İSTİHDAM SAĞLAYACAK VE ÖĞRETMENLERİN YER DEĞİŞTİRMESİNİ KOLAYLAŞTIRACAK ÇÖZÜMLER
ATANMAYAN ÖĞRETMENLERE İSTİHDAM SAĞLAYACAK VE ÖĞRETMENLERİN YER DEĞİŞTİRMESİNİ KOLAYLAŞTIRACAK ÇÖZÜMLER NELERDİR?
"İlim ilim bilmektir ilim kendin bilmektir sen kendini bilmezsen ya nice okumaktır." demiş Yunus.
Aynı Yunus; "Behey Yunus sana söyleme derler Ya ben öleyim mi söylemeyince." dermiş. Bu sözleri hatırladıkça eğitim çalışanlarının giderek daha beter ve umutsuz bir hal alan ahval-i pür melal'i karşısında ve anında sık sık söylemekten kendimi alamadığım; "Söylesem tesiri yok sussam gönül razı değil." sözü aklıma geliyor.
Fuzuli'nin her zamanki lirik melankolisinden payını alan, her seferinde bir kez daha hayranlık uyandıran, çaresizliğin en anlamlı ifadesi olan ah'lar ile an'ların olağan buluşmasını anlatan hal-i pür melalimin muhteşem tasviridir. "Sussan olmuyor, susmasan olmaz dil dursa hakim bey, tende can durmaz." mı dersin. Yoksa "Kelimeler şu an kocaman birer yalan, konuşursam seni yakar, susarsam kendime katlanamam." mı dersin ya da "Susmak bazen aslında ne çok şey anlatır!" mı dersin?
Ama bu araştırma yazımızda atanmayan öğretmenlere istihdam sağlayacak ve öğretmenlerin yer değiştirmesini kolaylaştıracak çözümleri yazmaya çalıştık. Artık top Milli Eğitim Bakanlığında, Bakanlık ister sorunları çözer, ister görmezden gelip kulak arkası yapar.
ÖĞRETMEN İHTİYACI VE OKUL AÇILACAK BÖLGELER BELİRLENMELİDİR
Nüfus yapısı ve eğilimleri, eğitimi ve eğitim planlamasını yakından ilgilendirmekte ve nüfus analizleri her tür eğitim politikası için temel oluşturmaktadır. Nüfusun yaşlara göre dağılımı, eğitim çağındaki nüfusun bugünkü durumunu ve gelecekteki eğilimlerini göstermekte olup çağ nüfusu, okullaşma oranlarının hesaplanmasında temel oluşturmaktadır. Nüfus projeksiyonları yoluyla elde edilen veriler, eğitim planlaması için temel oluşturur. Bu projeksiyonlardan, gelecekteki "okul çağı nüfusu" da elde edilir. Okul çağı nüfusu verilerine dayanarak; muhtemel öğrenci sayısı ve okullaşma oranları tahmin edilebilir. Bu tahminlere dayanarak öğretmen ve okullaşma planlaması yapılır.
Bu nedenle önümüzdeki 5-10-15 yıl için okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lise çağ nüfusu hesaplanarak bu hesaba göre okullarımızın branş, branş öğretmen ihtiyacının ne kadar olacağı belirlenmeli akabinde öğretmen yetiştiren fakültelerimizin öğrenci alımları ve formasyon veren üniversitelerimizin kontenjanları bu sayılara göre yeniden belirlenmelidir. Emekli olacak öğretmenlerde hesaba katılıp mevcut öğretmenlerin yaş durumları analiz edilmelidir.
Türkiye nüfusu bir demografik dönüşüm yaşamaktadır. Bu dönüşümün eğitim sistemi üzerinde çok yönlü etkileri olacaktır. Yıllık nüfus artışı azalmaya devam ederken doğurganlık hızı düşmektedir ve düşmeye devam edecektir.
Nüfus hareketleri ve coğrafi dağılımdaki dengesizlikler eğitim planlaması için temel oluşturmaktadır. Göç alan illerimizde eğitim kurumları üzerinde büyük bir baskı bulunmasına rağmen göç veren yerleşim birimlerinde, eğitim kurumlarında atıl kapasite ortaya çıkmaktadır. Küçük yerleşim birimlerinde ise okulların kapatılması durumlarıyla karşılaşılmaktadır. Bu gibi durumlarla mücadele edebilmek için taşımalı sistemler, yatılı okul sistemleri gibi durumlar değerlendirilmeye alınmalıdır.
Özellikle çocuk sayısının durağan hale gelmesi, eğitim kurumları önündeki sayısal baskıyı giderek azaltacaktır. Bu eğilim, eğitimde kalite geliştirme için bir fırsat oluşturacaktır.
Yoğun göç alan illerde eğitim üzerindeki sayısal baskı bir süre daha devam edecektir. Bu nedenle nüfusun coğrafi dağılımı ve okul yerlerinin belirlenmesi için çalışmalar yapılmalıdır.
MEB, YETERLİ ÖĞRETMEN ATAMAYARAK ANAYASAL SUÇ İŞLEMEKTEDİR
2002 yılında 72 bin olan ataması yapılmayan öğretmen sayısı bugün 400 bini aşmıştır. AB ülkeleri ile kıyaslandığında ülkemizde öğretmen açığının açıklanan rakamların en az 2 kat üzerinde, 200 bin dolayında olduğu görülmektedir. Norm kadroya göre ülkemizde 106 bin öğretmen açığı olduğu ifade edilirken 63 bin de ücretli öğretmen olduğu gerçeği göz ardı edilmektedir. İfade edilen öğretmen açığı rakamı, mevcut şartlarda gerçeklerle örtüşmemekte, bir sınıfta 60-70 öğrencinin eğitim gördüğü adeta unutulmaktadır.
Okullarımızı eğitim görülebilir bir noktaya taşımak, çocuklarımızın gelişmiş ülkelerdeki gibi 10-15 kişilik sınıflarda eğitim görmelerini sağlamak için yüzbinlerce yeni öğretmene ihtiyaç bulunmaktadır.
Ataması yapılmayan öğretmenler, üniversite eğitimi sonrasında açıkta bırakılan, yok sayılan, ezilen ve görmezden gelinen genç eğitimcilerdir. Bu sorun, “Öğretmen açığımız yok.” şeklindeki gerçek dışı söylemlerle çözülemez. Öyle ki atanamayan öğretmenler, kendi eğitim alanı dışında iş bulamaz, tam gün kadrolu iş güvencesinden yoksun, “ücretli öğretmen” adı altında düşük aylıklarla; devlet okullarında ve dershanelerde adeta köle gibi çalıştırılır hale gelmiştir. Atanamayan öğretmenler çaresiz bir şekilde maddi külfet altında bırakılmakta, hayatlarını düzene sokamamakta, evlenememekte, atanamamaları sebebiyle mahalle baskısıyla karşı karşıya kalmakta, çeşitli psikolojik veya fiziksel sorunlar yaşamakta; hatta intihar yolunu bile seçmektedir. Atama bekleyen öğretmenlerimizin atanabilmesi noktasında mali ve gerekli kadroların oluşturulması anlamında derhal somut politikalar üretilmelidir.
Mevcut atama bekleyen Öğretmenler ve Rehber Öğretmenler bulunduğuna göre; Bu durum Anayasamızın “II. Eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi” başlıklı 42.maddesi 1.fıkrasında; "Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz.” hükümlerine aykırılık teşkil etmektedir. Buna göre MEB, yeterli rehber öğretmen atamayarak anayasal suç işlemektedir.
Rehber öğretmen ve tüm branşlardaki öğretmen ihtiyacı atanmayan öğretmenlerin ataması acilen kadrolu öğretmen ataması yapılarak eksik öğretmen ihtiyaçları giderilmelidir.
Öğretmenlik mesleği, 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu'nun "Öğretmenlik" başlıklı 43/1 maddesindeki "Öğretmenlik, Devletin eğitim, öğretim ve bununla ilgili yönetim görevlerini üzerine alan özel bir ihtisas mesleğidir." hükümlerine göre; öğretmenlik Devletin eğitim, öğretim ve bununla ilgili yönetim görevlerini üzerine alan özel bir ihtisas mesleğidir. Buna rağmen, ülkemizde yeterince öğretmen alımı yapılmadığından Öğrenci öğretmensiz kalmakta, birçok yerde ihtiyaçlar pedagojik formasyonu olmayan meslek yüksekokulu mezunları ücretli öğretmenlerle ve farklı alanlardaki branşlarla giderilmektedir.
Rehber öğretmenlerin sayısının artması okullarımızdaki şiddet olaylarının önlenmesinde, eğitim-öğretimin daha nitelikli hale gelmesinde önemli bir katkısı olacaktır. Bu konuda seferberlik ilan edilmeli ve atanmayan tüm Öğretmenlerimiz ve Rehber Öğretmenlerimiz atanmalıdır.
ZORUNLU HİZMETE ZORUNLU HİZMET TAZMİNATI ÖDENMELİDİR
5 Kasım 2010 tarihli 18. Milli Eğitim Şûrasında “Öğretmenin Yetiştirilmesi, İstihdamı Ve Mesleki Gelişimi” bölümü 9. maddesinde; “Öğretmenlerin gelir düzeyi ve statülerinin yükseltilmesine yönelik çalışmalara hız verilmeli; öğretmen istihdamında kadrolu, sözleşmeli, ücretli, vekil öğretmenlik gibi farklı uygulamalar kaldırılarak tüm öğretmenlerin kadrolu olarak istihdamı sağlanmalı; mevcut sözleşmeli öğretmenler kadroya geçirilmeli; başarılı öğretmenler ödüllendirilmeli ayrıca zorunlu hizmet bölgelerinde çalışanlara zorunlu bölge hizmet tazminatı ödenmelidir.” şeklinde karar alınmasına rağmen bu karar uygulamaya sokulmamıştır.
http://ttkb.meb.gov.tr/dosyalar/suralar/18_sura.pdf
Öğretmenlerimiz bakımından kalkınmada öncelikli hizmet bölgelerinde belirli sürelerle zorunlu çalışma yükümlülüğü öngörülmüştür. Ancak, bu bölgelerdeki öğretmen ihtiyacının karşılanması için çözüm yolu öğretmenlerimizi bu bölgelerde çalışmaya mecbur bırakmak yerine, bu bölgelerde çalışmanın ekonomik olarak teşvik edilmesi suretiyle gönüllü olarak gitmelerinin sağlanması olmalıdır. Öğretmen ihtiyacının karşılanması amacıyla, zorunlu hizmet bölgelerinde istihdam edilen öğretmenlere, illerin veya yerleşim yerlerinin sosyal, ekonomik, kültürel ve ulaşım imkânları dikkate alınarak kalkınmada öncelikli hizmet tazminatı verilmesi gerekmektedir.
Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri ile mahrumiyet bölgelerinde öğretmen açığının kapatılabilmesi için bu bölgelerde çalışmanın ekonomik açıdan teşvik edilmesi ve cazip hale getirilmesi, öğretmenlerin buralarda çalışmasının özendirilmesi gerekmektedir.
Örneğin; Belirlenen hizmet alanlarından 1. hizmet bölgesi alanlarına zorunlu çalışma yükümlülüğü kapsamında atananlara 1 brüt asgari ücret, 2. hizmet bölgesi alanlarına zorunlu çalışma yükümlülüğü kapsamında atananlara 1,5 brüt asgari ücret 3. hizmet bölgesi alanlarına zorunlu çalışma yükümlülüğü kapsamında atananlara 2 brüt asgari ücret tutarında zorunlu hizmet tazminatı ödenmelidir. Bu bölgelere isteğe bağlı olarak atatan ve bu kapsamda görev yapmakta olanlara tazminat tutarlarının ½'si oranında zorunlu hizmet tazminatı ödenmesi durumunda, öğretmenlerimizin bu bölgelere gönüllü olarak gitmesi sağlanacaktır.
Şuan, temininde güçlük zammı ödeneği bu amaca matuf olup, benzer bir düzenlemenin istihdam zorluğu çekilen tüm hizmet sınıflarına getirilmesinde bir mahzur bulunmamaktadır.
Köy ilköğretim okullarında çalışan öğretmenlere köyde çalıştırmayı özendirecek belirli bir miktar tazminat ödenmelidir. Zorunlu hizmet bölgelerinde hizmet eden personelin özlük haklarına yönelik olarak, her yıla extra bir yıpranma payı verilerek teşvik de edilebilir.
Artırımlı Hizmet Puanı Verilmelidir
Zorunlu hizmetlerini tamamlayan öğretmenler ile 2010 yılında yapılan düzenleme ile zorunlu hizmetten muaf tutulmuş olup, atandığı zorunlu hizmet alanlarında halen fiilen görev yapmakta olan öğretmenlerin de hizmet puanlarında aynı oranda artırım yapılması ve ayrıca zorunlu hizmet bölgesinde bir okulda zorunlu hizmet yükümlülüğünü yerine getirmekte iken zorunlu hizmet bölgesinde yer alan başka bir okula yer değiştiren öğretmenlerin artırımlı hizmet puanından yararlandırılmalıdır.
ÖĞRETMENLERİN EMEKLİ OLMALARINI ÖZENDİRECEK YENİ YAPILAR OLUŞTURULMALIDIR
Bakanlığa bağlı resmî eğitim kurumlarında yıllar itibarıyla; 2003'de 24.190, 2004'de 23,999, 2005'de 28.173, 2006'da 19.135, 2007'de 19.051, 2008'de 15.338, 2009'da 10.112, 2010'da 9.510 ve 2011'de 7.645 (31.08.2011 tarihi itibarıyla) olmak üzere toplam 157.153 öğretmen emeklilik, istifa ve diğer nedenlere bağlı olarak ayrılmıştır.
Yukarıdaki sayılara göre her geçen yıl emekli olan öğretmen sayısı azalmaktadır.
Emekliliği hak ettiği halde emekli olmayan ve bazı çevrelerce “yeni atamaların önünü kapatmakla” eleştirilen öğretmenlerin emekli olmama nedeni emekli olduklarında maaşlarının %50 azalmasıdır. Öğretmenlerin emekli olmalarını özendirecek yeni yapıların oluşturulması ile norm kadro fazlası öğretmenlerin eritilmesi ve yeni atanacak öğretmenlere kadro açılması sağlanacaktır.
Bulunduğu ilde kendi branşında norm kadro fazlası olan öğretmenlerin yaş sınırı aranmaksızın emekli olmasını sağlayacak ve emekli maaşlarının düşmesini engelleyecek yeni yapılar kurulmalıdır. Daha önce bazı kurumlarda hayata geçirilen ve olumlu sonuç alınan bir uygulama bulunmaktadır. Emekliliği dolan personel, emekli ikramiyesi yüzde 20 veya yüzde 30 oranında zamlı verilerek, emekliliğe teşvik edilmektedir.
1- ÖĞRETMENE YIPRANMA PAYI ACİLEN GETİRİLMELİDİR
19. Milli Eğitim Şurasında “Öğretmenlerin özlük haklarına yönelik olarak, her dört yılda bir yıpranma payı ve 3600 ek gösterge verilmelidir. Öğretmenlerin özlük haklarına yönelik olarak öğretmenlerin ek ders ücretleri artırılmalıdır.” önerisi kabul edilmiştir.
2- ÖĞRETMENE 3600 EK GÖSTERGE VERİLMELİDİR
Öğretmene 3600 Ek gösterge verilmesi, diğer çalışanların ek göstergelerinin 800 puan artırılması, yardımcı hizmetlilerin ek göstergeden yararlandırılması gerekmektedir.
Ayrıca 19. Milli Eğitim Şurasında “Öğretmenlerin özlük haklarına yönelik olarak, e 3600 ek gösterge verilmelidir.” önerisi de kabul edilmiştir.
3- EMEKLİLİKTE YAŞA TAKILANLARIN SORUNLARI ÇÖZÜMLENMELİDİR
08.09.1999 tarihinden önce sigortalı olduklarında emeklilik şartları arasında “yaş şartı” olmayan eğitim çalışanlarının, çıkarılan kanunla getirilen yaş şartı nedeniyle emeklilik haklarının ellerinden alınması adil bir düzenleme değildir.
Türkiye genelinde 1999 yılından önce sigortalı olup emekli olabilmeleri için yaş sınırları uzatılan yaklaşık 3 milyon kişi mağdur edilmektedir. Emeklilikte yaşa takılan eğitim çalışanlarının sigorta prim gün sayılarını tamamlamalarına rağmen emekli edilmemesi ülkenin kanayan bir yarası haline gelmiştir. Emekliliği hak etmelerine rağmen yaşları bahane edilerek yıllarca bekletilen eğitim çalışanlarınızım büyük bir haksızlığa uğradığı açıktır. Emekli olma hayalleriyle yıllarca emek veren eğitim çalışanlarının sorunu acilen Hükumet gündeminde yer almalıdır. Çalışarak Devlete katkı sağlayan ve pirim gün sayısını dolduran emekçinin emekli olması en doğal hakkıdır.
4- MESLEK LİSELERİNDE YAPILAN STAJ SÜRELERİ EMEKLİK HESABINA DÂHİL EDİLMELİDİR
Meslek liseleri öğrencilerinin işletmelerde yapmış oldukları işletmede mesleki eğitim ve stajlarının sigortalılıktan sayılarak işletmede mesleki eğitim ve staj başlangıç sürelerinin sigortalılık başlangıç süresi sayılmasındaki engeller kaldırılarak kamuda bir çok öğretmen yaşa takılmadan emekli olabilecektir.
5- TÜM EK ÖDEMELER EMEKLİ MAAŞI HESABINA KATILMALIDIR
Kamu görevlileri emekli olduklarında maaşlarında ortaya çıkan düşüş nedeniyle mağdur olmakta, bu nedenle emekli olmaktan kaçınmaktadırlar. Kamu görevlilerinin emekliliklerinde de mevcut ekonomik statülerini korumak için maaşlarının, ek ödemelerinin, ek derslerinin, fazla çalışma ücretlerinin tamamının emekli keseneği matrahına dahil edilerek, emekli maaşı hesaplamasına katılması için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
Devlet memurlarının emeklilik hakları ve emekli maaşlarının belirlendiği 5434 sayılı Kanunun 15. maddesi ile 5510 sayılı Kanunun 80. maddelerinde değişiklik yapılarak memur maaşını oluşturan bütün kalemler ile özel hizmet tazminatı, ek ödeme, ek ders, döner sermaye, fazla çalışma ücreti, ikramiye, sosyal denge tazminatı ve diğer ödemeler de emekli keseneğine dâhil edilmelidir. 5434 sayılı Kanunun 41. maddesinde yapılacak değişiklikle memurların emekli ikramiyesi için öngörülen kalemlere bütün ek ödeme ve tazminatlar eklenmelidir. 5434 sayılı Kanunun ek 70. maddesinde değişiklik yapılarak emekli olan kamu görevlilerinin özel hizmet tazminat oranlarının belirlendiği tablodaki,
“0 – 2200 arası %55 olarak belirlenen oranın %90
2200 – 3600 arası %85 olarak belirlenen oranın %120
3600 – 4800 arası %145 olarak belirlenen oranın %160
4800 – 6400 arası %165 olarak belirlenen oranın %180 ”
Şeklinde yeniden düzenlenmeli ve buna bağlı olarak emekli maaşlarının yükselmesi sağlanmalıdır.
HER TÜRLÜ ATAMA VE YER DEĞİŞTİRMELERDE 31 ARALIK TARİHİ ESAS ALINMALIDIR
MEB, tüm personelin her türlü atama ve yer değiştirme işlemlerinde hizmet sürelerinin hesabında yani il içi il ve dışı yer değiştirme, yönetici atama, sınavlara başvurma vb işlemlerde 31 Aralık tarihi esas alınarak hesaplama yapılmalıdır.
Millî Eğitim Bakanlığı Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği ile Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmelik hükümleri doğrultusunda, il içi ve iller arasında isteğe bağlı yer değişikliği işlemleri duyurularına göre yer değişikliği başvurusunda bulunmak için aranan üç yıllık hizmet süresinin hesabında 30 Eylül 2018 tarihinin esas alınmaktadır.
Mağduriyetlerinin giderilmesi için hem de tüm personelin her türlü atama ve yer değiştirme işlemlerinde hizmet sürelerinin hesabında yani il içi il ve dışı yer değiştirme, yönetici atama, sınavlara başvurma vb işlemlerde 31 Aralık tarihi esas alınarak hesaplama yapılmalı bu sorun tarihe gömülmelidir.
ÖĞRETMENLERİN EMEKLİLİK İŞLEMLERİ HAZİRANDA SONLANDIRILMALIDIR
Öğretmenlerin emeklilik işlemleri Ağustos hatta Eylül ayına sarkmakta özellikle il içi ve özür grubu yer değiştirmelerinde ilişikler kesilemediğinden bu yerler boş gösterilememektedir. Dolayısıyla eğitim öğretimin iyi planlanması açısından Haziran ayının sonunda emeklilik işlemleri sonlandırılmalı ve ilişikler kesilmelidir.
İL İÇİ TAYİNLERDE SIRA SİSTEMİ YENİDEN GETİRİLMELİDİR
Mülga 06.05.2010 tarihli ve 27573 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği’nin 34/1. maddesinin “İsteğe ve zorunlu çalışma yükümlülüğüne bağlı yer değiştirme suretiyle atamalar” başlıklı 34.maddesinin 1.fıkrasında;“ İl içinde yer değiştirme talebinde bulunan öğretmenlerin yer değiştirme suretiyle atamaları, tercih ettikleri eğitim kurumları itibarıyla yapılan sıraya bağlı olarak haziran ve ağustos aylarında birer kez olmak üzere eğitim kurumlarının öğretmen ihtiyacı çerçevesinde hizmet puanı üstünlüğüne göre gerçekleştirilir. Ataması yapılamayanların sıraları ağustos ayı sonu itibarıyla iptal edilir.” denilmekte iken, 17.4.2015 tarih ve 29329 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinde sıraların çalıştırılması ile ilgili bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Eğitim kurumlarında, öğretmenlerin il içi yer değişiklikleri, emeklilik, ölüm gibi nedenlerle boşalan normlara atanmak için bekleyen öğretmenlerimiz, sıralar çalıştırıldığında norm açığı bulunan eğitim kurumlarına yer değiştirebilecek ve açık normlar bu şekilde hakkaniyete uygun olarak doldurulacaktır. Daha önceki düzenleme olduğu gibi, Yönetmelikte sıraların yılda iki kez çalıştırılmasına yönelik değişiklik yapılması gerekmektedir.
MEB DIŞINDAKİ DEVLET KURUMLARINA GEÇİŞ YAPMAK İSTEYEN ÖĞRETMENLERİN TALEPLERİ DİĞER BAKANLIKLARLA KOORDİNELİ OLARAK DEĞERLENDİRİLMELİDİR
Öğretmen ihtiyacın olduğu dönemlerde Ziraat Fakültesi, İktisat Fakültesi, Veterinerlik Fakültesi ve Kamu Yönetimi Bölümü mezunları öğretmen olarak atanmışlardır. Bu öğretmenler zaman içerisinde tecrübe kazanarak öğretmenlik mesleğinde başarılı da olmuşlardır.
Branşları dışında öğretmen olarak atananlardan istekli olanlarını bulundukları ilde veya tercih ettikleri ildeki branşlarına uygun bakanlıklara kurumlar arası geçişini veya o bakanlıklardaki öğretmenler ile becayişlerini kolaylaştırmak için bir çalışma başlatılması gerekmektedir.
Daha önceki dönemlerde alanları dışında öğretmen olarak atananlardan, alanları ile ilgili başka kurumlara atanmak isteyenlere, bu kurumların da istemeleri halinde görevli oldukları ilde, alanında öğretmen ihtiyacı da dikkate alınarak muvafakat verilmelidir.
Mevcut uygulamada becayiş aynı kurumda çalışan personel için geçerli bir uygulamadır. Yani aynı kurumun başka başka yerlerde bulunan aynı sınıftaki memurları, karşılıklı olarak yer değiştirme suretiyle atanmalarını isteyebilmekte ve bu isteğin yerine getirilmesi atamaya yetkili amirlerince uygun bulunmasına bağlıdır. Aynı uygulamanın farklı kurumlarda çalışan personeller arasında yapılarak önemli bir sorun çözüme kavuşturulacaktır.
UGULANMAYAN ROTASYON KALDIRILMALIDIR
Öğretmenlerin aynı eğitim kurumunda adaylık dâhil toplamda en fazla 12 yıl görev yapabilecekleri düzenlenerek ili içi rotasyon sistemi getirilmiştir. Henüz uygulamaya geçirilmeyen bu sistemin uygulanması halinde ise çok sayıda öğretmenimiz salt bulunduğu eğitim kurumunda 12 yılını doldurduğu için kendi isteği dışında yer değişikliğine zorlanarak mağduriyet yaşayacaktır. Görev yapmakta olduğu eğitim kurumunda herhangi bir başarısızlığı olmadan, yıllardır görev yaptığı okulundan, ders verdiği öğrencilerinden ayrılmak zorunda kalacak olan öğretmenlerimizin çalışma şevk ve huzuru bozulacağı için eğitim-öğretim hayatının sağlıklı işleyişi zarar görecektir. Kaldı ki, öğretmenlerimizin her yıl okuttukları öğrenciler değişmektedir. Müfredat ve okul fiziki şartları da değişkenlik halindedir. Bu nedenle rotasyondan eğitim adına bir fayda ummak tamamen temelsiz kalmaktadır. Öğretmenlerimiz ikametgâh adreslerini ve çocuklarının okullarını kendi görev yapmakta oldukları okullara göre ayarlamaktadır.
18. Millî Eğitim Şurası Kararlarının "Eğitim Ortamları, Kurum Kültürü ve Okul Liderliği" başlıklı bölümün 26. maddesi aynen şu şekilde ifade edilmiş: "Güçlü okul kültürlerinin oluşturulup sürdürülebilmesi için okullarda öğretmen ve yöneticilerin uzun süreli istihdamını sağlamaya dönük tedbirler alınmalıdır." diye karar alınmasına rağmen öğretmenlerin zorunlu yer değişikliğine zorlanmalarından dolayı aile bütünlüğü zarar görecektir. Rotasyon uygulaması öğretmenlerin düzenini bozmak, iş verimini düşürmekten başka bir işe yaramayacaktır. Öğretmenlerin yer değiştirmesi zaten belirli aralıklarla isteğe bağlı olmaktadır. Ayrıca kurum kültürü oluşturmak açısından, bir öğretmenin bir kurumda çalışma süresinin artırılması önemlidir ve bu hususta 18. Milli Eğitim Şurasında alınmış bir karar da bulunmaktadır. Bu sebeple, rotasyon uygulamasının yönetmelikten çıkarılması gerekmektedir.
PROJE OKULLARINDA 8 YIL GÖREV SÜRESİ DOLANLARA UYGULANAN ROTASYON KALDIRILMALIDIR
Yönetmeliğin çeşitli maddelerinde yer alan öğretmenlerin dört veya sekiz yıllık görev süresini tamamlayan öğretmenlerin proje okullarındaki görevlerinin sona ereceği ve istekleri de dikkate alınarak ilgili mevzuat uyarınca belirtilen usulde diğer eğitim kurumlarına atamalarının yapılacağı yolundaki düzenlemeler kaldırılmalıdır.
MEB, BECAYİŞE İZİN VERMELİDİR
Devlet memurlarına "Farklı yerlerde çalışan aynı sınıftaki memurların, karşılıklı yer değiştirerek atanmalarını istemeleri" anlamına gelen "Karşılıklı Olarak Yer Değiştirme" yani "becayiş" hakkı verilmiştir. Fakat yer değiştirme yönetmeliklerinde "becayiş" hakkı ve şartlarına yer verilmediğinden Milli Eğitim Bakanlığı personeli becayiş haklarını kullanamıyorlar. Becayiş hakkının verilmemesi yasal ve hukuki değildir.
Norm kadro, zorunlu hizmet, hizmet puanı gibi birçok unsurdan dolayı öğretmen nakil işlemlerine bir standart getirilmiş olsa da, bu uygulamalar nedeniyle nakil işlemleri büyük ölçüde de sınırlanmıştır. Bu sınırlamaya, "becayişe izin verilmemesi" uygulaması da eklenince, nakil işlemlerinin gerçekleştirilmemesinden kaynaklanan büyük bir hizmet kaybı meydana gelmektedir. MEB'in artık bu anlamsız uygulamaya bir son vermesi gerekmektedir.
ALAN DEĞİŞİKLİĞİ HER YIL DÜZENLİ ŞEKİLDE YAPILMALIDIR
MEB Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinde alan değişikliklerine bağlı yer değiştirme işlemlerinde takvime yer verilmemesinden dolayı bu işlemlerin yıl içinde gerçekleştirilip gerçekleştirilmeyeceği, gerçekleştirilecek ise ne zaman yapılacağı hususlarında belirsizlik yaşanmaktadır.
Çok sayıda öğretmenimiz, eğitimini aldıkları kendi alanlarına geçerek daha verimli olabilecekleri alanda görev yapmayı beklemektedir. Ancak bu konudaki belirsizlik nedeniyle alan değişikliği için bekleyen öğretmenlerimiz mağduriyet yaşamaktadır. Alan değişikliği işlemlerinin mutlaka her yıl düzenli şekilde ve belirli sayıda yapılması suretiyle belirsizliğin giderilmesi şarttır. Aksi takdirde mağduriyetler artarak devam edecektir.
Alan değişikliği yapmak için bekleyen öğretmenlerimizin daha fazla mağduriyet yaşamamaları için yapılacak olan alan değişikliği işlemlerinin mutlaka tüm branşları kapsayacak şekilde, her yıl belirli periyotlarla düzenli olarak yapılması gerekmektedir.
NORM KADRO FAZLASI ÖĞRETMENLERİN ATANMA İŞLEMLERİ EYLÜL AYINDA TAMAMLANMALIDIR.
Öğretmenlerin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğine göre İlde norm kadro açığı bulunan eğitim kurumlarının, norm kadro fazlası olan öğretmenlere duyurusunun yapılarak, norm kadro fazlası konumunda bulunan öğretmenlerden zorunlu çalışma yükümlülükleri olmayanların öncelikle görevli oldukları yerleşim yerinde daha sonra ilçelerdeki eğitim kurumları olmak üzere il içinde alanlarında norm kadro açığı bulunan eğitim kurumlarına özür durumları ve tercihleri de dikkate alınmak suretiyle hizmet puanı üstünlüğüne göre atamalarının yapılması, norm kadro fazlası konumunda bulunan öğretmenlerden herhangi bir kuruma atanmak üzere başvuruda bulunmayanların görev yerleri, il içinde valiliklerce isteklerine bakılmaksızın belirlenmesi gerekmektedir.
Bu işlem eğitim öğretim başlamadan ücretli öğretmen görevlendirmeleri yapılmadan yapılmalıdır. Eğitim-öğretimin ortasında öğretmen değişikliği veya ihtiyaç olan alanda norm kadro fazlası öğretmen var iken ücretli öğretmen görevlendirilmesi mantıksızlığına Bakanlık el koyarak Eylül ayından önce norm kadro fazlası öğretmenlerin yer değiştirme işlemlerinin tamamlanması ve akabinde ücretli öğretmen görevlendirmelerini başlatılması yönünde adım atarak ortadan kaldırmalıdır.
NORM KADRO MODÜLÜNDEKİ BİLGİSAYAR YAZILIMI YÖNETMELİĞE GÖRE YANLIŞ ÇALIŞMAKTADIR
Norm kadro modülündeki yazılım Genel Bilgi ve Meslek Dersleri Öğretmenleri norm kadrosunda; 42 saatin üstündeki her 21 saate bölge normunu çalıştırarak norm vermesi gerekirken, 42 saatin altında çalışarak, norm kadro vermesi gereken ders yüklerine norm kadro vermiyor.
Genel Bilgi ve Meslek Dersleri Öğretmenleri norm kadrosunda; Örneğin 42 saatin üzerinde artan ders yükü 15 saat ise aynı bölgedeki tüm artık dersler toplanarak 21'er saatlik paketler halinde yeni normlar verilmekte ve artan ders yükü en fazladan başlanarak hangi okula denk geliyorsa bölge normundan norm verilmektedir. Bu örneğimizdeki artık 15 saate norm alabilmek için diğer okullarda en az artık 6 saat ders yükünün bulunması gerekmektedir. Norm kadro modülündeki bilgisayar yazılımı o bölgedeki artık normları toplayarak en çok artık dersi olan okuldan başlayarak normları 21'er saatlik paketler halinde vermektedir.
Atölye ve Laboratuvar Dersleri Öğretmeni norm kadrosunda; Örneğin 200 saatin üzerinde artan ders yükü 20 saat ise aynı bölgedeki tüm artık dersler toplanarak 40'ar saatlik paketler halinde yeni normlar verilmekte ve artan ders yükü en fazladan başlanarak hangi okula denk geliyorsa bölge normundan norm verilmektedir. Bu örneğimizdeki artık 20 saate norm alabilmek için diğer okullarda en az artık 20 saat ders yükünün bulunması gerekmektedir. Norm kadro modülündeki bilgisayar yazılımı o bölgedeki artık normları toplayarak en çok artık dersi olan okuldan başlayarak normları 40'ar saatlik paketler halinde vermektedir.
Fakat okullardan elde etiğimiz bilgilere göre Genel Bilgi ve Meslek Dersleri Öğretmenleri norm kadrosunda; Norm Kadro Modülündeki yazılımın yanlış çalışarak Genel Bilgi ve Meslek Dersleri Öğretmeni Norm Kadrosunda 42 saate kadar olan ders yüküne ve Atölye ve laboratuvar öğretmeni norm kadrosunda 201 saate kadar olan ders yüküne de bölge normu uygulanarak öğretmenlerin norm kadro fazlası olunmasına neden olunmaktadır.
ÖĞRETMEN NORMLARI YÖNETMELİKTEKİ KRİTERLERE GÖRE BELİRLENMELİ SINIFLAR BİRLEŞTİRİLEREK NORM FAZLASI ÖĞRETMEN MEYDANA GETİRİLMEMELİDİR
Milli Eğitim Bakanlığı İnşaat ve Emlak Grup Başkanlığının 06.03.2012 tarihli 1842 sayılı "Okullarımızın Mekân Kullanımı" konulu 2012/14 nolu genelgesindeki amacı dışında kullanılan dersliklerin tespiti ve eğitim - öğretime kazandırılması çalışmaları çerçevesinde İlkokul ve Ortaokullarımızdaki tüm fiziki imkanlar zorlanarak oluşturulacak boş sınıflarımız ve norm kadro fazlası sınıf öğretmenlerimizin, okullarımızda eğitim ve öğretim hizmetlerinin gerekli ve yeterli personelce yürütülmesi, personel boyutunda atıl kapasite yaratılmaması, var olan atıl kapasitenin ihtiyaç duyulan okul ve kurumlara yönlendirilmesi ve verimliliğe dönüştürülmesi amacıyla;
İlkokullar için;
18.06.2014 tarihli ve 29034 sayılı Resmi Gazete'de Yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumları Yönetici ve Öğretmenlerinin Norm Kadrolarına İlişkin Yönetmeliğin "Sınıf Öğretmeni Norm Kadrosu" başlıklı 16. maddesi 1. fıkrasındaki; "(1) İlkokullarda, öğrenci sayısı 10'dan az olmamak şartıyla açılan her şube için 1 sınıf öğretmeni norm kadrosu verilir." hükümlerine göre belirlenecektir.
Buna göre; İlkokullarda, öğrenci sayısı 10'dan az olmamak şartıyla sınıf oluşturulabilmektedir.
Ayrıca; Okul Öncesi Öğretmeni Norm Kadroları, 18.06.2014 Tarihli ve 29034 Sayılı Resmi Gazete'de Yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumları Yönetici ve Öğretmenlerinin Norm Kadrolarına İlişkin Yönetmeliğin "Okul öncesi öğretmeni norm kadrosu" başlıklı 15. maddesindeki; "(1) Öğrenci sayısı 10'dan az, 20'den fazla olmamak üzere anaokulu, ana sınıfı ve uygulama sınıflarında oluşturulan her grup için 1 okul öncesi öğretmeni norm kadrosu verilir.
(2) Özel eğitim ihtiyacı olan çocuklara yönelik anaokulları ve ana sınıflarında açılan her şube için 1 okul öncesi öğretmeni norm kadrosu verilir." hükümlerine göre okul öncesi öğretmeni norm kadrosu belirlenmektedir.
Buna göre; 10'dan az, 20'den fazla olmamak üzere anaokulu, ana sınıfı oluşturulabilmektedir.
Ortaokullar için;
222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununun 50. maddesindeki; "Birleştirilmiş sınıflar da dahil olmak üzere bir öğretmene düşen öğrenci sayısı 40 dan fazla olamaz." hükümleri,
Milli Eğitim Bakanlığı İnşaat ve Emlak Grup Başkanlığının 17.01.2012 tarihli 338 sayılı ve "2012 Yılı Temel Eğitim Yapım Programı" konulu 2012/05 nolu Genelgesi eki 2012 Yılı Temel Eğitim Yapım Programı Hazırlama Esaslarının "A-Temel ilkeler" bölümündeki "ilköğretim kurumlarında sınıf mevcutlarının aşamalı olarak 30 öğrenciye indirmek." hükümleri,
Milli Eğitim Bakanlığı İlköğretim Genel Müdürlüğünün 07.09.2011 tarihli ve 10150 sayılı yazılarındaki; "... Diğer taraftan Bakanlığımız Stratejik Planında ve 61 Hükümet Programında da yer aldığı gibi sınıflarda azami 30 öğrencinin eğitim görmesini sağlayacak şekilde derslik yapımı planlanmaktadır. İlçelerimizdeki nüfus yoğunluğunun farklı olması nedeniyle bazı okullarımıza öğrenci kayıtlarında düşüşler yaşanmakladır. Kayıt bölgesindeki öğrenci sayısı ve fiziki kapasitesi uygun okullarda tekli öğretim yapılması ve sınıf mevcutlarının 30 olması esastır." açıklamalarına göre belirlenecektir.
Buna göre; Ortaokullarda 30'dan fazla olmamak şartıyla sınıf oluşturulabilmektedir.
Ayrıca 26.07.2014 Tarihli ve 29072 Sayılı Resmi Gazete'de Yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı Okul Öncesi Eğitim ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinin "Nakil" başlıklı 12. maddesi 10. fıkrasındaki; "(10)(Değişik: RG-16/6/2016-29744) İlköğretim kurumlarında sınıf mevcutları otuzun altında kalan okulların boş kontenjanları derslerin başladığı haftanın ilk iş gününde e-Okul sisteminde ilan edilir. Bu okullara kayıt alanı dışından öğrencisini nakil ettirmek isteyen velilerin başvuruları derslerin başladığı ilk hafta içerisinde e-Okul sistemi üzerinden alınır. İkinci haftanın ilk iş günü yapılan nakil başvurularının boş kontenjandan fazla olması durumunda, nakil ile gelecek olanlar e-Okul sistemi üzerinden kura çekilerek belirlenir ve ardından bu kişilerin nakilleri yapılır." hükümlerine göre sınıf mevcutların üst sınırın 30 olduğu ortaya çıkmaktadır.
Buna göre;
1- İlkokullarımızın fiziki imkânları zorlanarak oluşturulan dersliklerde açılacak olan tüm sınıflarda öğrenci ve sınıf sayısı ile ileride açılacak sınıflarda dikkate alınarak imkanlar dâhilinde 10'dan az 30'dan fazla olmamak şartıyla sınıf oluşturulması gerekmektedir.
2- Ortaokullarımızın fiziki imkânları zorlanarak oluşturulan dersliklerde açılacak olan tüm sınıflarda öğrenci ve sınıf sayısı ile ileride açılacak sınıflarda dikkate alınarak 30'dan fazla olmamak şartıyla sınıf oluşturulması gerekmektedir.
3- Bünyesinde ana sınıfı olan okullar ile ve anaokullarımızın fiziki imkânları zorlanarak öğrenci sayısı 10'dan az, 20'den fazla olmamak üzere oluşturulan dersliklerde sınıf oluşturulması gerekmektedir.
İlkokullarda, boş sınıf ve norm kadro fazlası öğretmenlerin öğrenci sayısı 10'dan az olmamak şartıyla sınıf oluşturularak norm kadroların buna göre belirlenmesi gerekmekte iken sözlü talimatlarla sınıf sayılarının 20‘nin üzerinde belirlenmesi 20’nin altındaki sınıfların birleştirilmesi istenmektedir.
Sene başında 1. sınıf oluşturulur iken veya 5. sınıf oluşturulur iken veya 9. sınıf oluşturulur iken öğrenci sayıları yönetmelikteki kriterlere göre belirlenebilmekte fakat sınıf oluştuktan sonra ve yasal olarak sınıfta bulunması gereken öğrenci sayısının altına düşmedikçe sınıfları birleştirilmemelidir. Okul bütünlüğünde öğretmen, öğrenci ve sınıf var iken sınıfları birleştirilerek, öğrencilerin öğretmenlerinden ayrılmasına neden olarak pedagojik olarak eğitime zarar verilmemelidir.
Okul bütünlüğünde öğretmen, öğrenci ve sınıf var iken sınıfları birleştirerek öğretmenleri norm fazlası yapılması uygulamasına son verilerek yönetmelikteki öğrenci sayılarına göre normlar belirlenmeli öğretmen var iken, öğrenci var iken, sınıf var iken öğretmenler huzursuz edilmemelidir.
USTA ÖĞRETİCİLEREDE NORM KADRO GETİRİLMELİDİR
Halk Eğitim Merkezlerinde yönetici ve öğretmeneler norm kadro kriterleri getirilmesine rağmen usta öğreticilerin bir norm kadrosu bulunmamaktadır. Usta öğreticilere de belli kriterlere göre norm kadro uygulaması getirilmelidir.
MEB, ÖZÜR DURUMUNDA SIRAYA ALMA SİSTEMİNE GEÇMELİ, SAĞLIK BAKANLIĞINI ÖRMEK ALMALIDIR
Mazerete bağlı yer değişikliği işlemlerinde, boş kontenjan ve hizmet puanı yetersizliğinden dolayı özür durumu giderilemeyen hem kadrolu hem de sözleşmeli öğretmenlerimiz ailelerinden uzakta görevlerini yerine getirmekte olup, aile birliği sağlanamadığı için büyük mağduriyetler yaşanmaktadır. Sözleşmeli öğretmenlere mazerete bağlı yer değişikliği hakkı tanınmaması, sözleşmeli öğretmenler için çok sayıda mağduriyeti de beraberinde getirecek olup, bu durum Anayasa’nın hukuki güvenlik ve eşitlik ilkesine aykırıdır. Bu nedenle, mazerete bağlı yer değişikliği işlemlerinde sözleşmeli öğretmenlere de hak tanınması gerekmektedir.
İller arası yer değiştirmeler sadece boş kontenjanlar ölçüsünde yapılmakta, ilde boş kontenjanın sınırlı olması halinde pek çok eğitim çalışanı yer değiştirememektedir. Hizmet puanı yetersizliğinden atanamayan öğretmenlerimiz bulunmaktadır.
Anayasanın koruması altındaki aile birliği ve bütünlüğünün devamının sağlanması açısından toplumu oluşturan ailenin bir arada tutulması istisnasız olmalı ve özür grubu yer değiştirmelerinde sıraya alma sistemine geçilmelidir.
Şöyle ki; Sağlık Bakanlığında özür durumu yer değiştirme işlemlerinde personelin atandığı ilde fiilen bir yıl çalışma ve adaylığın kalkması şartı aranmamakta ve başvurular özrün gerçekleştiği anda yapılabilmekte ve bir haftada sonuçlandırılmakta iken Milli Eğitim Bakanlığında özür durumu yer değiştirme işlemlerinde adaylığın kaldırılması ve yer değiştirme dönemlerinde hazırlanan kılavuzlara göre 1 yıl çalışma şartı bulunmakta ve başvurular sadece bakanlığın ilan çıktığı Ağustos-Şubat aylarında yapılabilmektedir.
Milli Eğitim Bakanlığı da Sağlık Bakanlığında olduğu gibi özür durumlarına bağlı yer değiştirmeleri özrün gerçekleşti an başvuru alınarak yapılmalı fakat özür durumu titiz bir şekilde araştırılmalıdır.
Sağlık ve aile özründen yer değiştirmelerde bu durumların doğru olup olmadığı yer değiştirdikten sonra titizlikle araştırılmalıdır. Anne ve baba sağlık özründen den dolayı bir evladın yer değiştirmesi kuralı getirilmeli ve aile ve sosyal politikalar bakanlığı tarafından takibi yapılmalıdır.
Bu amaçla özür durumuna bağlı yer değiştirme suretiyle atamaların norm kadro açığı bulunan eğitim kurumlarına doğrudan yapılmalı, alanında norm kadro açığı bulunmaması veya hizmet puanı yetersizliği nedeniyle yer değiştirme suretiyle ataması yapılamayan öğretmenler norm kadro açığı çıkana kadar sırada beklemelidir. Norm kadro açığı çıktığı anda ise ataması hemen yapılmalıdır.
Ahmet KANDEMİR
Güncelleme Tarihi: 11 Ekim 2018, 12:28