Türk Eğitim-Sen’in bünyesinde başörtülü ve başörtüsüz on binlerce üye barındırdığı, kamuda kıyafet serbestliği için büyük eylemler yapmış öncü bir sendika olduğu bildirilen dava dilekçesinde, Ataklı’nın gerek mimikleri, gerekse konuşma üslubunun küçük düşürücü, incitici, onur kırıcı ve saldırgan olduğu ifade edildi.
Ataklı’nın kamu düzeni için tehlikeli olabilecek bir şekilde düşmanlığa ve kin beslemeye alenen tahrik ettiği belirtilen 2020/67296 No’lu dosya numaralı suç duyurusu dilekçesinde, “Şüphelinin bu saldırgan ve tahrik eden açıklamaları ‘ifade özgürlüğü’ ya da ‘basın özgürlüğü’ değildir. Bu, belli bir silsilede tekrar tekrar ortaya atılan Türk milletinin huzurunu, inancını hedef alan büyük bir oyunun suflesidir ” denilmiştir.
Ataklı’nın kamu çalışanı öğretmenin; onur, şeref ve saygınlığını rencide eden açıklamalarda bulunduğuna dikkat çeken dilekçede, Ataklı hakkında kamu davası açılması istenmiştir.
Öte yandan Geylan yaptığı açıklamada EBA üzerinden yürütülen hizmetin takdir edilmesi gerekirken, öğretmenlerin kıyafetleri üzerinden yapılan sözde eleştirileri ilkel ve bağnaz bir düşüncenin yansıması olduğunu vurgulayarak, bu düşünce yapısının, milletçe birliğe en çok ihtiyacımızın olduğu bu günlerde korona kadar tehlikeli bir virüs olduğuna dikkat çekerek şunları ifade etti: “Şu anda dünya görüşü, siyasi ya da sosyal duruşu farklı yüzlerce meslektaşımız, (belki de sıhhatlerini riske ederek) çocuklarımızın eğitim süreci kesintiye uğramasın diye fedakârlıkla hizmet veriyor. Bu sıkıntılı günleri birlik ve beraberlikle aşacağız.
Hastalıklı zihinlere sesleniyorum: Sabote etmeyin başka ihsan istemez! Öğrencilerimizin eğitim süreci için üstün gayret gösteren meslektaşlarıma ve emeği geçen herkese çocuklarımız ve velilerimiz adına teşekkür ediyorum.”
ANKARA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA
MÜŞTEKİ: Türk Eğitim Sen
Talip Geylan
VEKİLİ: Av. Emrah AYTEKİN
ŞÜPHELİ: CAN ATAKLI
SUÇ: TCK 216. ve 125. Maddeleri
SUÇ TARİHİ: 23.03.2020
Müvekkil Sendika; Türkiye’nin önde gelen sivil toplum kuruluşlarından biri olup kamu çalışanların hak ve menfaatlerini koruyan gözeten en etkin sendikadır. Bünyesinde başörtülü ve başörtüsüz on binlerce üye barındırmaktadır. Kamuda kıyafet serbestliği için büyük eylemler yapmış öncü bir sendikadır.
Can ATAKLI isimli kişi “Tele 1” isimli televizyon kanalında “Gün Başlıyor” isimli programda saat 09:22 sıralarında Milli Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlanıp televizyon kanallarında sunulan uzaktan eğitim programında görev alan bir öğretmenle ilgili aşağılayıcı bir üslupla mesnetsiz bir konuşma sergilemiştir.
Başörtülü olan öğretmeni başörtüsünden dolayı aşağılamış ötekileştirmiş, dini inancını yaşamasından dolayı hedef haline getirmiştir.
Şüpheli aşağılayıcı bir üslupla
“öğretmen de türbanlı anlatan da o”,
“bunu yapmaları bence yanlış”,
“ ama milyonlarca öğrenciye rol model olarak türbanlı öğretmeni vermek çok yanlış”,
“öğretmenin görüntüsü türbanlı öğretmen değil”,
“var mı var maalesef var”,
“ilkokulu 1. sınıf öğrencilerinin tamamına türbanlı öğretmeni olan var olmayan var hiç türbanlı öğretmen görmemiş olan ver gören var”
“şimdi buraya onu niye koyuyorsun”
“facia bir şey olamaz burada yapmayın bari” sözlerini söylemiştir.
Şüpheli konuşmasında; inancın gereği olarak ve yapılan mevzuat düzenlemeleriyle de kamusal alanda kullanılmaya başlanan başörtüsünü ve başörtüsü kullanan kamu çalışanlarını adeta düşman ilan etmiştir.
Şüphelinin mimikleri konuşma üslubu başörtüsü bağlamında; küçük düşürücü, incitici, onur kırıcı, saldırgan, ayrımcılık söylemi yoğun ve nefret uyandırıcı ifadelerle halkın bir kesimini din anlayışı bakımından kamu düzeni için tehlikeli olabilecek bir şekilde düşmanlığa ve kin beslemeye alenen tahrik etmektedir.
Böylece bunlara karşı toplumun bir bölümünün din farklılığına dayalı olarak kamu düzeni için tehlikeli olabilecek bir şekilde düşmanlığa ve kin beslemeye alenen tahrik etmiş, başörtüsünü ve başörtülü kamu çalışanlarını alenen aşağılamıştır. Bu suretle TCK’nın “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama” başlıklı 216. Maddesini ihlal etmiştir.
Şüphelinin bu saldırgan tahrik eden açıklamaları öncelikle bir düşünce değildir, ya da “ifade özgürlüğü” ya da “basın özgürlüğü” değildir. Belli bir silsilede tekrar tekrar ortaya atılan Türk milletinin huzurunu inancını hedef alan büyük bir oyunun suflesidir.
Şüpheli de bu oyunun sözlerini tekrarlamakla görevli oyuncusudur. Dolayısıyla bu sözler, düşünce özgürlüğü kapsamında değerlendirilmemelidir. Nitekim; iftira, küfür, onur, şeref ve saygınlığı zedeleyici söz ve beyanlar, savaş kışkırtıcılığı, hukuk düzenini cebir yoluyla değiştirmeye yönelten, nefret, ayrımcılık, düşmanlık ve şiddet yaratmaya yönelik bulunan ifadeler ise düşünce özgürlüğü bağlamında hukuki koruma görmemekte, suç sayılmak suretiyle cezai yaptırımlara bağlanmaktadır.
Ayrıca dikkat edilmelidir ki, gerek basının haber verme hakkının, gerekse eleştiri hakkının sınırlarının kasten aşılması madde 216’daki suçu oluşturacağı gibi, TCK’nin 218. maddesinde, bu suçun basın ve yayın yoluyla işlenmesi, cezayı arttıran bir nitelikli unsur olarak düzenlenmektedir.
Şüpheli başörtülü bir öğretmene basın huzurunda alenen hakaret etmiştir. Kamu çalışanı öğretmenin; onur, şeref ve saygınlığını rencide eden açıklamalarda bulunmuştur. Başörtülü öğretmenin rol model olamayacağını bu durumun facia olduğunu açıkça dile getirerek TCK.nın “Hakaret” başlıklı 125. Maddesini (3/b) ihlal etmiştir.
“Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden” eden başörtüsü taktığı için bir öğretmene “hakaret” eden bu sözler cezasız kalamaz.
Bu sebepler ve sayın makamınızın resen gözeteceği sebeplerle şüpheli hakkında gerekli araştırmanın yapılarak hakkında kamu davası açılmasını saygılarımızla arz ve talep ederiz.
Müşteki Vekili
Av. Emrah Aytekin