KARDEŞLİĞE EVET, KALLEŞLİĞE HAYIR

Türkiye Kamu-Sen İstanbul Şubeleri Diyarbakır da yaşananlarla ilgili basın açıklaması yaptı...

KARDEŞLİĞE EVET, KALLEŞLİĞE HAYIR
Ülkemiz çok zor bir dönem yaşamakta, Türk milleti acı bir imtihandan daha geçmektedir. Tarihin hiçbir döneminde ihanet böylesine aleni olmamış; bir ülke, idarecileri eliyle uçuruma sürüklenmemiştir.  16 Kasım 2013 tarihinde bu ülkenin Başbakanı, iktidarı olduğu ülkeyi bölmek isteyenlerle el ele, kol kola girmiş, Kürdistan bayrakları eşliğinde bölünme şarkıları söylemiştir.
 
Yıllarca dağlarda on binlerce şehit vererek koruduğumuz vatanımız davulla, zurnayla, şarkıyla bölünmektedir. Bir süredir terör örgütünün ve onun iş birlikçilerinin dümen suyuna girilmiş, Türklüğe savaş açılmış, milletimizin arasına nifak tohumları saçılmıştır. İktidarı eleştirenleri terörist olarak gören, gençlerimizi ahlaksızlıkla suçlayan, Türk’üm demeyi suç sayan anlayış, ülkemizi tehlikeli bir cepheleşmenin kucağına itmiştir.
 
Artık ülkemizde bölünmeyi talep etmek demokrasi, teröristleri baş tacı yapmak kardeşlik olarak kabul edilmektedir.Habur olayı ile başlayan, Oslo görüşmeleriyle devam eden, terörist başıyla yapılan müzakerelerle ivme kazanan rezalet, Diyarbakır’da Kürdistan Eyaleti’nin dillendirilmesiyle son aşamasına gelmiştir. Bundan sonraki aşama, AKP iktidarının Kürdistan’ın özerkliğini resmen tanıması ve federalizmin ilan edilmesi olacaktır.  Büyük Ortadoğu Projesi’nin eş başkanı, BOP’un sınırlarını kendi elleriyle çizmektedir.
 
Diyarbakır’da, sözde kardeşlik adına, ülkenin temellerine dinamit koymayı amaçlayan, tüm hainler bir araya gelmiş ve adeta gövde gösterisi yapmışlardır. İktidar, “Türkiye, Kerkük’e karışırsa biz de Türkiye’ye karışırız” diyen, Türkmenlere soykırım uygulayan, PKK’ya her türlü desteği sağlayarak üzerimize salan zat ile el ele Türkiye’yi bölme romantizminin doruklarına çıkmıştır.
 
Ülkeyi bölme sevdalıları, Diyarbakır’da bir araya gelmiş, Şivan Perver’in teröristler için söylediği şarkılar eşliğinde, bir birlerine ikram ettikleri meşe dallarıyla bezenmiş bölünme yollarında el ele yürümüşlerdir. Bu tablo Türk milleti için tam bir ibret vesikası olmalıdır. Bu millet, artık titreyip kendine gelmek zorundadır. Türkiye’ye ve Türk milletine küfürler yağdıranların baş tacı edildiği bu dönemde yaşananlar tüm şehitlerimizin kemiklerini sızlatmış, şehit yakınlarımızı yasa boğmuştur.
 
PKK’nın ilk silahlı eylemini gerçekleştirdiği 1984 yılından bugüne değin, meydana gelen terör olayları asker, polis, sivil 30 bin vatan evladının canına mal olmuş, 20 binden fazla güvenlik görevlisi ve 13 bin dolayında sivil de yaralanmıştır. Madem birileri gelecek ve üniter cumhuriyeti, milli devleti pazarlayacaktı, on binlerce vatan evladı bir hiç uğruna mı can verdi? Hayır; şehitlerimiz, Başbakan’ın söylediği gibi bir hiç uğruna değil, millet, vatan ve Allah yolunda şehit olmuştur. Bunu dahi anlamayan zihniyete yuh olsun!
 
Ey gözünü koltuk hırsı bürüyen, bölünme sevdalıları! Yarın milletin içine çıktığınızda şehit analarının yüzlerine nasıl bakacaksınız? “Biz, oğlunun katilleriyle el ele, bu vatanı bölüyoruz.” diyebilecek misiniz? Ruz-i mahşerde şehitlerimiz karşınıza çıkacak ve “Emanetime ne yaptınız?” diye soracaklar. “Kanımla, canımla koruduğum vatanı ne uğruna, kimlere peşkeş çektiniz?” diyeceklerdir.
 
Ey bugünün iktidar sahipleri, o gün geldiğinde şehitlerimizin yüzüne nasıl bakacaksınız? Biz, peşmergeyle, sana silah sıkanla, seni pusuya düşüren hainlerle birlikte aynı yolda yürüdük diyecek misiniz?  2011 yılında kamuoyuna “Oslo Görüşmeleri” olarak yansıyan terör örgütü, MİT pazarlıklarını “İspat etmeyen şerefsizdir.” diye yalanlayan siz değil misiniz? Ardından “Biz değil, devlet görüştü” ifadeleriyle kabul eden yine siz değil misiniz?
 
Daha bir buçuk yıl önce, teröre destek verdikleri gerekçesiyle BDP’li milletvekillerinin elini bile sıkmayacağını açıklayan siz değil misiniz? Bugün Diyarbakır sokaklarında bu kimselerle el ele dolaşan yine siz değil misiniz? İki yıl önce “Terör örgütüyle görüşen şerefsizdir, namussuzdur.” diyen siz değil misiniz? Siz kimsiniz; kaç kimliğiniz, kaç kişiliğiniz, kaç gömleğiniz var?
 
Dünün bebek katilini bugün barış için bir umut haline getirenler, terör konusunda yaşanan bu karanlığın baş mimarlarıdır.  Daha bir yıl önce idam cezasının yeniden getirilmesini düşündüğünü açıklayanlar, ne olmuş da bugün vatan hainleriyle aynı sofrada buluşmuşlardır? “Terör örgütüyle görüşen şerefsizdir; namussuzdur.” diyenler bugün teröristle el ele mutlu aile fotoğrafları çektirmektedir.
 
Bir tarafta Başbakan, bir tarafta peşmerge başı, bir tarafta Türkiye’ye küfürler yağdıran, ağzından kan damlayan bir sözde şarkıcı, bir tarafta Şeyh Sait’in torunu, bir tarafta bu ülkenin iktidarına meşe dalını layık gören şahsiyetin oluşturduğu bu tablo, hangi şerefle, hangi namusla bağdaşmaktadır? İktidar, İmralı’dan her gün tehdit telefonları almaktadır. “Analar ağlamasın” diye başlayan süreç, “Dediklerimizi yapmazsanız ananızı ağlatırız”a dönüşmüş, iktidar ise bu tehditler karşısında adeta teslim bayrağını çekmiştir.
                                                                                                                                                
Kardeşlik projesi adı altında yürütülen bu operasyonun bir parçası olarak, suçlular masum ve mazlum gösterilmektedir. Suç ve ceza müessesinin işletilmediği bir yerde devletten söz etmek mümkün değildir. Suçlunun cezasını çekmediği bir yerde, adalet katledilmiş demektir.  Suçlu cezasını çekmeyecekse mazlumun hakkı, anaların gözyaşları ne olacaktır? Bu süreç, toplumu devletsizliğe, anarşizme ve bölünmeye götürür. Bilinmelidir ki, Türkiye Cumhuriyeti, Kurtuluş Savaşı’nda verdiğimiz binlerce şehidimizin ve onun öncesinde ve sonrasında kaybettiğimiz milyonlarca vatan evladının kanları üstünde yükselmiştir.
 
Bu bakımdan Başbakan’ın Kürdistan olarak adlandırdığı Misak-ı Milli toprakları, bizler için canımızdan ve kanımızdan daha ileri bir değer ifade etmektedir. Hepimiz terörün bitmesini, akan kanın durmasını, bu topraklarda yaşayan herkesin dostça, kardeşçe, mutlu, huzurlu bir hayat sürmesini arzu etmekteyiz.
 
Ancak akan kanın hainlerle, katillerle el ele, terör örgütleriyle pazarlık masasında durmayacağını da biliyoruz. Biz zaten bu ülkede yaşayan tüm vatandaşlarımızla kardeşiz. Ama teröristle, bölücüyle, hainlerle, katillerle kardeşlik kuracağımızı sananlar boşuna beklemesinler. Bu milletin hiçbir ferdi ihaneti affetmeyecek, on binlerce şehidimizin katiliyle aynı yolda yürümeyecektir.
 
Sizin yol arkadaşlarınız, hainler, bölücüler, katiller, Türk düşmanları olabilir. Biz bu ihaneti asla kabul etmiyoruz.  Kısacası “Kardeşliğe evet; kalleşliğe hayır!” diyoruz. Ne yazık ki Diyarbakır’da yaşanan bu rezalet, akl-ı selim bütün insanlarımızı derinden yaralamıştır.  Ne yazık ki Diyarbakır’da, Kürdistan naralarının atıldığı, üniter devlet yapımızın mezarının kazıldığı, federalizmin yol haritasının çıkarıldığı, İmralı’ya özgürlük provalarının yapıldığı, genel affın kapılarının aralandığı bir rezalete şahit olduk. Ne yazık ki iktidar Diyarbakır’da, Türk düşmanlarıyla kol kola, tüm Türkiye’ye bölücülüğün düetini dinletmiştir.
 
Bu kafayla giderse, iktidarın, Türk milleti korosunun sesini duyacağı günler de inşallah yakın olacaktır.
 
 
         Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen
  İstanbul İl Başkanı 
Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan
Güncelleme Tarihi: 22 Kasım 2013, 00:00
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER