Seçmeli ders belirleme sürecinde büyük bir organizasyon kapsamında Türkiye'nin geleceği ile oynandığını belirten Eğitim İş Samsun Şube Başkanı Volkan Erken, "Sırf, hesap vermeyen yöneticilerin canı istiyor diye, eğitimi daha da gericileştirerek istediği kindar ve dindar nesli yetiştirmek için afet/salgın demeden uğraşan, her krizi fırsata çeviren AK Parti ve onun eksenindeki Milli Eğitim Bakanlığı yanına bu kez de Diyanet İşleri Başkanlığı'nı alarak, gözünü yine seçmeli derslere dikmiştir" dedi.
"Seçmeli ders isteğe bağlıdır asla dayatma yapılamaz"
Seçmeli dersin isteğe bağlı olduğunu ve bu konuda dayatma ve sınırlama getirilemeyeceğine dikkati çeken Eğitim İş Samsun Şube Başkanı Volkan Erken, "Bilindiği üzere ortaokul ve lisede tüm sınıflarda okuyan öğrencilerin alacağı seçmeli derslerin 3-21 Ocak tarihleri arasında belirlenmesi gerekmektedir. Sendikamızın ulaştığı MEB'in iç yazışmaları ve Diyanet'in Cuma hutbesi ise öğrencilere pozitif bilimlerle/sanatla/sporla/yabancı dillerle ilgili dersleri seçtirmeyip dini içerikli derslerin dayatılacağını ortaya koymuştur. Daha önceki senelerden de bildiğimiz, kamuoyuna ifşa ederek ve yargıya taşıyarak mücadele ettiğimiz bu, yönetmeliğe aykırı uygulama için belli ki bu yıl; işin içine Diyanet İşleri Başkanlığı da katılarak, daha çok uğraşılmaktadır. Belli ki dayatılan 3 dersten başka dersleri almayı talep edecek çocuklarımıza yine "bu dersi verecek öğretmen yok" yalanı, tozlu raflardan çıkarılıp hazırda bekletilmektedir" diye konuştu.
"Zincirleme mağduriyetler yaratacak"
Defalarca anlatmalarına rağmen, seçmeli derslerdeki bu dayatmanın zincirleme bir mağduriyet yaratacağını kaydeden Eğitim İş Samsun Şube Başkanı Volkan Erken, şunları söyledi:
* Birçok öğrenci okul yönetimiyle ters düşmemek için bu dayatmalara boyun eğmek zorunda kalmaktadır. Öğrencilerimiz kendilerine hayati derecede fayda sağlayacak dersleri alamamaktadır.
* Velilere sadece müşteri gözüyle bakan zihniyet, seçmeli derslerin belirlenme sürecinde de velileri ekarte etmektedir.
* Normalde okulların önünden bile geçmesine izin verilmemesi gereken, sicilleri ağza alınmayacak suçlarla kabarmış, Cumhuriyet alerjisi söylemlerinden taşan yobaz topluluklar, STK adı altında okullara enjekte edilmektedir.
* Bu dayatmalar, okullardaki norm dengesini alt üst ederek eğitim emekçilerini de mağdur etmektedir. Örneğin sınıfları 50 kişilik koca liselerde ancak 1 tane fizik, kimya ya da biyoloji öğretmeni istihdam edilirken, bu dayatmalar sonucunda onlarca Din Kültürü Ahlak Bilgisi dersi öğretmeni bulunmaktadır. Bu haksız durum, başka branşlardan mezun öğretmenlerimizi de haklı bir tedirginliğe sürüklemektedir. Oysaki artan ders sayısı, Din Kültürü Ahlak Bilgisi öğretmenlerinin yönetici yapılmasına bağlı olarak din içerikli dersleri verecek öğretmen bulunamamakta, din görevlerinin derslere girmesi sağlanmaktadır.
En kıymetli varlıklarımız olan çocuklarımız ve gençlerimiz, göz göre göre neden sırf "ben istedim oldu" anlayışı adı altında seçeneksizliğe sürüklenmektedir.
Biz hiçbir dersin dayatma olarak seçtirilmesini doğru bulmuyoruz. Öğrencilerimizin derslerini özgürce seçebilmesi taraftarıyız. Bugün derslerini özgür seçemeyen öğrenciler, demokratik yaşamda hakkını kullanırken tereddütler yaşayacaktır. Bu travmaya yol açar. Afişler konusunda kamu idaresi kamu adına güç ve yetki kullananlar, bütün öğrencilere ve velilere eşit olmak zorundadırlar. Bir kesimi öne çıkarmak, onları topluma dayatmaya çalışmak bu çağda demokratik temayüllere uymamaktadır.
Eğitim-İş olarak uyarıyoruz: Çocukların zihinsel yönelim ve becerilerine göre bir eğitimden geçmelerini sağlayacak sistem için uğraştığı iddia eden MEB'in, kendi söylemiyle bu kadar çelişen bir uygulamanın nasıl olduğunu kamuoyuna açıklaması gerekmektedir. Eğer yazılarındaki "çağdaşlık" vurgusu "takiyye" değilse, derhal harekete geçilmeli, seçmeli dersleri tüm okulları imam hatipleştirmenin bir aracı olarak kullanmaya çalışan bu yöneticilere yönelik idari soruşturma başlatmalıdır.
Altını çiziyoruz: Seçmeli dersi belirleme süreci, velinin bilgisi dâhilinde, öğrenci tarafından yapılır. Buradaki asıl amaç, öğrencinin kendini keşfetmesi, kendi ilgili olduğu alanda donanımlı hale gelmesidir. Ülkenin geleceğini direkt olarak ilgilendiren bu konu, iki-üç partizan müdürün koltuğunu sağlamlaştırmak için yapacağı hamlelere kurban edilmez, ettirmeyiz!
Konunun takipçisi olduğumuzu, dayatmanın devreye sokulduğu her yerde mücadele edip, hukuki yollara başvuracağımızı ilan ediyoruz.
SAMSUNSONHABER