Milliyetin çok bariz vasıflarından biri dildir. Türk milletindenim diyen insan, her şeyden evvel ve mutlaka Türkçe konuşmalıdır. Türkçe konuşmayan bir insan Türk kültürüne, topluluğuna bağlılığını iddia ederse buna inanmak doğru olmaz” diyen Atatürk, milletleri millet yapan en önemli faktörün dil olduğu bilincini toplumumuza yerleştirmeye çalışmıştır.
Dünya üzerinde bir milletin bağımsızlığını nasıl ki bayrak ifade ediyor ise bunun konuşma noktasındaki simgesi de dildir. Şair, “Türkçem benim ses bayrağım” dizesi ile bu durumu açıkça ifade etmiştir.
Dil; geçmişimiz, geleceğimiz, kültürümüz, milli kimliğimiz, zenginliğimizdir. Dilini yanlış kullanan, yabancı istilasına boyun eğen, bölücü unsurların yörüngesine giren, dil bilinci azalan milletlerin zamanla birbirinden kopması nihayetinde yok olması kaçınılmazdır.
Türkçe ne yazık ki hem yoğun bir şekilde yabancı dillerin etkisi altındadır hem de Türkçenin kullanımı ile ilgili yapılan hatalar düzeltilememiştir.
Hepimizin sıkça gördüğü üzere; alışveriş merkezleri başta olmak üzere, mağaza, lokanta, gıda ve giyim ürünleri, cadde, sokak isimleri yabancı kelimeler ile bezenmiştir.
İngilizce ve Arapça tabelalar adeta birbiriyle yarışmaktadır. Suriyeli sığınmacıların açtığı işyerlerinin büyük kısmı Arapça tabelalardan oluşmaktadır.
Bu noktada yapılması gereken; başta belediyelerin cadde, sokak isimlerinin Türkçe olması konusunda titiz davranmasıdır. Hatta bu konuda belediyelerin teşvik edilmesi yerinde bir karar olacaktır.
Ayrıca ticari işletmelerin, giyim ve gıda markalarının Türkçe isim kullanması, televizyon dizilerinde, şarkı sözlerinde, reklamlarda, televizyon programlarında, sosyal medyada Türkçenin doğru ve etkili kullanılması, gereksiz kısaltmalardan kaçınılması, Türkçe ve yabancı kelimelerin bir arada kullanımının önüne geçilmesi, kamu kısa filmlerinin yaygınlaştırılması da Türk diline önemli bir katkı sağlayacaktır.
Dış ülkelere bağımlı, sömürge hareketlerinin sarıp sarmaladığı toplumlar her türlü menfi etkiye açıktır ve dolayısıyla dillerinin bağımsız olması ve bunu devam ettirmesi söz konusu olamaz. Dolayısıyla milletimizin bağımsızlığının dilimizin bağımsızlığına bağlı olduğu asla unutulmamalıdır.
Edebiyat, bilim, teknoloji ve sanat dil ile kuşaktan kuşağa aktarılır. Bu noktada Türk dilini korumak, geliştirmek, olumsuz yönlendirme ve etkileşime açık hale getirmemek, Türkçenin bilim dili olarak varlığını sürdürmesini sağlamak en önemli sorumluluklarımızdandır.
Çocuklarımızın dil bilincine sahip olması, onlarla dilimiz arasındaki bağın kuvvetli kurulması, bunun neticesinde Türk diline hâkim bir gençlik yetiştirebilmemiz çok önemlidir.
Bu vesileyle Türk Dil Bayramı’nın 86'ıncı yıldönümünü gururla kutluyor; sorumluları, karar vericileri ve Türk milletinin her bir ferdini dilimizi yaşatmak ve geleceğe taşımak için azami gayret göstermeye davet ediyoruz. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
Güncelleme Tarihi: 25 Eylül 2018, 10:14