Ziya Gökalp kapanış oturumunda, oturum Başkanı Prof. Dr. Selahattin Kaymakçı ve çağrılı konuşmacılar; Prof. Dr. Hayati Beşirli, Prof. Dr. Bülent Güven, Prof. Dr. Hayati Akyol, Prof. Dr. Erol Turan konuşmalar yaparak, kongre çalışmalarını değerlendirdiler.
Kongre de değerlendirmede bulunan Prof. Dr. Hayati Beşirli, Türk Eğitim-Sen’in düzenlediği kongre ile Türk dünyasının en doğusundan en batı memleketine kadar katılımcılar arasında ağ kurduğunu söyledi.
Bilimsel bilgi paylaşımının önemine dikkat çeken Beşirli, oturumların bir kısmının yakın zamanda vefat eden Harun Güngör ve Hasan Onat gibi büyük üstatların adına düzenlenmesinin önemli bir vefa göstergesi olduğunu da ifade etti.
Bir diğer konuşmacı olan Prof. Dr. Bülent Güven ise bilim ekosistemi bağlamında kongrelerin devamlılığına vurgu yaptı. Her yıl düzenlenen bilim kongrelerinin önemine dikkat çeken Güven eğitim fakültelerindeki eksikliklerden söz etti.
Prof. Dr. Erol Turan ise, Türk dünyasına emeği geçenlere ve kültürel faaliyetlere katkıda bulunanlara teşekkür etti.
Ziya Gökalp kapanış oturumunda bilim insanları tarafından yapılan değerlendirmelerin sonunda, Oturum Başkanı Prof. Dr. Selahattin Kaymakçı kongre sonuç bildirgesini kamuoyuna duyurdu.
Açıklanan sonuç bildirgesi şu şekildedir:
2020 BİLGE TONYUKUK YILI ANISINA 3. ULUSLARARASI TÜRK DÜNYASI EĞİTİM BİLİMLERİ VE SOSYAL BİLİMLER KONGRESİ SONUÇ BİLDİRİSİ
Türk Eğitim-Sen ve Uluslararası Avrasya Eğitim Sendikaları Birliği işbirliğinde UNESCO tarafından 2020 yılının “Bilge Tonyukuk Yılı” ilan edilmesinin anısına 12-15 Kasım 2020 tarihinde Antalya/Türkiye’de düzenlenmesi planlanan 3. Uluslararası Türk Dünyası Eğitim Bilimleri ve Sosyal Bilimler Kongresi, COVİD-19 salgının dünyada ve ülkemizde etkisini artırarak devam ettirmesi sebebiyle sanal platformlar üzerinden gerçekleştirilmiştir.
Arnavutluk, Azerbaycan, Kazakistan, Kosova, KKTC, Özbekistan, Rusya, Türkiye, İran, Almanya, ABD, Hindistan ve Kırgızistan dâhil 13 ülkeden 318 bildiri kabul edilerek kongrede yer almıştır.
Bu bağlamda; 400 civarında bilim insanı 16 oturumda aynı anda beş farklı salonda bildirilerini sunmuştur. Toplam 74 eş zamanlı oturumun yanında, alanında uzman davetli konuşmacıların gündeme ve güncel sorunlara yönelik konuşmalar yaptığı, eğitimcilerinin mesleki etkinliklerine yönelik atölye çalışmaları ile sanal serginin olduğu bu kongre sanal ortamda düzenlenen bu kadar yoğun katılımcılı bir etkinlik olması bakımından da kapsam ve nitelik olarak ilkleri ifade etmektedir.
Kongrenin her bir oturumu, COVİD 19 sürecinde veya farklı rahatsızlıklar nedeniyle yakın zamanda kaybettiğimiz ve alanlarının büyük hocaları ile başta ülkemizin kurucusu Türk kurtuluş hareketinin banisi Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK gibi Türk Dünyası’nın devlet, edebiyat ve sanat alanlarında çalışmalar yapan değerlerine tahsis edilerek bir ahde vefa örneği sergilenmiştir.
Bunun yanında her bir salonda sunulan bildirilerin geçmişte Türk kültürüne, Türk Milletine büyük hizmetler etmiş kahramanlar ile öğrencileri, vatanı ve devleti için şehit olan öğretmenlerin aziz hatıralarına armağan edilmiştir.
Oturum başkanlarının dinleyicilere, katılımcılara Türklüğün bu yürekli hizmetkârları ile ilgili kısa bilgiler vermesi, hem onların aziz hatıralarını yâd etmiş, hem unutulmadıklarını hem de gerçekten Türk Devleti’nin ve Milletinin yüreğine gömüldüklerinin veciz bir göstergesi olmuştur.
Dünyanın değişik coğrafyalarından katılan bilim insanlarının katkısı ile sanal platformlar üzerinde gerçekleşen bu organizasyon, günümüz gerçeği ve salgın dönemini de tecrübe ederek Türk Dünyası’ndaki gelişmelere çok yönlü yeni bakış açıları getiren çalışmaların sunulduğu bir işlev ifa etmiştir.
Ayrıca Türk Dünyası’nın muhtelif coğrafyalarına ve boylarına mensup bilim insanları arasında farklı bir boyutta yeni işbirliği imkânları sunması bakımından da ciddi bir kazanıma hizmet etmiştir.
Kongrede, eğitim bilimlerine ve sosyal bilimlere ait alt disiplinlerde bildiriler sunulmuş ve tartışmalar gerçekleştirilmiştir. Birçok yeni mesele gündeme getirilmiş, tespitler yapılmış ve çözüm teklifleri geliştirilmiştir.
Stratejik bilgi üretiminin hayatî öneme sahip olduğu bu yüzyılda, Türk kültürünün zaman ve mekân genişliğinin stratejik sonuçlara yol açabileceği, bir kez daha anlaşılmıştır.
Öte yandan akademik düzeyde üretilen bilgilerin UAESEB ve Türk Eğitim-Sen gibi bir sivil toplum kuruluşu eliyle bilim dünyasına aktarılması ve bunun da 2016’dan beri devam ederek geleneksel bir tavır hâlini almaya başlaması, bu işe gönül veren ve irade ortaya koyan Sivil Toplum Kuruluşu yöneticileri başta olmak üzere emek veren ve inanan bilim insanlarının takdir edilmesi gereken bir husus olarak dikkat çekmiştir.
Küreselleşme olgusunun pek çok sorunu da beraberinde getirdiği bilinmektedir. Bu çerçevede millî kültürlerin de bu etkinin dışında kalmadığı açıktır.
Sibirya’dan Avrupa’ya, Kuzey Buz Denizi’nden Güney Türkistan’a kadar oldukça geniş bir coğrafî alana yayılmış olan Türk kültür sahası da çeşitli boyutlarıyla birlikte aynı olumsuzluklarla karşı karşıyadır.
UNESCO tarafından 2020’nin Bilge Tonyukuk yılı ilan edilmesi anısına, Orhun Yazıtları olarak da adlandırılan Türk Bengü Taşlarına dikkat çekerek Türk Kültürü’nün yayıldığı coğrafya ve kökü hususuna odaklanmak amacı ve kararı ortaya konan bu kongre ile Türk kültür değerlerinin korunması ve geliştirilmesi yönünde yeni bir adım daha atılmış olduğu gibi Türk kültürünün kadim dönemden itibaren insanlık için de faydalı bir boyuta hizmet ettiği gerçeği, bir kez daha perçinlenmiştir.
2020 Bilge Tonyukuk Yılı Anısına düzenlenen 3. Uluslararası Türk Dünyası Eğitim Bilimleri ve Sosyal Bilimler Kongresi, aşağıda belirtilen hususlar çerçevesinde alınan kararların Türk Dünyası’na ve bütün insanlığa hizmet bakımından önem taşıdığının altını çizmiştir:
1- UNESCO tarafından 2020 Bilge Tonyukuk Yılı olarak ilan edilmesi ile Türk ve Dünya kamuoyunda Orhun Yazıtları özelinde oluşmaya başlayan ilgi, insanlık tarihi kadar eski olan engin Türk kültürünün, bütün unsurlarıyla korunması ve gerek kendi doğal mecrası içinde gerekse içinde bulunduğumuz çağın gerekleri çerçevesinde geliştirilmesi sağlanmalıdır.
Bu bağlamda, Türk Kültür Coğrafyasının her bölgesinde özellikle de Bağımsız Türk Devletlerinde, gereken hassasiyet resmî düzeyde ve bütün zeminlerde gösterilmelidir.
2- Uzun yıllardır işgal ettiği Azerbaycan topraklarından BM ve uluslararası kuruluşlar tarafından kınanarak, terk etmesi çağrıları yapılan Ermenistan Azerbaycan topraklarının yüzde 20 sine tekabül eden Dağlık Karabağ’da geri çekilmek yerine tahribat ve masum Azerbaycan’daki sivillere yönelik katliamlarına devam etmiştir.
Bunun üzerine Ermenistan’ın saldırılarına karşılık veren Kahraman Azerbaycan ordusunun yiğit mücadelesi ile Karabağ topraklarını önemli bir kısmı Ermeni işgal ve zulmünden kurtarılmıştır.
Ermenilerin Azerbaycan topraklarının önemli bir kısmından geri çekilmesi belirli bir takvime bağlanmıştır. Ancak anlaşmada ne olacağı belirlenmeyen Hankendi ve çevresi de ivedilikle işgalden kurtarılması için mücadele hız kesmeden devam etmelidir.
Ayrıca gerek işgal sürecinde gerek mücadele sırasında Ermenilerin bu bölgede yaptıkları tahribat ve düşmanca faaliyetler için Ermenilerden “işgal tazminatı” istenmeli bütün bu süreç dikkatle takip edilmeli, Karabağ’ın tamamı azat olana kadar bu durum bütün Türk Dünyası tarafından dikkatle izlenmelidir.
Doğu Türkistan dâhil bütün Türk Dünyası’nın yerel ve küresel sorunları Türk Devletleri tarafından bütün Türk bölgelerinde titizlikle takip edilmeli gündem/kamuoyu oluşturulmalıdır.
3- Türk kültürünün korunmasında ile geliştirilmesinde yerel, bölgesel ve millî gayretlerin yanı sıra uluslararası toplum nezdinde de gereken çaba gösterilmelidir.
Bu çerçevede, Türk Dünyası’nın tarihi, sosyal, siyasi ve toplumsal mesajlar barındırması bakımından ortak bir unsuru olarak, Tonyukuk Yazıtı’nın dikilişinin 1300. yılında UNESCO tarafından “2020 Bilge Tonyukuk Yılı” ilan edilmesi oldukça önemlidir.
Türk kültürünün diğer tarih ve kültür varlıkları da kayda alınmalı, bunu için uluslararası toplum zemininde gereken çalışmalar yapılmalıdır.
4- Türk Dünyası’nın birliği yolunda atılacak her zemindeki adımların temelinde, iletişim dili yer almaktadır. Yazı dili birliği, ortak alfabe ve ortak imla, vb. konularda bugüne kadar yapılan çalışmalar derinleştirilmeli ve artık bir sonuca kavuşturulmalı hatta Türk Dünyası ortak vatandaşlığı üzerine çalışmalar yapılarak gerçekleştirecek proje ve faaliyetler ivedilikle yapılmalıdır.
5- Bağımsız Türk devletlerinin her seviyedeki eğitim-öğretim müfredatlarında, ortak ders kitaplarının okutulması hayatî önem taşımaktadır. Ortak ders kitaplarıyla ilgili yaşanan ümit verici gelişmeler bir an önce tamamlanmalı ve uygulamaya geçirilmelidir.
Ayrıca ortak ders kitaplarının özerk devlet niteliği taşıyan Türk yurtlarında da okutulması için gereken resmî çalışmalar yapılmalıdır.
