İŞ GÜVENCESİ VE DEVLETTE DEVAMLILIK

İŞ GÜVENCESİ VE DEVLETTE DEVAMLILIK
Kamuoyunda tartışılan konulardan birisi de devlet memurlarının iş güvencesi. Bu tartışma, ya herkes çalışan olsun kılıfına uydurularak gündeme getiriliyor, ya da kamu da sistem değişikliğine ihtiyaç var gibi bahanelerle temcit pilavı gibi durmadan ısıtılıyor. Memurlar yan gelip yatıyor, binlerce bankamatik memuru var gibi söylemlerle de vatandaşın bu konuda desteği aranıyor.

Özellikle hükümet yetkilileri memur güvencesinin kaldırılması yönünde açıklamalarda bulunuyorlar. Güvencesiz ve kuralsız bir çalışma sistemi, performansa dayalı ücret sistemi, esnek istihdam ve evden çalışma gibi fikirler ortaya atılarak memuriyetin fiilen sonlandırılmasına yönelik alt yapı hazırlanıyor.

Memurların iş güvencesini asla müdahale edilemeyen bir alan gibi gösterilerek, mutlaka bu alana dokunulması gerektiğine işaret ediliyor. Düğmesine bile dokunursan cezası var gibi laflarla memurların bir zırha sahip olduğu toplumun hafızasına yerleştiriliyor. Memurların adeta bir milletvekili gibi dokunulmaz olduklarından dem vuruluyor.

Böyle bir atmosferin içinde konumlandırılan memurun çalışma hayatını düzenleyen 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununa baktığımızda yasada açıkça memuriyete son verilecek durumlar ifade ediliyor. Kanunun 125. maddesinde, devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektiren fiil ve haller belirtiliyor.

Memurun düğmesi meselesine gelince, bırakın bu ülkede memurun düğmesine dokunmayı, mesaisi başında doktor katlediliyor. Sağlık çalışanları her gün adeta sistematik şekilde şiddete maruz kalıyor. Sosyal medyada kendi kişisel sayfasında paylaştıkları yüzünden insanlar memuriyetten atılıyor.

Yani memurun ne siyasetçinin sık sık diline dolağı gibi dokunulmazlığı var, ne de toplumda yaygınlaştırılan gibi memuriyet bir zırhı. Memurun iş güvencesi özel sektördeki gibi patronun iki dudağı arasında değil, kanunla belirtilen bir çerçevede belirlenmiş.

İşte siyasetçinin takıldığı alanda burasıdır. Onlar memurun iş güvencesini tıpkı patronlar gibi iki dudaklarının arasında görmek istiyorlar. Dudakları devletin çizdiği sınırın dışarısında kalıyor. Bu nedenle de onların müdahale etmek istedikleri konu devlet memurluğundaki devlet kelimesi. Devlet memuru yerine hükümet memuru en büyük özlemleri. Bunun içinde, siyasetçiler memurun devletle olan bağına taktılar.

Bu bağı tanımlayacak olursak, bu bağ devletin devamlılığı ilkesi ile anlamını bulan bir bağdır. İş güvencesini aynı zamanda devletin devamlılığı olarak değerlendirmekte fayda vardır. Memur devlet için önemli bir katmandır, tecrübedir, birikimdir. Bu önemli unsurları görmezden gelerek iş güvencesini kaldırmaya yönelik çalışmalar, devletin vermiş olduğu, sağlık, eğitim, adalet ve güvenlik gibi hizmetlere vurulmuş bir darbe olacaktır. Doktoru, hemşiresi, öğretmeni, savcısı, polisi, askeri v.b memurların haklarını siyasetin iki dudağının arasına sıkıştırarak devletin yerine hükümeti geçirmek bu ülkede sadece kamu hizmetine değil, kamu çalışanlarına da, millete de vurulmuş bir darbe olacaktır.

Bu nedenle tüm toplum kesimleri bu niyete karşı durmalıdır. Devlet memurluğunu yok edip hükümet memurluğunu isteyenlere tepki gösterilmelidir. Bu konuda en önemli görev ise devlet memurlarına düşmektedir. " Ben devletin memuruyum. Hükümetler ve siyasi partiler belli bir süre yönetir ve giderler. Ben sadece devletime hizmet etmek için çalışırım. Devletle aramdaki bağımı koparmak isteyenlere de asla fırsat vermeyeceğim" demelidirler.

Türkiye Kamu-Sen ve Türk Sağlık-Sen olarak biz devlet memurluğu güvencesi konusunda üzerimize düşün sorumluluğu her zaman yerine getireceğiz. Bu konuda asla taviz vermeyeceğiz. Bütün devlet memurları da aynı sorumluluğu hissetmelidirler.

Güncelleme Tarihi: 04 Aralık 2012, 00:00
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER