YKS yerleştirme sonuçlarının açıklanması ile birlikte tartışmalar da başladı. Yeni üniversiteye giriş sistemi ile sınava giren öğrencilerin büyük bölümü için yerleştirme sonuçları tam anlamıyla hüsran oldu.
542 bin 333 aday tercih yapmazken, fen liseleri, Anadolu liseleri beklenilen başarıyı yakalayamadı. Endüstri meslek liseleri ve imam hatip liseleri adeta döküldü. Üniversitelerde 128 bin 500 kontenjan boş kalırken, en fazla kontenjan açığı devlet üniversitelerinde oldu.
Türkiye’de ne yazık ki hem liselere girişte hem de üniversiteye girişte ayakları yere sağlam basan, beklentilere cevap veren, dünya ülkeleri ile rekabet edebilecek, eğitim biliminin ihtiyaçlarına uygun bir sistem ihdas edilemedi.
Özellikle ortaöğretimdeki ezberci öğretim metotları, sorgulamaktan uzak eğitim sistemi, zaman zaman bilimsellikten uzaklaşan yaklaşımlar, müfredattaki eksiklikler, proje okullarının içinin boşaltılması, okullardaki alt yapı yetersizlikleri, eğitimcilerin motivasyonlarını bozan uygulamalar, tabelasında Anadolu lisesi yazan ancak Anadolu lisesi olma vasfını taşımayan okulların varlığı üniversitelere öğrenci yetiştirme ve yerleştirmede sorunlara yol açmaktadır.
Öte yandan fen liseleri ve nitelikli Anadolu liseleri mezunlarının dahi açıkta kalması ciddiyetle sorgulanması ve tedbir alınması gereken hususlardan birisidir.
YKS yerleştirme sonuçlarında geçen yıla göre boş kalan kontenjanlar bu yıl daha az olmasına rağmen yine de ciddi bir kontenjan açığının söz konusu olmasının, öğrencilerin yarım milyondan fazlasının tercih yapmamasının nedenleri detaylı bir şekilde araştırılmalı ve buna yönelik ivedilikle tedbirler alınmalıdır.
Bu yerleştirmelerde başarı sırasının çok altında tercihte bulunmasına rağmen açıkta kalan ya da başarı sırasının çok altında olan okullara yerleşen öğrencilerin sayısı fazladır.
Örneğin 15 bininci sırada yer alan bir aday, 65 bininci sırayı kapsayan tercihine yerleşebilmiştir. Ayrıca başarı sırasının üstündeki okullara yerleşenler olduğu da iddia edilmektedir. Dolayısıyla sosyal medyada ÖSYM’ye yönelik ciddi tepkiler bulunmaktadır. Bunlardan bazıları şöyledir:
44k’dayım 67k’lık bölüme bile giremedim.
400 bin sıralama yapanı aldı 119 bine yerleştirdi. Ben 200 binle 600 bine bile yerleşemedim.
Hocam bir gariplik yok mu ilk 1000'deki nasıl açıkta kalır? 250 bin sıralamaya sahip adam 600-700 binlik yere yerleşememiş. Bu kadar yerleşemeyen kişinin yerine kimler yerleşti, bu işte bu yanlışlık var.
Hani demiştiniz ya sıralamanızın 30k altını yazın diye, 100k altımı yazarak yerleşemedim.
YKS’de yeni puan türleri oluşturulması, puan hesaplama kriterlerinde değişiklik yapılması, dolayısıyla öğrencilerin tercihlerini bilmeden yapması yerleştirmelerde yaşanan sorunların bazı nedenlerindendir.
Gençlerimizin geleceğini belirleyen bu sınavla ilgili iddia ve eleştirilere yetkililer kör, sağır, dilsiz bakamaz. ÖSYM yerleştirmede yaşanan bu sorunların neden kaynaklandığını açıklamalı, varsa hatalar ivedilikle düzeltmelidir.
Öte yandan her ile üniversite açmak ile yükseköğretimdeki sorunlar çözülmüyor. O üniversiteleri alt yapı ile donatmazsanız, teknolojik imkânlar sağlamazsanız, akademisyen ve idari personel ihtiyacını karşılamazsanız, o üniversiteler zamanla sadece “Tabela Üniversitesi” haline gelirse, üniversite adayları tarafından tercih edilmez, kontenjanlar boş kalır ve dolayısıyla beklenen başarı hiçbir zaman sağlanamaz.
Bilindiği gibi Türkiye’de iş alanı yüksek olan bölümler öğrenciler tarafından daha çok tercih edilmektedir. Diğer bölümlerin bir kısmı atıl vaziyettedir. Dolayısıyla bazı bölümlere yığılma olurken, bazı bölümlerin kontenjanları boş kalmaktadır.
Devletin her alanda üniversite mezunlarına ciddi iş imkânları yaratması, bu konuda projeler oluşturması gerekmektedir. Aksi taktirde elinde diploması olan, enerjisi yüksek, bilgisini aktarmak isteyen binlerce gençlerimiz işsizlik sarmalında sürüklenecektir.
Endüstri meslek liseleri ve imam hatip liselerinin istenilen başarıyı yakalayamamaları durumu da bu yerleştirmelerde bir kez daha ortaya çıkmıştır. Devletin meslek liseleri ve imam hatip okulları konusunda uyguladığı yanlış politikalar, üniversite sınavı başarı oranlarının ortaya koyduğu bu olumsuz tabloya neden olmuştur. Bu okullarımızın sadece sayısının değil, niteliğinin artırılması için de ivedi tedbirler alınması gerekmektedir.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.