MEB HAFTALIK DERS SAATLERİNDE GERİ ADIM ATMALIDIR

Eğitim Bir Sen İstanbul 1 Nolu şube başkanı Emrullah Aydın yaptığı açıklamada

MEB HAFTALIK DERS SAATLERİNDE GERİ ADIM ATMALIDIR

      Ülkemiz eğitim sisteminde yeni bir döneme girmiş olmanın, geleceğimiz adına önemli bir adım olduğunu belirtmek isterim. Milletimize yapılan on beş yıllık ihanet son bulmuş, halkımız eğitim kurumlarıyla yeniden barışmıştır.
     Yeni sisteme geçiş sürecinde sayın bakanın tespitlerinin, özellikle AB ülkeleriyle ilgili, istatistiksel kıyasların yerinde olmadığını düşünüyorum. Bu istatistiksel veriler, bakanlık tarafından yapıcı eleştirileri bastırmakta bir dayanak olarak kullanılıyordu. Sadece AB’nin eğitim istatistiklerinden yola çıkan bakanlık, uygulamadaki sıkıntıları tahminde geç kalarak tedbirsiz davranmıştır.
      Sayın Dinçer’in ders saatlerinde AB ülkeleriyle yaptığı kıyasa baktığımızda şöyle diyordu; “Eğitim sistemindeki değişikliğin nedeni OECD ülkeleri arasında öğrenci başarı sıralamasında çok gerilerde kalmamız. PISA araştırmalarında 31-32 ülke arasında son sıralarda yer alıyoruz. Özellikle de Matematik ve Fen derslerinde. Bir araştırma yaptırdık, gördük ki ilk 8 yıllık eğitim diliminde “kendi dilinde okuma yazma” dışındaki tüm derslerde OECD ülkelerinden çok daha düşük saatlerde eğitim veriyoruz. Örneğin AB ülkelerine göre Matematik’te 198 saat, Fen derslerinde 115 saat, Sosyal Bilimlerde 151 saat gerideyiz. Bunlar tam saat, yani 60 dakika. Bu durumda 45 dakikalık ders üzerinden hesaplanırsa örneğin Matematikte 264 ders eksik eğitim ortaya çıkıyor. Farkı kapatmak için ortaokuldan itibaren ders saati sayısını artırdık, seçimlik dersler ekledik”.  Açıklamaya bakıldığında Sayın Bakana hak vermemek çocuklara ihanet olur. Ama bu kıyas fasit bir kıyas olup, doğru değildir. Matematikte 198 saat bizden fazla eğitim veren AB ülkelerinin hangisinde ikili eğitim var? Hangisinde sınıf mevcutları 40’ın üzerinde? Ya da hangisinde ücretli, vekil öğretmenlik uygulaması var?
       İstatistiklerden yola çıkılacaksa öncelikle kendi ülkemiz verilerini dikkatli okumalıyız. Bakın ülkemizde tekli eğitim veren okulların Liselere Geçiş Sınavlarındaki başarısı, ikili eğitim yapan okulların çok üzerinde. Yine sınıf mevcutları ortalaması 25 ve altı olan(köy okulları hariç) okulların başarısı, şube başına düşen öğrenci sayısının 40 ve üzerinde olduğu okullardan daha iyi olduğu görülmektedir.  O halde bu ülkede AB ülkeleri ile eşit şartlara ulaştığımız zaman ders saatlerini hep beraber sorgulayalım. 
       İstatistiklere bu şekilde bakmadan, sadece ders saatlerinden yola çıkarsanız netice almanız mümkün olmaz. AB ülkelerinde Günde sekiz saat sabah, sekiz saat öğleden sonra olmak üzere, toplam 16 sat ders yapan kaç tane ikili eğitim kurumu var buna bakmak lazım. Yani sabah 06:30’dan akşam 19:30’a kadar ders yapılacak. İstanbul İzmir gibi kış aylarında güneşin saat 08 sularında doğup, akşam 17 sularında battığı bir ortamda, matematik dersi eksiğimizi gidermeliyiz demek ne kadar bilimseldir acaba? Bunu dillendirdiğimiz zaman sadece büyükşehirlere yönelik konuştuğumuzu, ikili eğitim yapan okul sayısının Türkiye’deki okul sayısına oranının sadece %30 olduğu gibi yine yanlış bir istatistiksel veriyle cevap alıyoruz. Şunu herkes iyi biliyor ki; evet, okulların %30’u ikili eğitimde, ama bu okullardaki öğrencilerimizin tüm öğrencilere oranı % 60’a tekabül etmektedir.
        Okullarımız kaderine terk edilircesine herkes bir şekilde ayar yapsın demek doğru değildir. Teneffüsleri kısaltmak ta asla çözüm olmayacaktır. Eee o zaman ne olacak? Bunun cevabını kimse bilmediği gibi, yetkililer sorunu da görmek istemiyor. Ya birilerinin çıkıp “ne olmuş 06:30 da başlayıp,  19:30 bitiririz, hiçbir şey de olmaz” demesi gerekiyor. Ya da haftalık ders saatlerinde acilen yeni bir düzenleme yapmak gerekir. Bizce ikinci seçenek geçiş sürecinde yapılması gereken doğru bir uygulama olur. Sistem oturup, fiziki şartlar iyileştirildiğinde eksik olduğuna inanılan ders saatlerin de yeni ayarlamaya gidilebilir.  

Güncelleme Tarihi: 25 Eylül 2012, 00:00
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER