"Bugünlerde şubat ataması ve özür talepleri üzerinden yürütülen mücadelenin aslında AK Parti'ye ve Milli Eğitim Bakanlığı'na yönelik siyasi bir muhalefet çabası olduğunu görüyorum"
''Artık kanun yürürlükte ve sadece yılda bir kere atama ve yer değiştirme yapılacağını birçok kez duyurduk. Bugünlerde şubat ataması ve özür ataması talepleri, aslında eğitim ihtiyacının gerçeklerinden koparılarak, siyasi bir muhalefet tarzı olarak yürütülüyor. Biz henüz daha 5 ay oldu, bir dönem bitmedi özür grubu atamalarını yapalı. Yine beş ay oldu 40 binden fazla öğretmenimizin atamasını yapalı. Bugünlerde şubat ataması ve özür talepleri üzerinden yürütülen çalışmanın aslında AK Parti'ye ve Milli Eğitim Bakanlığı'na yönelik bir muhalefet çabası olduğunu görüyorum. Bazı sendikalar ve bazıpartiler bu çabaların arka planınında birtakım teşvikler ve tahrikler yapıyor.İyi niyetli ve masum adayları yanlış yönlendiriyor. Ben gerçekten iyi niyetli atama bekleyen ve özür ataması için bekleyen öğretmenlerimize bu konuda dikkatli olmalarını tavsiye ediyorum.''
Neymiş, Şubat ataması isteyenler, özür grubu tayini isteyenler, iyi niyetli değilmiş, bunlar AKP’ye ve Milli Eğitim Bakanlığına yönelik siyasi bir muhalefet çabası imiş.
Peki ne yapalım sayın Bakan, ataması yapılmayan öğretmenlerin yaşadığı problemleri gündeme getirmeyelim mi? Özür grubu problemini, sağlık, öğrenim ve eş durumu özür grubu tayinlerini ortadan kaldırmaya yönelik uygulamalarınızı protesto etmeyelim mi?
Sayın Ömer Dinçer, sendikacılığın ne anlama geldiğinden, habersiz sendikaları eleştiriyor. Bütün bu yaptıklarınızı, hakları geriye doğru götürdüğünüzü, öğretmenin itibarı kaybolurken, buna engel olmak yerine katkısağlamanızı eleştirmeyen bir sendikaya, ancak kanarya sevenler derneği denilebilir.
Sayın Bakan, ne bizim ne de, ataması yapılmayan öğretmenlerin ve özür grubu mağdurlarının derdi siyaset değil. Bu taleplerimizi yerine getirin bakalım insanlar size dua mı edecek, beddua mı? Elbette, takdirle yad edecektir. Fakat siz geldiğiniz günden buyana öğretmenlerin hangi problemlerini çözdünüz, öğretmenleri kızdıracak her türlü uygulamayı ortaya koydunuz, şimdi de çıkmış bunlar siyaseten yapılıyor diyerek, kendi yaptıklarınızı görmezden geliyor ve kamuoyunu aldatmaya çalışıyorsunuz.
Okul müdürlerinin atanmasını rektör atamasına çevirmek istiyorsunuz.3 kişi arasından 1’ini vali ya da milli eğitim müdürü atayacakmış.Yazılı sınavın yanında, bir de mülakat getirilecekmiş. Bu anlayışla yapılan rektör atamaları dahi, yıllardır infial yaratırken, aynı anlayışı okullarımıza sokmaya çalışmak, vicdan ve izan sahibi insanların işi olabilir mi? Binlerce davaya muhatap olan Milli Eğitim Bakanlığı bu uygulamanızla binlerce yeni dava ile karşılaşmayacak mı? Sayın Dinçer yol yakınken bu sevdadan dönünüz, yeni hukuki problemler ve gerginlikler yaratmayınız. Bu düşündüklerinizi uygulamanız halinde, sessiz kalacağımızı hiç aklınıza getirmeyiniz.
Sizin yanlışlarınızı eleştiren insanları, kuruluşları siyaset yapmakla suçlama ucuzluğundan da kurtulunuz. Emin olun, bu ucuz bir savunmadır ve artık, aklı başında hiç kimse bu ucuz savunmalara itibar etmiyor. Herkes, sizin yanlışlarınızın şakşakçılığını yapmak zorunda değildir, onlardan zaten çevrenizde bol miktarda bulunmaktadır. Bu ülkede yanlışlarınızı söyleyecek kişi ve kuruluşlarda Allaha şükür var ve her zaman da olacaktır.
Türk Eğitim Sen, her yaptığınızı adım adım takip etmektedir. Her yanlışınızı düzeltmek için sizi uyarmak, yanlıştan döndürmeye çalışmak, eğitim çalışanlarının daha huzurlu, daha mutlu, daha verimli olması bizim varlık sebebimizdir. Siz bu yaptığımıza ne isim verirseniz verin, ister siyaset deyin, ister sendikal muhalefet deyin, biz bunları yapmaya devam edeceğiz, ta ki, yanlışlarınızdan dönünceye kadar. Biz bu yaptığımıza, adam gibi doğruları söylemek, adam gibi sendikacılık diyoruz.
TÜRK EĞİTİM SEN GENEL MERKEZİ