Eğitim Sen tarafından yapılan basın açıklaması:
24 Haziran 2018 tarihinde gerçekleştirilecek olan seçimler yaklaştıkça, her seçim döneminde görmeye alıştığımız tablolara yeniden tanıklık etmeye başladık. Meydanlarda yapılan toplantılardan, seçim çalışmalarından ve ülkenin temel sorunlarına çözüm için ortaya konulan yaklaşımlara kadar pek çok faaliyet devam ediyor. Bizlerde, daha önce ifade ettiğimiz gibi haklarımız ve özgürlüklerimiz için o gün sandık başında olacağız ve daha güzel, özgür ve eşit bir Türkiye’den yana katkımızı sunacağız.
Bu seçimlerde alışık olunmayan durum ise MEB’in ve her düzeyde yöneticilerinin seçimlerde bir siyasi partinin lehine taraf olmalarıdır. MEB bir kamu kurumudur ve kamusal bir hizmet olarak eğitimin planlanmasından ve tüm yurttaşlara eşit şekilde ulaştırılmasından sorumludur. Kamu hizmetinin doğası gereği en önemli unsuru olan eşitliği zedelediğiniz ve bir siyasi parti adına faaliyet yürütmeye başladığınız anda ürettiğiniz ve sunduğunuz hizmetin kamusal özelliği ortadan kalkar. Bu nedenle MEB yöneticilerine sorumluluklarını bir kez daha hatırlatır ve bu yanlı tutumlarını terk etmeye davet ederiz.
Cumhurbaşkanı adaylarına ve siyasi partilerin tamamına eşit mesafede olması gereken MEB, ortaya koyduğu yaklaşımla tartışma yaratmaktadır. Eğitim alanında yaşanan tahribat ve artık içerisinden çıkılmaz sorunlar ortada iken son 16 yılda yapılanları anlatma telaşına düşen MEB yönetimi, eğitim yönetiminin sadece son döneminin kendine ait olduğunu ürettiği görsellere yansıtarak kimin adına kamu hizmetini yürüttüğünü ortaya koymaktadır. Kamu yönetiminde devamlılık esastır ancak var olan yönetim kendinden önceki yönetimlere de yok sayarak, örtük şekilde velilerden oy istemektedir. Son günlerde kimi il milli eğitim müdürlüklerinin öğrencilerin iletişim adreslerini toplamaya başlaması ise kuşkuları artırmaktadır. Tüm kamuya ait olan bir kurumun bu şekilde yönetilmesi ve sağladığı olanakların bir siyasi parti lehine kullanılması kabul edilebilir bir durum değildir. Kamu emekçilerinin siyaset yapma hakkını savunan bir sendika olarak bizler MEB yöneticilerinin de siyaset yapma hakkını savunuruz, ancak;
Bulundukları makamların verdiği yetkileri ve sağladığı olanakları bir siyasi parti lehine kullanmadıkları sürece,
İsimlerinin önlerinde bulunan tüm unvanlardan vaz geçebildikleri sürece,
Kamu kaynaklarını bir siyasi partiye tahsis etmedikleri sürece,
Tüm kamu emekçileri ile eşit koşullar ve olanakları kullandıkları sürece.
En önemli konu ise, siyaset yapma hakkını kullandığı, sendikal faaliyet yürüttüğü için ihraç edilen, açığa alınan, sürgün edilen arkadaşlarımızın mağduriyetleri ortada iken, MEB Bürokrasisinin siyaset yapma hakkından söz etmesinin inandırıcı olmamasıdır.
MEB seçimler için hazırlandığı açık olan görsellerle eğitim alanında pembe bir tablo çizmeye çalışsa da bizler yaşanan sorunların takipçisi olmayı sürdüreceğiz. MEB tarafından rakamlarla oluşturulmaya çalışılan illüzyona karşı EĞİTİM SEN tüm kamuoyunu,
Mülakatla alınan, sözleşmeli istihdam edilen öğretmen arkadaşlarımızın yaşadığı sorunları,
Ataması yapılmayan 500 bin öğretmen arkadaşımızın yaşadığı sorunları,
Ortaöğretime geçiş sistemi ile mağdur edilen 1.200.000 öğrencinin ve velilerinin bir yıldır yaşadığı kabusu,
Okul öncesinden başlayarak değerler eğitimi adı altında, isteği dışında din eğitimi verilen milyonlarca çocuğun yaşadıklarını,
Proje okulu uygulaması ile okullarından ayrılmak zorunda kalan öğretmenlerimizi,
Kamu okullarına bütçe ayırmak yerine özel okullara verilen teşvikleri,
Yoksul ailelerin çocuklarının çocuk işçi olarak yaşamına devam etmesini, eğitim hakkından mahrum kalmasını,
Okuldan ayrılma oranlarındaki artışı ve açık okullara devam eden öğrencilerin sayısının 1.500.000 rakamına ulaşmasını,
Eğitim programlarını içeriğinin bilimsellikten ve laiklikten uzaklaştırılmasını,
Protokoller aracılığı ile dini vakıf ve derneklerin okulları kullanmasını,
Mutsuz, umutları ortadan kaldırılmış milyonlarca öğrenciyi ve onların geleceğini tartışmaya davet etmektedir.
En önemli tartışma zeminimiz kuşkusuz 24 Haziran tarihinde konulacak olan sandıktır. Bizlerde o gün, sandığa giderek tüm konularla ilgili görüşlerimizi ifade etmiş olacağız. MEB yöneticilerine çağrımız kamu yöneticiliğinin gereğini yaparak tarafsızlıklarını korumaları ve şu ana ortaya koydukları tutum ve davranışları sürdürmemeleridir.