SENDİKALAR MEYDAN MUHAREBESİ!
Eğitim-Bir Sen ile Türk Eğitim-Sen birbirine girdi.
Eğitim-Bir Sen sözleşmeli öğretmenlere “manipülasyona kanmayın, bizim girişmelerimiz var sizi kadroya geçireceğiz” dedi.
Türk Eğitim-Sen'den ise yanıt gecikmedi “Sendikacılık yalan ve iftiraya dayanmamalıdır.Ancak, bir sözde sendika var ki, genel merkezleri dahil, tüm illerimizde yalandan nemalanmakta, her attıkları adımda riya ve kirli planları görülmektedir.”
İşte Sendikalar savaşını başlatan o açıklamalar
EĞİTİM BİR-SEN'İN AÇIKLAMASI
Sözleşmeli Öğretmenler Manipülasyona Gelmemelidir
Sözleşmeli öğretmen istihdamı gündeme geldiği günden bu yana, “öğretmenlik mevsimlik işçilik değildir”, “sözleşmeli öğretmen istihdamına hayır” diye net tavır aldık. Öğretmenlik mesleğinin kadrolu, sözleşmeli, ücretli, vekil şeklinde çeşitlendirilmesinin yanlış olduğunu her fırsatta dile getirdik.
2006 yılından beri “bütün öğretmenler kadrolu olmalıdır” diyerek mücadelemizi sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçirilmesi yönünde yoğunlaştırdık. Yoğun baskımız sonucu 26 Aralık 2008 tarihinde dönemin Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, belli bir plan dâhilinde sözleşmeli öğretmenleri kadroya geçireceklerini belirterek, “Türkiye’de 3 hizmet bölgesi sınıflandırması bulunuyor. 3. hizmet bölgesinde 3 yıl aralıksız çalışan, olumsuz sicil almayan, herhangi bir disiplin suçu işlemeyen sözleşmeli öğretmenleri bir sınava, değerlendirmeye tabi tutmadan kadroya geçireceğiz” demiştir.
Sendikamızın 2 Temmuz 2009 tarihinde görüştüğü Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, “Bundan sonra herhangi bir şekilde sözleşmeli öğretmen talebinde bulunmayacağız. Bütün öğretmenlerimizi kadrolu olarak istihdam edeceğiz” ifadelerini kullanmıştır.
Ayrıca sendika olarak sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçirilmesi için talebimizi her platforma taşıdık. Başbakan başta olmak üzere, önceki ve mevcut Milli Eğitim bakanları, Maliye Bakanı, TBMM Milli Eğitim Komisyonu Başkanı ve üyelerine yazılı ve sözlü olarak talebimizi defalarca ilettik. Talebimizde ısrarcı olduk.
Sendikamız ve Milli Eğitim Bakanlığı arasında imzalanan Kurum İdari Kurulu Ekim 2009 Çalışma Raporu’nda, “Sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçirilmesine ilişkin çalışmaların sonuçlandırılması” kararı alındı.
18. Milli Eğitim Şurası’nda, “Öğretmenin Yetiştirilmesi, İstihdamı ve Mesleki Gelişimi” Komisyonu’nda, sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçilmesi yönünde karar alınması için sendikamız gereken mücadeleyi verirken, aynı komisyonda olmasına rağmen öğretmen istihdamının tartışıldığı oturumda Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı komisyon üyesi olmasına rağmen oturuma katılmamıştır. Konu görüşüldükten sonra diğer oturumlara katılmış, bu oturumlarda antipatik tavırları ve attığı her adımda peşinde kameramanın dolaşması tüm komisyon üyelerinin tepkisini çekmiştir.
Şura Genel Kurulu’nda sözleşmeli personel istihdamına karşı verdiği haklı önerge reddedilirken, sendikamız komisyonda ve Şura Genel Kurulu’nda ‘kontrollü gerginlik’ oluşturarak çalışanların lehine olacak şekilde uzlaşmayı da bilmiştir. Yine Şura Genel Kurulu’nda çalışanların lehine önemli kararlar almasını sağlayan sendikamız olmuş, sendikal tavrımız sonucu sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçirilmesi için verdiğimiz önerge kabul edilmiştir.
Malum sendika, her zaman olduğu gibi, süreçten nemalanmayı seçmiştir. Sergiledikleri tutum, süreci baltalamaktan başka bir sonuç getirmeyecektir. Malum sendika yöneticileri, gittikleri her yerde ‘öğretmenleri sözleşmeli yapacaklardı, biz engelledik, sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçirilmesi kararını biz aldırdık’ diyorlar. Şura tutanakları, doğru olmayan sözlerin delili ve Şura üyeleri bunun en iyi şahitleridir.
Sözleşmeli istihdamının gerçekleşmesi nedeniyle özlük ve ekonomik yetersizliklerine dikkat çekerek, kadroya geçirilinceye kadar nefes almalarının sağlanması, kadrolulara eşdeğer hakları taşımaları için Eğitim-Bir-Sen olarak Kurum İdari Kurulu toplantılarında, Memur-Sen olarak da toplu görüşme masasında irade beyanında bulunduk.
Sözleşmelilerin 30 günü aşan rapordan dolayı sözleşmelerinin feshedilmemesi, Danıştay’da açtığımız dava sonucu verilen iptal kararıyla sağlanmıştır. Bu kararla, sözleşmeliler tedirginlikten bir nebze olsun kurtulmuştur. 2010 yılı toplu görüşmelerinde diğer konfederasyonlar imza koymadıkları halde Memur-Sen sayesinde 4/B’li çalışanlar ilk defa 130 TL aile yardımı hakkı kazandı. Sözleşmelerdeki damga vergisi, ısrarımız ve mücadelemiz sonucu Torba Kanun’la kaldırıldı. 2011 yılı için alınan damga vergisinin, yasanın yürürlük tarihinden sonraya denk gelen kısmının iadesi için açtığımız dava ise sürüyor. Eğitime Hazırlık Ödeneği’nden damga vergisi kesilmesine açtığımız dava devam ediyor. Sürekli görev yolluğu için açtığımız davalardan idare mahkemelerinde lehimize kararlar çıkmışken, konunun kökten çözümü için Danıştay 2. Dairesi’nde dava açtık. Sözleşmelilerin becayiş hakkı için Kurum İdari Kurulu kararlarına da yansıttığımız irademizin Bakanlık tarafından daha fazla bekletilmemesi için çalışmalarımız sürüyor.
Eğitim-Bir-Sen olarak şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Sözleşmeliler adına alınmış kazanımların arkasında emeğimiz, altında imzamız vardır. Sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçirilmesi ile ilgili başlangıçtan bugüne yaptığımız girişimlerin doğal sonucu olarak 29 Mart 2011’de bazı İl Milli Eğitim müdürlükleri ve Bakanlık Merkez Binası önünde kitlesel basın açıklaması yapma kararı aldık. Kararımızı sitemizden deklare ettik. 28 Mart 2011 tarihinde gelişen telefon trafiği sonrası Milli Eğitim Bakanı’nın 29 Mart 2011’de katılmak zorunda olduğu belirtilen cenaze merasimi nedeniyle Bakanlık Merkez Bina önünde yapacağımız kitlesel açıklamayı tehir ettik. İl Milli Eğitim müdürlükleri önünde açıklama hazırlığı yapmış olan illerimiz açıklamalarını tehir etmeden gerçekleştirdiler. 30 Mart saat 13.30’da Bakan Nimet Çubukçu ile iki saate yakın yapılan görüşmede, sözleşmelilerin kadroya geçirilmesi için verdiğimiz mücadelede sona geldiğimizi, talebimize verilecek cevabın olgunlaştığını, çok kısa bir zaman içinde konuyla ilgili açıklamanın Başbakan tarafından yapılacağının ifade edilmesi üzerine basın aracılığı ile kamuoyuna bilgi verdik.
Yıllardır etkisiz yetkili sendika olan gürültücüler, şimdiye kadarki alışkanlıklarının aynısını devam ettirerek, insanların zihnini çelmeye çalışarak, bilgi kirliliği oluşturarak, sözleşmelilerin duygularını köpürterek, pasta keserek, çayda çıra oynayarak taşımakta zorlandıkları genel yetkiyi kaybetmemek için her yolu mübah görmeye devam etmektedir.
Bütün kazanımların arkasında emeğimiz, altında imzamız olmasına rağmen iş yapana değil, ne yazık ki, gürültü yapana kulak kabartılması gerçekten üzücü bir durumdur. Sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçişine yönelik umudun çok daha arttığını ve çözümün çok daha yakın olduğunu görüşmemizdeki paylaşımlarda gördük. Bakan tarafından, konuya ilişkin Başbakan’la yapılan görüşmenin ana hatları tarafımıza ifade edilmiştir. Kadro talebimizin karşılanacağına ilişkin olumlu kararın bizzat Başbakan tarafından yapılacağı bilgisi paylaşılmıştır.
İllerden gelen bilgilerden, özellikle bir sendikanın 15 Mayıs Sendromu ile her türlü bilgi kirliliğini oluşturmaktan, sözleşmeli eğitimcilerin duygularıyla oynamaktan ve akla hayale gelmedik yalanlarla insanları manipüle etmeye çalışmaktan geri durmadığını biliyoruz. Toplu Sözleşme Hakkı için düzenlenen çalıştaydan kaçanlar; 12 Eylül’de yapılan Anayasa Değişikliği Referandumu sürecinde KESK, DİSK, KAMU-SEN, CHP, MHP, BDP, YARSAV, ERGENEKON dahil “Hayır!” için uğraşanlar, şimdi Memur-Sen’in gayretleri sonucu referandumla gelen Toplu Sözleşme Hakkı’nı da sahipleniyorlar. Üç ayda bir verilmeye başlanan 45 TL Toplu Sözleşme Primi’nde emeği ve imzası olmayanlar, onu da sahipleniyorlar. Sözleşmeliler için kadro mücadelemizde aldığımız mesafe dolayısıyla ‘kadro ufukta’ diye telaşa kapılanlar, yine aynı spastik hareketlerini yapmaya devam ediyorlar. Sözleşmeli öğretmenler kesinlikle manipülasyona gelmemelidir.
Sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçişi ile ilgili bizzat Başbakan tarafından kısa süre içerisinde yapılacağı ifade edilen açıklamayı bekliyoruz. Birileri sorunlardan nemalanmaya, süreci baltalamaya ve kirli bilgi üretmeye devam ededursun; biz, sorunları çözmenin mücadelesini vermeye devam edeceğiz.
TÜRK EĞİTİM-SEN'İN AÇIKLAMASI
YALAN RÜZGARI VE EYLEM KIRICILAR
Sendikacılık yalan ve iftiraya dayanmamalıdır.Ancak, bir sözde sendika var ki, genel merkezleri dahil, tüm illerimizde yalandan nemalanmakta, her attıkları adımda riya ve kirli planları görülmektedir.Bunlar yalan ve iftirayı o derece ileri götürdüler ki, artık bunları “yalandan beslenenler” olarak sıfatlandırmak yanlış olmayacaktır.
İnternet sitelerine attıkları yazı ile yalan rüzgarına devam eden, bu sendikamsı yapı, şimdi de Türkiye Kamu Sen ve Türk Eğitim Sen’in 16 Nisan’da Ankara Abdi İpekçi parkında yapacağı eylemi kırmaya çalışmaktadır. Sözleşmelileri manipülasyona gelmemeleri konusunda uyarma gereği duyan, 16 Nisan eylemimizi kırmaya çalışan bu sendikacı müsveddeleri, bu eylem kırıcılığı talimatını “MEB’deki ablalarından mı, yoksa diğer ağababalarından mı aldılar bilinmez.Ancak, talimatsız iş yapma, bağımsız karar verme kaabiliyetlerinin olmadığı konusunda, üye olmak istedikleri uluslar arası örgütlerden de şamar yiyen ve uluslar arası ölçekte ağababalarına bağımlılığı tescillenmiş olan bu haramzadeler, yüzleri kızarmadan Türk Eğitim Sen gibi mücadele abidesi bir sendikaya dil uzatmaya, sendikamız Genel Başkanı ismail Koncuk hakkında yalan rüzgarı estirmeye başladılar.
