2014 EĞİTİM BÜTÇESİ SORUNLARIMIZI ÇÖZMEZ !

2014 EĞİTİM BÜTÇESİ SORUNLARIMIZI ÇÖZMEZ !

Türkiye'nin 2014 yılı eğitim bütçesinin 55,7 milyar lirayla Cumhuriyet tarihinin en yüksek bütçesi olmasına rağmen  OECD ve AB ortalamasının oldukça altında kaldığını söyleyen Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Genel Başkanı Gürkan Avcı, yaptığı basın açıklamasında, en büyük bütçenin eğitime ayrılıyor olmasının memnuniyet verici olduğunu; ancak 2014 eğitim bütçesinin eğitimin temel ihtiyaçlarını ve zorunlu harcamalarını karşılamaya yeterli olmadığını ve eğitim sisteminin sorunlarını çözemeyeceğini söyledi.

 

2014 YILINDA DA EĞİTİMİN GELENEKSEL SORUNLARIYLA BOĞUŞACAĞIZ

Milli gelirinin yüzde 3.2 ’sine tekabül eden Milli Eğitim bütçesiyle Türkiye’nin eğitimle alakalı temel ve zaruri ihtiyaçlarını dahi karşılayamayacağı gibi AB standartlarını yakalamasının da hayal olacağını söyleyen DES Genel Başkanı Gürkan Avcı, 2014 eğitim bütçesinin, Türkiye’nin kalabalık genç nüfusa sahip olması, öğretmen, okul, derslik açığında önemli sıkıntıları bulunması ve nitelikli eğitim başta olmak üzere eğitimde fırsat ve kalite eşitliği ile ilgili ciddi eksiklikleri nedeniyle 2014 yılında da gelenekselleşmiş sorun ve problemleri yaşamaya devam etmesinin mukadder olduğunu söyledi.


BU BÜTÇEYLE 12. BÜYÜK EKONOMİ HEDEFİNE ULAŞAMAYIZ

Eğitim, teknoloji ve bilim konularındaki çalışmaların sınıflandırılıp ödüllendirildiği bir sistem kurulması, üniversiteler dahil eğitim sisteminde ulusal stratejiler doğrultusunda özgün eğitim politikaları ve eğitim, araştırma stratejileri oluşturulmasının eğitim bütçesiyle tamamen ilişkili olduğunu kaydeden Gürkan Avcı, “2014 eğitim bütçesinin yüzde 78’i personel maaşlarına ve SGK primlerine ayrılmış durumda. Yalnızca Fatih projesine 2014 yılı için 1,4 milyar lira harcanacak. Ücretsiz kitap basımı ise yarım milyar lira tutuyor. Öte yandan Dünyanın 17’inci büyük ekonomisiyiz diyoruz. 2023 yılında 12’inci ekonomi olmayı hedefliyor ve gelecek bizim diyoruz. Fakat eğitime ve eğitim yatırım-harcamalarına çok az bütçe ayırıyoruz. Biz bu bütçeyle mi bu hedeflere ulaşacağız” diye konuştu.

 

AB ÜLKELERİYLE TÜRKİYE’NİN EĞİTİM HARCAMALARI ARASINDAKİ DEV FARK

Gelişmiş ülkelerde ödün verilmeyen harcama türlerinin başında eğitim bütçesi geldiğini söyleyen Gürkan Avcı, şunları söyledi;

 

Bir öğretmene AB ülkeleri ortalamasında 15 öğrenci düşerken Türkiye’de 30 öğrenci düşmektedir.

AB ülkelerinde eğitim harcamalarının milli gelire oranı yüzde 5,6 civarında seyrediyor. Danimarka ve İsveç gibi ülkelerde bu oran yüzde 8 civarında. Ayrıca AB ülkelerinin milli gelir oranı Türkiye’nin milli gelir oranının 4 – 5 katı olduğu göz önüne alındığında aradaki fark daha iyi anlaşılacaktır. Ayrıca AB ülkelerinde nüfus artış hızı düşmüş olması nedeniyle öğrenci artışı olmamakta ve buna dayalı olarak eğitim kalitesi esasen yüksek olduğu halde yine de eğitime ayrılan pay artmaya devam etmektedir. Oysa Türkiye’de durum bunun tam tersidir. Genç nüfusumuz artmaya devam etmekte ve şu haliyle de oldukça yüksektir. Esasen Türkiye’de kaliteli ve eşitlikçi bir eğitimden bahsedemeyiz. Türkiye AB ülkeleri karşısında bu olumsuz oranlara rağmen eğitime ve eğitim bütçesine gereken önemi vermemeye, nüfusunun yarısından çoğunu oluşturan ve her tür ve düzeyde daha çok eğitime gereksinim duyan genç kitleye yeterli boyutlarda kaynak ayıramamaktadır.

 

AYNI HATALARI YAPIYORUZ!

Oysa ‘Yeniden Büyük Türkiye’ hedefi için kalifiye insan kaynağı en büyük rekabet unsurumuz olarak görülmelidir. Kalifiye insan çalıştıran ülkelerin ürettiği mal ve hizmet dünyanın her tarafındaki pazarlarda alıcı bulmaktadır. Günümüzde rekabet üstünlüğü çalışanların teknolojik yeniliklere paralel olarak bilgi ve beceri düzeyini yükseltmekle sağlanabilir. Türkiye’de eğitim sektöründe sorunların çözümünde büyük atılımlar olmasa da, eğitim sistemini geliştirmeyi ve yükseltmeyi bizler hedef olarak belirtmeye devam edecek, yetkilileri uyarmaktan bıkmayacağız. Türk eğitim sisteminin her kademesinde eğitim kalitesinin yükselmesi gerekmektedir. Yükseköğretim kademesinde kalite kontrol sisteminin kurulmasının ve bu sistemin işletilmesinin teşvikine ihtiyaç vardır. Eğitim alanına  Japonya, ABD gibi gelişmiş ülkeler arasında işbirliğinin, öğrenci, öğretmen, uzman ve öğretim üyesi hareketliliğinin teşvikine büyük ihtiyacımız bulunmaktadır. Eğitimde yeniliklerin, araştırmaların ve yeni teknolojilerin kullanımının desteklenmesi önemlidir fakat mevcut imkanlar en efektif şekilde kullanılmalıdır. Yaşamboyu öğrenme ve halkımızın öğrenen toplum olma yolunda desteklenmesi en önemli politikamız olmalıdır. Mesleki ve teknik öğretim kurumlarıyla iş hayatı arasında ilişkilerin güçlendirilmesi ivedilikle sağlanmalıdır. Özetle Türkiye gelişmiş ülkelere işçi, ara eleman ve diploması işe yaramayan niteliksiz işgücü sağlayan üçüncü sınıf bir ülke konumundan kurtulmalıdır, kurtarılmalıdır. Yeniden büyük ve güçlü Türkiye, tersine beyin göçünü yakalayacak politikalara ve eğitim bütçelerine muhtaçtır.

 

TÜRKİYE’DE PARAN KADAR EĞİTİM ALABİLİYORSUN!

Bu bağlamda2014 yılı bütçesiyle bu hedefleri yakalamanın uzak olduğunu görmek zor değildir. 2014 yılı MEB bütçesiyle eğitimde derinleşen sorunların içinden çıkılmasının, öğretmen, hizmetli, güvenlik ve yardımcı personel ile okul ve derslik açıklarının kapatılmasının ve özellikle depreme dayanıksız okullar başta olmak üzere mevcut okulların altyapı ve donanım eksikliklerinin giderilmesinin mümkün olmadığı ortadadır. Halkın cebinden yaptığı eğitim harcamalarının her geçen yıl daha da artacağı 2014 eğitim bütçesiyle bir kez daha anlaşılmaktadır.  2014 yılında daha fazla olmak üzere eğitim harcamalarının önemli bir bölümünün öğrenci velilerinin üzerinden karşılanmaya devam edileceği görülmektedir. 2014 eğitim bütçesini analiz ettiğimizde temel bir insan hakkı olan eğitim hakkının bu yılda da bir hak olmaktan çıktığını, herkesin parası kadar eğitim hizmetlerinden yararlanmasının arzu edildiği anlaşılmaktadır.  2014 eğitim bütçesine baktığımızda, artan üniversite ve öğrenci sayısına rağmen ihtiyaç kadar arttırılmadığı, üniversite ve öğrenci sayısının 2 kattan fazla artmasına rağmen, yükseköğretim kurumları bütçesinin bu artışa paralel olarak arttırılmamış olduğu ve bu tehlikeli durumun Türkiye’nin bilimsel üretimini tehdit eder noktaya ulaştığı da ortaya çıkmıştır.

 

EĞİTİME DAHA FAZLA PAY AYRILMASINI İSTİYORUZ!

Herkese eşit, kaliteli ve parasız eğitim hakkı için eğitime daha fazla pay ayrılmasını istiyoruz. Okullarda para toplanması ayıbına son verilmesi için ve buna bağlı olarak okullara yeterli ödenek ayrılması için eğitime daha fazla pay ayrılmasını istiyoruz. Öğretmen, hizmetli, güvenlik görevlisi ve yardımcı personel açığının kapatılması ve iş güvencesiz çalıştırılan vekil öğretmen uygulamasının kaldırılması için eğitime daha fazla pay ayrılmasını istiyoruz. Üniversitelerin nitelikli, demokratik, özerk, bilimsel, çağdaş, öğrenci merkezli bir yapıya kavuşturulması için eğitime daha fazla pay ayrılmasını istiyoruz. Temel ve anayasal bir hak olan eğitim hakkının eşit ve nitelikli bir şekilde her çocuğumuza sunulması için eğitime daha fazla pay ayrılmasını istiyoruz. Yoksulluk sınırında bir ücrete talim ettirilen, yüzde 3-4 ‘lük zamlarla canından bezdirilen öğretmenlerimize ve tüm eğitim çalışanlarına insan onuruna yakışır bir ücret ödenmesi için eğitime daha fazla pay ayrılmasını istiyoruz.

Güncelleme Tarihi: 30 Kasım 2013, 00:00
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER