AKP’nin politikalarını biliyoruz. Partinin sırtında yük olacağı düşünülenler, zamanı geldiğinde elimine edilir. Hüseyin Çelik ve Nimet Çubukçu da benzeri sonları yaşamıştır, ancak içlerinde hiçbirisi Ömer Dinçer kadar antipatik olmayı başaramamıştır.
Geldiği ilk günden buyana, ortalığı hallaç pamuğu gibi atan, Ömer Dinçer’i, sıkça kullandığı, yaptığını söylediği, bizim ise bir türlü göremediğimiz PARADİGMA DEĞİŞİKLİĞİ de kurtaramamıştır. Milli Eğitim Bakanlığı merkez teşkilatında yıllardır çalışan, bir çok üst düzey yöneticisinden, hizmetlisine kadar emektar insanları dahi gözünü kırpmadan silen, öğretmenleri daha ilk günden hasım ilan eden, kazanılmış haklarını bir bir budayan Ömer Dinçer, AKP İktidarının en sevilmeyen Milli Eğitim Bakanı ünvanını hakkıyla kazanmıştır.
Bakanlık görevine çok iddialı başlayan Dinçer, hiçbir eleştiriyi alamayan, her yaptığını doğru sayan ben bilirimci anlayışla, MEB’i projeler çöplüğüne döndürmüştür. Bilhassa, çevresine topladığı, eğitim kökenli olmayan, eğitim çalışanlarından çok uzak müsteşar ve insan kaynakları genel müdürü ile, bir acemiler ordusu yaratmış ve her geçen gün eğitim çalışanlarından uzak bir görüntü çizmiştir.
Türk eğitim Sen olarak, sık sık eleştirdiğimiz, karşı karşıya geldiğimiz, öğretmenleri güvercinlere benzeten, Bakan Dinçer’in ömrü bir güvercin kadar bile olmadı, göreve başladıktan 16 ay sonra,gelecek seçimlerde riskli görüldüğü için görevden alındı. Başbakan, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’le bir seçim yaşamayı göze alamadı. 850 bin kişilik eğitim çalışanlarının, 350 bin ataması yapılmayan öğretmenin Hükümete karşı infialini önlemenin tek yolu, Ömer Dinçer’i gözden çıkarmaktı ve gözünün yaşına bakılmadı, eğitimcilerin ateşi, şimdilik, Dinçer’i yaktı.
Eğitim çalışanlarının hükümete karşı kızgınlığını, Ömer Dinçer’i görevden almak yetecek midir? Öğretmenler, ataması yapılmayan öğretmenler Başbakan’ın kendileri ile ilgili sözlerini unutacak mıdır? Bu, artık, Sayın Başbakanın bundan sonraki tavrına, yeni Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın yaklaşımlarına ve becerisine bağlıdır. Öğretmenler bakımından, artık, cin şişeden çıkmıştır, 4+4+4 lük sistemin açtığı yaraları sarmak kolay değildir. Bakan, yandaş sendika ve siyaset üçlüsünün yarattığı güvensizlik ortamını ve kaosu çözmek, artık Nabi Avcı’nın ferasetine kalmıştır.
Türk Eğitim Sen olarak, Ömer Dinçer’in sadece 16 ay bakan olarak kalması, yaşattıkları ile hiç de hayırla yad edilmeyecek olması, yeni Bakan Nabi Avcı için yol gösterici olmalıdır, diye düşünüyoruz.Türk Eğitim Sen, öğretmen kökenli bir bakan olmamasına rağmen, yeni bakan Nabi Avcı’ya karşı asla peşin hükümlü değildir, milli eğitim bakanlarına dostluğumuz, onların eğitim çalışanlarına dostluğu kadardır.
Ömer Dinçer’in tek başına gitmesi yeterli değildir, oluşturduğu, insandan, insanlıktan ve eğitim çalışanlarından uzak bir kısım bürokratları da gitmelidir.(Görevini hak edenleri tenzih ederiz.)Yerlerine öğretmen kökenli yöneticiler getirilmelidir. Aksi takdirde, Dinçer’in yıktığı, eğitim çalışanları ile Bakanlık arasındaki köprüyü kurmak mümkün olmayacaktır.
60 yaş olgunluğuna ulaşmış sayın Nabi Avcı’nın, makamların gelip geçici olduğunu bilenlerden olmasını diliyoruz. Arkasından davul zurna çalınan bir milli eğitim bakanı olmak sayın Dinçer’e nasip oldu, yapmasını dilediğimiz hayırlı, adil, doğru ve gerçekten milli olan bir bakanlığı da Nabi Avcı’dan bekliyor, görevinin hayırlı olmasını diliyoruz. UNUTULMAMALIDIR, MAHKEME KADIYA MÜLK DEĞİLDİR.
TÜRK EĞİTİM SEN GENEL MERKEZİ
Güncelleme Tarihi: 24 Ocak 2013, 00:00