Milli Eğitim Bakanlığı, Sayın Ömer Dinçer başta olmak üzere, İnsan Kaynakları Genel Müdürü Hikmet Çolak, öğretmen ve eğitim çalışanlarının yaşadıkları tüm problemlere, hem gözlerini hem kulaklarını hem de vicdanlarını kapatmış bir profil çizmektedir.
Sayın Başbakana soruyoruz: Bu Milli Eğitim Bakanı ve acemi, vicdanı körlenmiş bir kısım bürokratlarla nereye gidiyorsunuz? Sayın Başbakan, Ankara’da ilan verdiğiniz reklam panolarında, şu cümleleriniz çok dikkat çekici ve doğru, diyorsunuz ki;” AİLE DEĞERLERİ, TOPLUMSAL DEĞERLERİMİZİN TEMİNATIDIR.”
Sayın Başbakan; aile bütünlüğü olmadan, aile değerlerini kim nasıl oluşturabilecek, kim koruyabilecektir? Bir birinden ayrı illerde, 150-200 kilometre uzakta ayrıilçelerde görev yapmak zorunda bıraktığınız yüzlerce öğretmen, artık aile değerlerinin ne kadar önemli olduğunu unutmak üzeredir. “1 çocuk iflas, 2 çocuk iflas, 3 çocuk ancak durumu kurtarır.” Sözü de size aittir. Anlaşılan bu sözünüz öğretmenleri kapsamamaktadır. Çocuğu olanlar, çocuk yaptığına pişman edilmiş,evlenenler ise çocuk yapma imkânı bulamamaktadır.
Sayın Başbakan; Milli Eğitim Bakanı olarak getirdiğiniz Bakan Ömer Dinçer’in ilk icraatı, eş ve sağlık özründen yapılan tayinleri kısıtlamak olmuş, öğrenim özrünü tamamen ortadan kaldırmıştır. Daha önceki Milli Eğitim Bakanlarıdöneminde şubat ve yaz aylarında yapılan özür grubu tayinleri artık yılda bir defa yapılmaktadır. Bu, bir defa yapılan yer değiştirmelerde de, puan üstünlüğü ve kadro boşluğu şartı aranmakta, var olan kadro boşlukları da açık gösterilmeyerek aile bütünlüğü inatla sağlanmamaktadır.
Ömer Dinçer özür grubu tayinlerini yapmamaya adeta ant içmiş bir görüntü içindedir. Öyle ki, aile bütünlüğünü sağlamak isteyenlere zorla alanlarını değiştirmiş ve o şekilde eşinin yanına gitmesini sağlamıştır. Bir başka ifade ile, öğretmenler, bir zulmü halletmek için, başka bir zulme boyun bükmek zorunda bırakılmıştır. Bir Milli Eğitim Bakanı, hem de çok bildiğini söyleyen bir Milli Eğitim Bakanı, öğretmenin uzmanlaştığı alandan uzaklaşmasını, hiç bilmediği bir alana geçmesini isteyebilir mi? Bunu yapan bir milli eğitim bakanı, hala o makamda gönül rahatlığı ile oturabilir mi?
Sayın Başbakan; öğretmenler her bakımdan mağdur, ekonomik olarak mağdur, Ömer Dinçer’le beraber, kazanılmış hakları da sürekli geriliyor. Eş durumu, aile bütünlüğü demektir, aile bütünlüğü aile değerlerinin yaşaması demektir. Bütünlüğünü sağlayamayan eşlerin eğitim öğretim faaliyetini de sağlıklı birşekilde yerine getirmesi mümkün değildir.
Bakan Ömer Dinçer, 2012 yılı Şubat ayında eş durumunda atama yapmıştır. Türk Eğitim Sen’in yaptığı eylemlerle de olsa, geçtiğimiz Şubat ayında özür grubundan yer değişikliği yapmışsanız, bu Şubat ayında da yapacaksınız. Adil olmaktan, haktan bahseden Sayın Bakan, geçen yıl hangi sebeple eş durumu ataması yaptıysa, 2013Şubat ayında da, aynı hakkı vermek zorundadır. Vicdan, akıl, izan bunu gerektirmektedir.Sağlık özrünü zamanla sınırlamak ise, insani hiç bir gerekçe ile açıklanamaz. Öğrenim özrünü de, adının önünde prof olan bir milli eğitim bakanının kaldırması unutulacak bir rezalet değildir.
Türk Eğitim Sen olarak, Sayın Bakan’ın bu konudaki çalışmalarını yakından takip ediyoruz. Ömer Dinçer’i, öğretmenleri gerçekten sevmeye davet ediyoruz. Sayın Başbakanın da bu yaşananları görmesini diliyoruz, aksi takdirde, aile değerleri ile ilgili açıklamaları, sadece reklam panolarında kalacaktır.
TÜRK EĞİTİM SEN GENEL MERKEZİ
Güncelleme Tarihi: 04 Ocak 2013, 00:00