AVUKATLARIN SORUNLARI HALA ÇÖZÜLEMEDİ...

TÜRKİYE KAMU-SEN GENEL TEŞKİLATLANDIRMA SEKRETERİ VE TÜRK BÜRO-SEN GENEL BAŞKANI FAHRETTİN YOKUŞ’UN YAZILI BASIN AÇIKLAMASI

AVUKATLARIN SORUNLARI HALA ÇÖZÜLEMEDİ...

AVUKATLAR GÜNÜ GELDİ AMA KAMU AVUKATLARININ SORUNLARI HALA ÇÖZÜLEMEDİ

 

Bilindiği gibi 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle Hükümet bazı unvanlarda ek gösterge değişikliğine gitmiş, bu ayrımcılıktan dolayı da hem uzmanlar kendi aralarında hem de denetim elemanları ile hukukçular çeşitli ayrıma tabi tutulmuştur.

Kamu avukatları yoğun olarak her ne kadar Maliye Bakanlığı’nda çalışsalar da, pek çok kamu kurumunun (Hukuk Müşavirlikleri) dışında kalan avukatlarımızın özlük hakları Hukuk Müşavirliklerinde istihdam edilen avukatlarımızla aynı değildir. Sendika olarak, hizmetlimizden üyemiz olabilen Şube Müdürlerine kadar her unvandaki çalışanlarımızın sorunlarını çözmek adına çabalarımızı sürdürmekteyiz.


Kamu avukatlarının feryadını geçtiğim sene ilk defa yapılan Toplu Sözleşme Görüşmelerine taşımıştık.

Şuan binlerce dosya yükü altında ezilen Hazine Avukatlarına ilave iş yükü yüklendiğini, bu gidişle yakında tecrübeli avukat kalmayacağını belirten hazine avukatları, huzursuz olduklarını ve özlük haklarının iyileştirilmemesi yüzünden hakimliğe ya da uzman kadrolarına geçmeye çalıştıklarını ifade ediyorlar.

Türk Büro-Sen olarak, kamuda çalışan avukatların özlük, mali ve mesleki sorunlarının biran evvel çözülme kavuşturulması için bugüne kadar üzerimize düşen ne varsa yerine getirdiğimizi ve bundan sonra da getireceğimizi bildirir, tüm avukatların 5 Nisan Avukatlar Gününü kutlarız.

HAZİNE AVUKATLARININ SORUNLARI VE TALEPLERİ

 

Başhukuk Müşavirliği ve Muhakemat Genel Müdürlüğüne bağlı yurt genelinde 1166 Hazine Avukatı görev yapmaktadır. Hazine avukatları tarafından bu güne kadar takip edilen dava sayısı 550-600 bin civarındadır. Bu davalar yalnızca genel bütçeli idarelerin adli davalarıdır.

 

Hazine avukatları diğer kamu avukatlarına göre en fazla iş yoğunluğu ve çeşitliliği bulunan avukatlardır. Ülke çapında illerde muhakemat müdürlükleri ve ilçelerde hazine avukatlıkları olmak üzere en geniş taşra teşkilatı olan Başhukuk Müşavirliği ve Muhakemat Genel Müdürlüğü bünyesinde çalışmaktadırlar.

 

Mülga 4353 sayılı Kanun gereği sadece genel bütçeli kamu idarelerinin adli davalarını takiple görevli olan Hazine avukatları, 659 sayılı "Genel Bütçeli Kamu İdareleri İle Özel Bütçeli İdarelerin Hukuk Hizmetlerinin Yürütülmesi" hakkındaki Kanun Hükmünde Kararname ile;

 

  • Talepleri halinde hem genel ve hem de özel bütçeli idarelerin hukuk hizmetlerinin yürütülmesiyle görevlendirilmiş,

 

  • Bu idarelere ait adli davaların yanında idari davaların takip ve savunulması görevini de üstlenmişlerdir.

 

Bu kararname kapsamında Hazine avukatlarının görev ve sorumluluk alanları oldukça genişlemiş ve iş yükleri birkaç katına çıkmış, temsil kapsamına alınan kurum sayısı 52 iken 204 adet olmuştur.

 

Öte yandan, 659 sayılı Kararnamede; kapsamdaki idarelerin davalarını kendi avukatları eliyle takip etmeleri hususunu düzenlemiş, ancak idarelere Hazine avukatlarından muhakemat hizmeti talep etme imkanı da getirmiştir. Buna göre muhakemat müdürlükleri ve hazine avukatlıklarında görev yapan Genel Müdürlüğümüz Hazine avukatları, taşrada teşkilatı veya avukatı bulunmayan ve hatta her türlü ihtiyaç halinde genel ve özel bütçeli idarelere talepleri halinde hizmet verebilecektir.

 

Kararname 02/11/2011 tarihinde yürürlüğe girmiş ve henüz çok yeni olmakla birlikte özellikle İstanbul, Ankara gibi büyük iller başta olmak üzere iş yoğunluğunda hızlı bir artış başlamıştır. Evvelce teşkilat kanunlarında hukuk birimi veya avukat bulunmayan Adalet Bakanlığı İşyurtları Kurumu, Türkiye Adalet Akademisi Başkanlığı gibi özel bütçeli kuruluşlar Bakanlığımız Hazine avukatlarından hizmet talep eder hale gelmiştir. Ayrıca üniversiteler veya YÖK gibi birçok özel bütçeli idareye 4353 sayılı Kanun zamanında hukuki danışmanlık hizmeti verilemezken, 659 sayılı KHK ile bu mümkün olmuş, bu idareler de hukuki danışmanlık talep etmeye başlamıştır.

 

Bu vesile ile hem hukuki danışmanlık ve muhakemat hizmeti bakımından iş yükü ve kapsamı birkaç katına çıkacak. Hazine avukatlarının özlük haklarında hiçbir iyileştirme yapılmamış, 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile özlük hakları daha düşük olan avukatların maaşları Hazine avukatlarına eşitlenmek suretiyle, eşit işe eşit ücret ilkesi getirilmeye çalışılmıştır. Ancak yukarıda açıklamaya çalıştığımız gerekçelerle Hazine Avukatlarının işlerinin diğer idarelerin avukatlarının işlerinin belki iki, belki üç katı olacağı hususu gözden kaçırılmıştır.

 

Bütün bunlara bakıldığında, hazine avukatları devleti savunduğuna göre ve bütün kamu çalışanlarının haklarını da devlet tespit ettiğine göre, hazine avukatlarının her yönden çok iyi çalışma şartlarına sahip olmaları gerektiği kabul edilecektir. Ama ne yazık ki devlet, kendini savunan bu kişilere adeta üvey evlat muamelesi yapmaktadır. Elbette devletin kamu personeline sağlayacağı şartların çok iyi olabilmesi, ekonomik ve mali yönden çok güçlü

olmasına bağlıdır. Ancak, adaletin sağlanması için bu şart değildir. Aynı veya benzer işi yapan kamu görevlileri arasında, gerek mali yönden, gerek statü yönünden uçurumlar bulunmasının hiç bir makul izahı yoktur.

 

Hazine avukatlarının hak ve statüleri tespit edilirken, aynı ortamda aynı faaliyeti beraberce icra eden hakim ve savcıların durumu kıyas alınmalıdır. Ancak bu kıyas yapıldığında, ortaya büyük uçurumlar çıkmaktadır.

 

Avukatlık hizmetleri sınıfına dahil Hazine avukatları, fiilen çalıştığı süre içinde vekalet ücreti dahil olmak üzere 2900 TL, emekli olduklarında ise yaklaşık 1100-1300 TL maaş almaktadırlar. Bu durum zaten çalışırken de zor geçinen ve halen emekliliği düşünen birçok avukatın çalışmaya devam etmek zorunda kalmasına neden olmaktadır. Emekli olanlar ise emekli maaşları ile geçinemez durumdadır. Özlük haklarının yetersizliği, meslekten başkaca yükselme yollarının bulunmaması avukatların moral ve motivasyonlarını olumsuz etkilemektedir.

 

Yıllardır maaşlarının artacağı umuduyla bekleyen, özlük hakları hakimler ve savcılar gibi diğer meslek mensuplarından oldukça geride kalan, sabırla haklarının verilmesini bekleyen Hazine Avukatlarının, kariyer meslek mensubu yapılması, özlük haklarının 3600 ek gösterge, 2000 makam tazminatı verilmek suretiyle en az emsallerinin seviyesine çıkarılması, oldukça ağır iş yükü ve sorumluluk altında olan avukatlara yeni bir şevk ve moral sağlayacaktır.

 

İdare avukatı yalnızca kendi idaresinin hukuk hizmetlerini yürütürken ve esnada yalnızca birkaç mevzuata hakim olmak durumunda iken, Hazine avukatı tüm idarelerin hukuk hizmetlerini yürütmek ve yürütebilecek kapasite olmak zorundadır. Her çeşit işin altına imza atmak ve sorumluluk almak zorunda olmakla birlikte diğer idare avukatları ile aynı maaşı almak durumunda bırakılmış, özlük haklarında yıllardır defalarca sözler verilmiş olmasına rağmen hiçbir iyileştirme söz konusu olmamıştır. Bu sebeplerle kararname amacının aksine eşit unvana eşit ücret değil, eşit unvana eşit ücret sonucu yaratmış, Hazine avukatları aleyhine eşitsizlik doğurmuştur.

 

Diğer taraftan, Hazine avukatlarının takip ettikleri davalar ve icra işlerinde; davaların süresinde açılmaması, dava takiplerinin aksaması, aleyhe verilen kararlar hakkında süresinde kanun yollarına gidilmemesinden doğabilecek kamu zararlarından hukuki ve cezai her türlü sorumluluğu bulunmaktadır. Altına imza attıkları trilyonluk davalar veya icra işlerinde avukatların bu mesleki sorumluluğa karşı herhangi bir sigortası da bulunmamaktadır.

 

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 36. maddesindeki düzenlemeye göre bir çok meslek mensuplarına göreve başlarken ek dereceler verilmişken, hazine avukatlarına ek derece verilmemiştir. Mesela, mimar, mühendis, jeolog, hidrolog, fizikçi, doktor, eczacı, biyolog gibi bir çok meslekte göreve 8. dereceden başlanırken, avukatlıkta 9. dereceden göreve başlanılmaktadır. Bu da, ciddi manada hazine avukatları aleyhine haksızlık ve eşitsizliğe sebep olmaktadır. Yine Hakim ve Savcılar iki yılda bir derece alırken, kamu avukatları üç yılda bir derece almaktadırlar.

 

Vekalet ücreti sorunu, hala daha kamu avukatlarının kanayan yarası halindedir. Hiç bir meslek mensubuna yapılmayan bu adaletsizlik ve haksızlık, kamu avukatlarına neden reva görülmektedir? Bunun hiç bir izahı yoktur. Bir çok meslekte döner sermayeden maaştan bile fazla pay alınmakta iken, kamu avukatlarının karşı taraftan tahsil ettikleri ve hazineye hiç bir yük getirmeyen vekalet ücretine limit konmasının ve bu limitin de komik derecede düşük tutulmasının izahı ne olabilir? Bir uzman doktor, döner sermayeden bir aylık maaşının 7 katı miktarında pay alabilirken, bir kamu avukatının alabileceği yıllık vekalet ücreti aylara bölündüğünde, yaklaşık maaşının beşte birine denk gelmektedir. Üstelik Avukatlık Kanunu'nun 164/son maddesinde, karşı tarafa yükletilecek vekalet ücretinin avukata ait olacağı düzenlenmiş olmasına rağmen, hala limit uygulamasından vazgeçilmiş değildir. 659 ile memur avukatlara limit konmuş iken serbest çalışan avukatlardan hizmet alınması halinde limit olmaması manidardır.

 

Hazine avukatları, statü olarak klasik devlet memuru statüsünde değerlendirildiği için, tefriş ve denetleme yönünden de aynen diğer devlet memurları gibidirler. Bir hakimi veya savcıyı, hakimlik mesleğinden gelen adalet müfettişlerinden başkası denetleyemezken, bu sistem sayesinde bir avukatı, meslek mensubu olmayan, hatta hukukçu dahi olmayan kişiler denetleyebilmektedir. Hatta bu imkan kimi zaman avukatlar üzerinde baskı unsuru olarak da kullanılabilmektedir. Bunun da nedeni, hazine avukatlarının bağlı bulunduğu bir üst örgütlenme biçiminin olmayışıdır.

 

Bir çok kamu kurumunda tamim, genelge, sirküler gibi düzenleyici işlemler yapılmakta, tabiatı itibariyle çok farklı bir meslek olan avukatlığın mevzuatına, meslek ilkelerine uygun olup olmadıklarına bakılmaksızın, hazine avukatlarının da bu talimatlara harfiyen uymaları talep edilmekte, bu durum da, hazine avukatlarını teftiş ile disiplin arasında sıkıştırmaktadır. Avukatlık mesleğinde, ilk sırada mesleki mevzuata yer verilmesi asıl olmasına rağmen, kamu kurumlan bu hususu hiç nazara almamaktadır. Sonuçta mağdur olan yine hazine avukatları olmaktadır.

 

Hazine Avukatlarının, klasik, mesleki unvanı olmayan bir devlet memuru olmadıkları, özel kanunu olan bir resmi unvan taşıdıkları gerçeği karşısında, bu meslektaşlarımızın görevlerini yapmaları sırasındaki iş ve işlemlerin denetimi, ancak kendileri gibi fiilen Avukatlık yapan, idarenin etkisinden bağımsız Avukatlarca yapılmalıdır. Zira hukuk, çok geniş kapsamlı bir bilim dalı olup, sadece birkaç hukuk dalında, kısıtlı eğitim almış, uygulama ile ilgili hiçbir bilgisi olmayan kişilerin. Avukatlık unvanını kazanmış bir ferdi denetlemesi, en başta Hukukun ve Yargının bağımsızlığı ilkesine müdahale anlamı taşımasının yanı sıra. Avukatlık mesleğinin onuruna ve kutsallığına karşı bir tavır olarak algılanacaktır. Aynı şekilde, kısıtlı hukuk bilgisi ile yapılan inceleme ve yorumlar, mesleğini yapmaya çalışan avukatın görevden alınması gibi telafisi güç sonuçlar doğurmaktadır.

 

Çözüm, HSYK gibi, avukatların da bağımsız veyahut da en azından Adalet Bakanlığı bünyesinde kurulacak olan bir kurul tarafından denetlenmesidir.

 

SONUÇ:

 

Ülkemizde kamu çalışanlarının her kesiminin sorunları olmakla beraber, üzerinde hiç bir çalışma yapılmayan ve yılların birikimi ile sorunları devleşen ve kronikleşen tek kamu çalışanları hazine avukatlarıdır. Zaman zaman bazı kesimlerin hakları iyileştirilmesine rağmen, hazine avukatlarına özgü bir iyileştirme yapılmamış olduğu bu nedenle yukarıda bahsedilen hazine avukatlarının özlük , statü ve mali haklarına ilişkin düzenlemelerin acilen yapılması gerektiği hususunda bilgi ve gereğini arz ederim.

Güncelleme Tarihi: 05 Nisan 2013, 00:00
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER