Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine göre enflasyonun Aralık 2019'da yüzde 0,74 artttığını, yıllık bazda yüzde 11,84 olduğunu hatırlatan Geylan, “Geride bıraktığımız bir yılda akaryakıta, elektriğe, doğalgaza, temel gıda maddelerine yapılan zam oranlarına bakıldığında, TÜİK’in yüzde 11, 84 oranını nasıl bulduğunu çok merak ediyorum” dedi.
Öneri de getiren Geylan, “Sebze-meyve fiyatlarında yaşanan dalgalanmalardan dolayı Hükümetimiz tanzim satış çadırları kurdurmuştu. Eğer TÜİK’in rakamlarının gerçekliği var ise, tanzim satış çadırları gibi ülkemizin dört bir yanında TÜİK marketleri kurulsun, vatandaş o marketlerden ucuz alışveriş yapsın” diye konuştu.
Temel gıda maddelerinde enflasyonun neredeyse yüzde 30’lara ulaştığını bildiren Geylan, “1 Ocak 2020 yılı itibari ile ortalama devlet memuru maaşı 4 bin 234 TL, en düşük devlet memuru maaşı 3 bin 183 TL’dir.
Türkiye Kamu-Sen Ar-Ge Merkezi’nin yaptığı araştırmaya göre, 4 kişilik bir ailenin asgari geçim haddi 6 bin 859 TL’dir. Memurlarımızın büyük bir çoğunluğu asgari geçim haddinin altında bir ücretle hayatını devam ettirmeye çalışmaktadır.
Bundan dolayı 15 Ocak tarihinde hem Ankara’da hem de eş zamanlı olarak tüm illerimizde 2020 yılının ilk bordrosunu yakarak, haklı feryadımızı muhataplarımıza ileteceğiz” dedi.
Geylan sözlerini şöyle sürdürdü: “Hatırlanacağı gibi Ekim ayında bütçenin Meclis Komisyonu’na geldiği hafta, Maliye Bakanlığı’nın önünde ve tüm yurt genelinde eş zamanlı olarak eylem yaparak, kamu çalışanları ve emeklilerin maaş zamlarının güncellenmesini istemiştik.
Kamu çalışanlarının büyük bir kısmı yoksulluk sınırının altında geçinmeye çalışıyor. Bu, hak değildir. Dolayısıyla 15 Ocak’ta da ülke ekonomisinden hak ettiğimiz payı almak için talepte bulunacağız. Bütün Ankaralı kamu çalışanlarını Ulus Kent Meydanı’nda bu iradenin yanında saf tutmaya davet ediyorum.
Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?
Kamu kurumlarında sözleşmeli modelin adeta asal istihdam haline geldiğini kaydeden Geylan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Aslında 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4/B maddesi devletimizin sürekli olmayan geçici işlerinin görülmesi amacıyla ile ihdas edilmiştir.
Anayasamızın 128. Maddesi de, ‘Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür’ der.
Şu anda yüzbinlerce kamu çalışanının 4/B statüsünde istihdam edilmesi, hem 4/B’nin ruhuna hem de Anayasamızın 128. Maddesi’ne aykırı bir uygulamadır. Türkiye Kamu-Sen, 4/B’lilere her zaman sahip çıkmış, bu uygulamanın kaldırılması için gerek yaptığı eylemler, gerekse açtığı davalarla tarafını belli etmiştir.
Hatta Hükümet, girişimlerimizin sonucunda yaptığı yanlışı fark ederek, 2011 yılında genel seçimler öncesinde 232 bin kamu çalışanını kadroya almıştı. Ancak aynı Hükümet daha sonra yeniden sözleşmeli çalışan istihdam etmeye devam etti. Soruyoruz: Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?
Devlet memurları yan gelip yatan asalaklar değildir.
Geylan, Cumhurbaşkanı’nın, “Aldığımız elemanın ‘Ben nasılsa artık kadroluyum, yan gel yat’ mantığıyla hareket etmesi var.” şeklindeki sözlerini de eleştirdi. Genel Başkan Geylan, Cumhurbaşkanı’nın yanıltıldığını söyleyerek, “Sayın Cumhurbaşkanı’na kendisini yönlendiren danışmanlarını ve o kurul üyelerini yeniden gözden geçirmesini tavsiye ediyorum” dedi.
Devlet memurlarının yan gelip yatan asalaklar olmadığını bildiren Geylan, “Devlet memuru, devletin vatandaşa görünen yüzüdür. Devlet memurunu tahkir etmek, devleti tahrip etmektir.
Bu nedenle devletimizi yönetenler başta olmak üzere toplumun her kesimi devlet memurları ile ilgili söylemde bulunmadan önce konuya bu hassasiyetle yaklaşmalıdır” dedi.
Öte yandan sözleşmeli istihdamın kamuda verimliliği artırdığına dair hiç kimsenin elinde bir veri bulunmadığına dikkat çeken ve buna rağmen devlet memurlarına karşı sergilenen tutumun tamamen afaki olduğunu belirten Geylan, mesela Milli Eğitim Bakanlığı’nda 110 bin sözleşmeli öğretmen olduğunu söyleyerek, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’a, elinde sözleşmeli öğretmenlerin daha verimli çalıştığına dair bir değerlendirme olup olmadığını sordu.
Geylan, “Bunun yanı sıra herhangi bir kamu kurumunda sözleşmeli çalışanlar ile kadrolu çalışanlar mukayese edildi mi, sahadan somut veriler elde edildi mi, tüm bu incelemeler neticesinde sözleşmelilerin daha verimli çalıştığına kanaat getirildi mi?” diye sordu.
Geylan, sözleşmeli istihdamın verimlilik sağlanamadığını da söyleyerek, Hükümete tüm sözleşmelilerin kadroya alınması ve sözleşmeli istihdama son verilmesi yönünde çağrıda bulundu.
Cumhurbaşkanı’na çağrıda bulunuyorum: 20 bin atamanın yanında Şubat ayında ek 40 bin atama daha talep ediyoruz.
Öğretmen atamalarının yetersizliğine dikkat çeken Geylan, şunları kaydetti: “Sendikamızın yaptığı ücretli öğretmen araştırmasında 81 ilde 81 bin ücretli öğretmen çalıştırıldığını, 69 ilde de 103 bin 550 öğretmen ihtiyacı olduğunu tespit ettik.
Şayet norm kadro açığında 12 ilden daha veri gelse idi, öğretmen açığının çok daha fazla olduğunu görecektik. Bir yanda 100 binin üzerinde öğretmen açığı, 81 bin ücretli öğretmen görevlendirmesi, diğer yanda Şubat ayında yapılacak sadece 20 bin atama. Bu, kabul edilemezdir” diye konuştu.
Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik durumu çok iyi anladıklarını ama eğitimde tasarruf yapılamayacağını söyleyen Geylan, “Çünkü eğitim, işlevi itibari ile ülkemizin geleceğini tayin eden bir süreçtir.
Hele ki öğretmen atamasından asla tasarruf yapılamaz! Büyük binalar yapabilirsiniz, bu binaları en son teknoloji ile donatabilirsiniz ancak öğretmeniniz yok ise, yapılan tüm yatırımlarınız heba olur. Bu noktada Sayın Cumhurbaşkanı’na çağrıda bulunuyorum: 20 bin atamanın yanında Şubat ayında ek 40 bin atama daha talep ediyoruz.
Güncelleme Tarihi: 09 Ocak 2020, 19:31