Bahçeli, yazılı açıklamasında, Türkiye'nin bir yandan ağırlaşan bölgesel ve küresel ablukayı kırmak için yoğun mücadele halindeyken, diğer yandan maksatlı biçimde tırmandırılan iç siyasi çekişmelerle meşgul edildiğini belirtti.
Kara ve deniz sınırlarının mücavir bölgelerinden kaynaklanan tehditlere cesaretle karşı koyan, misliyle cevap veren Türkiye'nin sahte ve sanal gündemlerle oyalandığını söyleyen Bahçeli, Türkiye'nin istikrarlı ve iradeli yürüyüşünün içeriden ve dışarıdan "krizsever" siyaset tüccarlarının eliyle engellenmek, değilse de geciktirilmek istendiğine dikkati çekti.
Devlet Bahçeli, konuşmasına şöyle devam etti:
(Ne işimiz var Libya'da) diyen tarih, kültür, jeopolitik cahili kimliksizlerle, sırtını zalimlere yaslayan terörist Hafter aynı çizgide buluşmuş, aynı çemberde birleşmiştir.
Bahse konu bu Türkiye düşmanını makul ve seküler bulan CHP zihniyeti ise büyük bir tehdit ve güvenlik sorunu olarak sivrilmiştir. Türkiye ile Libya Devleti Ulusal Mutabakat Hükümeti arasında imzalanan Güvenlik ve İşbirliği Mutabakat Muhtırası hem içimizdeki hem de dışımızdaki fesat ve nifak yuvalarının uykularını kaçırmakla kalmamış, hepsini birden titretmiş ve tedirgin etmiştir.
ABD'nin yaptırım dayatmalarına, Avrupa ülkelerinin şantaj tonu yüksek mesajlarına ses çıkaramayan gafillerin Türkiye’nin önünü kesmek, yapılanları yıkmak, yıkımdan da nemalanmak amacıyla taşeronluğa heves etmelerini esef ve endişe verici bir alçalma halinin tezahürü olarak nitelendiren Bahçeli, iş yerine ihtilaf üretenleri, samimiyet yerine sahtekarlıkla bütünleşenleri, atılan her adımı durdurmayı, her ilerleme çabasını söndürmeyi marifet sayanları aziz Türk milletinin hafıza kayıtlarına dikkatle aldığını bildirdi.
Beka meselesi kadar bir de siyaset sorunu yeşerdi
MHP Genel Başkanı Bahçeli, Türkiye'nin beka meselesi olduğu kadar bir de siyaset sorununun yeşerdiğine dikkati çekerek, şunları söyledi:
Özellikle karantinaya alınması gereken kötürüm bir muhalefet anlayışı ayyuka çıkmıştır. Bu muhalefet anlayışı ki ülkesine kara çalma, sürekli sorun çıkarma, biteviye karamsarlık aşılama hususunda rakipsiz ve emsalsizdir.
Bunun en son misalini Kanal İstanbul Projesiyle ilgili devam edegelen bayağı tartışmaların seyir ve sürecinde teferruatlı olarak görmek mümkündür. Geçmişte köprüyü 'Sattırmam' diyen acul ve arızalı zihniyetlere şimdi de 'Yaptırmam' diyen kifayetsiz muhterislerle, kabiliyetsiz müfsitler eklenmiştir.
MHP'nin geçmişte Kanal İstanbul ile ilgili eleştirileri, çekinceleri, ikazları yeri ve zamanı geldikçe yaptığını hatırlatan Bahçeli, "Özellikle 15 Temmuz'dan sonra Türkiye'nin siyasi şartları değişmiştir.
Yalnızca menfi ifade ve menfur isnatlar yoluyla, hazırlanmış projeleri karalamak, hatta kurcalaya kurcalaya kundaklamak derin bir ahlak ve mensubiyet bunalımına işaret etmektedir. Her partinin program ve seçim beyannamesinde ilan edilmiş hedefleri, proje vaatleri vardır, olmalıdır, bu da demokrasinin icabıdır.
Kanal İstanbul yorumu
Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde, 27 Nisan 2011'de Kanal İstanbul Projesini milletin bilgisine sunduğunu anımsattı.
Demokrasi kültürünü özümseyememiş ilkel ve iradesiz siyaset temsilcilerinin yeni bir şey sunmadıkları gibi siyasi rakiplerinin verdikleri sözleri, hedefledikleri projeleri çarpıtmaktan haz duyacak hale gömüldüğüne değinen Bahçeli, açıklamasını şöyle sürdürdü:
Aynı kategorik itirazları hızlı tren, üçüncü köprü, üçüncü havalimanı, Marmaray, Avrasya Tüneli, Osman Gazi Köprüsü’nün proje ve yapım aşamalarında da gösteren CHP ve yedekleri, Kanal İstanbul Projesini aşağılamak ve aşındırmak için adeta iftira yarışına girmişlerdir. Söz konusu projeye ucube, cinayet ve ihanet projesi diyen CHP yönetiminin hal-i pürmelali içler acısı, yürek yaralayıcıdır.
