Bilindiği gibi Adalet ve Kalkınma Partisi Hükümeti 2016 yılında çıkarılan KHK ile sözleşmeli öğretmenliği geri getirdi. Oysa aynı iktidar tarafından fayda sağlamadığı görülerek, 2011 yılında genel seçimler öncesinde sözleşmeli öğretmenlik kaldırılmış ve 68 bini öğretmen olmak üzere 230 bin civarında 4/B’li sözleşmeli memur kadroya alınmış idi.
Öğretmenler, öğretmenler odasında farklı istihdam türleri ile bölük pörçük edilmektedir. Özlük hakları, mali ve sosyal açısından birçok hak gaspına maruz kalan sözleşmeli öğretmenler, adeta köle pazarı mantığı ile çalıştırılmaktadır. Öğretmenlerimiz, eşinden, çocuğundan, ailesinden mahrum kalmaktadır. MEB bu şekilde aileleri parçalamaktadır, ailenin kutsallığına zarar vermektedir. Üstelik aklı, fikri ailesinde olan, evladına hasret öğretmenlerden nasıl verim alınır, nasıl kaliteli hizmet beklenir? Bu soruları cevabını MEB yetkilileri vermelidir. Bakanlık bu uygulamasıyla öğretmenleri ya eş, ya iş tercihinde bulunmaya zorlamaktadır.
Sözleşmeli öğretmenliğin geri getirilmesinden bugüne kadar geçen sürede sözleşmeli öğretmenlik istihdamının dönütlerinin ne olduğunu Milli Eğitim Bakanlığı kamuoyuyla paylaşmalıdır. Şayet amaç mahrumiyet bölgelerinde öğretmen tutmak ise bunun yolu öğretmenlerimizi 6 yıl çakılı kadroyla esir etmek değildir. Üstelik Türk Eğitim-Sen’in mahrumiyet bölgelerinde çalışan öğretmenlere yönelik mahrumiyet derecesine göre 1 brüt asgari ücret ile 2 brüt asgari ücret arasında değişen oranlarda zorunlu hizmet tazminatı verilmesi ve böylece o bölgelerde çalışmanın teşvik edilmesine dair önerisi vardı. Hatta bu önerimiz toplu sözleşme taleplerimizde de yer almaktadır. Ancak bu talebimiz her ne hikmetse görmezden gelmiş, Hükümet tüm karşı çıkışlarımıza rağmen inatla sözleşmeli öğretmenliği geri getirerek, bu öğretmenleri 6 yıl görev yaptıkları yerde kıpırdayamamalarının önünü açmıştır.
Sözleşmeli öğretmenler mülakatla atanmaktadır. Sendikamız mülakat yöntemini de gerek öğretmen gerekse yönetici atamalarında ve tüm kamuda topyekün reddetmektedir. Şeffaf ve güvenilir olmayan, adaletsizliklere zemin hazırlayan, hukuk dışı mülakat yöntemi de kaldırılmalıdır.
Yakın bir zamanda genel seçimler yapılacaktır. Talebimiz 2011 yılı genel seçimlerinde olduğu gibi, Hükümetin sözleşmeli öğretmen istihdamından vazgeçip, tüm öğretmenleri kadroya alacağını açıklamasıdır.
Bu minvalde Türk Eğitim-Sen olarak Türkiye genelinde imza kampanyası başlatıyoruz. Öğretmenlerimiz; 4/B statüsünde istihdam edilen öğretmenlerin 4/A statüsüne geçirilmesi için Başbakanlığa aşağıda yazılı metni imzalayarak gönderecektir.
Umuyoruz ki; Adalet ve Kalkınma Partisi Hükümeti öğretmenlerimizin taleplerini dikkate alarak, hak kayıplarına yol açan, öğretmenleri bölen, iş güvencesiz bir çalıştırma yöntemi olan, öğretmenlerin geleceğe güvenle bakmasını engelleyen, itibarını yerle yeksan eden, çalışma barışını bozan sözleşmeli öğretmenliğe son verir ve tüm sözleşmeli öğretmenleri kadroya alır. Bu müjdeyi Hükümetin en kısa zamanda duyurmasını temenni ediyoruz.
Başbakanlığa göndereceğimiz dilekçemiz şu şekildedir:
T.C. BAŞBAKANLIĞA
Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde görev yapan öğretmenler 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4/A ve 4/B maddeleri uyarınca istihdam edilmektedir.
Görev, yetki ve sorumlulukları aynı olan, aynı unvanı taşıyan öğretmenler aynı yasanın farklı maddeleri uyarınca istihdam edilmekte ve bu öğretmenler arasında idari, mali ve sosyal hakları açısından farklılıklar bulunmaktadır.
Bu statü farklılığı, Anayasa ile güvence altına alınan eşitlik ilkesine aykırıdır. Bu eşitsizlik, 4/B statüsünde istihdam edilen öğretmenlerin gelecek kaygısı taşımasına neden olmakta, motivasyonlarını bozmakta ve dolayısı ile bu durum da eğitimin kalitesini etkilemektedir.
657 sayılı sayılı yasanın 4/B maddesinde “Kalkınma planı, yıllık program ve iş programlarında yer alan önemli projelerin hazırlanması, gerçekleştirilmesi, işletilmesi ve işlerliği için şart olan, zaruri ve istisnai hallere münhasır olmak üzere özel bir meslek bilgisine ve ihtisasına ihtiyaç gösteren geçici işlerde…” hükmü yer almaktadır.
657 sayılı Kanun ile, memurlar eliyle gördürülmesi mümkün olmayan geçici işlerin ifası için istisnai hallerde sözleşmeli ve geçici personel istihdamı düzenlenmiştir. Ancak, sözleşmeli personel çalıştırılmasıyla ilgili mevcut uygulama kanun maddesinin lafzına ve ruhuna aykırı olarak genel bir istihdam şekline dönüştürülmüştür.
2011 seçimleri öncesi 657 sayılı yasanın 4/B statüsünde istihdam edilen personele; 04.06.2011 tarih ve 27954 mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Devlet Memurları Kanununun 4’ncü maddesinin (B) fıkrası ile 4924 sayılı Kanun Uyarınca Sözleşmeli Personel Pozisyonlarında Çalışanların Memur Kadrolarına Atanması Amacıyla Devlet Memurları Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname ile memur kadrosuna geçiş hakkı tanınmıştır. Anılan değişikliğin genel gerekçesinde “Böylece, kamu kurum ve kuruluşlarında görev, yetki ve sorumlulukları aynı veya benzer olan aynı unvanı taşımakla birlikte farklı statülerde istihdam edilen personelin statüsü, mali ve sosyal hakları ile diğer hakları konusunda farklılıklar ortadan kaldırılmaktadır. Bu şekilde, memur kadrolarına atanacak olan personelin kurum içi yer değişikliği ile izin hakları gibi bazı hakları genişlemekte ve bunlara görevde yükselme, kurumlar arası nakil ve yönetici kadrolarına atanma gibi hususlarda yeni bazı imkânlar getirilmektedir.” denilmektedir. Fakat bu gerekçeye rağmen 4/B statüsünde sözleşmeli öğretmen istihdamı yeniden ihdas edilmiştir.
Daha önce yaşandığı şekilde yine eğitim çalışanları sözleşmeli ve kadrolu olarak bir ayrıma tabi tutulmuştur. Bu ayrımın kökten çözümlenmesi, sözleşmeli statüde görev alan öğretmenlerimizi rahatlatacak gelecek kaygısı taşımadan görev yapmalarını sağlayacaktır.
Bu amaçla; 2011 seçimleri öncesinde yapılan düzenlemenin içeriğinde ifade edildiği gerekçeler doğrultusunda, benzer bir düzenleme yapılmak sureti ile, yaşanılan eşitsizliğin giderilmesi ve 4/B statüsünde istihdam edilen öğretmenlerin 4/A statüsüne geçirilmesi hususunda;
Gereğini arz ederiz.
Öğretmenler, öğretmenler odasında farklı istihdam türleri ile bölük pörçük edilmektedir. Özlük hakları, mali ve sosyal açısından birçok hak gaspına maruz kalan sözleşmeli öğretmenler, adeta köle pazarı mantığı ile çalıştırılmaktadır. Öğretmenlerimiz, eşinden, çocuğundan, ailesinden mahrum kalmaktadır. MEB bu şekilde aileleri parçalamaktadır, ailenin kutsallığına zarar vermektedir. Üstelik aklı, fikri ailesinde olan, evladına hasret öğretmenlerden nasıl verim alınır, nasıl kaliteli hizmet beklenir? Bu soruları cevabını MEB yetkilileri vermelidir. Bakanlık bu uygulamasıyla öğretmenleri ya eş, ya iş tercihinde bulunmaya zorlamaktadır.
Sözleşmeli öğretmenliğin geri getirilmesinden bugüne kadar geçen sürede sözleşmeli öğretmenlik istihdamının dönütlerinin ne olduğunu Milli Eğitim Bakanlığı kamuoyuyla paylaşmalıdır. Şayet amaç mahrumiyet bölgelerinde öğretmen tutmak ise bunun yolu öğretmenlerimizi 6 yıl çakılı kadroyla esir etmek değildir. Üstelik Türk Eğitim-Sen’in mahrumiyet bölgelerinde çalışan öğretmenlere yönelik mahrumiyet derecesine göre 1 brüt asgari ücret ile 2 brüt asgari ücret arasında değişen oranlarda zorunlu hizmet tazminatı verilmesi ve böylece o bölgelerde çalışmanın teşvik edilmesine dair önerisi vardı. Hatta bu önerimiz toplu sözleşme taleplerimizde de yer almaktadır. Ancak bu talebimiz her ne hikmetse görmezden gelmiş, Hükümet tüm karşı çıkışlarımıza rağmen inatla sözleşmeli öğretmenliği geri getirerek, bu öğretmenleri 6 yıl görev yaptıkları yerde kıpırdayamamalarının önünü açmıştır.
Sözleşmeli öğretmenler mülakatla atanmaktadır. Sendikamız mülakat yöntemini de gerek öğretmen gerekse yönetici atamalarında ve tüm kamuda topyekün reddetmektedir. Şeffaf ve güvenilir olmayan, adaletsizliklere zemin hazırlayan, hukuk dışı mülakat yöntemi de kaldırılmalıdır.
Yakın bir zamanda genel seçimler yapılacaktır. Talebimiz 2011 yılı genel seçimlerinde olduğu gibi, Hükümetin sözleşmeli öğretmen istihdamından vazgeçip, tüm öğretmenleri kadroya alacağını açıklamasıdır.
Bu minvalde Türk Eğitim-Sen olarak Türkiye genelinde imza kampanyası başlatıyoruz. Öğretmenlerimiz; 4/B statüsünde istihdam edilen öğretmenlerin 4/A statüsüne geçirilmesi için Başbakanlığa aşağıda yazılı metni imzalayarak gönderecektir.
Umuyoruz ki; Adalet ve Kalkınma Partisi Hükümeti öğretmenlerimizin taleplerini dikkate alarak, hak kayıplarına yol açan, öğretmenleri bölen, iş güvencesiz bir çalıştırma yöntemi olan, öğretmenlerin geleceğe güvenle bakmasını engelleyen, itibarını yerle yeksan eden, çalışma barışını bozan sözleşmeli öğretmenliğe son verir ve tüm sözleşmeli öğretmenleri kadroya alır. Bu müjdeyi Hükümetin en kısa zamanda duyurmasını temenni ediyoruz.
Başbakanlığa göndereceğimiz dilekçemiz şu şekildedir:
T.C. BAŞBAKANLIĞA
Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde görev yapan öğretmenler 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4/A ve 4/B maddeleri uyarınca istihdam edilmektedir.
Görev, yetki ve sorumlulukları aynı olan, aynı unvanı taşıyan öğretmenler aynı yasanın farklı maddeleri uyarınca istihdam edilmekte ve bu öğretmenler arasında idari, mali ve sosyal hakları açısından farklılıklar bulunmaktadır.
Bu statü farklılığı, Anayasa ile güvence altına alınan eşitlik ilkesine aykırıdır. Bu eşitsizlik, 4/B statüsünde istihdam edilen öğretmenlerin gelecek kaygısı taşımasına neden olmakta, motivasyonlarını bozmakta ve dolayısı ile bu durum da eğitimin kalitesini etkilemektedir.
657 sayılı sayılı yasanın 4/B maddesinde “Kalkınma planı, yıllık program ve iş programlarında yer alan önemli projelerin hazırlanması, gerçekleştirilmesi, işletilmesi ve işlerliği için şart olan, zaruri ve istisnai hallere münhasır olmak üzere özel bir meslek bilgisine ve ihtisasına ihtiyaç gösteren geçici işlerde…” hükmü yer almaktadır.
657 sayılı Kanun ile, memurlar eliyle gördürülmesi mümkün olmayan geçici işlerin ifası için istisnai hallerde sözleşmeli ve geçici personel istihdamı düzenlenmiştir. Ancak, sözleşmeli personel çalıştırılmasıyla ilgili mevcut uygulama kanun maddesinin lafzına ve ruhuna aykırı olarak genel bir istihdam şekline dönüştürülmüştür.
2011 seçimleri öncesi 657 sayılı yasanın 4/B statüsünde istihdam edilen personele; 04.06.2011 tarih ve 27954 mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Devlet Memurları Kanununun 4’ncü maddesinin (B) fıkrası ile 4924 sayılı Kanun Uyarınca Sözleşmeli Personel Pozisyonlarında Çalışanların Memur Kadrolarına Atanması Amacıyla Devlet Memurları Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname ile memur kadrosuna geçiş hakkı tanınmıştır. Anılan değişikliğin genel gerekçesinde “Böylece, kamu kurum ve kuruluşlarında görev, yetki ve sorumlulukları aynı veya benzer olan aynı unvanı taşımakla birlikte farklı statülerde istihdam edilen personelin statüsü, mali ve sosyal hakları ile diğer hakları konusunda farklılıklar ortadan kaldırılmaktadır. Bu şekilde, memur kadrolarına atanacak olan personelin kurum içi yer değişikliği ile izin hakları gibi bazı hakları genişlemekte ve bunlara görevde yükselme, kurumlar arası nakil ve yönetici kadrolarına atanma gibi hususlarda yeni bazı imkânlar getirilmektedir.” denilmektedir. Fakat bu gerekçeye rağmen 4/B statüsünde sözleşmeli öğretmen istihdamı yeniden ihdas edilmiştir.
Daha önce yaşandığı şekilde yine eğitim çalışanları sözleşmeli ve kadrolu olarak bir ayrıma tabi tutulmuştur. Bu ayrımın kökten çözümlenmesi, sözleşmeli statüde görev alan öğretmenlerimizi rahatlatacak gelecek kaygısı taşımadan görev yapmalarını sağlayacaktır.
Bu amaçla; 2011 seçimleri öncesinde yapılan düzenlemenin içeriğinde ifade edildiği gerekçeler doğrultusunda, benzer bir düzenleme yapılmak sureti ile, yaşanılan eşitsizliğin giderilmesi ve 4/B statüsünde istihdam edilen öğretmenlerin 4/A statüsüne geçirilmesi hususunda;
Gereğini arz ederiz.