Furkan Vakfı destekçileri, üyelerinin tutuklanmasını protesto için Adana’da yürüyüş düzenledi. Ancak polis, aralarında kadınların da bulunduğu katılımcılara cop ve biber gazıyla müdahale etti. Sosyal medyaya yansıyan görüntülere tepki yağdı. Yasa dışı gösteri yapıldığını savunup ‘tahrik’ iddiasında bulunan İçişleri Bakanı Soylu “Orantısız güç uygulamak bizim yöntemimiz olmamalıydı” dedi. İki polis hakkında soruşturma açıldı. Muhalefet yaşananlara tepki gösterdi.
BİR DÖNEMİN MAZLUMLARI BU DÖNEMİN ZALİMLERİ OLDU
Adana’da Furkan Vakfı’nın düzenlediği yürüyüşe polisin sert müdahalesi sonrası İçişleri Bakanı Soylu, polisler hakkında soruşturma başlatıldığını açıkladı. Liderlerden ‘Bir dönemin mazlumları zalim oldu’ tepkisi geldi.
Furkan Vakfı’nın 8 tutuklu üyesi için Adana’da düzenlediği yürüyüşe polisin sert müdahalesi hem kamuoyunun hem de muhalefetin tepkilerine neden oldu. Tepkiler sonrası sosyal medya hesabından açıklama yapan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Kuytulcular” olarak nitelendirdiği Furkan Vakfı’nın her hafta yasa dışı gösteri yaptığını iddia ederek, “Tüm uyarılara rağmen bugün Adana’da nevruz ile eş zamanlı yasa dışı gösteri yapmışlardır. Kuytulcuların uzun zamandır tüm tahrik, hakaret ve istismarlarına güvenlik güçlerimiz hep sabırla orantıyla mukabele etmişlerdir” dedi. Polisin sert müdahalesi hakkında “Ancak bugün, tüm tahrik, hakaret ve istismara rağmen orantısız güç uygulamak, bizim yöntemimiz olmamalı idi” diyen Soylu, polisler hakkında Adana Valiliği tarafından soruşturma başlatıldığını duyurdu.
Adana Valiliği de yaptığı açıklamada, “Bu grup aylardan beri yasa dışı gösteri yürüyüşü yapmış, gruba her defasında müsamaha gösterilmiş ve hiçbir güç kullanılmamıştır. Ancak son dönemde yapılan eylemler kamu düzenini bozmaya şehirdeki günlük hayatı etkilemeye başlamıştır” ifadelerine yer verildi. Furkan Vakfı üyelerinin uyarılara rağmen dağılmaması nedeniyle kademeli olarak müdahale edildiğinin ve grupların dağıtıldığının belirtildiği açıklamada, “Bu gruplar yapılan ikazlara uymadıkları gibi görevli polislere mukavemette bulunup saldırmışlar. Bu saldırı ve arbede sırasında 37 polis memurumuz çeşitli yerlerinden yaralanmıştır. (bir memurumuzun ayağı kırılmıştır) İlgililerin dağılması için yapılan müdahale sırasında iki polis memurumuzun göstericilere orantısız güç kullanıldığı tespit edilmiş olup, konu ile ilgili soruşturma başlatılmıştır” denildi. Furkan Vakfı ise sosyal medya hesabından paylaşımda bulunarak “Emniyete Hukuksuz Talimat Veren Bakan İstemiyoruz! Soylu’nun talimatıyla gözü dönmüş polisler Furkan Hareketi mensuplarını adeta cop yağmuruna tuttu! Muhalif Sesleri Susturan Bakan İstemiyoruz” ifadelerini kullandı.
Furkan Vakfı üyelerine polisin sert müdahalesine muhalefetten de tepki gecikmedi. Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, sosyal medyadan yaptığı paylaşımda “Adana’da Furkan Vakfı Gönüllülerine kadın, çocuk ayrımı gözetmeksizin polisin uyguladığı orantısız şiddet kabul edilemez. Sokak ortasında adeta işkence talimatını polislere hangi akıl verdi?” diyerek İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu etiketledi. Davutoğlu, “Bu çağdışı görüntüleri yaşatanlar derhal cezalandırılmalıdır” ifadelerini kullandı. DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan da “28 Şubat mücadelesi cop tutmak için değil copları kırmak için verildi. İktidardaki otoriter zihniyet bunu asla anlamadı. Dün karşı çıktığı her zulmün bugün faili oldu. Bugünkü iktidar şiddetinin kurbanı Furkan Vakfı’ydı. Esefle kınıyorum. Elbet bütün coplar bir gün kırılacak” paylaşımını yaptı.
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ise şaşkınlık içinde olduklarını belirterek, “Ne oldu size anlamakta zorluk çekiyoruz. Bir dönemin hak arayanlarıydınız, bu dönemin haksızlık edenleri oldunuz. Bir dönemin mazlumlarıydınız, bu dönemin zalimleri oldunuz. Kameralar önünde yapılan bu müdahaleleri gördükten sonra gözaltında yaşananları düşünmek bile istemiyoruz. Furkan Vakfı gönüllülerinin karşılaştığı muamele, iktidarın farklı fikirlere olan hasmane tutumunun bir göstergesi niteliğindedir” dedi. “Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir” ifadelerini paylaşarak Anayasa’nın 34’üncü maddesini hatırlatan Karamollaoğlu, “Gerekçesi ne olursa olsun, şiddet içermeyen eylemlere karşı bu şekilde müdahale etmek kabul edilemez. Alparslan Kuytul ve arkadaşlarının bir an evvel serbest bırakılması için yetkilileri göreve davet ediyorum” çağrısı yaptı.
‘POLİSE AİT SES KAYITLARI ORTAYA ÇIKTI' İDDİASI
Furkan Vakfı’nın yürüyüşüne Adana’da polis müdahalesi sonrası furkanhaber.net tarafından polislere ait olduğu belirtilen konuşma kayıtları yayınlandı. Yayınlanan kayıtlardaki ifadeler dikkat çekti. Polisler kendi aralarında konuşurken, “Kızlar bugün stres attılar”, “Hazır kuvvetin kızları daha iyi vuruyor”, “İki defa bana böyle yaparsan iyiyiz, tadından yenmez”, “Bu Adana bunlara dar olacak!”, “Bundan sonra yok öyle karşımıza dikilmek”, “Ya, bunu 5 Ocak’ta gittiğimizde o zaman yapacaktık”, “O ikili sana ses verdiğinde dalacaktık”, “Zaten böyle müdahale ettin ya, daha her zaman böyle...” ifadeleriyle şiddet görüntüleriyle övündü.
ORANTISIZ GÜÇ KABUL EDİLEMEZ
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Adana’da Furkan Vakfı üyelerine yapılan sert polis müdahalesine yönelik, “Orantısız güç kabul edilemez” açıklamasını yaptı. Çelik, “Mücadelesini takdir ettiğimiz polislerin içerisinde orantısız güç yapan polisler asla kabul edilemez” dedi. Partisinin MYK toplantısının ardından açıklama yapan Çelik, dün görüntülerin sosyal medyaya yansıdığı Adana’daki polis şiddetine ilişkin olarak, “Provokasyonları görüyoruz. Haftada neredeyse 1 gün sokakların sistematik şekilde karıştırılmaya çalışıldığını biliyoruz” ifadelerini kullandı. Muhalefetin 28 Şubat hatırlatmasına da yanıt veren Çelik, “28 Şubat yeniden canlanıyormuş gibisinden açıklamalar var. Bunların hepsi sadece ve sadece hezeyandır. 28 Şubat uygulamalarını ortadan kaldıran uygulamalara en büyük desteği biz verdik” yanıtını verdi.
'YA BU DÜNYADA YA DA AHİRETTE HESAP VERECEKLER'
Adana’daki orantısız polis müdahalesi sonrası sosyal medya hesabından paylaşımlarda bulunan Furkan Vakfı Kurucusu Alparslan Kuytul, sekiz üyelerinin tutukluluğunu protesto etmek için yürüyüş ve basın açıklaması yapmayı planladıklarını, ancak valiliğin başvurularını işleme almadığını belirtti. “Canavarlaşmışlar adeta” diyen Kuytul, “Zulmedebilirler. Onlar zalim olur, biz mazlum oluruz. Allah mazlumdan taraftır. Yaptıkları elbette yanlarına kalmaz. Ya bu dünyadaki ya da ahiretteki mahkemede hesabını verecekler. Bizim buna imanımız tamdır. Bugün varız, yarın yokuz. Bunlar gelir geçer. Nice zalimler bugüne kadar neler yaptılar. Hepsi geldi geçti. Ama lanetle hatırlanıyorlar. Mazlumlar ise rahmetle hatırlanıyorlar. Süleyman Soylu’nun Türkiyesi işte bu! Çevik kuvveti bize karşı bu kadar doldurabilmek için hakkımızda ne kadar iftira attılar acaba? Bir gün bu devran değişir. Kimsenin yaptığı yanına kalmaz. Eninde sonunda hesabını verir. Bu dünya mahkemelerinde onlara dokunulmasa bile ahiretin mahkemelerinde hesap verecekler. Biz kardeşliğin bedelini ödüyoruz, ödemeye devam ederiz. Biz kardeşiz, Furkan Gönüllüleri birbirlerini terk etmezler” dedi.
MÜDAHALE KAMU VİCDANINI YARALAR DERECEDE SERT
Türkiye Barolar Birliği (TBB) de olaya ilişkin yaptığı açıklamada, yürüyüş yapan grubun ‘Anayasal haklarını kullandığına’ dikkat çekerek, polis tarafından yapılan müdahalenin kamu vicdanını yaralar derecede sert olduğu belirtildi. Açıklamada, ‘Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Hakkı’nın Türkiye’nin de taraf olduğu uluslararası sözleşmelerle korunduğuna dikkat çekildi. Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olduğunun altının çizildiği açıklamada, “Hak ve özgürlüklerin sistematik ve ağır bir şekilde ihlali, buna karşılık, faillere ce sorumlulara yönelik etkili ir soruşturma yürütülmemesi ve ardından gelen cezasızlık politikası, kamu otoritelerine ve hukukun üstünlüğüne duyulan güvene zarar verir. Demokratik bir hukuk devletinde; kamu gücünü kullanma iktidarına sahip makam ve organların ağır hak ihlalleri karşısında derhal harekete geçmeleri ile etkili bir soruşturmanın yürütülmesi, faillerin ve sorumluların cezalandırılmalarının sağlanması beklenmektedir. TBB olarak Anayasa’nın ve kanunların kuruluşumuza tanıdığı hak ve yetkiler çerçevesinde insan haklarının savunulması, hukukun üstünlüğünün sağlanması için sürecin takipçisi olacağımızı kamuoyunun bilgisine sunarız” ifadelerine yer verildi.
EMNİYET GÖREV TANIMININ DIŞINA ÇIKTI
Adana’da Furkan Vakfı tarafından yapılmak istenen yürüyüşe polisin sert müdahalesini hukukçu Prof. Hüseyin Hatemi ve Avukat Şadi Çarsancaklı değerlendirdi. Darbedilen eylemcilerin yalnızca gösteri yapmak için yürüdüklerine dikkat çeken Prof. Hüseyin Hatemi, “Böyle acımasızca bu kadar sopa indirmesi olur şey değil. Bu çok yanlış ve utanç verici bir şey. Hukuk devletine yakışır bir şey değil. Bunlar silahsız kadınlar, erkekler. Yürüyüş yapsalar ne zararı olur?” ifadelerini kullandı.
Avukat Şadi Çarsancaklı da, yaşanan olayda emniyetin görev tanımının dışına çıktığını belirterek, “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Hakkı anayasal bir hak olmasına rağmen sonradan mevcut yerel uygulamalara, yönetmeliklerle kadükleştirildi. Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Hakkı yasası aslında bir anayasal hakkı anlatır ve demokratik toplumun katılım mekanizmalarından birisidir. Nasıl seçim yaptığımızda yönetimi seçiyorsak aynı şekilde 5 yılda bir gerçekleşmesi mümkün olan sandık demokrasinin eksikliğini tamamlayan, yönetime direkt katılımı mümkün kılan bir demokratik yöntemdir toplantı ve gösteri yürüyüşü. Bu nedenle çok önemli bir anayasal haktır” dedi.
Çarsancaklı, “Bu konular konuşulmalı. Türkiye yönetim anlamında bu kadar steril olduğu müddetçe ‘yönetişim’ dediğimiz, ‘doğrudan demokrasi’ dediğimiz demokratik gereklerin çok uzağında kalmaya devam edecektir. Toplum olarak da git gide otokratlaşacağız” diyerek, “Önemli olan emniyet güçlerinin kendi görev sınırlarının dışına çıkarak olayı böylesine şahsileştirip böylesine suç sınırlarının içine girmesidir. Bu normal bir örgütten daha tehlikelidir. Devletin imkanlarıyla işlenmiş suç bireysel suçlardan daha tehlikelidir. Olay hakkında İçişleri Bakanlığı’nın derhal soruşturma açılmasını da önemli buluyorum. Ancak kamuoyu ve STK’ler soruşturmanın yakın takipçisi olmalı, devlet bürokrasisindeki bu tür eğilimlerin tekrarlamasına karşı duyarlı olmalıdır” ifadelerini kullandı.
Hukuk Vakfı Başkanı Muharrem Balcı da, “50 yıllık hukukçuyum. Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa muhalefetin, dalaktan dalma, kafa-göz yarma, boğarak öldürmeye çalışma, sakat bırakma, ayağına sıkma v.s. cezaları olduğunu okumadım. Bunların hepsi yargısız infazdır. O halde bu ülkede yargı yoktur mu diyeceğiz?” diye konuştu.
Karar Gazetesi