Eğitimde yıllardır acil çözüm bekleyen sorunları bir tarafa bırakan Milli Eğitim Bakanlığı, “dindar ve kindar nesil” yetiştirme hedefine uygun olarak dini eğitimi yaygınlaştırmaya çalışmıştır.
1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu ile belirlenen ve evrensel değerler olarak da kabul gören eğitimin bilimsel, çağdaş, ulusal, parasız, tarafsız, eleştirel, objektifliği gibi ilkeleri bir kenara bırakılarak, eğitim belli bir ideolojiye hizmet eder hale getirilmiştir. Yine 3797 sayılı Milli Eğitim Bakanlığı Teşkilat Yasası’nda yer alan Atatürk devrim ve ilkeleri doğrultusunda yurtsever öğrenci yetiştirme uygulamasından 652 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile vazgeçilmiştir. Resim, müzik gibi sanat derslerinin haftalık ders saatleri, Osmanlı döneminin bile gerisine düşürülmüş, sanat eğitimi okullarımızdan kapı dışarı edilmiştir. Bugün devletin okullarda dağıttığı kitaplar politik amaçlara hizmet eder hale gelmiştir. İçerik yönünden yetersiz, bilimsel olmaktan uzak ve yandaş firmalara hazırlatılan kitaplar, öğrencilere en temel bilgileri bile verebilecek nitelikte değildir.
Müfredat programlarımızın genel amaçları içerisinde yer alan ve ulusal birliğimizin simgesi olan ulusal bayramlarımız, ya yasaklanmış ya da içeriği boşaltılıp başka günlerle perdelenmiştir.
Öğrenci Andı ve okullardaki Atatürk Köşeleri kaldırılmış, her okulda mescit açma zorunluluğunun getirilmesi, anaokulu dahil ortaokullarda ve liselerde başörtüsünün serbest bırakılması, AİHM’nin zorunlu din dersleri ile ilgili kararına rağmen 19. Milli Eğitim Şurası’nda alınan tavsiye kararıyla seçmeli din derslerinin ilkokul 1, 2 ve 3. sınıflar ve anaokullarında dayatılması, okulların imam hatibe dönüştürülmesinden istenen sonuç alınamaması üzerine normal okullar içinde imam hatip sınıflarının açılması, öğrencileri imam hatiplere yönlendirme uygulamaları, belirli gün ve haftalara dini günlerin eklenmesi ve 19. Milli Eğitim Şurası’nda alınan kararlar, eğitimin “tek din, tek mezhep” anlayışına göre nasıl biçimlendirildiğini ortaya koymuştur. Karma eğitim fiilen ortadan kaldırılmış, birçok okulda kız ve erkek öğrenciler ayrılmış, erkek öğrenciler sabahçı, kız öğrenciler ise öğlenci olarak eğitim görmüştür.
Başta öğretmen yetiştirme problemleri olmak üzere, personel istihdam sorunları, derslik açıkları, fiziki ortam yetersizlikleri, kalabalık sınıflar, öğretmensiz okullar, bilimsellikten, sanattan, spordan uzak programlar ve plansız uygulamalar sonucunda sorunlar katlanarak artmış, eğitim sistemimiz çökertilmiş, eğitim emekçileri, öğrenciler ve veliler mağdur edilmiştir.
AKP iktidarı 2015-2016 Eğitim Öğretim Yılında da eğitim sistemimizi bir yandan gericileştirme öte yandan da tam bir işletme mantığıyla ticarileştirme ve yerelleştirme çalışmalarını hızla sürdürmüştür.
Okulöncesi Eğitim Gözden Çıkarıldı
Zorunlu ilköğretime başlama yaşının bir yıl erkene alınması, okulöncesi eğitimin zorunlu eğitimin dışına çıkarılması çocuğun gelişim ve eğitimine ilişkin olumsuz sonuçlarını kısa sürede ortaya çıkarmıştır.
2011-2012 eğitim öğretim yılında, 5 yaş grubunda okulöncesi eğitimde okullaşma oranı % 65,69 iken, 2012-2013 eğitim öğretim yılında bu oran % 39,72’ye düşmüş, 2013-2014 eğitim öğretim yılında ise ilkokula başlama yaşının 66 aydan 69 aya çekilmesi nedeniyle bir önceki yıla göre çok az bir artışla 42,54’e çıkmıştır. 2014-2015 eğitim öğretim yılında 5 yaş grubu çocukların yüzde 53.78’i okul öncesi eğitim almış 2015-2016 eğitim öğretim yılında ise yüzde 55.48’de kalmıştır.
MEB’in 2010-2014 Stratejik Planı’nda hedef, “Okul öncesi eğitimde okullaşma oranını plan dönemi sonuna kadar % 70’in üstüne çıkarmak” şeklinde belirlenmesine rağmen, okulöncesi eğitimde okullaşma oranı, 4+4+4 düzenlemesiyle birlikte gerilemiştir.
Okul öncesi eğitimde, okul öncesi çağdaki öğrencilerin zorla ilkokula kaydedilmesi nedeniyle okul ve öğrenci ve öğretmen sayılarında da azalma meydana gelmiştir. 4+4+4 uygulamasından önce 2011-2012 eğitim öğretim yılında 28.625 olan okul öncesi eğitim veren okul sayısı, 2015-2016 eğitim öğretim yılında 27.793’e düşmüştür.
Okulöncesi Eğitimde Okul, Öğrenci ve Öğretmen Sayıları (Resmi+Özel)
Eğitim Yılı | Okul | Öğrenci Toplam | Öğrenci Kız | Öğrenci Erkek | Öğretmen |
2011/'12 | 28.625 | 1.169.556 | 562.504 | 607.052 | 55.883 |
2012/'13 | 27.197 | 1.077.933 | 515.754 | 562.179 | 62.933 |
2013/'14 | 26.698 | 1.059.495 | 504.301 | 555.194 | 63.327 |
2014/’15 | 26.972 | 1.156.661 | 549.414 | 607.247 | 68.038 |
2015/’16 | 27.793 | 1.209.106 | 575.757 | 633.349 | 72.228 |
Kaynak: Milli Eğitim İstatistikleri, Örgün Eğitim 2015/2016
MEB okul öncesi eğitimi gözden çıkarırken, 3-6 yaş grubu çocuklara kreş görünümü adı altında dini eğitim veren ve Diyanet İşleri Başkanlığı’yla bağlantılı “sıbyan mektepleri” resmi okul öncesi kurumlara alternatif olarak sunulmaktadır.
Kız ve erkek çocukların ayrı sınıflarda olduğu, çocuklara tesettüre uygun kıyafetler giydirildiği bu kurumlar, açıkça okul öncesi çocuklarımızın ve ailelerinin dini yönden istismar edilmesine, Cumhuriyet değerlerine aykırı nesiller yetiştirilmesine aracılık etmektedirler. Çocuklarımızın din istismarına göz yuman kamu yöneticileri, aynı zamanda 3-6 yaş grubu çocukların bile cinsel farkındalıkla yetiştirildiği bu kurumlarda; zaman zaman cinsel istismar konularının ortaya çıkmasına şaşırmış gibi yapmaları inandırıcı olmaktan uzaktır. Eğitimin başına musallat edilen; dinselliği ve cinselliği ön planda tutan Cumhuriyet karşıtı bu kurumlar, eğitim sisteminin içini bir kurt gibi kemirmeye devam etmektedirler.
Okullaşma Oranı Düştü
Eğitimin temel sorunlarından biri olan okullaşma oranlarındaki yetersizlik çözülememiş bir sorun olarak ortada durmaktadır. MEB’in yayınladığı istatistiklere göre, ilkokul ve ortaokulda okullaşma oranlarında belirgin bir düşüş yaşanmıştır. 2013-2014 eğitim öğretim yılında okullaşma oranı ilkokullarda yüzde 99.57, ortaokullarda yüzde 94.52 iken, 2015-2016 eğitim öğretim yılında bu oranlar ilkokullarda yüzde 94.87’ye, ortaokullarda yüzde 94.39’a düşmüştür. 2013-2014 eğitim öğretim yılında yüzde 99.61 olarak gerçekleşen kız çocuklarının okullaşma oranı ise geçtiğimiz yıl yüzde 96.57’ye bu yıl ise yüzde 95.22’ye gerilemiştir.
Derslik Başına Düşen Öğrenci Sayısı Yüksektir
MEB’in istatistikleri, derslik başına düşen öğrenci sayısının geçen yıllara göre az da olsa düşmekle birlikte, özellikle göç alan illerde hala ortalamanın üstünde kalabalık sınıflar bulunduğunu ortaya koymuştur. Resmi okullara baktığımızda, ilkokullarda derslik başına düşen öğrenci sayısı ortalama 23, ortaokullarda 32, liselerde ise 27’dir.
Çocuk İşçiliğin Önü Açıldı
Son yıllarda sermayenin kalifiye ve ucuz işgücü ihtiyacına bağlı olarak meslek liselerinin sayısında artış yaşanmıştır.Türkiye genelindeki toplam 10 bin 550 lisenin yaklaşık yarısı yani 4 bin 90’ı mesleki ve teknik lisedir. Özel meslek lisesi sayısı ise 419’a çıkarmıştır. 2011-2012 eğitim öğretim yılında 4 bin 348 olan öğrenci sayısı verilen teşviklerle 2014-2015’te 75 bin 890’a, bu yıl ise 99 bin 217’ye yükselmiştir.
Bu okullarda okuyan öğrenciler daha öğrencilik yıllarından itibaren düşük ücretle işçi olarak çalıştırılmaktadır. “Meslek Lisesi Memleket Meselesi” sloganıyla sermayenin resmi kurumlarla düzenlediği kampanyalar, özel meslek lisesi açacak iş adamlarına öğrenci başına 5 bin lira teşvik verilmesi bütün bunlar ucuz, nitelikli çocuk işçiler yaratmak içindir.
Meslek liselerine ilişkin olarak 65. Hükümet programında şu hedeflere yer verilmiştir:
“Eğitim istihdam bağlantısı hükümetimizin büyük önem atfettiği alanlardan biridir. Bu bağlamda, iş dünyasının ihtiyaç duyduğu meslek ve alanlarda kaliteli eleman yetiştirilmesini sağlayacak şekilde mesleki eğitimin kalitesini artıracak tedbirleri almaya devam edeceğiz.”
“Meslek liselerinde özel kesimin katkısını artıracağız. Kamu-özel kesim işbirliği ile meslek liselerini ve meslek yüksekokullarını yeniden yapılandıracağız.”
AKP iktidarı, 65. Hükümet programında, insan yetiştirmeyi "piyasaya arz" olarak değerlendirmiş ve sömürü sistemine yeni bir makyaj yapmıştır. Mesleki eğitimin OSB'lerde gerçekleştirileceğinin açıklanması bu sömürünün en belirgin kanıtlarından biridir.
MEB 652 sayılı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’yla da Mesleki Eğitim Merkezleri, ortaöğretim kapsamına alınmaktadır. Böylece 12 yıllık kesintisiz eğitim fiilen 8 yıla düşürülmektedir. 8. sınıftan sonra lise seviyesinde bir kuruma kayıt olma ve öğrenim görme şartı kaldırılmakta, 8. sınıftan sonra çırak adı altında Mesleki Eğitim Merkezi’ne kayıt olmak yeterli kabul edilmektedir. Öğrenciler haftada sadece bir gün Mesleki Teknik Eğitim Merkezleri’ne gidecek böylece haftada 10 ders saati ile eğitim sistemi dışına çıkarılan çocuklar ucuz işçi sömürüsüne kurban edilecektir.
Eğitim sistemi sermayenin çıkarları doğrultusunda şekillendirildi
MEB istatistiklerine göre ülke genelinde, 61 bin 203 okul bulunuyor. 4+4+4 düzenlemesi öncesi 2011-2012 eğitim öğretim yılında 4 bin 664 özel okulda 535 bin 788 öğrenci eğitim görürken, geçtiğimiz yıl 7 bin 474 özel okulda, 823 bin 515 öğrenci eğitim görmüştür. Bu yıl ise 9 bin 581 özel okulda 1 milyon174 bin 409 öğrenci eğitim görmektedir.
Eğitim kademesi | Okul/ Kurum | Öğrenci Sayısı | Öğretmen Sayısı | Derslik | ||
Toplam | Erkek | Kadın | Toplam | Toplam | ||
Örgün eğitim toplamı | 61.203 | 17.588.958 | 9.059.597 | 8.529.361 | 993.794 | 651.828 |
Örgün Eğitim (Resmi) | 51.620 | 14.540.339 | 7.439.698 | 7.100.641 | 863.26 | 553.066 |
Örgün Eğitim (Özel) | 9.581 | 1.174.409 | 438.850 | 384.665 | 130.668 | 98.762 |