Türk Böbrek Vakfından yapılan yazılı açıklamaya göre, her yıl mart ayının ikinci perşembe günü çeşitli etkinliklerle ele alınan Dünya Böbrek Günü için vakfın bu yılki gündemi "Kovid-19 ilişkili kronik böbrek yetmezliği" oldu. Kovid-19 salgını sonrası son dönem kronik böbrek yetmezliği artışının endişe verici boyutlara ulaşabileceğine ve alınabilecek önlemlere dikkati çekilmesi amaçlanıyor.
Türk Böbrek Vakfı Başkanı Timur Erk, konuya ilişkin değerlendirmesinde, Kovid-19'un farklı organlarda sekel bırakabileceğinin dile getirildiğini hatırlatarak, şöyle devam etti:
"Vakfımızın nefrologlardan oluşan tıp üyelerinin yaptığı gözlemler ve dünyada yapılan farklı bilimsel çalışmalar, Kovid-19 geçirmiş, akut böbrek hasarı yaşamış kişilerin, pandemi sonrasında diyaliz hastası adayı olabileceğine işaret ediyor. Bazı vakalarda bu durumun böbrek nakline kadar gidebileceğini söyleyebiliriz. Bu ciddi risk tablosundan dolayı tüm sağlıklı bireylerin kişisel hijyenlerine dikkat etmeleri, maske ve mesafe kurallarına uymaları, bu hastalığa yakalanmamaları konusunda uyarıyoruz. Hiç kimse 'Aman etkisi azaldı, grip gibi 15 gün yatarım hayatıma devam ederim.' demesin."
Hastalığın uzun vadede yaratacağı kronik hastalıkların önlemleri elden bırakmamayı gerektirdiğini belirten Erk, şunları kaydetti:
"Kovid-19'un tedavi süreci içinde ve sonrasında sıklıkla görülebilen akut böbrek yetersizliği, son dönem kronik böbrek yetersizliğinin önemli nedenlerinden biri. Bu tabloda, hastalığın uzun vadede kronik böbrek yetersizliği ve diyaliz hastası sayısında önemli artışa neden olacağını söyleyebiliriz. Böbrekler üzerine dolaylı olabilecek bu etki, ancak önümüzdeki yıllarda rakamsal verilerle ortaya konulabilecektir."
Erk, çalışmalarda, hastaneye yatan her 5 yetişkinden ve her 3 çocuktan birinin akut böbrek yetersizliği yaşadığına değinirken, koruyucu hekimlikle alınacak erken teşhisin hastalıkların yükünü önemli ölçüde azaltacağının altını çizdi.
Kanada'da yapılan bir araştırmaya göre, akut böbrek yetersizliği yaşayan hastalarda son dönem kronik böbrek yetersizliği gelişme riskinin, akut böbrek yetersizliği veya kronik böbrek hastalığı olmayan hastalarla karşılaştırıldığında 8 kat daha fazla olduğunu aktaran Erk, şunları kaydetti:
"Bu çalışmalar, yaşadığımız süreçte bireysel korunmanın ve koruyucu hekimliğin ne denli önemli olacağını gösteriyor. Bu sebeple Kovid-19 tedavisi olmuş, akut böbrek yetersizliği yaşamış ve hastanede tedavi görmüş kişilerin, tedavi sonrası düzenli olarak nefroloji uzmanı kontrolünü ihmal etmemeleri ve bu tip hastaların kan basıncı kontrolleri ile ilaç kullanımlarının izlenmesi, halk sağlığı açısından önemlidir."