126 BİN ÖĞRETMENİN TAMAMI ATANMALIDIR

MEMUR-SEN ANKARA İL VE EĞİTİM-BİR-SEN 1 NOLU ŞUBE BAŞKANI MUSTAFA KIR: " BAŞBAKANIN İHTİYAÇ GÖSTERDİĞİ 126 BİN ÖĞRETMENİN TAMAMI ATANMALIDIR" DEDİ.

126 BİN ÖĞRETMENİN TAMAMI ATANMALIDIR
           Atama bekleyen okul öncesi öğretmen adaylarından bir grup Memur-Sen Ankara İl ve Eğitim-Bir-Sen 1 No'lu Şube Başkanı Mustafa Kır'ı ziyaret ederek atamalarda okul öncesine öğretmenliğe atamaların sayısının düşüklüğünden şikayet ederek,  2014 Şubat ayında yapılması planlanan öğretmen atamalarında okul öncesi  öğretmen adaylarına ayrılan rakamın artırılması için destek istediler.
             Başkan Mustafa Kır “Okul öncesi eğitim çocuklarımızın  hem fiziksel, hem bilimsel açıdan yeteneklerini ortaya çıkaran, sağlıklı ortamda sosyal birey olarak yetişmelerini sağlayan, aile eğitimini de içine alan çok önemli bir eğitim kurumudur.” dedikten sonra şu açıklamaları yaptı.
             Son yıllarda okul öncesi eğitime büyük önem verilmesine rağmen 0-6 yaş grubunu içine alan 5-6 yaş grubunda okul öncesi eğitimin okullaşma   oranı yüzde 45’ler, 3-5 yaş grubundaki okullaşma oranı ise ancak yüzde 36’lar seviyesine çıkabilmiştir. Dünya da 3-5 yaşlarında erken çocukluk eğitimi oranlarına bakıldığında, Meksika’da % 70, Doğu Avrupa ülkelerinde % 50 ve AB ülkelerinin her birinde bu oran % 100’lere yaklaşmıştır.
           Okul öncesi eğitimin zorunlu olmayışı eğitimde fırsat eşitliğini engelleyici bir durumdur.
            Eğitimdeki başarımız okul öncesi eğitimin zorunlu eğitim kapsamına alınması ve okul öncesi eğitimin insanın yaradılışına uygun olarak verilmesi şartına bağlıdır. Okul öncesi eğitimin zorunlu olmayışı sebebiyle devlet tarafından okul öncesi eğitim kurumlarının açılışı için yeteri gayret sarf edilmemektedir.  Bu sebepledir ki  ekonomik açıdan imkanı kıt olan ve kırsal kesimde yaşayan aile çocukları   okul öncesi eğitimin dışında itilmektedir.  Buna mukabil ekonomik imkanı iyi olan aile çocukları özel ya da MEB'e bağlı ana okullarında eğitim alırken,  fakir aile çocukları bu eğitimden mahrum bırakılmaktadır.   Bu durum çocuklarımız arasında  fırsat eşitsizliğini doğurmaktadır.
            Yapılan araştırmalar Türkiye’de okulöncesi eğitim kurumlarının yetersizliğini ortaya koyduğu gibi okul öncesi eğitim alamayan çocukların okulöncesi eğitim alan çocuklara nazaran başarılı olmada ve okula uyum sağlamada daha çok zorlandıklarını da ortaya koymaktadır.
            Okul öncesi eğitim en temel eğitim olup, zorunlu hale getirilmelidir.
            Bilindiği gibieğitim doğumla başlayıp, okul öncesi eğitim, temel eğitim ve orta öğretimle hayat boyu devam eden bir süreçtir.  Ülkemizde 4+4+4 eğitim sistemine geçilmesi ile birlikte temel eğitim olarak ifade edilen ilkokul,ortaokul ile orta öğretim olarak ifade edilen liseler zorunlu eğitim kapsamına alındığı halde çocukların hem fiziksel, hem bilimsel açıdan becerilerini ve yaratıcı yönlerini ortaya çıkaran, sağlıklı ortamda sosyal birey olarak yetişmelerini sağlayan asıl temel eğitim sayılan okul öncesi eğitimin zorun eğitim kapsamının dışında tutulması geleceğimizin güvencesi olan çocuklarımızın eğitimi  açısından son derece önemli bir eksikliktir.
            Çağlara ışık tutan dehaların yetenekleri küçük yaşlarda keşfedilmiştir.
            Okul öncesi eğitim oranının daha yukarılara çekilmesi için MEB' e bağlı ve özel eğitim kurumlarının bünyesinde ana okullarının açılması  MEB dışındaki bazı kurumlarda olduğu gibi kurumların bünyesinde ana okulların açılmasının teşvik edilmesi öğretmenlerinin MEB tarafından karşılanması okul öncesi eğitimi yaygınlaştıracağı gibi atanamayan okul öncesi öğretmen adaylarının tamamının atanması için de bir zemin olacaktır.   
            3-4 yaş  çocukta hayallerin güçlenmeye başladığı,4-6 yaşöğrenmenin en hızlı olduğu dine ve dünyaya ilgilerinin yoğunlaştığı çocukta zihinsel, bedensel duygusal, sosyal ve fiziksel gelişiminde çok önemli izler bıraktığı  altın çağdır. Dünya çapında tanınmış ressam,müzisyen bilim ve düşünce adamalarının hayatları incelendiğinde yeteneklerinin çok küçük yaşlarda keşfedildiği  ve yeteneklerine uygun olarak küçük yaştan itibaren aldıkları eğitimle  insanlığa adeta ışık tuttukları bilinen bir gerçektir.
            4+4+4 olarak tanımlanan eğitim sisteminin başarısı okul öncesi eğitimdeki başarıya bağlıdır.
              Okul öncesi eğitim çağındaki çocuklarımızın % 60 kadarının  da bu eğitimden mahrum bırakılmasından ve halen 126 bin civarında bulunan öğretmen açığı sebebiyle boş geçen derslerin branş dışı veya görevlendirme öğretmenlerle doldurulmasının  eğitimin kalbinde açtığı  tahribat; sayıları   17 bin civarında olduğu  ifade edilen  okul öncesi öğretmen adayı ile  sayıları 300 bini bulan ve atama bekleyen  öğretmen adaylarının atanmasıyla devlet bütçesine getireceği mali yükten daha ağırdır.
             Her zaman ifade edildiği gibi eğitime yapılan yatırım en önemli yatırım.   Okullarda öğretmen açığı varken  ekonomik kaygılarla yeteri kadar atama yapmamak eğitimin önemini kavramamaktır. Okul öncesi çağdaki çocukların eğitilmesi kendi alanlarında uzmanlaşmış bir öğretim kadrosu ile mümkündür. 4+4+4 olarak bilinen zorunlu eğitimin okul öncesi eğitimin öncelikle zorunlu eğitim kapsamına alınması, okul öncesi eğitimin aile temelli olarak  yürütülmesi,  değerler eğitimi veya temel dini bilgiler,aile ve çocuk eğitimi resim,müzik,beden eğitimi gibi derslerin okul öncesi çağdan itibaren  uzmanlaşmış branş öğretmenleri kadrosu ile verilmesi hedeflenen başarıyı sağlayacaktır.
            Başbakanın ihtiyaç gösterdiği 126 bin öğretmenin tamamı atanmalıdır.
            Bu çerçevede atanamayan öğretmenlerin atanması ve sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçmesi konusunda Eğitim-Bir-Sen olarak yaptığımız çalışmalarımız sağduyulu herkes tarafından takdir edilmektedir. Temennimiz 2014 yılı  Ocak ayı için açıklanan 10 bin Ağustos için ifade edilen 40 bin rakamında üstüne çıkılarak  hem atama bekleyen öğretmen adaylarımızın büyük bir bölümünün ihtiyacının karşılanmasını hem de sağlıklı eğitim için vekil ve görevlendirmeli öğretmenlere ihtiyaç duyulmaması için hükümet tarafından açıklanan 126 bin   öğretmenin tamamı atanmalıdır.
            126  bin öğretmenin tamamı atansa bile bu abartılı bir rakam olmayacaktır.. İhtiyaç gösterilen rakamın tamamı atansa bile yine içinde olmak istediğimiz OECD ülkelerin eğitim standartlarının altında kalınacaktır.  Biz işsize iş bulunması için değil eğitim öğretimin ihtiyacının olduğu için bu fikri savunuyoruz. Öte yandan sizin ve sizinle birlikte ailelerinizin yaşadığı sıkıntı ve stresin de farkındayız.  Bunun için sendika olarak bütün gücümüzle çalışıyoruz ve çalışacağız.

 
Güncelleme Tarihi: 11 Aralık 2013, 00:00
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER