KATILAN ÖĞRETMENLERİN YÜZDE 26.2’Sİ EK İŞ YAPTIĞINI BELİRTİYOR
Ek iş yapıyor musunuz?” sorusuna ankete katılanların yüzde 26.2’si ek iş yaptığını, 73.8’i ek iş yapmadığını ifade etmiştir.
ÖĞRETMENLER EK ZAM İSTİYOR
Döviz artışı nedeniyle başta gıda maddeleri olmak üzere tüm gider kalemlerimizde artış olması ve enflasyonun artması nedeniyle memurlara ek zam yapılmalı mıdır?” sorusuna ankete katılanların yüzde 98.4’ü evet cevabı vermiştir.
ANKETE KATILAN ÖĞRETMENLERİN YÜZDE 29.3’Ü OKULDA/OKUL ÇEVRESİNDE ŞİDDETE MARUZ KALMIŞ
Ankete katılanların yüzde 29.3’ü okulda/okul çevresinde şiddet gördüğünü ifade etmiştir. Şiddete maruz kalanların yüzde 54’ü sözlü, yüzde 38.7’si psikolojik, yüzde 7’si fiziksel, yüzde 0.3’ü de cinsel şiddete uğradığını söylemiştir.
Şiddete maruz kalan öğretmenlere “Size kim şiddet uyguladı?” sorusunu yönelttik. Buna göre; yüzde 67’si öğrenci/veli, yüzde 28.3’ü okul yöneticisi, yüzde 3.5’i öğretmen, yüzde 1.2’si de memur/yardımcı personel cevabını vermiştir.
ŞİDDETE MARUZ KALANLARIN BÜYÜK KISMI ŞİKÂYETÇİ OLMAMIŞ
Şiddete maruz kalanların yüzde 84.7’si şikâyette bulunmadığını, yüzde 15.3’ü şikâyette bulunduğunu ifade etmiştir. Şikâyet etmeyenlere bunun nedenini sorduk. Buna göre yüzde 23.8’i gerekli görmediğim için şikayette bulunmadım, yüzde 16.2’si telkin ve tavsiyeler nedeniyle şikayette bulunmadım, yüzde 12.9’u korktuğum için şikayette bulunmadım, yüzde 10.2’si şiddet uygulayan kişi özür dilediği için şikayette bulunmadım derken; yüzde 36.9’u ise diğer seçeneğini işaretlemiştir.
Şikâyette bulunanlara “Şiddet uygulayan kişi herhangi bir ceza aldı mı?” diye sorduk. Yüzde 92’si ceza almadığını, yüzde 8’i ceza aldığını kaydetti.
Ankete katılanların yüzde 98.6’sı eğitim çalışanlarının güvenlik içinde çalışması ve yasal koruma altına alınması amacıyla kanun çıkarılmasını destekleyeceğini söylüyor.
ANKETE KATILANLAR YÖNETİCİ ATAMA MÜLAKATLARININ KALDIRILMASINI İSTİYOR
Ankete katılanların yüzde 94.5’i yönetici atamalarında mülakatın kaldırılmasını istiyor. Mülakatın kaldırılmasını isteyenlerin yüzde 87.9’u adil ve şeffaf bir yöntem değil, yandaş kayırmacılığın önünü açıyor; yüzde 5’i mülakat bilgi ve birikimleri, tecrübeyi yok sayan bir yöntemdir; yüzde 3.8’i mülakatta sorulan sorular yönetici ölçme ve değerlendirmeye uygun değil; yüzde 1.8’i mülakat komisyonlarında uygulama birliği yok derken; yüzde 1.5’i de diğer seçeneğini işaretlemiştir.
ANKETE KATILAN ÖĞRETMENLER, “SÖZLEŞMELİ VE ÜCRETLİ ÖĞRETMENLİK KALDIRILSIN” DİYOR
Ankete katılanların yüzde 83.6’sı sözleşmeli öğretmenlerin görev süresinin 3+1 şeklinde olmasının beklentilerini karşılamayacağını ve sözleşmeli öğretmenliğin tamamen kaldırılmasını istediğini söylerken; yüzde 16.4’ü beklentilerini karşıladığını belirtmiştir.
Ankete katılanların yüzde 90.2’si ücretli öğretmenliğin eğitimin kalitesini düşürdüğü, ucuz işgücü sağladığı ve öğretmenler arasında ayrıma yol açtığı için kaldırılması gerektiğini bildirirken, yüzde 9.8’i öğretmen açığını gidermek için gerekli bir uygulama olduğunu belirtmiştir.
