Sendikanın düşünce kuruluşu olan ‘Demokrasi ve Eğitim Stratejik Araştırmalar Merkezi’nin (DESAM) katkılarıyla hazırlanan ‘12 yıllık zorunlu ve kesintili eğitim sistemi’ hakkındaki rapora göre 4+4+4 eğitim uygulamasında hatalı uygulamalar, eksiklikler bulunuyor fakat totalde başarılı olduğu belirtiliyor.
İlk değerlendirmeleri kamuoyuyla paylaşan DES Genel Başkanı Gürkan Avcı, 4+4+4 eğitim sisteminde, pilot uygulamaların sonuçları doğrultusunda ülke genelinde planlama yapılmadığı için birtakım aksaklık ve kimi yanlış uygulamalarla anılmaya devam ettiğini kaydederek şu tespit ve eleştirilerde bulundu;
Sistem anarşisi nedeniyle öğretmenler başta olmak üzere eğitim bileşenleri nezdinde doğal ve haklı tepkilere maruz kalan yeni model her şeye rağmen totalde başarıyla uygulanmıştır. Fakat iddia edildiği üzere 4+4+4 eğitim reformunun çocuk işçi ve çocuk gelin manzaralarını artıracağı, dinci ve cinsiyetçi bir model olduğu, zorunlu eğitime başlama yaşının büyük sıkıntılar yaratacağı, kalabalık sınıflar ve fiziksel farklılıklara bağlı şiddet olayları yaşanacağı propagandalarının gerçekçi olmadığı ilk yarıyıl eğitim döneminin sonunda ortaya çıkmıştır.
TÜRKİYE DAHA BÜYÜK EĞİTİM REFORMLARINA GEBE
4+4+4 modeline minval kimi politikaların öğretmenlere, eğitim çalışanlarına, veli ve öğrencilere ekstern mağduriyetler yaşatmaya devam ettiğini ve bu yönüyle de hâlihazırda tamamlanmayı bekleyen eksik yönleri bulunduğunu ifade etmek isteriz.
Sendikamızın teklif ve tavsiyesiyle Milli Eğitim Şura kararı haline gelen 12 yıllık zorunlu eğitim sistemi genelde, ‘Şeriat dışında bir tehlike, laiklik dışında tutunacak bir ip bulamayan’ zavallı, kandırılmış, ideolojik kesimler tarafından vehimli eleştirilerle protesto edilmişti.
Oysa 4+4+4 eğitim modeli Türkiye’nin hangi donanımlara sahip gençlik istediği, nasıl bir işgücüne ihtiyaç duyduğu, milletimizin evrensel amaçları, milli değer ve hedefleri doğrultusunda ve uzun dönemli planlamayı öngören ciddi bir proje olduğunu daha ilk dönemindeki çıktılarıyla göstermeye başlamıştır. Türkiye daha büyük ve nitelikli eğitim reformlarını yapacak gücü kendinde bulmaya başlamıştır.
KÖTÜMSER TAHMİNLER TUTMADI
Hükümetin ve Milli Eğitim Bakanlığının 4+4+4 reformuyla birlikte eğitim sistemini, dış güçlerin maşası olan egemenlerin taleplerine, yabancı sermayenin yerli bekçisi olan statükocuların baskılarına göre değil ülkenin çıkarlarına, halkın ihtiyaçlarına ve aklın, bilimin ve çağın gereklerine göre reforme edeceği iradesini gösterdiğine tanık olduk.
MEB tarafından açıklanan resmi verilere göre geçen yıl 1 milyon 285 bin öğrencinin, bu yıl ise 66 ile 72 ay arasında yaklaşık 550 bin, 60–66 ay arasında da 120 bin öğrencinin, toplamda ise 1 milyon 758 bin öğrencinin ilkokula kayıt yaptırmıştır. 15 AB ülkesinde çocuklar 60 aydan sonra temel eğitime alınıyor. Eğitimde erken yaş esastır ilkesinden hareketle ve halkımızın ilgisini de dikkate alarak MEB’in 66 ay vizyonuna daha fazla haksızlık yapılmaması gerektiğini düşünüyorum. Öte yandan, 4+4+4 eğitim sistemine dönük kara propagandaların tutmadığı halkımızın bu yeni sisteme gösterdiği teveccüh ve güven ile ortaya çıkmıştır.
ÖĞRENCİLER SEÇME DERSLERE BÜYÜK İLGİ GÖSTERDİ
Öğrencilere yetenek ve istekleri doğrultusunda ders seçme ve tercih etme özgürlüğü tanıyan 4+4+4 eğitim sistemiyle birlikte temel ve zorunlu derslere ek olarak; 593 bin öğrencinin Matematik Uygulamaları dersini, 495 bin öğrencinin Yabancı dil, 480 bin öğrencinin Kuran-ı Kerim, 305 bin öğrencinin Hazreti Muhammed'in hayatı, 300 bin öğrencinin Spor ve Fiziki Etkinlikler, 259 bin öğrencinin Okuma Becerileri, 221 bin öğrencinin Bilişim Teknolojileri ve Yazılım, 138 bin öğrencinin Zekâ oyunları, 108 bin öğrencinin ise Görsel Sanatlar, 72 bin öğrencinin müzik, 68 bin öğrencinin Yazarlık, 57 bin öğrencinin Drama ve 25 bin öğrencinin Kürtçe ve lehçeler seçmeli derslerini tercih etmiştir.
4+4+4 eğitim modeli öğrencileri özgürleştiren, tercih ve hedef değiştirmeye fırsat veren, seçme hakkı tanıyan, farklılıklara imkân veren, siyah ve beyaz dışındaki diğer renkleri de, seçenekleri de sunan çağdaş dünya eğitim sistemleriyle bütünleştirmeye başlamıştır. Eksik ve yanlış uygulamalar tamir edildikçe ve yıllar geçtikten sonra 4+4+4 sisteminin 2023 vizyonunu önüne koymuş Yeni ve Büyük Türkiye’nin başat projelerinden birisi olduğu anlaşılacaktır.
SORUNLAR BEKLENENDEN AZ OLDU
İnternet üzerinden okul kaydı ve 66 aylık çocuklara okula gitme zorunluluğu, seçmeli ders açılması için 12 öğrenci kaydı şartı, 2 saat zorunlu fiziksel etkinlik, çocuklara göre tuvalet ve lavabolar, kalabalık sınıflar ile yaş farkı kaynaklı öğrenci şiddeti konularında yaşanan sorunların kısa süre içerisinde sağaltım edildiğini gördük.
Dünya genelinde tüm ülkelerin eğitim stratejilerini değiştirdiği ve yenilediği bir süreçte Türkiye bu gelişimden bağımsız kalamazdı. 4+4+4 ile birlikte Türkiye zamanla kalıcı, çağdaş ve özgün medeniyet perspektifli bir eğitim sistemine ulaşacaktır. Kız çocuklarımızın okullaşmasını ve eğitim sürelerini daha da artıracak, 12 yıllık zorunlu eğitimi tamamlamayan hiçbir çocuk çalışma hayatına katılamayacak ve din eğitimi devletin kontrolü altında kaliteli, denetimli ve akademik bir form kazanacaktır. 12 yıllık zorunlu eğitim sistemi; gençlerin önündeki bilim dışı, antidemokratik, ideolojik engelleri kaldıran, gençlerin önünü açan, Türkiye’nin yolunu aydınlatan bir projedir.
MESLEKİ EĞİTİM YENİDEN GÜÇLENMEYE BAŞLAMIŞTIR
4+4+4 eğitim modeline toptan karşı çıkan kesimlerin büyük çoğunluğunun konuyu ideolojik zeminde değerlendirdiğine tanık olduk. Bu kişi ve kurumların, dünyadaki eğitim hareketlerinden habersiz, teknolojik ve demokratik gelişmelerin eğitime aktarılmasına kapalı olduğunu görüyoruz.
İdeolojik, statükocu yaklaşımlarla Türk eğitim sistemini çağdaş eğitim sistemlerinden ayrıştıran bir zihniyetten bahsediyorum. 8 yıllık kesintisiz eğitimi İmam hatiplerin önünü kapatmak için alelacele çıkaran ve 28 Şubatın pedagogluğuna soyunan bu kesimler gençlerimizin önü kapatmış ve karartmıştır. Meslek okullarının önünü kapatanlar, esnaf ve sanatkârın insan kaynağı olan çıkarlık müessesesine darbe vuranlar yani bu ülkeye en büyük kötülüğü yapanlardır bu kesim. 4+4+4 ile Türkiye meslek liselerini ve mesleki eğitimi yeniden canlandırmaya başlamıştır. Mesleki eğitimle alakalı sayısal göstergeler ciddi bir nitelik ve nicelik artışını haber vermektedir. Türkiye’nin ihtiyaç ve şartları doğrultusunda bir eğitim sisteminin altyapısı kurulmaya başlanmıştır.
DEMOKRATİK EĞİTİM SİSTEMİNE KAPI AÇILDI
12 yıllık zorunlu eğitim sistemi, eğitimli, kültürlü ve nitelikli bir toplum projesidir aynı zamanda. 4+4+4 ile çocukların etik, moral ve dini değerlerini öğrenmesi ve pekiştirmesi, kutsal kitabını ve peygamberini tanıması, ana dilini öğrenmesi mümkün olmuş, demokratik, pedagojik, özgürlükçü, eşitlikçi bir eğitim sistemine kapı açılmıştır.
Seçmeli Kur’anı Kerim ve Hz. Peygamberin Hayatı gibi derslerin hayata geçirilmesi ve İmam hatip ortaokullarının açılması 28 Şubat eğitim darbesinin rövanşı olmanın çok ötesinde Türk eğitim sisteminin ihtiyaç ve şartları doğrultusunda halkçı, bilimsel ve pedagojik bir sistemin altyapısı hayata geçmiştir. Sivil ve demokratik bir eğitim sistemine geçişin adeta ayak sesleri olmuştur.
ÖĞRETMEN AÇIĞI VE MAAŞ SORUNU ÇÖZÜLMELİDİR
Milli Eğitim Bakanlığı’nın açıkladığı resmi rakamlara göre Türkiye’de 125 bin civarında öğretmen açığı bulunduğunu ve bu açığın bir bölümünün ücretli öğretmenlik uygulamasıyla kapatılmaya çalışıldığını biliyoruz. 4+4+4 sistemi başta olmak üzere yapılan eğitim reformlarından en yüksek verim ve en nitelikli geri dönütü kaliteli, donanımlı ve motivasyonu yüksek eğitim ordusuyla alabiliriz.
Türkiye’nin hele hele eğitimden tasarruf yapma lüksü yoktur. Kaliteli bir okul ve nitelikli bir öğretmen her öğrencimizin hakkıdır. Öğretmensiz bir okul Türkiye’nin en büyük ayıbıdır. İş güvencesiz, donanımsız, düşük maaşlı ‘ücretli öğretmenlik’ modeliyle kaliteli ve verimli eğitimi yakalamamız mümkün değildir. Bu nedenle biran önce öğretmen ataması yapılmalıdır. Öğretmenlerimizin branş, tayin ve terfi sorunları çözülmeli, adaletli ve eşitlikçi bir sistem geliştirilmelidir. Öte yandan 666 sayılı KHK maharetiyle kamuda en düşük ücret almaya devam eden öğretmenlerin ve eğitim çalışanların maaşı iyileştirilmeli, öğretmenlerin kendisini işine ve mesleğine odaklaması sağlanmalıdır.
DERSHANELERİ ZORLA KAPATMAK DOĞRU DEĞİL
Dershanelerle okulların işlevlerinin farklı olduğunu ve dershaneleri zorla kapatmanın kontrolsüz oluşumlara yol açabileceği endişesini taşıdığımızı belirtmek isteriz. Okulun önüne geçen dershane gerçeği, ezberci, sınavcı çarpık eğitim sisteminin sonucudur.
Aslında destekleyici, çağdaş birer eğitim kurumu olan dershanelerin değil gençlerimizin hayatını karartan, çocuklarımızın ömrünü törpüleyen bu sorunlu eğitim sisteminin kapısına kilit vurulmalıdır. Dershaneleri yasaklamak yerine sistem iyileştirilmelidir. Binlerce yönetici, öğretmen, çalışanlar ve öğrencilerin kaygıları ve tedirginlikleri giderilmeden atılacak adımlar yeni sıkıntı ve sorunlar yaratır” diye konuştu.
BAKAN AVCI’YI TEBRİK EDİYOR, BAŞARILAR DİLİYORUZ
Kabinede yapılan değişiklikle Milli Eğitim Bakanı olan Sayın Nabi Avcı’ya yeni görevinde başarılar diliyoruz. Özellikle son iki yıldır eğitim tarihimize hayırla anılacak izler bırakan reformların ve cesurca yapılan işlerin üzerine yeni değerler koymak, eğitim sistemimizi dünya eğitim sistemlerinin en muasırı haline getirmeye çalışmak başta yeni Milli Eğitim Bakanımız olmak üzere aslında hepimizin ortak görevidir.
Bu anlamda Sayın Nabi Avcı’ya görevinin hayırlı olmasını diliyor, kendisini tebrik ediyor, muvaffakiyetler temenni ediyoruz. Kendisinin her olumlu adımında yanında olacağımızı, yapıcı eleştirilerimizle, yol gösterici telkin ve tavsiyelerimizle katkıda bulunmaya gayret göstereceğimizi ifade etmek isterim.
Güncelleme Tarihi: 28 Ocak 2013, 00:00