CHP'lilerin Kanal İstanbul ile ilgili açıklamalarına tepki gösteren Bahçeli, şu değerlendirmeyi yaptı:
İsabetli ve tevsik edilmiş eleştiri ve teklifleri muhataplarıyla veya kamuoyuyla paylaşmak varken, 'Yapamazsınız, herkes hayır diyor, iktidar olursak para vermeyiz, projeyi iptal ederiz' demek sorumsuzluk örneğidir.
Kaldı ki CHP’nin 'iktidara geliyoruz' iddiaları da uyduruk ve sakil bir hayaldir. Türk milleti bozuk, bozguncu, milli ve manevi değerlerle kavgalı, dahası imha ve iflas mümessili CHP’ye iktidar ruhsatını asla ve kat’a vermeyecektir. Arayışlar boşuna, hevesler beyhudedir.
MHP Genel Başkanı Bahçeli, şu ifadelere yer verdi:
CHP Genel Başkanının, CHP'li sözcülerin ve CHP'li İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanının tezviratla ve kulaktan dolma bilgilerle Kanal İstanbul Projesine cephe açmaları bir defa demokrasi ayıbı, siyasi ahlak kaybıdır.
Geçmişte, 'Üçüncü köprüye ne gerek var?' diyen, üçüncü havalimanını eleştiri yağmuruna tutan Sayın Kılıçdaroğlu, yapılan yol, köprü, tünel ve havalimanlarını kullanımdan imtina ederse bu elbette kendi bileceği bir şeydir.
Paralel emellere meraklı olan CHP Genel Başkanının paralel kanallar açıp, parabol yollar yapıp, paramiliter düşler kurmasının önünde hiçbir mani hal yoktur.
Bahçeli, amaçsız siyasetin ahlaksız teşebbüslere münhal ve müsait olduğunu ifade ederek, CHP'nin durumunun da aynen bu olduğunu savundu.
Referandum çağrıları hezeyandır
Kanal İstanbul Projesiyle ilgili referandum çağrılarını hezeyan olarak nitelendiren Bahçeli, şu değerlendirmelerde bulundu:
Bir siyasi partinin seçimden önce vaatlerini sıralayıp iktidara geldikten sonra sözünü tutması milli iradeye saygının gereği, demokrasiye bağlılığın neticesidir.
CHP'nin bunu anlaması oldukça zor ve zahmetlidir. Kanal İstanbul; Karadeniz ile Akdeniz arasında geçit olan İstanbul Boğazı'ndaki gemi trafiğini rahatlatmak için İstanbul'un Avrupa yakasında Karadeniz ile Marmara Denizi arasında 43 kilometrelik yapay bir su yoluyla açılacak projenin ismidir.
İstanbul Boğazı'nın trafik yükünü azaltacak
Bahçeli, "İstanbul Boğazı'nın trafik yükünün azaltılması için tankerlerin, tehlikeli yük taşıyan gemilerin ve bir kısım ticaret gemilerinin Kanal İstanbul'dan geçişe yönlendirileceği anlaşılmaktadır." ifadelerini kullanarak, projenin ÇED raporunun hazırlandığını, ardından onaylandığını ve askıya da çıkarıldığını söyledi.
Türkiye'nin "egemen bir devlet" sıfatıyla siyasi, ticari ve ekonomik çıkarları için topraklarında kanal açma hakkına sonuna kadar sahip olduğuna dikkati çeken Bahçeli, şunları söyledi:
Bu hakkın devri beka sorununa davetiye çıkaracaktır. Kanal İstanbul’un yönetimi ve rejimi iyi yürütüldüğü takdirde Türkiye'nin eli güçlenecek, jeostratejik imkan ve kabiliyeti perçinlenecektir. Şu anda dünyada gerek ticari ve ekonomik amaçlarla, gerekse siyasi ve askeri kaygılarla inşaatı süren pek çok kanal çalışması malumdur, mevcuttur.
Bölgedeki kanallardan örnekler gösterdi
CHP'ye bu gerçekleri öğrenmesi tavsiyesinde bulunan Bahçeli, şöyle devam etti:
Mesela İsrail Kızıldeniz'in ucundaki Eilat Limanı ile Akdeniz'deki Aşdod Limanı arasında 300 kilometrelik bir yapay kanal oluşturmak için 2014 senesinde inşaata başlayarak, Süveyş Kanalı tekelini zayıflatmayı amaçlamaktadır.
İran Hürmüz Boğazı'na ek yapay bir kanal oluşturmak için 2016 yılında çalışmalara başlamış, Hazar Denizi'ni Basra Körfezi'ne bağlayacak bir kanal inşasını projelendirmiştir.
Rusya da benzer çalışmalarını halen sürdürmektedir. Bu kapsamda Kanal İstanbul Projesini, Türkiye'nin hükümranlık beratı çerçevesinde okumak ve yorumlamak lazımdır.
Kanal İstanbul projesinden hiçbir haklı ve meşru bahanesi olmadan rahatsızlık duyanları "şuursuz" ve "gayri milli" olarak niteleyen Bahçeli, "Elbette mezkur projenin bütün yönleri çok iyi analiz edilmeli, fizibilite çalışmalarıyla birlikte çevreye, ekolojik dengeye, stratejik hedeflere, çok taraflı antlaşmalara ne getirip ne götüreceği basiretle hesap edilmelidir.
Montrö sözleşmesi konusunda hatırlatmalar yaptı
Devlet Bahçeli, açıklamasına şöyle devam etti:
Bilhassa Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nin ihmali, hafife alınması pek çok badireyi ortaya çıkaracaktır. Ülkemizin Montrö'den mülhem elde etmiş olduğu egemenlik haklarından vazgeçmesi düşünülemeyecektir.
Kanal İstanbul Projesi’nin Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nin sağladığı tecrübe, birikim ve kazanımlar dikkate alınarak temin edilmesi hayati önem ve değerdedir. Sözleşmenin, Karadeniz'e kıyıdaş olmayan devletlerin savaş gemilerinin bu denizde varlık göstermelerini kısıtlayan hükümleri şüphesiz Türkiye'nin lehine, milli güvenliğe destektir.
Ayrıca, Karadeniz'e kıyıdaş olmayan devletlerin savaş gemilerine getirilen bu kısıtlama, bu denizin emperyalist devletler arasında rekabet ortamı haline gelmesini de engellemektedir.
Kanal İstanbul Projesi'nin ABD donanmasının Karadeniz'e çıkışının ve yerleşmesinin önünü açmak için hazırlandığını söyleyenler sadece yalancı değil, aynı zamanda müfteridir.
Mesele rant değil, milli anttır, böyle de olmalıdır. Montrö Boğazlar Sözleşmesi, daha önce Lozan Boğazlar Sözleşmesi'nin Türk Boğazları için getirdiği 'askersizleştirme' gibi Türkiye'nin güvenliğine yönelik zafiyetleri ve Boğazlar Komisyonu gibi egemenliğini kısıtlayıcı hükümleri ortadan kaldırmıştır.
Bahçeli, sözleşmenin düzenlenme amacını "Lozan Barış Antlaşması'nın 23. maddesi ile ortaya konan boğazlardan özgürce geçiş ve gemilerin gidiş-gelişi ilkesini Türkiye'nin güvenliği ile kıyı devletlerinin Karadeniz'deki güvenliği çerçevesinde koruyacak bir biçimde düzenlemek." olarak özetledi.
Montrö'nün tartışılması beka sorunu
MHP'ye göre, Montrö'nün tartışılmasının Türkiye için tehdit ve beka sorunu olduğuna vurgu yapan Bahçeli, "BM Deniz Hukuku Sözleşmesi gereğince, gemiler boğazlardan transit geçme hakkını ücret ödemeden kullanma hakkına sahiptir. Eğer Kanal İstanbul, BM Deniz Hukuku Sözleşmesi'ne tabi olursa Türkiye hiçbir şekilde geçişlerden de ücret alamayacaktır.
Demokrasi ahlakı içinde samimi eleştirilerin olması gerektiğine işaret eden Bahçeli, açıklamasını şöyle tamamladı:
Yaptırmam, yapamazsınız demek yerine muhtemel risk ve olumsuzlukları ortak akıl ve ortak iradeyle belirleyip Türkiye'nin ufkunu aydınlatmak, Türk milletinin geleceğine hizmet etmek namuslu her siyaset adamının görevidir. Milliyetçi Hareket Partisi'nin yaptığı da yapacağı da budur, bu olacaktır.
Türk milletine vadedilmiş projelere ön yargılarla karşı gelmek, hiçbir öneri getirmeden baştan tepki göstermek, müflis ve tükenmiş siyasetçilerin harcıdır. Yapılanı alkışlamak, yapılacak olanları iyi niyetli düşüncelerle, yapıcı eleştirilerle desteklemek Türkiye sevdasıyla yanıp tutuşanların haysiyetidir.
Devlet Bahçeli, MHP'nin vatan, millet sevgisiyle ülkesinin kalkınması, büyümesi ve güçlenmesi için üzerine düşen sorumluluğu gönüllü ve yürekli şekilde yerine getireceğinin altını çizdi.
Güncelleme Tarihi: 24 Aralık 2019, 15:50