Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, Bengütürk TV’de yayınlanan Söz Hakkı programına katıldı ve şu açıklamalarda bulundu.
Pandemi koşulları el verdiği sürece bir an önce yüz yüze eğitime başlanmalıdır.
Salgının eğitim hayatını ciddi yönde etkilediğini söyleyen Geylan, şunları kaydetti: “Bir yılı aşkın süredir eğitim süreci çok ciddi kesintiye uğradı. Üniversitelerimiz hiç açılmadı. İlköğretim ve ortaöğretim kurumları bazen kademeli olarak açıldı, bazen bir açıldı, bir kapandı, bazen de eğitim süreci tamamen uzaktan sürdürüldü. Eğitim sürecindeki kesinti çok ciddi öğrenme kayıplarını da beraberinde getirdi. Hal böyle olunca, önümüzdeki süreçte öğrencilerin maruz kaldığı öğrenme kayıplarının telafisi için ciddi bir gayret ortaya koyacağımız açıktır. Bu zor süreçte özellikle öğretmenlerimize bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. Okullarımızın kapalı olduğu, çocuklarımızın yüz yüze eğitimden mahrum kaldığı bu dönemde öğretmenlerimiz uzaktan eğitim sürecini çok ciddi bir başarı ile yürüttü. Bakınız; eğitim fakültelerinde öğretmenler uzaktan eğitimin nasıl yapılacağına, dijital eğitim içeriklerinin nasıl hazırlanacağına ya da bu sürecin nasıl yürütüleceğine ilişkin hiçbir eğitim almadı. Buna rağmen öğretmenlerimiz takdire şayan bir performans ortaya koydu. Her birine ayı ayrı şükranlarımı sunuyorum”
Salgın koşulları kontrol altına alınır ve günlük vakalar sayıları belli bir sayının altına düşerse okulların açılabileceğini belirten Geylan, “Her zaman söylüyoruz; tabi ki uzaktan eğitim sürecinde çok büyük gayret ortaya konuldu, ancak ne olursa olsun, süreç ne kadar başarılı yürütülürse yürütülsün uzaktan eğitim asla yüz yüze eğitimin karşılığı olamaz. Dolayısıyla ülke olarak ‘tüm kademeler itibariyle yüz yüze eğitime nasıl başlarız?’, bunun gayretinde olmamız lazım. Pandemi koşulları el verdiği sürece bir an önce yüz yüze eğitime başlanmalıdır” diye konuştu.
Ek atama istiyoruz! Ek atama 2020 KPSS’ye giren öğretmenler arasından yapılmalıdır. Şayet 2021 KPSS’nin ardından atama yapılırsa, bunun adı ‘ek atama’ olmaz, ‘yeni atama’ olur.”
Atama sayılarının yetersizliğine dikkat çeken Geylan, ücretli öğretmen sayısı kadar ek atama talep etti. “2020 yılı Haziran-Temmuz ayında emekli olanlar ve önümüzdeki Haziran-Temmuzda emekli olacaklar hesaba katıldığında yaklaşık 40 bin öğretmenin boşluğunu 20 bin öğretmenle mi dolduracağız?” diye soran Geylan, ücretli öğretmen sayılarındaki artışa da işaret etti.
Ülkemizde öğretmen açığının ücretli öğretmenlerle doldurulduğunu dile getiren Geylan, “Sendikamızın araştırmasına göre; 81 ilden gelen veriler doğrultusunda ülkemizdeki ücretli öğretmen sayısı 69 bin 326’dır. Pandemi koşulları nedeniyle birçok kademede yüz yüze eğitime geçilemediği göz önüne alınmalıdır. Şayet yüz yüze eğitime geçilseydi ücretli öğretmen sayısı emin olun 100 bini aşacaktı. Ücretli öğretmen görevlendirmesinin yanı sıra 109 bin 616 norm açığı bulunmaktadır. Sadece İstanbul’da öğretmen açığı 34 bin 387’dir. Bazı branşlarda 86-87 puan almasına rağmen atanamayan öğretmenlerimiz bulunmaktadır. Dolayısıyla bir yanda 109 bin norm açığımız olacak, 70 bin civarında ücretli öğretmen çalıştıracaksınız, diğer yanda 40 bin öğretmen emekli olacak ama Bakanlık olarak sadece 20 bin meslektaşımızı iş başı yaptıracaksınız. Bu kabul edilemez!”
Aylardır atama bekleyen öğretmenlerle birlikte 2021 yılı içerisinde ilave öğretmen ataması için çağrı yaptıklarını ifade eden Geylan, ek atamanın en az ücretli öğretmen sayısı kadar olması gerektiğini kaydetti. Genel Başkan ayrıca ek atamanın KPSS’ye giren, başarılı olan, kontenjan yetersizliği nedeniyle atanamayan öğretmenler arasından yapılmasını isterken; “Şayet 2021 KPSS’nin ardından atama yapılırsa, bunun adı ‘ek atama’ olmaz, ‘yeni atama’ olur. Sendikamızın talebi ek atamadır. Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın bu genç meslektaşlarımızın haklı ve makul taleplerine kayıtsız kalmayacağını yürekten inanıyorum” dedi.
Sanal enflasyon hedefleri üzerinden kamu çalışanlarının maaş artışları belirlenmez. Baz alınması gereken gerçekleşen enflasyondur.
Yetki sürecinde sona gelindiğini söyleyen Geylan, “Bu ayın sonunda sendikaların üye sayıları belli olacak, Temmuz ayının ilk haftasında da resmi gazetede üye sayıları ilan edilecek. Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen olarak her şeye rağmen istikrarlı bir şekilde büyümeye devam ediyoruz. Türkiye Kamu-Sen bütün hizmet kollarıyla kamu çalışanlarının tek umudu ve güven kapısıdır” dedi.
1-30 Ağustos tarihleri arasında yapılacak olan 6. Dönem Toplu Sözleşme Görüşmelerine iddialı bir şekilde oturacaklarını kaydeden Geylan, “Türkiye Kamu-Sen her toplu sözleşmede, disiplin içerisinde kamu çalışanlarının hak, talep ve beklentilerinin karşılanması ve kazanımlarının korunması için ciddi bir süreç ortaya koyuyor. Nitekim 5. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde Türkiye Kamu-Sen’in ortaya koyduğu iddiaların ve taleplerin ne kadar makul, gerçekçi, geçerli olduğunu geride bıraktığımız iki yıl da çok net olarak gördük” dedi.
Sözde yetkili sendikanın beceriksizce yürüttüğü 5. Dönem Toplu Sözleşme sürecinin ortaya koyduğu sonuçların vahim olduğunu ifade eden Geylan, “Başta maaş artışları olmak üzere kamu çalışanları birçok alanda hak kaybına uğradı. Alınan maaş zammından daha fazla enflasyon farkı alır hale geldi. Eğer ücret artışları, maaş zammı enflasyon farkının dahi altında kalıyorsa bunun sorgulanması lazım. Kamu çalışanlarının bunu sorguladığı ve vakti geldiğinde gereğini yapacağını düşünüyorum” diye konuştu.
Türkiye Kamu-Sen olarak taleplerini hem kamu çalışanları hem de kamuoyu ile paylaşacaklarını belirten Geylan, “Sanal enflasyon hedefleri üzerinden kamu çalışanlarının maaş artışları belirlenmez. Baz alınması gereken gerçekleşen enflasyondur. Yani mutfağın, cüzdanımızın enflasyonudur. Ayrıca enflasyon oranında zam yapmak demek, zam yapmamak demektir. Her ne kadar sözde yetkili konfederasyonun genel başkanı enflasyon farkı almayı bir sendikal başarı gibi sunsa da ancak kendini kandırır. Enflasyon oranında zam, sıfır zam demektir.” dedi.
Türkiye Kamu-Sen’in gerçekleşen enflasyon ve artı 3 puan refah payı talep ettiğini bildiren Geylan, “Madem ülkemizin ekonomisi büyüyor, kamu çalışanları da adil bir şekilde büyüyen ekonomiden hak ettiği payı almalıdır” dedi.
Kamu çalışanların kayıplarının telafi edilmesinin öncelikli taleplerinden olduğunu kaydeden Geylan, “Hatırlarsanız 5. Dönem Toplu Sözleşme Görüşmelerinden önce Türkiye Kamu-Sen AR-GE biriminin yaptığı araştırmaya göre, kamu çalışanlarının 591 TL reel ücret kaybının olduğu tespit edildi. Dolayısıyla masaya otururken, ‘Öncelikli olarak bu kayba dayanarak 600 TL seyyanen zam istiyoruz’ demiştik. Yine aynı refleksi göstererek, kamu çalışanlarının kayıplarını reel olarak ortaya koyacağız, kayıplarımızın telafi edilmesini isteyeceğiz. Bunun yanı sıra gerçekleşen enflasyon ve artı 3 puan refah payı masada dile getireceğimiz taleplerimiz olacak. ”
Ek gösterge sözü hayata geçirilmelidir.
Türkiye Kamu-Sen olarak hükümetten memur paketi hazırlamasını talep ettiklerini kaydeden Geylan, bu pakette olmasını istedikleri hususları da bir bir sıraladı.
Memur paketinde ek göstergenin mutlaka yer almasını beklediklerini ifade eden Geylan, “3600 ek gösterge ne oldu?” diye sordu. Geylan, ek gösterge sözünün yerine getirilmesini, tüm kamu çalışanlarının ek göstergelerin artırılmasını ve ek göstergeden yararlanamayan yardımcı hizmetler sınıfının ek göstergeden yararlandırılmasını istedi.
