Hürriyetçi Eğitim Sen Genel Sekreteri Ali İhsan Hasanpaşaoğlu, başta %2 Barajı konusu olmak üzere son dönemde eğitimde yaşanan sorunlarla ilgili birtakım açıklamalar yaptı. Hasanpaşaoğlu’nun sözleri şu şekildeydi:
Sendika, çalışanların sosyal, ekonomik hak ve çıkarlarını korumak, sorunlarını çözmek amacı ile kurulmuş ekonomik öğeler taşıyan, devlet, siyasi parti ve iktidar örgütlenmelerinden bağımsız örgütlerdir.
Evet, sendikanın tanımı budur işte. Peki, ülkemizde bu tanıma uyan kaç sendika sayabiliriz? Zor bir soru; haliyle biraz düşünmeniz gerecektir.
Siyasetten İzin Alamayanlar Var
Oysa bu tanımın tam tersini yapan sendikaları sayın deseydik bir çırpıda yığınla sendikayı sayabilirsiniz. Toplu sözleşme masasında üyelerinin hakkını savunmak yerine siyasetin hukukunu koruyan, buçuklu zamları bir çırpıda imzalayan, mülakat kisvesi altında kendi mensuplarına makam dağıtan, 81 ilde aldığı eylem kararını siyasetten izin alamayınca iptal eden, 76. madde atamalarıyla çekirdek çitler gibi kul hakkı yiyen, memur maaşları asgari ücret seviyesine gerilemişken gerçekçi eylemler yapmaktan imtina eden sendikalar hemen gözünüzün önüne geldi değil mi?
Görevi, kitleleri organize ederek harekete geçirmek olan bu sarı sendikaların temel özelliği maalesef bu kitleleri hareketsiz kılmasıdır. Düşünün, sayısal olarak en fazla üyeye sahip iki sendikanın toplam üye sayısı 700 bin civarındadır. Bu devasa kitleyi harekete geçirseler iktidarın taleplerimize duyarsız kalması mümkün olmayacaktır. Açlık sınırının biraz üzerinde, yoksulluk sınırının hayli altında maaş alan eğitim çalışanlarını temsil etmekle görevli bu sarı sendikalar, bu ekonomik tablo karşısında üç maymunu oynuyorlar. Çünkü siyasi iktidara can suyu olmak için kurgulanmışlar.
Hürriyetçi Eğitim Sen Farkını Gösteriyor
Bu karanlık tabloya itiraz olarak ilk paragraftaki tanıma uyan bağımsız bir sendika kuruldu bir yıl kadar önce. Sendikacılığı siyasi partilerin arka bahçesi olmaktan kurtarmak için yola çıkan, emek ve alın teri mücadelesi temelinde sadece eğitim çalışanlarının sorunlarına odaklanan ve kısa sürede hızla büyüyen Hürriyetçi Eğitim Sen, isminden sıkça söz ettirir oldu.
Önce görmezden geldiler, sonra karalayıp saldırdılar ama eğitim çalışanları için umut olan bu sendikanın hızlı yükselişini durduramadılar. Son yirmi yılın en hızlı büyüyen sendikası oldular. Sarı sendikalar sahada baş edemedikleri bu sendikanın önünü kesmek için siyaset kurumunun eteğine sarıldılar. Şöyle ki, 2021 yılı toplu sözleşmelerinde % 1 barajı getirilmiş ve Danıştay bu maddeyi kısa süre içinde iptal etmişti. Hürriyetçi Eğitim Sen ise % 1 barajını çok çabuk geçmişti zaten. Bu sefer torba kanuna % 2 barajını koyup, 2 Kasım’da iş bırakma eylemi yapan sendikaların büyük çoğunluğuna darbe vurmak yolunu seçtiler.
AYM’den Dönecektir
Biliyoruz ki, 4688 sayılı Sendikalar Kanunu başta olmak üzere İLO Sözleşmelerine de aykırı olan bu kanuni düzenleme de kısa süre içerisinde Anayasa Mahkemesi’nden dönecektir. Bu düzenlemeyi savunan ve getirenler ise ayrımcılık dolu bu ayıpla baş başa kalacaklardır.
Şunu çok net ifade edelim; Hürriyetçi Eğitim Sen’in bir baraj problemi yoktur. 2023 Mayıs mutabakatlarında yeterli çoğunluğun çok üzerinde olacağını söyleyebiliriz. Lakin bu yüzdenin altında kalacak diğer sendikalara ve mensuplarına açık bir haksızlık söz konusudur. Çalışanların sendikal tercihlerine müdahale anlamı taşıyan bu düzenlemeye karşı hukuki zeminde her platformda itirazlarımızı sürdüreceğiz.
Peki, şimdi ne olacak? % 2 barajını henüz geçmemiş sendika üyelerine 250 TL toplu sözleşme desteği verilirken, % 2’nin üzerindeki sendika üyelerine ise 700 TL toplu sözleşme ikramiyesi ödenecek. ÖMK ve kariyer basamakları sınavı sürecinde büyük istifalar veren sarı sendikalar, istifaları bu yolla önleyeceklerini düşünmektedirler. Hatta bu barajın altında kalan sendika mensuplarını arayarak, “kendi sendikalarına üye olmaları halinde aylık 150 TL daha fazla ücret alacaklarını” söyleyerek akıllarını çelmeye çalışmaktalar. Ayda 150 TL yani günlük 5 TL karşılığında çalışanların iradelerine ipotek koyacaklarını düşünüyorlar. Günde bir bardak çay parasına, toplu sözleşme masasında yüz üstü bıraktıkları çalışanları tekrar kandırabileceklerini zannediyorlar.
Çay Parasını Rüşvet Gibi Sunuyorlar
Halbuki ÖMK sürecinde yoklar, toplu sözleşmede yoklar, maaşlar erirken yoklar, mesleki itibarımız yerle yeksan olurken yoklar. Ama günlük bir çay parasını rüşvet olarak dağıtmak için kapı kapı dolaşıyorlar.
Zor gününde yanınızda olmadığınız eğitim çalışanları o kapıyı yüzünüze kapatacak efendiler! Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan da olacaksınız. Bizden söylemesi…
Hürriyetçi Eğitim Sen olarak bizler bu ucuz politikalara prim vermeyeceğiz. Önceliğimiz asgari ücretle eşitlenen maaşlarımızı yoksulluk sınırının üzerine çıkarmak için yapacağımız eylemler olacaktır. Basın açıklamaları ve gerekirse iş bırakma dâhil, her türlü meşru eylemi yapmaktan çekinmeyeceğiz. Maaşlarımız, daha aldığımız gün eksi bakiyeye düşerken bize bunu reva görenleri en üst perdeden eleştireceğiz.
Bırakın sarı sendikalar günde bir bardak çay parasının peşinde koşsunlar. Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür eğitim çalışanları olarak bizler hayâllerimiz peşinden koşmaya devam edeceğiz. Eğitim çalışanları hak ettikleri ücreti alana, sosyal ve özlük hakları olması gereken seviyeye yükseltilinceye kadar mücadelemize kararlılıkla devam edeceğiz.
Yegâne Başöğretmenimiz Atatürk’ün söylediği gibi;
“Benim kahramanlarım, hayâllerini hiçbir şeye satmayan kişilerdir.”