6- Türk Dünyası’nda eğitim-öğretim alanındaki değişim programları, etkinleştirilmelidir. Bilim adamı, öğretmen ve öğrenci değişim programları daha verimli hâle getirilmelidir.
Özellikle Kazakistan’da kurulmuş olan Uluslararası Türk Akademisi, Türk soylu ve akraba devletlerin arasında resmî bir politika olarak belirlenip, cazip hale getirilmelidir.
7- Bağımsız Türk devletleri başta olmak üzere bütün Türk Dünyası’nda, “Dilde, Fikirde, İşte Birlik” ilkesine uygun olarak sosyal, ekonomik, siyasal, kültürel, vb. alanlarda faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları desteklenmelidir.
Bu kuruluşlar içinde, “Türk Dünyası eksenli ve gençlik odaklı” çalışmalar yürütenler, özellikle teşvik edilmelidir.
8- Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi (Türk Keneşi)’nin kurucu belgesinde belirtilen amaçlar ve işbirliği alanları, üye devletlerin resmî dış politikası hâline getirilmelidir.
Mevcut üyelerinin yanına Özbekistan ve Türkmenistan, bir an önce katılmalı; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ise en azından, Türk Keneşi üyelerinin de üyesi olduğu İslam İşbirliği Teşkilatı’ndaki gibi “gözlemci” statüsü kazanmalıdır.
8- Yeryüzünün muhtelif coğrafyalarında insan hakları ihlâllerine maruz kalan soydaşlarımızla ilgili resmî düzeyde girişimlerde bulunulmalıdır. Özellikle Doğu Türkistan, Ahıska, Kırım, Karabağ, Irak ve Suriye başta olmak üzere Dünya’nın her bölgesinde yaşanan drama kayıtsız kalınmamalıdır.
Temel insan hakları ihlâlleri karşısında, uluslararası hukukun imkân tanıdığı bütün siyasî girişimler, eksiksiz olarak yerine getirilmeli; bu hususlar, uluslararası yargı organlarına taşınmalıdır. Bu çerçevede Türkiye Cumhuriyeti Devleti başta olmak üzere bütün Türk Cumhuriyetleri, gereken teknik desteği sağlamalıdır.
9- Türk yurtlarının gündeminde yer alan güncel meselelerle ilgili resmî düzeyde ve sivil toplum kuruluşları nezdinde, etkin bir dayanışma sağlanmalı ve işbirliği gerçekleştirilmelidir.
10- COVİD 19 salgını Dünyayı olduğu kadar Türk Dünyası’nı kavurucu bir şekilde etkisi altına almıştır. Türkiye ve Türk Dünyası’nın büyük kısmında bu hastalığa düçar olan, vefat eden pek çok Türk bulunmaktadır.
Bu süreçte hayatlarını kaybedenleri rahmetle anıyor, geride kalanlara sabır dileyerek gerek salgının önlenmesi, gerek hastalığın tedavisi konusunda bütün Türk Dünyası’nın aşı, ilaç, tedavi gibi prosedürleri noktasında devletlerin, araştırma ve üretim merkezlerinin koordine ve destek hususunda gayret göstermesi çağrısında bulunuyoruz.
11- Bu kongreyi böyle sağlık sıkıntılarının bulunduğu bir dönemde sanal platformlar üzerinden düzenleyerek bu kapsamda büyük bir organizasyonu gerçekleştiren UAESEB ve Türk Eğitim-Sen yöneticilerinin, emek veren koordinasyon ve düzenleme kurulunun, ilgi göstererek büyük bir ciddiyetle katılım sağlayan bilim insanlarının takdir edilmesi ve kongrenin sonuçlarına bildiri kitaplarına gerekli ilginin gösterilmesi çağrısında bulunuyoruz.
12- 2020 Bilge Tonyukuk Yılı Anısına düzenlenen 3. Uluslararası Türk Dünyası Eğitim Bilimleri ve Sosyal Bilimler Kongresi katılımcıları, yukarıdaki hususların uluslararası topluma duyurulmasına, oybirliğiyle karar vermişlerdir.