ABD, AB, IMF ve Dünya Bankası politikaları sonucu ülkemizin tüm kesimleri, sosyo-ekonomik ve kültürel sorunlar yaşamaktadır. Bunun sonucu olarak iktidar tarafından topluma sunulan ekonomik açıdan büyüdüğümüz yönündeki söylemler, gerçekte yalnızca toplum üzerinde yaratılmaya çalışan baskı ortamı ve bağımlılık politikalarına hizmet etmektedir. Bunun en önemli göstergesi de anayasa değişikliği ile emekçiye grev hakkının tanınmamasıdır. Bu anlamda 15 Ağustos 2011 tarihinde gerçekleştirilecek olan toplu görüşme süreci, yetkili sendikalar ve konfederasyonların, siyasal iktidarın ekonomi politikaları karşısında emekçinin sesini ve haklı taleplerini duyurması açısından daha da önem kazanmaktadır. Grevli toplu sözleşmeli sendika yasası için güç birliği yapmak noktasında gerek konfederasyonumuz BİRLEŞİK KAMU-İŞ, gerekse EĞİTİM-İŞ olarak kararlı bir duruş sergilemek ve taleplerimizi tek ses olarak dillendirmek, sorumluluğumuzun gereğidir.
Bugün dışa bağımlı ve özelleştirmeye dayalı olarak geliştirilen ekonomi politikalarının faturası kamu işgörenlerine kesilmekte; yani emeğin sömürüsü siyasal iktidar eliyle gerçekleştirilmektedir. Oysa hayatın her alanında var olan kamu işgörenlerinin haklarını teslim etmek ve yaşam koşullarını iyileştirmek, sosyal ve demokratik bir devletin birincil görevlerindendir. Bu anlamda eşit koşullarda eşit ücretle çalışma olanağının sağlanması, ayrımcılığın önüne geçmek ve fırsat eşitliğine dayalı toplumsal barış ortamını yaratmak için kaçınılmaz bir zorunluluktur. Bunun yanından atama ve yer değiştirmeden kademe ilerlemesine, ücret zamlarından sosyal katkı paylarına, çalışma saatlerinden başarı değerlendirmesi ve ödüllendirmelere kadar birçok konuda düzenleme ve iyileştirmeler yapılması gerekmektedir. En önemlisi de grevli toplu sözleşmeli sendika hakkımız için gerekli yasal düzenlemeler bir an önce hayata geçirilmelidir. Ancak iktidarın hukuk tanımaz ve emeği görmezden gelen tutumu, tüm kamuoyu tarafından açıkça görülmektedir.
Bu bağlamda işsizliği, yoksulluğu, adaletsizliği, ülkenin kaderi olmaktan çıkarmak için; kamu işgörenlerinin kendi kaderine ilişkin karar mekanizmalarına katılımını sağlamak için güç birliği oluşturarak, emek mücadelesini kazanmak için yola çıkıyoruz. Genelde kamu işgörenleri, özelde ise tüm eğitim ve bilim işgörenlerinin emek mücadelesinde zafer, konfederasyonların ve sendikaların görüşmelerde seyirci değil, katılımcı olmasıyla gerçekleşecektir.
Bu amaçla, konfederasyonumuz Birleşik Kamu-İş ve bağlı sendikalarımızla birlikte aldığımız kararla, 15 Ağustos 2011 tarihinde, tüm illerimizden katılacak şube ve temsilciliklerimizle Ankara’da geniş çaplı bir eylem gerçekleştiriyoruz.
Toplu görüşme sürecine dahil olmak için
Taleplerimizi tek ses olarak dillendirmek için
İşimize, ekmeğimize, geleceğimize ve ülkemize sahip çıkmak için
Emeğimizi gasp edenlere DUR demek için
Torba yasayla gasp edilen özlük haklarımızı geri almak için
Esnek çalışmaya, güvencesiz işe HAYIR demek için
Sendikamıza sahip çıkmak için
Gerici, ırkçı, bölücü kuşatmaya karşı durmak için
Sadaka ekonomisini ve gelir dağılımındaki adaletsizliği ortadan kaldırmak için
Özgürlüğümüze ve bağımsızlığımıza sahip çıkmak için
İşsizliği, yoksulluğu, adaletsizliği, ülkenin kaderi olmaktan çıkarmak için
15 AĞUSTOS’TA ANKARA’DAYIZ!
Merkez Yönetim Kurulu