YGS’ de patlak veren şifre skandalı ile ilgili ÖSYM Başkanı Ali Demir’in itiraf ve tehdit içeren mektubu ve başbakanın tehdit içeren açıklamaları dışında bir gelişme yoktur. En son “intihal” yani akademik hırsızlık ile gündeme gelen Ali Demir ise hala görevinin başında bulunmaktadır.
Aydın’ın Karacasu ilçesinde çok sayıda çocuk yaşta öğrencinin YGS şifre skandalına dair basın açıklamasına katılmaları nedeniyle 2911 Sayılı “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu”na muhalefet suçlamasıyla emniyette ifadelerinin alınması, öğrencilerin polis, emniyet, suç, suçlu vb. kavramlarla zihinlerinin bulandırılması, bunun yaratacağı psikolojik sonuçların değerlendirilmemiş olması olayın vahametini göstermektedir.
Sürecin sorumluları makamlarını terk etmemekte, hiçbir sorumluluk almamakta, özür dahi dilemekten imtina etmekte ısrar ederken, geleceklerine sahip çıkan çocuklarımıza suçlu muamelesi yapılmaktadır. Basın açıklamasına katılmanın suç olmadığı alenen tüm yasal düzenlemelerde yer alırken bu hukuksuz sürece dur diyecek tek bir yetkili dahi olmamıştır. Çocuklarımızın yaşadığı bu yeni mağduriyetin hesabını kim verecek, zararlarını kim telafi edebilecektir.
Görünen o ki Başbakanın toplumu kin ve nefrete yönelten söylemlerle hedef gösterdiği çocuklarımıza yönelik sipariş edilen uygulama yerini bulmuştur. Aynı şekilde Ali Demir’in mektubunda yer alan “sizlerin heyecan ve duyarlılığınız üzerinden kamuoyunu karamsarlığa yöneltmek isteyenler hakkında gerekli inceleme, soruşturma ve yasal işlem yapılmaktadır” ifadelerinin hedeflerinden biride çocuklarımız olmuştur.
Başbakan, Milli Eğitim Bakanı ve ÖYSM Başkanı tarafından sevk ve idare edilen bu sorunlu süreç “eğitim alanındaki hedefimiz; özgür düşünen, soran sorgulayan bireyler yaratmaktır” söyleminin koca bir yalan olduğunu açıkça ortaya koymuştur.
Siyasi iktidar ve onun güdümündeki yöneticilerin, özgür düşünen, soran sorgulayan bireyler değil, itaat eden, tehdide boyun eğen, sorunları görmezden gelen bir toplum yaratmak istedikleri, aşikardır.
Siyasi iktidar ve onun güdümündeki yöneticilere sesleniyoruz. Öğrencilerimiz ülkemizin geleceğidir. Ülkemizin ve çocuklarımızın geleceğini karatmanıza izin vermeyeceğiz. Elinizi çocuklarımızdan çekin, çocuklarımızı birer suçlu gibi emniyet birimlerine taşıyan bu hukuksuz anti-demokratik uygulamadan derhal vazgeçin.
Bir kez daha ifade etmek istiyoruz ki, adı son olarak intihal olayıyla anılan, sürecin mimarı ÖSYM başkanı Ali Demir’in istifa etmemekte diretmesi, Milli Eğitim Bakanı, Başbakan ve diğer siyasilerin ardı ardına sarf ettikleri sözler krizi giderek derinleştirmektedir.
Acilen atılması gereken adımlar konusunda bir gelişme yoktur ve süreç unutturulmaya çalışılmaktadır. Yetkilileri bir kez daha süreç giderek içinden çıkılmaz bir hale gelmeden adım atmaya davet ediyoruz.
Güncelleme Tarihi: 20 Nisan 2011, 00:00
Aydın’ın Karacasu ilçesinde çok sayıda çocuk yaşta öğrencinin YGS şifre skandalına dair basın açıklamasına katılmaları nedeniyle 2911 Sayılı “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu”na muhalefet suçlamasıyla emniyette ifadelerinin alınması, öğrencilerin polis, emniyet, suç, suçlu vb. kavramlarla zihinlerinin bulandırılması, bunun yaratacağı psikolojik sonuçların değerlendirilmemiş olması olayın vahametini göstermektedir.
Sürecin sorumluları makamlarını terk etmemekte, hiçbir sorumluluk almamakta, özür dahi dilemekten imtina etmekte ısrar ederken, geleceklerine sahip çıkan çocuklarımıza suçlu muamelesi yapılmaktadır. Basın açıklamasına katılmanın suç olmadığı alenen tüm yasal düzenlemelerde yer alırken bu hukuksuz sürece dur diyecek tek bir yetkili dahi olmamıştır. Çocuklarımızın yaşadığı bu yeni mağduriyetin hesabını kim verecek, zararlarını kim telafi edebilecektir.
Görünen o ki Başbakanın toplumu kin ve nefrete yönelten söylemlerle hedef gösterdiği çocuklarımıza yönelik sipariş edilen uygulama yerini bulmuştur. Aynı şekilde Ali Demir’in mektubunda yer alan “sizlerin heyecan ve duyarlılığınız üzerinden kamuoyunu karamsarlığa yöneltmek isteyenler hakkında gerekli inceleme, soruşturma ve yasal işlem yapılmaktadır” ifadelerinin hedeflerinden biride çocuklarımız olmuştur.
Başbakan, Milli Eğitim Bakanı ve ÖYSM Başkanı tarafından sevk ve idare edilen bu sorunlu süreç “eğitim alanındaki hedefimiz; özgür düşünen, soran sorgulayan bireyler yaratmaktır” söyleminin koca bir yalan olduğunu açıkça ortaya koymuştur.
Siyasi iktidar ve onun güdümündeki yöneticilerin, özgür düşünen, soran sorgulayan bireyler değil, itaat eden, tehdide boyun eğen, sorunları görmezden gelen bir toplum yaratmak istedikleri, aşikardır.
Siyasi iktidar ve onun güdümündeki yöneticilere sesleniyoruz. Öğrencilerimiz ülkemizin geleceğidir. Ülkemizin ve çocuklarımızın geleceğini karatmanıza izin vermeyeceğiz. Elinizi çocuklarımızdan çekin, çocuklarımızı birer suçlu gibi emniyet birimlerine taşıyan bu hukuksuz anti-demokratik uygulamadan derhal vazgeçin.
Bir kez daha ifade etmek istiyoruz ki, adı son olarak intihal olayıyla anılan, sürecin mimarı ÖSYM başkanı Ali Demir’in istifa etmemekte diretmesi, Milli Eğitim Bakanı, Başbakan ve diğer siyasilerin ardı ardına sarf ettikleri sözler krizi giderek derinleştirmektedir.
Acilen atılması gereken adımlar konusunda bir gelişme yoktur ve süreç unutturulmaya çalışılmaktadır. Yetkilileri bir kez daha süreç giderek içinden çıkılmaz bir hale gelmeden adım atmaya davet ediyoruz.
- ÖSYM Başkanı Ali Demir derhal görevinden istifa etmelidir.
- Milli Eğitim Bakanı, Başbakan ve diğeri siyasiler sarf ettikleri sözlerin hesabını vermelidir.
- YGS yok sayılmalıdır.
- LYS tüm öğrencilerin katılabileceği şekilde tek basamaklı bir sınav biçiminde düzenlenmelidir.
- Kişiye özel kitapçık uygulamasından vazgeçilmelidir.
- Kamusal ve nitelikli eğitim hizmeti için süratle politikalar geliştirilmeli ve eğitim sistemimiz sınav boyunduruğundan kurtarılmalıdır.
