Prof. Dr. Ayşegül Ketenci, ’’Cips, katkı maddeli gıdalar, kızartmalar, sucuk ve salam gibi işlenmiş kırmızı etler, kızarmış tavuk ve patates gibi kızartılmış gıdalar fibromiyalji hastalarımızda vücuttaki ağrıyı arttıran faktörler’’ dedi.
Türkiye Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Derneği, Dünya Fibromiyalji Günü nedeniyle bu konuda farkındalığı artırmak için İstanbul’da basın toplantısı düzenledi. Toplantıya Türkiye Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Derneği Başkanı Prof. Dr. Ayşegül Ketenci, Türkiye Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Derneği İkinci Başkanı Prof. Dr. Dilşad Sindel ve Türkiye Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Deniz Evcik katıldı. Toplantıda fibromiyalji hastalığı hakkında bilgiler paylaşıldı.
Prof. Dr. Ayşegül Ketenci, Fibromiyalji Sendromu’nu (FMS), yaygın kas ağrıları ve vücudun birçok bölgesinde aşırı hassasiyetle seyreden kronik bir ağrı sendromu olarak tanımlarken, fibromiyalji’nin sadece Türkiye’de değil, dünyada hastalar, toplum ve hekimler arasında çok net bilinmeyen bir hastalık olduğunun altını çizdi.
’’Ödemi çözen, bağırsak bakterileri için olumlu etki yapan kuruyemişleri öneriyoruz’’
Fibromiyaljide beslenmenin önemine değinen Prof. Dr. Ketenci, ’’Özellikle ödemi çözen, bağırsak bakterileri için olumlu etki yapan kuruyemişleri öneriyoruz; ceviz, badem ve fındık gibi. Yiyecekler arasında kırmızı meyveleri; çilek, kiraz gibi gıdaları öneriyoruz. Beraberinde ıspanak ve lahana önerdiğimiz gıdalar arasında. Karpuz da olumlu etki yapan gıdaların arasında. Ama cips, katkı maddeli gıdalar, kızartmalar, sucuk ve salam gibi işlenmiş kırmızı etler, kızarmış tavuk ve patates gibi kızartılmış gıdalar bu hastalarımızda ağrıyı arttıran faktörler’’ şeklinde konuştu.
’’Fibromiyalji hastalarımızın büyük çoğunluğunda bağırsak rahatsızlığı var’’
Fibromiyaljinin bağırsak ağrılarıyla olan ilişkisini değerlendiren Prof. Dr. Ketenci, ’’Bağırsaklarımız artık ikinci beynimiz olarak tanımlanıyor. Beyindeki hormonların özellikle serotonin hormonlarının büyük bir kısmı bağırsaklarda da salgılanıyor. Vücuttaki serotonin hormonunun yüzde 91’i bağırsaklarımız salgılıyor. Buna bağlı olarak bağırsaklarda bir sıkıntı olduğu zaman birçok sorunu da beraberinde getiriyor. İrritabl bağırsak dediğimiz; ishal, kabız ataklarıyla giden bir hastalık. Fibromiyalji hastalarımızın büyük çoğunluğunda var. Özellikle bağırsak bakterilerini bozulması bu hasta gruplarında şıkça rastladığımız bir problem’’ dedi.
Prof. Dr. Ketenci sözlerin şöyle tamamladı: ’’Fibromiyalji, ciddi iş gücü kaybına, insanlarda engelliliğe sebep oluyor. Aynı zaman bir grup kanser türünün de bu hastalarda daha fazla olduğu gösteriyor. O nedenle hafife alınmayacak bir hastalık. Uygun hekime ulaşıp doğru tedavi olmak önemli’’.
’’En önemli bulgulardan bir tanesi yaygın ağrının olması’’
Hastalığın belirtileri hakkında bilgi veren Prof. Dr. Deniz Evcik, ’’En önemli bulgulardan bir tanesi yaygın ağrının olması. Yaygın ağrıyla birlikte uyku bozukluklarına, bilişsel dalgalanmaların yer alması önemli. Bunlara eşlik eden bulgular da var; çarpıntı hissi, kollarda ve bacaklarda uyuşukluk, karıncalanma ve yanma hissinin olması, İdrar yaparken yanma, baş ağrısı, çene ekleminde ağrı olması, bağırsak fonksiyonlarında değişimler, depresyon, anksiyete gibi bulgular eşlik etmekte’’ diye konuştu.
’’Tanı için doğru hekime ve doğru uzmanlık alanına başvurmak önemli’’
Tanısının nasıl konulduğu anlatan Prof. Dr. Evcik, ’’Tanı için yapılan çalışmalar göstermiş ki; hiçbir tenkit, hiçbir görüntüleme yöntemi fibromiyaljiye özel değil. Tanı için doğru hekime ve doğru uzmanlık alanına başvurmak önemli. Bunun yanı sıra hastanın klinik bulguları, şikayetlerinin değerlendirilmesi ve fizik muayenesi önemli. Dünyada bununla ilişkili olarak bazı tanı kriterleri var. Bu tanı kriterlerine göre hastanın yaygın ağrı skalası, semptom şiddet skalası ve fibromiyalji skalası olarak değerlendiriliyor. Fibromiyalji bütün yaş gruplarında görüyoruz. 50 yaş üzerinde daha sık karşımıza çıkıyor. Erkeklere göre kadınlarda daha sık rastlıyoruz’’ şeklinde konuştu.
Fibromiyalji hastalığının tedavisinde en önemli basamaklardan bir tanesinin egzersiz yapmak olduğunun altını çizen Prof. Dr. Dilşad Sindel ise şöyle konuştu: ’’Egzersizin yararı; kasları güçlendirmek, zayıf olan enduransı arttırmak, kısalmış kasların gerilmesini azaltmak, aerobik egzersizlerle büyük kas gruplarını çalıştırmak. Sonuç olarak hem uyku probleminin ortadan kaldırmak hem de hastalarımızın mutluluk hormonlarını salgılanmasını attırarak ağrıların ortadan kalmasına destek olmaktır. Büyük kas guruplarını çalıştıran; yürüyüş, yüzme, koşma, bisiklet ve tenis önemli. Hastayı, hastalığı konusunda bilinçlendirdikten sonra hangi aktiviteyi daha rahat yapabiliyorsa ona yönlendirmeyi sağlamak önemli. Hastalarımızın bilinçli olması ve hekimi tarafından verilecek egzersizleri kademeli olarak ve düzenli olarak yapması önemli’’.