ANKETE KATILAN ÖĞRETMENLERİN YÜZDE 95.4’Ü ÖĞRETMEN ATAMALARINDA MÜLAKATA KARŞI
Ankete katılanların yüzde 95.4’ü öğretmen atamalarında uygulanan mülakat yöntemini doğru bulmazken, yüzde 4.6’sı doğru bulduğunu belirtmiştir.
ANKETE KATILANLARIN YÜZDE 97.6’SINA GÖRE ÖĞRETMENLER STATÜ KAYBI YAŞADI
Ankete katılanların yüzde 97.6’sı öğretmenlerin statü kaybı yaşadığını düşünmektedir. Öğretmenlerin statü kaybı yaşadığını düşünenlere “Bunun en önemli sonucu hangisidir?” sorusunu yönelttik.
Buna göre yüzde 81.4’ü toplumda öğretmenlere yönelik küçümseyici ifadelerin artması, yüzde 10.9’u öğrenci/velinin öğretmenlere yönelik şiddet uygulaması, yüzde 6.3’ü diğer, yüzde 1.4’ü öğretmenlik mesleğinin tercih edilmemesi cevabını vermiştir.
Öğretmen olmanızdaki en önemli neden nedir?” sorusuna ankete katılanların yüzde 41.3’ü idealimdeki meslekti, yüzde 22.4’ü saygınlığı olan bir meslek olduğu için seçtim, yüzde 19.4’ü üniversiteye giriş puanım nedeniyle öğretmenlik mesleğini seçtim, yüzde 11.1’i iş garantisi olduğu için seçtim, yüzde 5.8’i de çevremdekilerin teşvik etmesiyle seçtim demiştir.
ANKETE KATILAN ÖĞRETMENLERİN SADECE YÜZDE 11’İ İŞ DOYUM DÜZEYİNİ FAZLA OLARAK TANIMLIYOR
Öğretmenlik mesleğinde iş doyum düzeyini/memnuniyet derecesini ankete katılanların yüzde 33’ü az, yüzde 56’sı orta, yüzde 11’i fazla olarak tanımlıyor.
ÖĞRETMENLERİN MOTİVASYONLARINI EN ÇOK YANDAŞ KAYIRMACILIK, KADROLAŞMA AZALTIYOR
Ankete katılanlara motivasyonlarını azaltan en önemli hususu da sorduk. Buna göre yüzde 37.3’ü yandaş kayırmacılık, kadrolaşma, ahbap-çavuş ilişkisi, yüzde 25’i öğrenci/veli tutum ve davranışları, yüzde 16.2’si eğitim politikalarındaki değişiklikler, yüzde 10.3’ü ücretlerin düşük olması, yüzde 5.6’sı yöneticilerin mobbing uygulaması, yüzde 2.6’sı sınıf mevcutlarının fazlalığı/öğretmen açığı derken; yüzde 3’ü de diğer cevabını vermiştir.
ANKETE KATILANLAR ÖZÜR GRUBU MAĞDURLARININ SORUNLARININ ÇÖZÜLMESİNİ İSTİYOR
Özür grubu mağdurlarının sorunlarını çözmek için yapılması gereken en öncelikli husus nedir?” sorusuna ankete katılanların yüzde 31.2’si öğretmen tayinlerinde sıra sistemi uygulanması, yüzde 21.6’sı il/ilçe emrinin geri getirilmesi, yüzde 21.1’i tayinlerin yıl içerisinde iki defadan fazla yapılması, yüzde 20.7’si karşılıklı becayiş verilmesi derken; yüzde 5.4’ü mevcut uygulamasının devam etmesi yönünde görüş bildirmiştir.
ANKETE KATILANLARIN YÜZDE 71.4’Ü ÖĞRETMENLERE 3600 EK GÖSTERGE VERİLMESİNİN EMEKLİLİĞİ TEŞVİK EDECEĞİNİ SÖYLÜYOR
Öğretmenlere 3600 ek gösterge verilmesi emekliliği teşvik edecek ve öğretmen atamaları için kadro açılmasını sağlayacaktır’ ifadesine katılıyor musunuz?” sorusuna ankete katılanların yüzde 71.4’ü katılıyorum, yüzde 23.7’si kısmen katılıyorum, yüzde 4.9’u da katılmıyorum cevabını vermiştir.
Emekliliği teşvik için en çok aşağıdakilerden hangisi yapılmalıdır?” sorusuna ankete katılanların yüzde 52’si 3600 ek gösterge verilmelidir, yüzde 26’sı ek ders ücretleri ve emekliliğe yansımayan diğer ödeme/ücret kalemleri emekliliğe yansıtılmalıdır, yüzde 21’i öğretmenlere yıpranma payı verilmelidir, yüzde 1’i de stajyerliğin başlama tarihinin emeklilik başlama tarihi olarak kabul edilmelidir cevabı vermiştir.
ANKETE KATILANLAR HİZMET İÇİ EĞİTİMLERİN YETERLİ OLMASI İÇİN EĞİTMENLERİN DAHA BİLGİLİ VE DONANIMLI OLMASI GEREKTİĞİNİ İFADE EDİYOR.
Hizmet içi eğitimlerin yeterli olması için en çok ne yapılması gerekmektedir?” sorusuna ankete katılanların yüzde 31.2’si eğitmenler daha bilgili ve donanımlı olmalıdır, yüzde 30’u hizmet içi eğitimlerin içeriği yenilenmelidir, yüzde 18’i online hizmet içi eğitim modeli getirilmelidir, yüzde 10’u hizmet içi eğitimlerin sayısı artırılmalıdır, yüzde 8.2’si de hizmet içi eğitimlere katılımın artması sağlanmalıdır cevabı verirken; yüzde 2.6’sı hizmet içi eğitimler mevcut haliyle yeterlidir demiştir.
ANKETE KATILAN ÖĞRETMENLERİN YÜZDE 41.7’Sİ EĞİTİMİN EN ÖNEMLİ SORUNU OLARAK LİYAKATSİZ, EHLİYETSİZ İNSANLARIN İŞ BAŞINDA OLMASINI GÖRÜYOR
Ankete katılanlara eğitimin en önemli sorununu sorduk. Buna göre yüzde 41.7’si liyakatsiz, ehliyetsiz insanların iş başında olması, yüzde 19.4’ü okullardaki fiziki, alt yapı, donanım eksikliği ve eğitime ayrılan bütçenin yetersizliği, yüzde 14.8’i müfredat, eğitim programları ve ders kitaplarından kaynaklanan sorunlar, yüzde 14.3’ü eğitim ve sınav sisteminde yapılan değişiklikler, yüzde 4’ü ücretlerin yetersizliği, yüzde 3’ü bölgesel farklılıkların giderilememesi, yüzde 1.8’i öğretmen ve derslik açığı, yüzde 1’i de okullaşma oranlarının düşük olması cevabını vermiştir.
ANKETE KATILANLARIN YÜZDE 76.2’Sİ ÖĞRENCİ ANDI’NIN YENİDEN OKULLARDA OKUTULMASI GEREKTİĞİNİ BELİRTİYOR
Ankete katılanlara, “Öğrenci Andı yeniden okullarda okutulmalı mı?” sorusunu yönelttik. Buna göre ankete katılanların yüzde 76.2’si evet, yüzde 23.8’i hayır cevabı vermiştir.
Anket ile ilgili bazı rakamları da paylaşalım. Ankete katılanların yüzde 85’i evli, yüzde 15’i bekârdır. Yüzde 24.1’inin 1, yüzde 39.7’sinin 2, yüzde 14.4’ünün 3 ve üzeri çocuğu varken, yüzde 21.8’inin hiç çocuğu yoktur.
Ankete katılanların yüzde 91.4’ü kadrolu, yüzde 6.6’sı sözleşmeli, yüzde 2’si de ücretli öğretmendir. Ankete katılanların yüzde 2.7’si okul öncesi eğitim kurumlarında, yüzde 33’ü ilkokulda, yüzde 30.2’si ortaokulda, yüzde 34.1’i de lisede görev yapmaktadır.
Ankete katılanların yüzde 16.6’sı 1-5 yıl, yüzde 19.3’ü 6-10 yıl, yüzde 17.7’si 11-15 yıl, yüzde 17’si 16-20 yıl, yüzde 29.4’ü 21 yıl ve üzeri görev yapmaktadır.
Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan
Anketimize bu yıl damgasını vuran en önemli konuların başında ekonomik sorunlar geliyor. Yapılan zamların öğretmenleri etkilediğini, tıpkı diğer meslek gruplarında olduğu gibi öğretmenlerin de alım gücünün azaldığını görüyoruz.
Altın ve dövizin hızla artışı göz önüne alındığında, anketimizde altın ya da döviz borcu olduğunu bildiren yüzde 20’ye yakın bir kesim vardır.
Öğretmenlere yönelik şiddet ile ilgili gerekli tedbirlerin alınmamasından dolayı şiddet olayları sürmektedir. Öğretmenler en çok veli ve öğrenciler tarafından şiddete uğrarken, büyük bölümünün de şikayetçi olmaması dikkat çekicidir.
Ankete katılan öğretmenlerimizin yüzde 99’unun yasal koruma atına alınmak amacıyla kanun çıkarılmasını destekleyeceğini belirtmesi çok önemlidir. Talebimiz; eğitim çalışanlarına yönelik şiddetin önüne geçmek amacıyla “Şiddeti Önleme Kanunu çıkarılması, Türk Ceza Kanunu’nda eğitim çalışanlarına yönelik şiddeti caydırıcı nitelikte yeni düzenlemeler yapılarak; bu eylemlerin, kamu hizmetini engelleme, vatandaşın eğitim hakkını kullanmayı engelleme ve bunun sonucunda insan hayatının riske atılması gibi suç tipleri başlıkları altında değerlendirileceği yasal düzenlemeler yapılması, cezaların artırılması ve verilen cezaların ertelenmemesinin sağlanmasıdır.
Ankete katılan eğitimcilerin yüzde 97.6’sının öğretmenlerin statü kaybı yaşadığını ifade etmesi bu konuda ivedi tedbirler alınmasını gerektiren bir husustur. Öğretmenlerimizin statülerinin, itibarlarının, iş memnuniyet düzeylerinin artırılması ve hak ettikleri konuma ulaşmaları için başta siyasi erk olmak üzere toplumun her kesimi ele ele vermelidir.
Bu noktada Türk Eğitim-Sen olarak Öğretmenlik Meslek Kanunu çıkarılmasını istiyoruz. MEB bu konuda bir an önce adım atmalıdır. Tabi bu kanun çıkarılırken kazanılmış haklarımıza dokunulmadan gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.
Bu kanun çıkarılırken öğretmenlik mesleğinin saygınlığı korunmalı, öğretmenlik mesleğinin statüsü sağlam bir zemine kavuşturulmalıdır. Öğretmenlik, herkesin Ben de yapabilirim diye düşüneceği bir meslek olmaktan çıkarılmalıdır.
Öğretmenlerin motivasyonlarını yandaş kayırmacılığın bozması, eğitimde en büyük sorun olarak liyakatsiz, ehliyetsiz insanların iş başına getirilmesini görmeleri de üzerinde ciddiyetle durulması gereken hususlardır.
Liyakatsiz insanlar yöneticilik makamlarına getirildikçe, ahbap-çavuş ilişkisi ön planda oldukça, biat kültüründen beslenenler el üstünde tutuldukça eğitimde hiçbir zaman hedeflenen başarıyı, verimi, huzuru yakalayamayız.
Öğretmenlerimizin taleplerinden birisi de ek göstergelerinin 3600’e çıkarılması sözünün yerine getirilmesidir. Bu durum anketimizde de net bir şekilde ortaya çıkmıştır.
Seçim vaadi olan 3600 ek gösterge, emekliliği teşvik edecek ve yeni atamalara yer açılmasını sağlayacak bir uygulama olacaktır. Bu konuda Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde müjde vermesini istiyoruz.
Sözleşmeli öğretmenlerin tayin hakkının olmaması eşlerinden, çocuklarından ayrı yaşamalarına neden olmaktadır. Vizyon belgesinde sözleşmeli öğretmenliğin süresinin kısaltılacağı da belirtilse, çakılı kadro ile çalıştırılmaları bu soruna merhem olmayacaktır.
Talebimiz sözleşmeli öğretmenliğin tamamen kaldırılmasıdır. Bu yapılana kadar da tüm sözleşmeli öğretmenlere tayin hakkı verilmelidir. Ayrıca tüm öğretmenler kadrolu olarak, KPSS puan üstünlüğüne göre atanmalıdır.
İller arası özür grubu mağdurlarına tayin hakkı verilirken, il içi özür grubu mağdurlarına aynı hakkın tanınmaması da ayrı bir dram oluşturmaktadır. Örneğin Ankara merkez ile Nallıhan ilçesi arasındaki mesafe 162 kilometredir.
Bu mesafe gidiş-geliş 350 kilometredir. Dolayısıyla öğretmenler aynı gün içinde bu yolu gidip gelemeyecekleri için eşlerinden ayrı yaşamak zorunda kalmaktadır.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu soruna çözüm bulması, öğretmenlerimizin yüzünü güldürmesi gerekmektedir. Öğretmenleri eşlerine, çocuklarına hasret bırakmak vicdani değildir.
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Bakanlığın öğretmen ihtiyacının 97 bin 31 olduğunu açıkladı. 2019 yılında atanacak öğretmen sayısı ise 20 bindir. Kaldı ki Bakanlık, 2018 yılında da Ak Parti iktidarının bugüne kadarki en az atamasını yapmıştır.
400 bin öğretmen atama beklerken, 100 bine yakın öğretmen açığı varken, geçtiğimiz eğitim-öğretim yılı verilerine göre 63 bin 656 ücretli öğretmen görev yaparken, 2019 yılı için 20 bin atama yapılacağının açıklanması hayal kırıklığı yaratmıştır. Bakan Selçuk’tan talebimiz, 2019 yılında 20 bin değil, 100 bin öğretmen ataması yapmasıdır.
Anketin en dikkat çekici sonuçlarından birisi, “Öğrenci Andı yeniden okullarda okutulmalı mıdır?” sorusuna verilen cevaptır. Ankete katılanların yüzde 76.2’sinin evet cevabı vermesi talebimizde ne kadar haklı olduğumuzu, toplumumuzun kahır ekseriyetinin Andımızı istediğini göstermektedir.
Öğrenci Andı ne yazık ki 2013 yılında çözüm adı verdikleri bize göre çözülme olan sürece kurban edilmiştir. Nitekim MEB’in temyiz dilekçesinde yer alan Yapılan değişiklikle toplumumuzun geçirmiş olduğu sosyo-kültürel değişimler neticesinde andımızda yer alan ifadelere dair yanlış anlaşılmalara sebep olacak yaklaşımların önüne geçilmesi amaçlanmıştır” şeklindeki ifade de bunu doğrular niteliktedir.
Çözüm süreci geride kalmış, yapılan büyük hatadan dönülmüş, Türkiye normalleşmiştir. Dolayısıyla Hükümetin Öğrenci Andı’nı yeniden okullarda okutulmasını sağlaması gerekmektedir.
Bu noktada sendikamızın açtığı dava neticesinde Danıştay 8’nci Dairesi’nin Andımızın okutulmasına yönelik kararını çok önemsiyoruz. Bu karar, 2013 yılındaki yönetmelik değişikliğini de ortadan kaldırmıştır. Dolayısıyla MEB mahkeme kararı gereği doğrultusunda hareket etmeli ve Öğrenci Andı’nı yeniden okullarda okutmalıdır.
Şunu da belirtelim; umuyoruz ki, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu da, bağımsız bir şekilde davranarak, Danıştay 8’inci Dairesi’nin kararını yerinde bulur ve gündemi haftalardır meşgul eden bu tartışmaya bir son verir. Şayet yargıdan Andımız’ın okutulmasına yönelik bir karar çıkmazsa, biz Türk Eğitim-Sen’li öğretmenler, Andımız’ı öğrencilerimize öğretmeye devam edeceğiz.
Türk Eğitim-Sen olarak tüm fedakâr, cefakâr, ilim ve irfanı hayatının merkezine alan öğretmenlerimizin ve eğitim çalışanlarımızın 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü kutluyoruz. Ülkemizin kurucusu, başöğretmenimiz Büyük Önder Atatürk’ü saygı, minnet ve özlemle anıyoruz.
Şehit öğretmenlerimizi de unutmuyoruz. PKK tarafından 1993 yılında evi basılarak katledilen Neşe Alten’in, 2017 yılında Batman’da terör saldırısı sonucu şehit olan Aybüke Yalçın’ın, yine 2017 yılında kaçırılıp katledilen Necmettin Yılmaz’ın ve tüm şehit öğretmenlerimizin acısını hala yüreğimizde hissediyoruz. Onlara çok şey borçluyuz. Şehit öğretmenlerimizi bir kez daha rahmet ve minnetle anıyoruz. Ruhları şad, mekânları cennet olsun!
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
Güncelleme Tarihi: 22 Kasım 2018, 15:23