Güvenlik Konseyi’nin BMBG’yi konu alan 27 Temmuz 2017 tarihli ve 2369 sayılı kararı ile 30 Ocak 2018 tarihli ve 2398 sayılı kararında da yer alan Kıbrıs meselesinin çözüm sürecinin gelecekte ne şekilde sürdürüleceği hususunda peşin hüküm içeren yazımlar, maalesef bu son karar metninde de muhafaza edilmiştir.
Yapılan Açıklamada, “BMBG’nin görev süresinin uzatılmasına dair 26 Temmuz tarihli son kararda Genel Sekreter’in danışmanı tarafından gerçekleştirilecek temasların sonucuna ve çözüm sürecinin gelecekte alabileceği şekle dair peşin hükümler kaydedilmesi, Türkiye açısından bir anlam taşımadığı gibi Kıbrıs meselesinin çözümüne de katkı sağlamamaktadır.
Kıbrıs Konferansı’nın 7 Temmuz 2017 tarihinde sonuçsuz kalarak kapanmasının ve son müzakere sürecinin sona ermesinden sonra BM Genel Sekreteri, BMBG’ye dair 10 Temmuz 2017 tarihli dönemsel raporunda Kıbrıs Konferansı’nın anlaşmaya varılmadan kapanmasının neden olduğu hayal kırıklığına işaretle tarafları ve özellikle Ada’daki iki lideri bu sonuç ve ileriye dönük muhtemel hareket tarzı üzerinde ciddi bir şekilde düşünmeye davet etmiştir.
Türkiye, bir senedir Kıbrıs Türk tarafıyla yakın istişare halinde yürüttüğü değerlendirme sürecini Genel Sekreter’in sözkonusu çağrısının geniş bakış açılı anlayışı temelinde sürdürmüştür.
Bundan hareketle değerlendirme süreçlerine dair zemin yoklamak üzere Ada’daki iki taraf ve üç garantör ile temaslar için Genel Sekreter tarafından yapılan görevlendirmeye onayımız verilirken, bu geçici görevlendirmenin 2017 senesinde sona eren son müzakere sürecinin yeniden başlayacağı anlamına gelmediği yönündeki anlayışımız BM tarafı nezdinde kayda geçirilmiştir.
BM tarafından da bu anlayışımız teyit edilmiştir. Önümüzdeki dönemdeki herhangi bir sürecin ancak Ada’daki mevcut gerçekleri ve geçtiğimiz yarım asır boyunca sürdürülen müzakerelerden elde edilen deneyimi yansıtan bir temel üzerinde inşa edilmesi ve buna uygun beklenti ve hedeflere yönelik olması halinde başarılı olabileceğini düşünüyoruz.