Yokuş, yaptığı yazılı açıklamada, Başbakanlığın İşyerlerinde Psikolojik Tacizin (Mobbing) Önlenmesi konulu genelgesinin 19 Mart 2011 tarih 27879 sayılı Resmi Gazete'de yayınlandığını hatırlattı.
Yazılı açıklamada, Genelgede, "Kamu kurum ve kuruluşları ile özel sektör işyerlerinde gerçekleşen psikolojik taciz, çalışanların itibarını ve onurunu zedelemekte, verimliliğini azaltmakta ve sağlığını kaybetmesine neden olarak çalışma hayatını olumsuz etkilemektedir" denildiği ve "Kasıtlı ve sistematik olarak belirli bir süre çalışanın aşağılanması, küçümsenmesi, dışlanması, kişiliğinin ve saygınlığının zedelenmesi, kötü muameleye tabi tutulması, yıldırılması ve benzeri şekillerde ortaya çıkan psikolojik
tacizin önlenmesi gerek iş sağlığı ve güvenliği gerekse çalışma barışının geliştirilmesi açısından çok önemlidir" ifadelerinin kullanıldığı hatırlatıldı.
Yokuş, Türkiye'de kurumlar arasındaki ücret adaletsizliğini düzeltmeyerek, farklı istihdam şekilleriyle bir kamu binasında en az 4-5 çeşit farklı statüde insan çalıştırarak, 4/B ve 4/C uygulamalarıyla çalışanları bir çok maddi ve özlük haklardan mahrum bırakarak, taşeron çalışma sistemiyle iş güvencesini ortadan kaldırarak, torba yasayla gelen düzenlemelerle sürgünlerin önünü açarak çalışma barışını hükümetin bozduğunu söyledi.
Yokuş, Türk Büro-Sen'in, yaptığı açıklamalar ve araştırmalarla kamuda baskı, kıyım ve sürgünleri ortaya koyarak gerekli merciler tarafından önlem alınmasını her zaman talep ettiğini bildirdi.
Hükümetin, iktidara geldiği günden bu yana kamu çalışanlarını bizden olan-olmayan ayrımına açıkça tabi tuttuğunu anlatan
Yokuş, sözlerine şöyle devam etti: "İktidar destekli sendikalara üye olmayan kamu çalışanlarını adeta "hasım" olarak ilan etmiştir. İş yerlerindeki psikolojik tacizin önlenebilmesi, sadece bir genelge çıkartmakla mümkün olamaz. Başta Başbakan'ın kamu çalışanları için sarf etmiş olduğu aşağılamaya yönelik sözler olmak üzere, bakanların ve bürokratların tutumları ele alındığında, Başbakanlık'ın kendi yayınladığı genelgeye aykırı hareket ettiği ortaya çıkmaktadır. Baskı, sürgün ve kıyıma maruz kalan 100
binlerce kamu çalışanı hukuki yollara başvurmuş, hatta Türkiye sendikal haklardaki baskıcı tutumu nedeniyle İLO'nun kara listesine alınmıştır. Sendikal anlamda hükümetin ayrımcılık yaptığına dair ITUC (Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu)'nun vermiş olduğu karar dikkate değerdir."
Kamu çalışanlarının yüzde 46'sının sendikal ayrıma tabi tutulduğunu anlatan Yokuş, şöyle konuştu: "Türk Büro-Sen'in 2011 yılı Eğitim ve İstişare Toplantılarında, 2000 üstünde kamu çalışanı üzerinde yapmış olduğu anket çalışmasına katılan memurların yüzde 46'sı, "İşyerlerinizde Kurum Yöneticileri sendikalar arasında taraf tutuyor mu?" sorusuna "Evet" yanıtını vermiştir. Bu yüzde, kamu kurumların da ki baskının ne kadar ciddi boyutlara geldiğinin açık bir göstergesidir. Kamu kurumlarında, çalışan üzerinde
psikolojik baskı kurmak ve yandaş sendikaya üye kazandırmak adına "ikna odaları" oluşturulmuştur. Bugün gelinen nokta da, bazı kurumların üst düzey yöneticileri ne yazık ki yandaş bir sendikanın yöneticisi gibi çalışmaktadır. Yayınlanan Başbakanlık Genelgesinin, 8 maddelik hükümlerine bakıldığında şikayet etme ve şikayetlerin incelenmesinden öteye gitmeyen düzenlemeler yer aldığı görülmektedir."
Genelgenin caydırıcı yaptırımlardan uzak, objektif kriterlere dayanmayan nitelikte olduğunu anlatan Yokuş, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ayrıca, 1, madde de "İşyerinde psikolojik tacizle mücadele öncelikle işverenin sorumluluğunda olup işverenler çalışanların tacize maruz kalmamaları için gerekli bütün önlemleri alacaktır. 2. madde de ise "Bütün çalışanlar psikolojik taciz olarak değerlendirilebilecek her türlü eylem ve davranışlardan uzak duracaklardır" ibarelerinin yer aldığı hatırlatılarak amir ve
yöneticilerin çalışanlara mobbing uygulamamasına dair bir düzenlemeye rastlanmamaktadır"
Yine aynı şekilde kamu kurum ve kuruluşlarının her köşesinde özel hayatı ihlal edici kamera konulmamasına ve parmak izi takip uygulamalarının kaldırılmasına dair hiçbir hüküm genelge de yer almadığı belirtilerek şu ifadeler kullanıldı: "Mobbing kelimesini sulandırarak "bezdiri" tabirini kullanılır kılmak ve içi boş genelgeler yayınlamakla iş yerlerinde ki psikolojik tacizin önüne geçilemez. Hükümet yetkilileri, başta kamu çalışanları olmak üzere bütün çalışan kesime olan şaşı bakışını değiştirmeli, mesai arkadaşları olan memurları devletin sırtında bir yük olarak görmekten bir an evvel vazgeçmelidir