Günümüzde de olduğu gibi insanlık, tarih boyunca hayat kurtaran aşıları ve bu aşıları keşfedenleri dikkatle takip etti.
Sağlık Bakanlığı Aşı Portalından derlediği bilgilere göre, aşıya dair bilinen ilk çalışmalar, çiçek hastalığıyla başladı.
Modern aşının tarihi 18. yüzyılda Edward Jenner ve çiçek aşısına dayanıyor. Bugünkü çiçek aşısının bilimsel olarak ilk çalışmalarını yapan 1749 doğumlu İngiliz cerrah Jenner, geliştirdiği aşıyı ilk olarak köyündeki çocuklar üzerinde denedi. Jenner, bilimsel olarak tıpta bir çığır açtı ve modern immünolojinin temellerini attı.
Çiçek aşısından sonra 90 yıl boyunca Fransız mikrobiyolog ve kimyager Louis Pasteur'ün 1885' yılında kuduz aşısını bulmasına kadar aşı alanında başka bir gelişme yaşanmadı.
Kuduz aşısını tifo, kolera ve veba aşılarının geliştirilmesi izledi. İnsanlık, 20. ve 21 yüzyılda onlarca yeni aşının bulunmasına tanıklık etti.
Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinde aşı çalışmaları
Osmanlı Devleti döneminde aşı üretimi için çalışmalar ilk olarak 18. yüzyılda başladı. 1721' yılında İngiltere Büyükelçisinin eşi Lady Mary Montagu ülkesine yazdığı bir mektupta "İstanbul'da çiçek hastalığına karşı aşı denilen bir şey" yapıldığını bildirdi. Bu mektup, aşı yapımına dair ulaşılmış en eski belgeler arasında yer aldı.
Pasteur, kuduz aşısına yönelik çalışmalarını sürdürebilmek için dönemin devlet başkanlarına maddi katkı için yazı gönderdi.
Sultan 2. Abdülhamid, Pasteur'ün bu talebini, çalışmalarını İstanbul'da sürdürmesi şartıyla kabul edeceğini bildirdi. Bu teklifin Pasteur tarafından kabul görmemesi üzerine ikinci teklif oluşturuldu ve Pasteur'e Mecidiye Nişanı ile birlikte 10 bin altın gönderildi, aynı zamanda Osmanlı'dan 3 kişinin de asistan olarak yetiştirilmesi istendi.
Mekteb-i Tıbbiye-i Askeriye-i Şahane'den müderris Alexander Zoeros Paşa'nın başkanlığında Kaymakam Hüseyin Remzi ve Kaymakam Veteriner Hüseyin Hüsnü beylerin gönderilmesine karar verildi.
Daha sonra bu ekip çalışmalara temel teşkil etmesi için "kuduz mikrobu" enjekte edilmiş bir kemik iliğiyle geri döndü. 1887' yılında Ocak ayında Zoeros Paşa'nın kliniğinde Daûl-Kelp ve Bakteriyoloji Ameliyathanesi (Kuduz Tedavi Müessesesi) kuruldu. Bu kurum dünyada üçüncü, doğunun ise ilk kuduz merkezi oldu. Daha sonra bu merkez difteri serumu da üretti.
Çiçek aşısı için kanun çıkarıldı
Çiçek aşısının uygulanması için kanun çıkaran Osmanlı, 1887' yılında kuduz aşısını getirtti. Mekteb-i Tıbbiye-i Askeriye-i Şahane'de ilk kuduz aşısı üretildi, 1892'yılında bakteriyoloji hane ve ilk çiçek aşısı üretim evi kuruldu. Tifo 1911' yılında, kolera dizanteri ve veba aşıları 1913' yılında ilk defa hazırlandı, uygulandı.
Verem aşısı üretimi ise Türkiye'de 1927' yılında başladı. 1931' yılında 1996 yılına kadar tetanoz ve difteri aşıları üretildi. 1937' yılında kuduz serumu üretilmeye başlandı.
Kolera salgını için 1940' yılında Çin'e aşı gönderildi. Tifus aşısı ve akrep serumu üretimine 1942' yılında başlandı, 1947'de Biyolojik Kontrol Laboratuvarı kuruldu.
İnfluenza Laboratuvarı Dünya Sağlık Örgütü tarafından Uluslararası Bölgesel İnfluenza (grip) Merkezi olarak tanındı ve influenza aşısı üretimine geçildi. 1976' yılında "Kuru BCG" aşısının deneysel üretimi başladı, 1983' yılında bu aşıda üretime geçildi.
Kurtuluş Savaşı dönemi
Kurtuluş Savaşı sırasında zor koşullar altında hayvan ve insan aşıları üretilmeye devam edildi. İstanbul'un işgali sonrasında aşı merkezi önce Eskişehir, daha sonra da Kırşehir'e taşındı.