Sendikacılık denince, akla gelmesi gereken doğruluk, mücadele, hak arama gibi kavramlarla bir türlü anılmayan bu tatlı su sendikacıları, yetkiyi almak ve ağababalarını memnun etmek için her türlü çirkef yolu takip etmekten çekinmemektedir.
Sözleşmeli öğretmenlik ve sözleşmeli memur istihdamına karşı çıkmak için bugüne kadar hiçbir eylem yapmayan, hatta daha aykın zamanda, yapacağını söylediği eylemi bile iptal eden bu sendikamsı yapının “soylu temsilcileri” neredeyse, sözleşmeliliğin kaldırılmasını sağladık, bunun için her çeşit mücadeleyi biz yaptık diyecekler. Tüm çalışanlar ve sözleşmeliler bilmelidir ki, bugün sözleşmeliye kadro verilmesi hala tartışılıyorsa, bunun sebebi Türkiye kamu Sen ve Türk Eğitim Sen’in yıllardır ortaya koyduğu mücadelelerdir.25 Kasım’da iş bırakma eylemi kuralsız ve güvencesiz istihdama karşı yapılmış ve ülke çapında büyük katılım sağlanmıştır, 4 C kısmi zamanlı sözleşmeli öğreticilik uygulaması Türk Eğitim Sen tarafından iptal ettirilmiştir, açtığımız bu dava olmasaydı bugün 4 B’li öğretmenler hala 4 C li olarak, 600-700 TL’ye çalışıyor olacaktı, Nimet ÇUBUKÇU’nu tutmadığı sözü 13 Mart 2010 tarihinde Ankara’da 15 bin kişinin katılımı ile hatırlatan yine Türk Eğitim Sen olmuştur, tutulmayan sözün 502. Gününde MEB önünde eylem yapan yine Türk Eğitim Sen olmuştur, onlarca basın açıklaması, televizyon programı yapan, 18. Milli Eğitim Şurasında kürsüden Milli Eğitim Bakanı Nimet ÇUBUKÇU’nun yüzüne sözünüzü tutun diyen yine Türk Eğitim Sen’in Genel başkanı olmuştur.(turkeğitimsen.org.tr adresinde videolar bölümünden Genel Başkanımız İsmail KONCUK’un bu konuda 18. Milli Eğitim Şurasında yaptığı konuşmalar takip edilebilir.)18. Milli Eğitim Şurasında, Tüm eğitim çalışanları ve öğretmenler kademeli olarak sözleşmeli statüye geçirilsin kararına, sert tepki gösteren, bu kararı değiştirmek için ciddi gerginlikler yaratan yine Türk Eğitim Sen olmuştur.(Bu konuda yaşananlar ve gazete haberleri ve web sitelerinin olayla ilgili haberleri google dan bulunarak kim ne yapmış kim ne yapmamış öğrenlebilir.)Bu konuda aklımıza gelenler bunlar, Türkiye Kamu Sen ve Türk Eğitim Sen sadece öğretmenlerin değil, tüm sözleşmelilerin kadroya geçmelerinin mücadelesini bir gün olsun unutmamış ve unutmayacaktır.16 Nisan Ankara eyleminin hedefi de budur, başta öğretmenler olmak üzere, tüm sözleşmelilerin kadrolu olması.
Biz bunları yaparken bu tatlı su sendikacıları ne yapıyor?Ağababaları ve ablalarının talimatı ile 16 Nisan eylemini kırmaya çalışıyor. Bunlara şunu söylüyoruz, biz mücadeleyi yapmaya devam edeceğiz, nefesimiz yettiğince, kuralsız ve güvencesiz çalışmaya karşı duracağız.Sizin, patronlarınız izin vermeden eylem değil basın açıklaması dahi yapamayacağınızı biliyoruz, “GÖLGE ETMEYİN SİZDEN BAŞKA İHSAN İSTEMİYORUZ.
Bizi utanmadan Ergenekon davası ile eşleştirmeye çalışan bu zavallılar, sözde demokrasi havarileri kendilerine karşı olan herkesi ve her kurumu Ergenekoncu olmakla itham etmektedir. 12 Eylül sürecinde palazlanan, darbe denilince ne anlama geldiğini ancak romanlarda okumuş olan bu sözde demokratlar, Mamak ve C 5’lerde hiç bulunmuşlar mı, yoksa o tarihlerde birilerinin etekleri altına mı saklanmışlardı? Biz Türkiye Kamu Sen olarak 28 Şubat’ta Ankara ve tüm illerde “KESİNTİSİZ DEMOKRASİ İSTİYORUZ” kokartlarını vatandaşların yakalarına takarken, sizin hatırladığınız tek şey, altına saklandığınız eteğin rengi ve modeli olmaktadır.
Bu eylem kırıcılığa soyunmuş güruha son tavsiyemiz şudur;”DEVE KUŞU GİBİ BAŞINIZI KUMA SOKSANIZ DA, TÜM KİRLİLİĞİNİZ HER KESİN MALUMUDUR. BU KİRLİLİĞİ SABUNLA SUYLA, YALANLA TEMZİLEMENİZ MÜMKÜN DEĞİLDİR.ÇIKIN ADAM GİBİ MÜCADELE EDİN, YOKSA EMİN OLUN GELDİĞİNİZ GİBİ GİDECEKSİNİZ.” Bizden söylemesi.
BÜTÜN KAMU ÇALIŞANLARINI 16 NİSAN’DA SAAT 12:00’DA ANKARA ABDİ İPEKÇİ PARKINA DAVET EDİYORUZ.
Güncelleme Tarihi: 13 Nisan 2011, 00:00
Eyyy, Memur-SEn genel başkanı olacak Zaat,,Tarihinizde İLK kez Sözleşmeli Öğretmenlerimiz için BASIN AÇIKLAMASI yapacağınızı AÇıkladınız, Ne olDU??? Kimden Tırstınız, AKP li Patronlarınızda mı?? Niğmet ABlanızdan mı???? AKP yi, Basını yayını arkanıza Alarak ayağa düşürdünüz Sendikacılığı.... Sİzde Azıcık yürek olsa, Niğmet ÇUBUKÇUNUN tek telefonu il Basın AÇıklamasınından Vazgeçmezdiniz.... Sİz Eğer hakiki Müslüman Olsanız, Milyonların kaderiyle Oyanan SInavlarda, Milyonları Mağdur Eden Sınav YOlsuzluklarını ve ISnav Hırsızlıklarını Savunmazdınız......
Memur-SEN'e Üye olan çok temiz niyetli arkadaşlarımı tenzih ederek şunu diyorum: Memur-SEN Genel Başkanı,1-) AKP ni Emri ile Sendacılık yapmaktan ne zaman Çıkacak2) Memur-SEn (AKP-SEN) 2010 KPSS hırsızlığında BİR tek AÇıklama Yaptı mı3-) Tarihinde İLk defa Basın Açıklaması yyapacakkken Kimden Korkup geri adım attı4-) YGS şifreleleme olayında Hükümet benzeri açıklama neden yapıldı???5-) Sİzin Memurların haklarını arama konuusndaki herifliğiniz, cesaretiniz, onurunuz nerede Kaldı???6-) Sağlık-SEN, 5333 Kişiyi USÜLSÜZ, NEDEN üye yapıp HIRSIZLIK yaptı7-) Sözleşmliler için göstermelik olmayan adımlar ne zaman atılırMEMUR-SEN yetkilileri, ne zaman Adam olur, Ne Zamaan AKP nin değil de gerçekten biz Memurların yanında OLUR???? Hiç bir zaman.................
Sözleşmeliler için 2 ay öncesinde Eylem yapan Türk Eğitim-SEn,Sözleşmelilerden ALınan Damga vergisine dava Açan Türk Eğitim-SEN,Bütün kadroluların Sözleşmeli İstihdamına şiddetl karşı Çıkan Türk Eğitim-SEN,4C lilerin aile yardımı ve Sendika Kesintisinin peşinin Bırakmayan Türk Eğitim-SEN, Andımızın ve İstiklal marşımıızın kaldırılmasına karşı Çıkan:Türk Eğitim-SEN... Memur-SEN ise AKP Uşaklığı.
TES'in açıklamaları yenilir yutulur değil, her dirhemini yiyen kudurur.Bu Memur Sen ve EBS de artık bunu nasıl hazmeder bilmiyorum.Ama TES'e çatarak bu cevabı sonuna kadar hak etmişler.Yahu sendikacılık yapmadığınızı Türkiye değil, artık dünya biliyor.Bari susun da daha fazla insan rezilliğinizi öğrenmesin.TES'i bu kadar güzel ve net açıklaması için tebrik ediyorum.Ey Mmeur Sen, Türkiye Kamu Sen size bir kaç gömlek büyük gelir, aklınızı başınıza alın da susun oturun oturduğunuz yerde.
EBS SENDİKA İSE BEN DE PRENS ÇARLİYİM.RÜZGARIN ÇOCUKLARI RÜZGAR KESİLMEK ÜZERE.PANİĞİNİZ ONDAN MI?
ALMANYA KABUS GÖRMEYE BAŞLASIN!Ben 2002'de demiştim'ki 2011 19 Mayista Kütahyanın, simav ilçesinde 5.9 şiddetinde deprem olduktan sonra, sıra Almanya'ya gelecektir.Almanya'da 25 şiddetinde deprem yaşanacatır.Tabi bu esnada başka yerde deprem olmayacağı anlamına gelmiyor.Artık Almanlar sonlarına hazır olsunlar.Almanyadan kaçarak olacak depremden kurtulacağını sanan varsa, böyle bir hezeyana kapılmasınlar.Almanya dışında deprem olmayacak, sanmasınlar.Dünyanın her yerinde farklı, farklı felaketler olacaktır.Depremde bu olacak felaketlerin başında geliyor.Bu olacaklar sıtartını japonyada olan deprem ve tusunami sonrası vermesine rağmen terörist emperyalizm ve terörist faşizm akılanmayarak saldırganlığını sürdürdüğü için, artık her kes için gebermesini onaylamıştır.Saldırganlığını sürdürmesi, kendi ölümünü daha da acılı bir biçimde yaşamasından başka bir işe yaramayacaktır.Her kes sunu unutmamalıdır.Şimdi Almanyada olacak depremden kaynaklı başka bir ülkeye gitmeleri, hiç bir işe yaramayacaktır.Gittikleri ülkede daha büyük deprem olma olasılığını hesaba katarak hareket etmelidirler.Bu süreci şöyle düşünün dönmekte olan bir çark var.Bu çarkın yeni bir diş atmadan, kendi ekseninde bir kere daha dönen bir çark olduğunu bilmelilerdir.Aynı zaman'da bu çark devinimini bitirdikten sonra, yine farklı biçimde kendisini tamamlayan bir işleyişi vardır.Onun için kaçmaktan vaz geçsinler.Çünkü yapacak hiç bir şey yok artık.Terörist emperyalizm ve terörist faşizmin kendi egolarını tatmin etmeye dönük, yaptığı katliyamları, işkenceleri, soykırımları, suçsuz insanları cezaevine atmalarını, engeleyebilirdiler.Şimdiye kadar nasıl'ki çaba harcamadılarsa, şimdide çaba harcamaya calışmasınlar.Artık her şey bitti. DOĞANAY
İMSAK
06:22
8 yıldır hükümet şakşakçılığı yapan, hükümetin eğitimciler aleyhine yaptığı her düzenlemeye meşruluk kazandırmak için çırpınan sığırcık sendika Eğitim-Birsen hala çıkıp konuşabiliyorsa, ya utanmazlığın son aşamasına geçiş yapmış yahut da idrak yolları enfeksiyonundan kaynaklanan akıl tutulması yaşıyor demektir. Allah akıl, idrak ve izan versin diyor acil şifalar diliyorum.