ÇOCUKLARIMIZA SİZ TÜRK DEĞİL TÜRKİYELİ ! ...

ÇOCUKLARIMIZA SİZ TÜRK DEĞİL TÜRKİYELİ ! ...
Bölücü eşkıyabaşıyla başlatılan müzakereler kimine göre barış, kimine göre  de ihanet sürecidir. 30 yıldır bölücü terör; 40 bine yakın insanımızın katline, daha fazlasının yaralanmasına, bir okadarının da uzuvlarını kaybetmesine sebep olmuştur.  Ayrıca devlete ekonomik maliyeti de 500 milyar doları aşmıştır.
AKP’nin iktidara gelmesiyle birlikte, PKK terör örgütünün bir kısım talepleri arka arkaya yerine getirilmiştir. Ancak, bölücü terör örgütü, her yeni düzenlemenin ardından eylemlerini azaltacağına daha da artırmıştır. Örgüt kendi tabanını “vura vura haklarımızı alıyoruz” diyerek  zinde tutmuştur.
Son 50 yılın en güçlü halk desteğini arkasına alan ve 3. dönem iş başında bulanan hükümet, bölücü terörle mücadele yerine, İmralı canisiyle pazarlığı tercih etmiştir. Başbakan işe; İmralı canisinin Dağa ve Avrupa’ya mektuplar yazmasını, daha sonra da 21 Mart Nevruz Kutlamalarında Diyarbakır’a mesajının gitmesini sağlayarak başlamıştır. Bölücü başının Diyarbakır’da okunan mesajından da rahatsızlık duyulmamış, sadece  bölücü paçavralarının arasında neden  “bayrağımızın” olmadığı eleştirilmiştir.
Aslında Diyarbakır’da okunan mesajda,  “terör bitirilmiyor ve milletten özür de dilenmiyordu.” Sadece eşkıya başı, yandaşlarına Kandil’i adres gösteriyor, daha da önemlisi, “30 yıllık isyanın lideri olduğunu ve hedefine ulaştığını” söylüyordu. Ancak, ulaşılan hedefin ne olduğunu söylemiyordu.
Ulaştığı hedef ise; Türk Devlet yönetiminin barış adına, “isyanın lideriyim diyen adama diz çökmesidir. Boyun eğmesidir. Yaptıkların yeter, ne istersen yapalım, yeter ki kan dökme. Sana teslim oluyoruz” demektir. Bu utanç verici tablo yetmezmiş gibi, iktidar “katil başını barışın kahramanı” olarak milletimize lanse ediyordu.
Bu süreci desteklemeyen ve İmralı canisi ile Başbakan’ın birlikte yola koydukları sözde Barış Trenine binmeyenler ise, “Kandan beslenenler, terörün devamından yana olanlar ve  insanlık düşmanları” olarak aşağılanıyorlardı. Ne hazin tablo ki, 40 bin insanımızın katline sebep olmuş eşkıya başı masum ve barışçı, katil başı ve yandaşlarından hesap sorulsun diyenler, barış düşmanı, kandan beslenenler oluyordu.
Başbakanımız, her geçen gün katil başının cezaevi şartlarını düzeltiyor, onunla ilgili zinhar! kötü bir söz de söylemiyor. Daha da ileri giderek, Osmanlı’da da “Eyalet Sistemi vardı. Neden şimdi Türkiye’de olmasın?” diyebiliyordu.  Anayasadan Türklüğün çıkartılmasını istiyor. Israrla 36 etnik gruptan bahsediyor. Daha önemlisi her sözünde “Tek Millet, Tek Devlet, Tek Bayrak” diyor. Ancak, ben “Tek Dil” demedim diyerek, asıl amacını da söylemiş oluyordu. Bütün bunları bile bile yapıyor. O da biliyor ki, Tek Millet tanımında Dil Birliği de vardır. Yani “Tek Dil” olmazsa olmazdır. 
Çünkü Millet tanımı şöyledir; “Aynı topraklar üzerinde yaşayan, aralarında dil, tarih, duygu, ülkü ve gelenek birliği olan insan topluluğuna Millet” denir.
Başbakanımızın acelesi var. Seçimler yaklaştı. Anayasanın değişmesi lazım. Anayasa değişikliği için verdiği süre doldu. “Muhalefete bizimle aynı hizaya gelirseniz ne ala! Yoksa bölücü eşkiyanın uzantısı Parti ile Anayasa yaparız” diyor. Aslında açıkça şunu söylüyor öteden beri;  “Türklük yerine Türkiyelilik, tek dil yerine çok dil.”  Böylece üniter yapı ortadan kalkacak, eyalet sisteminin yolu açılacaktır.
Kimliksiz bir Anayasa bölünmenin ilk adımı olacaktır. Sadece Kürtlere verilen haklarla kalınmayacaktır. Başbakan’ın 36 etnik grup diye saydıkları da hak talep edecekler ve ülkemizde 36 etnik grubun okulları olacak. Ayrı tedrisat görecekler ve millet birbiriyle ayrışacaktır. Neticede, ya Yugoslavya gibi bölüneceğiz, parçalanacağız! Ya da Osmanlı’nın son dönemi gibi yok olacağız!
Bu hususta, 530 yıl önce ataları İspanya’dan göç eden, aynı zamanda Tayyip Bey’in okul arkadaşı olan Yahudi Vatandaşımız işadamı Rafael Sadi endişelerini şöyle ifade ediyor;

“Ben ecdadı 1492 yılında İspanya'daki engizisyondan kaçıp Osmanlı Türkiyesince kucak açılmış ve kabul edilmiş, Yahudi dinine mensup bir Türk vatandaşıyım.

1955 yılında doğup 1961 yılında ilkokul 1.sınıfına girdiğim günden itibaren "Türküm, doğruyum, çalışkanım" tümceleri ile beynime benim Türk olduğum kazıldı.

Bayrağım ve Milli Marşımın ne olduğu öğretildi ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak kurucusu Atatürk’ün söylediği "Ne mutlu Türküm diyene” sözünü okul duvarında, kitabımda ve her türlü malzemenin üzerinde öğrenerek büyüdüm.

Şimdilerde birileri kalkacak ve bana "… sen Türk değil Türkiyelisin" diyecek ve ben de "… peki haklısınız diyeceğim".

Hadi canım sen de...

Ne olacak benim 50 yıllık eğitimim, öğrenimim. Ne olacak 32 yaşına gelmiş oğluma, 29 yaşına gelmiş kızıma verdiğim Türk eğitimi kimliği, şimdi kalkıp kendilerine kusura bakmayın çocuklar biz Türk değilmişiz, sadece Türkiyeliymişiz mi diyeceğim?

Bunun adına milleti bölmek, halkı parçalamak denmez mi? Kimse bana üst kimlik, alt kimlik hikayeleri anlatmasın. Her birimiz bu ülkede ne olduğumuzu biliyoruz. Dinlerimiz, ırksal veya yöresel farklılıklarımız olabilir ve bu hiç bir zaman bizleri rahatsız etmedi. Şimdi ne oldu da birden bire azınlık sayılacakmışım? Benim atalarım kendilerine özel haklar verebilecek azınlık statüsünü Lozan anlaşmasında bile kabul etmemişler. "Biz Türk vatandaşıyız" deyip azınlık haklarını red etmişlerdir.

Lütfen dikkat edelim. Birileri Türkiye ile oynamak istiyor. Yarın öbür gün bakacaklar diyecekler ki"eee..! bakın sizin tamamınız Türk değilmiş. 70 milyon Türk’ten şu kadarı Kürt, şu kadarı Alevi, şu kadarı Süryani, şu kadar Keldani, bu kadarı Laz, öbürleri Yahudi, bilmem ne kadar Ermeni, kala kala 1 milyon Türk kaldı. Bu kadar Türk için de bu kadar 777 bin kilometre kare arazi fazla. Gelin şunu efendi efendi paylaşın derler adama. Ne olacak şimdi..? Gözümüzü 4 değil 24 açsak yetmez, bu iş yanık kokuyor… yanık!”
TÜRK BÜRO-SEN GENEL BAŞKANI
Fahrettin YOKUŞ
Güncelleme Tarihi: 02 Nisan 2013, 00:00
YORUM EKLE
YORUMLAR
nejmi tut
nejmi tut - 11 yıl Önce

ağzına sağlık.milletin duygularını ancak bu kadar anlatan bir yazı olabilir.bunları tartışmak bile üzücü.çünkü bunlar asla olmayacak şeyler.

SIRADAKİ HABER