Geylan şunları kaydetti: “Bilindiği gibi 2018 yılında mevcut iktidar 4 meslek grubuna 3600 ek gösterge müjdesi vermişti. Sendika olarak Sayın Cumhurbaşkanı’na teşekkür etmiş, akabinde ek göstergenin sadece 4 meslek grubu ile sınırlandırılmamasını, tüm kamu çalışanlarının ek göstergelerinin artırılmasını, yardımcı hizmetler sınıfının da ek göstergeden yararlandırılmasını talep etmiştik. Nitekim buna dair bir yasa teklifi hazırlayarak MHP Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı marifetiyle TBMM’ye sunmuştuk. Bunu yaparken hiyerarşik silsileyi de koruduk. Teklif, Plan Bütçe Komisyonunda görüşülecek konular arasında bekliyor. Beklentimiz, teklif Meclis’e getirildiğinde tüm siyasi partilerin destek vermesidir. Zira gelinen noktada hala somut bir adımın atılmamış olması bizleri üzmektedir. Umuyoruz ki 3600 ek gösterge sözü ve ek göstergeye dair diğer taleplerimiz en kısa sürede hayata geçirilir.”
Ek ödemeler emekliliğe yansıtılmalıdır.
Bütün ek ödemelerin emekliliğe yansıtılmasını da talep eden Geylan, hem ek gösterge oranlarının artırılması hem de ek ödemelerin emekli kesintisine dahil edilmesinin emekli ikramiyesinde ve emekli maaşında ciddi oranda artış sağlayacağını söyledi. Bunun da emekliliği dolaylı olarak teşvik edeceğine dikkat çeken Geylan, “Sadece Milli Eğitim Bakanlığı’nda ekonomik nedenlerle hak ettiği halde emekli olmayan 110 bin kişi var. Bu arkadaşlarımız emekli olduğunda yüz binlerce meslektaşımıza istihdam kapısı açılacak” dedi.
Gelin, 2011 ve 2013 yıllarındaki gibi sözleşmelileri kadroya alın.
Sözleşmeli çalışanların kadroya alınmasını talep eden Geylan, 2011 ve 2013 yıllarında sözleşmelilerin kadroya geçirildiğini hatırlattı. 2011 yılında 232 bin 4/B’li kamu çalışanının kadroya geçirildiğini, bunun 68 bininin de öğretmen olduğunu söyleyen Geylan, “Gelin, 2011 ve 2013 yıllarındaki gibi sözleşmelileri kadroya alın. Kamuda aynı işi yapan kamu çalışanları farklı statülerde istihdam edilmemelidir. Sözleşmeli istihdamın kamuda performansı ve verimi artırdığına yönelik tek bir somut veri yoktur. Dolayısıyla sözleşmeli çalışma modelinde inat edilmesini çok anlamsız buluyorum. Hükümetten beklentimiz kamudaki 4/B’li meslektaşlarımızın kadroya geçirilmesi ve tüm atamaların kadrolu olarak yapılmasıdır” diye konuştu.
Vergide adalet sağlanmalıdır.
Kamu çalışanlarının büyük bölümünün nisan ve mayıs ayı itibariyle üst vergi dilimine geçmeye başladığını bildiren Geylan “Vergi dilimleri kamu çalışanlarının canını yakmaktadır. Kamu çalışanlarının ikinci altı ayda aldığı maaş artışından daha fazlası vergi dilimine kesilmektedir. Biz bunu doğru bulmuyoruz. Öncelikle vergide adalet sağlanmalıdır. Çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alınmalıdır. Dolayısıyla gelir vergisinin yüzde 15’e sabitlenmesini ve matrahın yükseltilmesini istiyoruz ki, yılın ikinci altı ayından sonra zamlar kuş olup uçmasın” dedi.
Yardımcı hizmetler sınıfında çalışanların bir defaya mahsus olmak üzere sınavsız şekilde kadro intibaklarının yapılmasını bekliyoruz.
Yardımcı hizmetler sınıfının öğrenim durumlarına göre bir defaya mahsus olmak üzere sınavsız genel idari hizmetler sınıfına geçirilmesi gerektiğini bildiren Geylan şunları söyledi: “Yardımcı hizmetler sınıfında çalışan, süreç içinde yüksek eğitimini tamamlamış ve mesleki anlamda kendini geliştirmiş çalışanlar var. Bu arkadaşlarımızın hem eğitim durumuna hem de yaptığı işe mütenasip şekilde kadro intibaklarının yapılmasını talep ediyoruz. Yardımcı hizmetler sınıfında çalışanların bir defaya mahsus olmak üzere sınavsız şekilde kadro intibaklarının yapılmasını bekliyoruz” dedi.
Tek kriter; liyakat ehliyet, donanım, yeterlilik olmalıdır.
Mülakat marifetiyle kamu çalışanlarının hak gaspına uğradığını bildiren Geylan, “Türkiye Kamu-Sen olarak mülakat garabetinin hem atamalarda hem de görevde yükselme ve yönetici atamalarında son bulmasını istiyoruz. Tek kriter; liyakat ehliyet, donanım, yeterlilik olmalıdır. Bunun dışında mensubiyetler üzerinden yürütülen süreçler maalesef çalışma hayatında huzuru bozmakta ve çalışanların ‘başarı göstererek bir yerlere gelebilirim’ inancını tahrip etmektedir. Dolayısıyla mülakatın kamu hayatından tamamen çıkarılması lazım” dedi.