Cumhuriyet devrimlerine, Atatürk ilkelerine, alın terine ve emeğe sahip çıkan; gericiliğe, ırkçılığa ve bölücülüğe, emperyalizme karşı duran sendikamız Eğitim-İş olarak, konfederasyonumuz Birleşik Kamu-İş’e bağlı sendikalar ve binlerce kamu emekçisinin katılımıyla 15 Ağustos 2011’de saat 11:00’de Kurtuluş Parkı’nda toplanarak "grevli toplu sözleşme hakkı" için yaptığımız yürüyüş büyük bir coşkuyla ve başarıyla gerçekleşti. Türkiye’nin dört bir yanından katılan şube ve temsilcilik yöneticilerimiz, üyelerimiz ve destek veren demokratik kitle örgütleriyle birlikte "Grev hakkımız engellenemez", "Esnek, güvencesiz çalışmaya hayır", "Yaşasın toplu sözleşmeli grevli sendikal mücadelemiz", "Yüzdelik zamlara hayır" yazılı dövizlerimizle toplu sözleşmeye ilişkin istemlerimizi dile getiren sloganlar atarak Ziya Gökalp Caddesi’nde coşkulu bir yürüyüş yaptık.
12 Eylül 2010 tarihinde yapılan anayasa değişikliği ile kamu çalışanlarına sözde toplu sözleşme hakkı getirilmiştir. Ancak yapılan değişiklik gerçek anlamda bir toplu sözleşme özgürlüğü getirmediği gibi grev hakkı da içermemektedir. Oysa kamu çalışanlarının grev ve toplu sözleşme hakları uluslar arası sözleşmelerle evrensel bir insan hakkı olarak anayasal güvence altındadır. Yapılması gereken fiili olarak toplu sözleşme hakkının kullanılması, eğer hükümet toplu sözleşme masasına oturmazsa grev kararı almaktır. Bunun dışında yapılacak olan düzenlemelerin hiçbiri evrensel ilkelere uygun olmayacak, hem de kamu çalışanları tarafından kabul edilmeyecektir.
Bu uygulamanın, 9 yıldır bir oyun olarak sürdürülen toplu görüşme düzeninden bir farkı olmadığını ortaya koymak ve “grevli toplu sözleşmeli sendika hakkı” talebimizden asla vazgeçmeyeceğimizi haykırmak için çıktığımız alandan, gür bir sesle halkın tüm kesimlerini mücadelemizi desteklemeye çağırdık.
Eğitim-İş Genel Başkanı Veli Demir, yürüyüşün ardından gerçekleştirdiği konuşmasına, engelleri ve barikatları aşarak alana gelen kamu emekçilerini selamlayarak başladı. “Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk’ten, TÖS’ten, TÖB-DER’den aldığımız mirasa ihanet etmedik, bundan sonra da ihanet etmeyeceğimize söz veriyorum.” diyerek sözlerine devam eden Demir, “Bedeli, sonucu ne olursa olsun, kamu çalışanlarına, eğitim çalışanlarına, bu ülkenin yurtsever insanlarına ihanet etmeyeceğiz, ihanet edenlere de engel olacağız.” dedi. “Bugün ülkemiz siyasal, sosyal, ekonomik anlamda çok ciddi sorunlarla karşı karşıyadır. Ülkemizin dış işleri ve iç işleri başka ülkelere, ekonomisi IMF’ye ve Dünya Bankası’na havale edilmiştir. Yurtsever kamu emekçileri olarak, bu ülkede bin yıldır oluşan kardeşliği, birliği beraberliği bozmak isteyen sahte demokratlara asla müsaade etmeyeceğiz. Bundan sonra da Mustafa Kemal Atatürk’ten, Fakir Baykurt’tan, Tıbbiyeli Hikmet’ten aldığımız devrimci mirası koruyarak yolumuza devam edeceğiz.” sözleriyle konuşmasına son verdi.
Ardından Birleşik Kamu-İş Genel Başkanı Hasan Kütük yaptığı konuşmada 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu’nda birtakım düzenlemeler yapılarak, bunun Ekim ayında TBMM'ye getirileceğini anımsattı. Her yıl 15 Ağustos'ta gerçekleştirilen toplu görüşmelerde açıklama yapanların bu yıl sesini çıkarmadığını ifade eden Kütük, "Toplu görüşme yerine toplu sözleşme yapıyoruz aldatmacası bizim için bir anlam ifade etmiyor. Sendika demek grev demektir, grev hakkı olmayan sendikanın adı sadece sendika olur." dedi. Türkiye'nin ulusal egemenliğine, geleceğine, bağımsızlığına ve bütünlüğüne saldırıların arttığı bir dönemden geçildiğini ve bu süreçte, Birleşik Kamu-İş ve bağlı sendikalarının demokratik duyarlılıklarını ortaya koymaya devam edeceklerini ifade etti. Grevli toplu sözleşmeli sendika hakkının "olmazsa olmaz" nitelikte olduğunu vurgulayarak, yasa teklifinin TBMM'ye sunulacağı Ekim ayında Birleşik Kamu-İş ve bağlı sendikalar olarak daha güçlü bir şekilde Ankara'da olunacağını belirtti.
RESİMLERİN ÜZERİNE TIKLAYINIZ
Güncelleme Tarihi: 17 Ağustos 2011, 00:00
