Kadın mücadelecidir, çalışkandır, emekçidir, fedakârdır, hem iş hayatında hem de sosyal hayatta dişini tırnağına takar, var gücüyle yanlışı doğru, kötüyü iyi yapmaya çalışır. Kadınlarımızın her biri büyük bir şefkatle, özenle, cesur bir ruhla dokunur hayatlarımıza.
Dünyadaki tüm kadınlar özeldir. Ancak Türk kadını bambaşkadır. Türk kadını bu milletin tarihine öyle büyük bir katkı sağlamıştır ki; Türk askeri ile omuz omuza bu vatan topraklarının kurtarılmasında, Türk milletinin var olmasında çok önemli bir rol oynamıştır.
Kimisi Nene Hatun gibi üç aylık bebeğini beşikte bırakarak gitti cepheye, kimisi de Hafız Selman İzbeli gibi cephe gerisinde askerlerimiz için çorap, kaçak, fanila ördü.
Cepheye mermi taşıyanlar, yaralı askerlerimizi iyileştirmek için insan üstü bir gayret ortaya koyanlar, Türk ordusuna giysi, yiyecek v.b. yardım sağlamak için çabalayanlar….
Halide Edip Adıvar, Şerife Bacı, Halime Çavuş, Erzurumlu Kara Fatma, Nezahat Onbaşı ve daha yüzlerce kadın savaş kahramanı var yiğit Türk milletinin. Vatanımızın birliği ve bütünlüğüne halel gelmemesi için korkusuzca savaşan tüm kadınlarımızı saygıyla, rahmetle minnetle yâd ediyoruz.
Tıpkı Büyük Atatürk’ün de ifade ettiği gibi; “Dünyada hiçbir milletin kadını ‘Ben Anadolu kadınından fazla çalıştım. Milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar emek verdim’ diyemez!
Türk tarihini yazan kadınlarımız ne yazık ki günümüzde kadın cinayetlerine kurban gitmekte, kimi yerlerde hala kız çocuklarımızın eğitiminin önüne engeller konulmakta, iş hayatında, sivil toplum kuruluşlarında yönetim mekanizmalarında az sayıda temsil edilmekte, siyasette geri planda yer almaktadır.
Kadına yönelik şiddet bugünün en önemli sorunudur. Tehdit edilerek sindirilen, baskı altında yaşayan, yediği dayak belli olmasın diye makyajla yüzünü kapatmak zorunda kalan, çeşitli işkencelere maruz bırakılan, tecavüz edilen hatta öldürülen kadınlar ülkemizin kanayan yarasıdır.
Bu konuda farkındalık yaratmak, kadına yönelik şiddetin önüne geçmek için cezai müeyyideleri artırmak çok önemlidir. Sadece cinayette değil, kadının tehdit edilmesi durumunda bile faile ağır cezalar uygulanırsa, bu konuda önemli bir mesafe kat edilecektir.
Kadını korumak devletin asli görevidir. Kadını koruyamayan, onu kaderiyle tek başına bırakan bir devlet anlayışını kabul etmemiz mümkün değildir.
Çalışma hayatımızda kadınlar ne yazık ki erkeklere oranla çok daha az sayıda yer almaktadır. TÜİK Temmuz 2018 yılı verilerine göre 15 yaş ve üstü nüfusta işgücüne katılım oranı yüzde 54’tür.
Cinsiyete göre baktığımızda işgücüne katılım oranı erkeklerde yüzde 73.8 iken, kadınlarda yüzde 34.7’dir. İstihdam oranı da 15 yaş ve üstü nüfusta yüzde 48.2’dir. Cinsiyete göre baktığımızda istihdam oranı erkeklerde yüzde 67.1 iken, kadınlarda sadece yüzde 29.7’dir.
Bu noktada devletimizi yönetenlere büyük görev düşmektedir. Kadınların önündeki engelleri kaldırılmak, önce eğitim hayatında ardından çalışma hayatında yer almasını sağlamak, kadını eve tutsak eden anlayışla mücadele etmek, bunun için de toplumun zihin kodlarını değiştirmek çok önemlidir.
Özellikle sivil toplum kuruluşlarında kadının yeri çok önemlidir ve bu konuda kadınlarımızdan talep gelmesini önemsiyoruz. Kadınlar kendilerini yönetim mekanizmalarının dışında tutmamalı, yönetimde aktif olarak görev almalıdır. Kadınlarımız sivil toplum kuruluşlarında, sendikalarda ne kadar aktif görev alırsa, o denli başarılı işlere imza atmamız mümkün olacaktır.
Kız çocuklarımızı da eğitimin içine tamamen katmalıyız. Okumayan tek bir kız çocuğu kalmamalıdır. MEB 2017-2018 eğitim-öğretim yılı istatistiklerine göre ülkemizde kız çocuklarında okullaşma oranı ilkokulda yüzde 91.68, ortaokulda yüzde 94.69, ortaöğretimde yüzde 83.39, yükseköğretimde de yüzde 47.36’dır. Kız-erkek tüm çocuklarımızın okullaşma oranlarını artırmalı, çocuklarını okula göndermek istemeyenler hakkında ciddi yaptırımlar uygulanmalıdır. Aksi taktirde her yıl çok küçük artışlarla okullaşma oranlarında yüzde 100 oranını yakalayamayız.
Kız çocuklarının erken yaşta evlendirilmesinin önüne mutlaka geçilmelidir. Oyun çağındaki çocukların gelin olarak karşımıza çıkması bizleri derin üzüntülere sevk etmektedir. Türk Ceza Kanunu’nun 6/1-b maddesi uyarınca 18 yaşını doldurmamış kişi çocuktur.
Dolayısıyla bu konuda farkındalık yaratmak için daha fazla gayret edilmeli, 18 yaş altında yapılan hiçbir gayri resmi evliliğe izin verilmemeli, hatta çocuklarını bu yasa dışı evliliklere zorlayan, ön ayak olan, göz yuman ebeveynler çok ağır şekilde cezalandırılmalıdır.
Bu vesileyle vatanımız ve bayrağımız için, milletimizin bölünmez bütünlüğü için, geleceğimiz için toprağa düşen, şehit olan tüm yiğit Mehmetçiklerimizin annelerinin ve tüm kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyoruz. Umuyoruz ki; önümüzdeki yıllarda 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kadın sorunlarının, kadına yönelik şiddetin, kadın istismarının konuşulduğu değil; kadınlarımızın doyasıya, coşkuyla kutladığı bir gün olur.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
Güncelleme Tarihi: 07 Mart 2019, 10:26