ÖĞRETMENLER ZİMMETLE KARŞI KARŞIYA!

Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Ali Yalçın; sendika sitesindeki köşesinden Milli Eğitim Bakanlığında iş okullarında görev yapan öğretmenlerin zimmetle karşı karşıya olduğunu yazdı. “Hiç kimse kızıp küplere binmesin” zamanında Bakanlığa yazdığımız halde Bakanlıktan ne arayan ne de soran var diyen Yalçın’ın işte o yazısı…

ÖĞRETMENLER ZİMMETLE KARŞI KARŞIYA!
 
Kendisinden kaynaklanmayan nedenlerle haftada fiili olarak 6 saat derse girmek zorunda kalan sınıf öğretmenine 30 saat üzerinden ek ders ücreti ödeniyor ve bu da Bakanlığın yaptığı düzenlemeden kaynaklanıyorsa ne yapılır? Yarın bir gün bir denetçi çıkıp, “Haftada fiili olarak 6 saat derse girip maaş karşılığını doldurmadığın halde ek ders ücretini de tam almışsın. Kusura bakma ama sana zimmet çıkarıyorum”derse sizce sorumlusu kimdir? İşe çağrılıp haftanın 4 günü boş bekletilip, bir gün fiili derse sokulan öğretmen mi, yoksa yaptığı düzenlemenin ne anlama geldiğini bilmeyecek kadar görevinin farkında olmayan(!) ve aktarılanlara gıkını dahi çıkarmayan duyarsız bürokratlar mı?
 
Milli Eğitim Bakanlığı, son dönemde, uygulamaya koyduğu yeni eğitim sisteminin yapısal değişikliklerine ve alandaki genel sorunlara yoğunlaşmış görünüyor. Herkesin ilköğretim ve ortaöğretim kurumlarındaki sorunlara yoğunlaştığı, ilgililerin enerjisini yönetici atama, rotasyon, il müdürleri, görevde yükselme gibi konulara teksif ettiği şu günlerin telaşının arasında birden bire feryat koparsa şaşırmayalım. Başında, mesleki birikimi ve donanımı konusunda herkesin şapka çıkaracağı bir Genel Müdürün bulunduğu Özel Eğitim Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün altının resmen boş olduğu görülüyor. Sayın Genel Müdür farkında olmayabilir ama grup başkanları, şube müdürleri, uzmanlar nasıl bu düzenlemeyi yaparlar, anlamak mümkün değil?
 
Sendikalar ses çıkarmayınca, öğretmenler zimmetle karşı karşıya gelmeyince, mahkeme süreci başlamayınca, yaptığı işi sorgulamayan yöneticilere işinin ehli denilebilir mi? Üstelik Eğitim-Bir-Sen Genel Merkezi olarak 05.03.2013 tarihinde 02/614/EBS/234 sayılı yazıyla Bakanlığa yazmış ve gereğini istemişiz. Ama gel gör ki ne arayan ne de soran var.
 
 Hiç kimse kızıp küplere binmesin, şimdi olayı açıklıyorum.
 
Özel Eğitim Genel Müdürlüğü tarafından 2013 yılı Şubat ayında uygulamaya konulan; hiçbir belge, bilgi ve açıklamaya dayanmayan, ama e-okul sistemi üzerinden yapılan sınıf düzenlemesiyle getirilen değişiklik, gerek okul müdürlerini gerekse öğretmenleri zor durumda bırakmış, “Yarın bir gün zimmet çıkarırlarsa, bunun sorumlusu şimdi biz mi olacağız”sorusunun sorulmasına neden olmuştur.
 
9,10, 11 ve 12. sınıflardan oluşan İş Okullarında (Özel Eğitim Mesleki Eğitim Okulu) yeni uygulama öncesinde, iş yerine yerleştirilen öğrenciler ile işe yerleşemeyen öğrenciler beraberce aynı sınıfta eğitim görüyorlardı. İşe yerleştirilen öğrenciler haftada bir gün okulunda, diğer günler de ise işyerlerinde mesleki eğitim görüyorlardı. Aynı sınıftaki işe yerleşemeyen öğrenciler ise hafta boyunca kendi sınıfında hem özel eğitim öğretmenleri hem de gerekli branş öğretmenleri (Beden Eğitimi, Resim, Müzik, Din Kültürü, İş Eğitimi) tarafından eğitimlerine devam ediyorlardı. Yeni düzenleme ile bu duruma son verilmiş ve aynı sınıftan iki şubenin bulunduğu bir okulda A şubesi işe yerleştirilenlerden, B şubesi ise işe yerleşemeyen öğrencilerden oluşturulmuştur. E-Okul sisteminde üçüncü bir ihtimal düşünülmemiştir. Okul idareleri ve öğretmenler tarafından ilgili Genel Müdürlüğün yetkililerine bu sistemin sorunları ve ileride çıkabilecek muhtemel sıkıntılar anlatılmış, eğer düzenlemede ısrar edilirse ilerde hiçbir suçu bulunmayan öğretmenlerin zimmetle karşı karşıya kalacağı aktarılmıştır. Marifetin, olması muhtemel sıkıntıları önceden sezebilme kabiliyetinde olduğunu bilmesi gereken üst yöneticiler, tabiri caizse, kulaklarının üzerine yaz uykusuna yatmışlardır.
 
Müsaadenizle, konuya yabancı olanlara izah edeyim. İş Okullarındaki sınıflarda işe yerleştirilen öğrencilerin haftalık ders saati sayısı 30’dur. Sınıf öğretmenleri, branş öğretmenlerinin girdiği derslere de katılmak zorundadır. Her sınıfta da bir özel eğitim sınıf öğretmeni kadrosu mevcuttur. Sınıf öğretmeninin haftalık zorunlu girmesi gereken ders saati sayısı ise ilkokullardaki gibi 30’dur. Uygulamaya konulan sistem ile işe yerleştirilen öğrenciler haftada bir gün (6 saat) okula gelmekte, 30 saatin geride kalan 24 saati işyerlerinde geçmektedir. Haliyle sınıf öğretmeni fiili olarak sadece haftada 6 saat derse girmektedir. Bu durum, işte olan/okulda olan sınıfların ayrıştırılmasıyla oluşmuştur. İki şubeli bir okulda sınıfın birisi resmen boşa çıkartılmıştır. Bu uygulamayla, sadece sınıf değil, aynı zamanda o sınıfın sınıf öğretmenleri de haftada 4 gün boşa çıkarılmıştır. Böylece sınıf öğretmeni haftada sadece 6 saat derse girmekte, geri kalan 4 gün boyunca okulda boş beklemekte ve ek dersi de doğal olarak haftalık tam saat üzerinden almaktadır.
 
Başlangıçta sorduğum soruyu müsaadenizle bir kez daha sorayım. Yarın bir gün bir denetçi çıkıp, “Haftada fiili olarak 6 saat derse girip maaş karşılığını doldurmadığın halde ek ders ücretini de tam almışsın. Kusura bakma ama sana zimmet çıkarıyorum”derse bunun sorumlusu kimdir? İşe çağrılıp haftanın 4 günü boş bekletilip, bir gün fiili derse sokulan öğretmen mi, yoksa yaptığı düzenlemenin ne anlama geldiğini bilmeyecek kadar görevinin farkında olmayan ve aktarılanlara gıkını dahi çıkarmayan, duyarsız bürokratlar mı? Özel Eğitim Genel Müdürlüğü, öğretmenlerin daha fazla mağdur olmaması için, ya konuya ilişkin bir açıklama yapmalı ya da bu sistemden biran önce vazgeçip eski uygulamaya dönmelidir.
 
Elçiye zeval olmaz diyerek, Eğitim-Bir-Sen adına öğretmenlerin mağdur edilmemesi için uyarıyor, Sayın Genel Müdürü, “mutfakta biri var mı”diye aşağıya bakmaya davet ediyorum.
 
Ali YALÇIN
EĞİTİM-BİR-SEN Genel Başkan Yardımcısı
Güncelleme Tarihi: 18 Eylül 2013, 00:00
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER