ALO, BU ÖĞRTEMEN KCK'LI GİBİ GELDİ i

12 Eylül‘ü aratmayacak fişlemeler aynen devam. Bir tek fişleyenlerin haki üniforması eksik

ALO,  BU ÖĞRTEMEN KCK'LI  GİBİ GELDİ i
Radikal Gazetesi Yazarı Ezgi Başaran'ın yazısı
Gizli tanıklar uydurmanın, gaipten ihbar telefonları almanın devlet için çeşitli müşkülatları oluyor. Gizli tanığın dünya üzerinde var olmayacak kadar gizli olduğu, hiçbir emniyet teşkilatının kayıtlarına girmediği ortaya çıkıyor. Mesela yani. 
Yahut... Emniyete gönderilen ne idüğü belirsiz bir mektubun (genellikle terörist olmakla) suçladığı kişi ‘suç` tarihinde cezaevinde olduğunu filan kanıtlayıveriyor. Ha bir şey fark ediyor mu?.. Yok, cezaevinde yatarken ayrıca bir terör eylemine katılmış gibi ayrı bir davanın muhatabı haline gelebiliyor. Fakat emniyet zor duruma düşüyor, nedir bu ihbar mektuplarının aslı astarı kardeşim sorularıyla cebelleşiyor. Onca işi arasında... Velhasıl, olmuyor yani bir yerde. 
* * * 
Öyleyse devlet bu gaileleri savuşturmakla uğraşmayacağı, meşru görünümlü, bol toplumsal katılımlı başka bir mekanizma yaratmak zorundaydı. Yaptı. Sonra bu yapmaya sofistikasyon da kattı. Her vatandaştan muhbir yaratan alo ihbar hatlarını mesleklere göre tasnif etti. Doktorlar uzun süredir kendilerini bu ihbar hatları aracılığıyla eften püften ‘suçlar` için savunma veriyor. Savunma vermekten hasta bakamıyor. Mesela yani. 
Bu hattın bir de öğretmenler için olanı var. Alo 147, 2010 Mart ayından beri yürürlükte. Fakat hikmetinden sual olmaz, bu hat, son birkaç aydır bir faal bir faal ki sormayın. 
Bakanlık müfettişleri çeşitli şehirlerde toplandı. Söz konusu hangi şehirse oradaki ‘çeşitli` öğretmenler hakkında soruşturma açtı. Çünkü birileri ‘çeşitli` öğretmenlerle ilgili şikâyette bulunmuştu. Şikâyetler şehirlere göre değişiyordu. 
Ve tabii müfettişleri araştırma-geliştirme soruları da. Örneğin, Ankara`nın merkezindeki bazı okullarda görevli öğretmenleri, meslektaşlarına, idarecilerine soruyorlar: "Bu kişi 4+4+4 sistemine karşı mı?" "Negatif söylemlerine, ileri geri konuşmalarına şahit oldunuz mu?" 
Başka bir şehirde soru şöyle şekil değiştiriyordu: "Bu öğretmenin dinle ilişkisi nedir? Dine hakaret ettiğini işittiniz mi?" 
* * * 
Tahmin edeceğiniz gibi bu soruşturmalar memleketin doğusuna doğru gittikçe daha bir tatlı oluyor. Toplamda 500`ün üzerinde öğretmen "Hakkınızda bakanlığa bilgi intikal etmiştir" denilerek araştırılıyor şu anda. Bu 500 öğretmenin 50`si Diyarbakır`da, 36`sı Batman`da. Sorular ise şu minvalde: "Bu kişinin KCK ile ilişkisi var mıdır?" "Örgüt propagandası yaptığına şahit oldunuz mu?" "İstiklal Marşı okunurken nasıl bir tavır takınıyor?" "Meslektaşlarını ve öğrencilerini eyleme gönderiyor mu?" 
Ampirizmi "Alo, bu öğretmen KCK`lıdır gibi geldi" şeklinde özetlenebilecek bir mekanizma... Zehir gibi işlesin diye de bir yöntem bulunmuş: Kürt öğretmenlerle ilgili bilgileri o şehre batıdan gelerek hizmet veren Türk meslektaşlardan almaya çalışıyor. Onlardan, Kürtlere karşı ucu kıvılcım tutacak bir laf almak daha kolay sanıyorlar. Hesaba bakın. Örneğin, Diyarbakır`ın Çınar ilçesindeki soruşturma bu zehir plan üstünden yürütülüyor. 
Bir de şu var: İl eğitim müdürlükleri bu soruşturmalarla ne ilgimiz ne de bilgimiz var diyor. Meğer olay bakanlık seviyesinde yürütülüyormuş. İhbarlar telefondan, emir büyük yerdenmiş. 
Vallahi çok şaşırdık, çenemizi toplayamıyoruz! 
* * * 
Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya`nın nedamet getirmek şöyle dursun, "Ne yargılaması, bizler kurduksa bu sistemi, sizler yaşatıyorsunuz, evlatlarım" edasıyla konuşmasına şaşırmamak lazım. 12 Eylül`ü aratmayacak fişlemeler aynen devam. Bir tek fişleyenlerin haki üniforması eksik. He, ancak o kadar. 


 
Güncelleme Tarihi: 28 Kasım 2012, 00:00
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER