ÖĞRETMEN ADAYLARININ SENDİKA ALGISI ÜZERİNE ÇARPICI ARAŞTIRMA

Doç.Dr.Levent Ereaslan'ın öğretmen adaylarının eğitim sendikalarına dönük algılarını içeren ve Türkiye'de ilk kez yapılan bir araştırma raporu

ÖĞRETMEN ADAYLARININ SENDİKA ALGISI ÜZERİNE ÇARPICI ARAŞTIRMA
Sendika kavramı köken olarak çok eski tarihlere dayanmakla birlikte, günümüzde ifade ettiği anlamı oldukça yenidir. “Roma ve Yunan hukuk sistemlerinde rastlanan “syndic” terimi bir birliğin (sitenin) temsilini sağlamakla görevli kimseleri ifade eder. “Syndicat” terimi ise “syndic”in fonksiyonlarını ve bufonksiyonların uygulanmasını ifade etmek için kullanılmıştır. ”Sendika kavramının bu temel özellikleri bağlamında eğitim alanı örgütlenmesi incelendiğinde karşımıza eğitim sendikası kavramı çıkmaktadır. Eğitim sendikaları kamuda ve özel sektörde çalışarak eğitim-öğretim faaliyetlerine katılan öğretmenlerin; çalışma ve yaşama koşullarını iyileştirmek, geliştirmekve dayanışmayı tesis etmek amacıyla kurulmuş sivil toplum örgütleridir.

Eğitim sendikalarının genel olarak amacı; üye­le­ri­nin or­tak eko­no­mik, sos­yal, öz­lük, mesleki, sendikal hak ve çı­kar­la­rı­nı ko­ru­yup ge­liş­ti­re­rek, on­la­ra da­ha say­gın bir ya­şam dü­ze­yi sağ­la­ma­yı hedefleyen projeler geliştirmektir. Bu bağlamda eğitim alanındaki sendikalar kamu sendikacılığı yapmaktadır. Türkiye’de eğitim alanında ilk örgütlenme II.Meşrutiyet’in ilan edildiği 1908 yılında kurulan Encümeni Muallim Cemiyetidir. Bu yapılanmayı Muhafaza-yı Hukuk-ı Muallimin Cemiyeti (1908) izlemiştir. Daha sonra, kurulan bu iki dernek birleşerek Cemiyet-i Muallim adını almıştır. 1911 yılında Mahvel-i Muallimin Cemiyeti kurulmuştur. 1913 yılında Muallimler Yurdu, 1916 yılında Millî Talimve Terbiye Cemiyeti, I. Dünya Savaşı’nın sonuna doğru da DarulmuallimînMezunları Cemiyeti kurulmuştur.1921 yılında Atatürk’ün desteği ile öğretmenlik mesleğini korumak,öğretmenlerin sosyal statü ve ekonomik durumlarını düzeltmek, geliştirmek ve Milli Mücadele’ye destek vermek amacıyla Türkiye Muallimler ve Muallimeler Dernekleri Birliği kurulmuştur (Eraslan, 2011) Daha sonra tarihsel süreç içerisinde (1946-1990) özellikle öğretmen orijinli çeşitli kuruluşlar oluşturulmuştur. Bunlar: Türkiye Öğretmen Dernekleri Milli Federasyonu (TÖDMF-1946), Köy Öğretmenleri Dernekleri Federasyonları (1963), Milliyetçi Öğretmenler Birliği (1964), Türkiye İlkokul Öğretmenleri Sendikası (1965), Milliyetçi Türk Öğretmenleri Birliği (1965),Türkiye Öğretmenler Sendikası (TÖS) (1965), Ülkücü Öğretim Üyeleri ve Öğretmenler Derneği (Ülkü-Bir), (1971), Tüm İlköğretim Müfettişleri Derneği(TİM-DER) (1971), Türkiye Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği (TÖB-DER)(1972), Tüm Üniversite, Akademi ve Yüksekokul Asistanları Birliği (TÜMAS)(1975), Hürriyetçi Öğretmenler Yardımlaşma ve Dayanışma Birliği (HÜR-ÖĞRET-BİR)(1975), Mefkûreci Öğretmenler Derneği (MEF-DER) (1975), Eği­tim ve Bi­lim İş­Gö­ren­le­ri Sen­di­ka­sı (Eğitim-İş), Eğitimciler Sendikasıdır (Eğit-Sen)

Yasal düzenlemelerin sendikal yaşamıkolaylaştırması bağlamında 2013 yılı itibariyle eğitimbilim işkolunda toplam 28 sendika bulunmaktadır. Busendikalar;  EĞİTİM-BİR -SEN (Eğitimciler BirliğiSendikası), TÜRK EĞİTİM-SEN (TürkiyeEğitim ve Öğretim Bilim Kültür Hizmet Kolu Kamu Çalışanları Sendikası), EĞİTİM - SEN (Eğitim ve BilimEmekçileri Sendikası), EĞİTİM-İŞ (Eğitimve Bilim İş görenleri Sendikası), TEÇ-SEN(Tüm Eğitim Çalışanları Sendikası), TEM- SEN (Tüm Eğitimciler ve Eğitim Müfettişleri Sendikası),  EĞİTİM HAK-SEN  (Eğitim, Öğretim ve Bilim Çalışanları HakSendikası), ÖZGÜR EĞİTİM-SEN  (ÖzgürEğitim ve Bilim Çalışanları Sendikası), BİRLİK EĞİTİM-SEN  (Eğitim, Öğretim ve Bilim HizmetleriÇalışanları Sendikası), AND-SEN( Anadolu Eğitim Çalışanları Birliği Sendikası),DES (Demokrat Eğitimciler Sendikası), ANADOLU EĞİTİM-SEN (Anadolu EğitimÖğretim ve Bilim Hizmetleri Sendikası), AKTİF EĞİTİM-SEN (Aktif EğitimcilerSendikası) TEG-SEN  (Tüm EğitimGönüllüleri Sendikası),EY-SEN (Eğitim Yöneticileri Sendikası),BAĞIMSIZ EĞİTİMCİLER SENDİKASI, (BağımsızEğitimciler Sendikası), BİLGEÇ-SEN(Bilinçli ve Gelişimci Eğitim Çalışanları Sendikası), BAĞIMSIZ EĞİTİM-SEN (BağımsızEğitim Öğretim ve Bilim Hizmet Kolu Kamu Görevlileri Sendikası), BİLGEÇ-SEN(Bilinçli ve Gelişimci Eğitim Sendikası), EĞİTİM SÖZ-SEN (Eğitim ve BilimÇalışanlarının Sözü Sendikası),TÜM EĞİTİM BİR-SEN   (Tüm Eğitimciler Birliği Sendikası),EĞİTBİL-SEN (Eğitim ve Bilim Çalışanları Sendikası), ATA EĞİTİM-SEN, (Ata Eğitim Bilim ve Kültür Çalışanları Sendikası),MEÇ-SEN   (Milli Eğitim ve Bilim HizmetleriÇalışanları Sendikası), KUVAYIEĞİTİM-SEN (Kuvayı Milliye Eğitim Sendikası),ÇES (Çağdaş Eğitimciler Sendikası),DEMOKRATİK EĞİTİM SEN, (Demokratik Eğitim Sendikası), EÇSEN  (Eğitim Çalışanları Sendikası) şeklindedir.

Türkiye’de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 2012 yılı istatistiklerine göre toplam memur sayısı 2.017.978’dir.Toplam sendikalı memur sayısı ise 1.375.661’dir. Sendikalaşma oranı ise  %68.17’dir. Bu sayının büyük bir bölümünü 605.529 üye ile eğitim bilim işkolu oluşturmaktadır. Öğretmenlerin ilgi gösterdiği eğitim sendikalarına peki öğretmen adayları ilgi göstermekte midir ? “Öğretmen adaylarımevcut eğitim sendikalarını nasıl değerlendirmektedir,” Bu kısa çalışmanıntemel konusu bu sorulardan oluşmaktadır. Öğretmen adaylarına dönük yapılan ve550 öğretmen adayının katıldığı araştırmanın ön verileri bağlamında aşağıda busorulara yanıt aranacaktır.

Ön Bulgular:
Öğretmen adayları “Sendikaların demokratik yaşamın vazgeçilmez bir ögesi olduğunu düşünüyorum” önermesine büyük çoğunlukla katılıyorum şeklinde bir görüş belirtmişledir. Bu önemli bir yönelimi ifade etmektedir. Öğretmen adaylarının kavramsal olarak sendika kavramına dönük olumlu bir tutum sergiledikleri göreli olarak söylenebilir. Ayrıca “Sendikaların, öğretmenlerin haklarının savunulmasında bir araç olduklarını düşünüyorum” önermesine de adaylar büyük oranda olumlu bakmışlardır. Bu sonucu “Sendikalaşmanın öğretmenlik özlük haklarımı koruyacağına ve geliştireceğine inanıyorum.” ve “Sendikalaşmanın, okulda yöneticiler ve öğretmenler arasında gruplaşmaya neden olduğunu (olacağını) düşünüyorum”. Önermelerine olan olumlu bakış bu sonucu desteklemektedir.
 
“Her öğretmenin mutlaka bir sendikayaüye olması gerektiğini düşünüyorum.” önermesi ise yukarıdaki önerme kadarolumlu bulunmamıştır. Öğretmen adayları ile yapılan sözel görüşmelerde deadaylar sendika üyeliği konusunda tereddütlerini ifade etmişlerdir. Aynı şekilde “Bir sendikaya üye olmanın beni tedirgin edeceğini sanıyorum”. “Öğretmen olduğumda bir sendikaya üye olmayı düşünüyorum” önermeleri homojen bir eğilim göstermemektedir.

 Öğretmen adaylarının bu tereddütleri büyük ölçüde sendikaların politik bağlantıları vesiyasi parti ilişkileri ile ilgilidir. Bu bağlantının ileride bir sendikaya üye olmalarını engelleyebileceğini düşünmektedirler. “Sendikaların, öğretmenleri politik birzemine çekerek taraf olmaya ittiğini düşünüyorum.” ve “Sendikaların,öğretmenlerin siyasi anlayışlarına biçim verdiklerini düşünüyorum.” gibi önermelerede adaylar katılıyorum düzeyinde görüş belirtmişledir. Ayrıca “Genel olarak sendikaların siyasi partiler tarafından mesleki ya da yan kuruluşları olarak algılandıklarını düşünüyorum.” ve“ Siyasi partilerin sendikaları bir oy deposu olarak gördüklerine inanıyorum.”,“Sendikaların ideolojik değil mesleki dayanışma temelli olması gerektiğine inanıyorum” gibi önermelere de büyük ölçüde katılıyorum yönelimi görülmektedir.
Sendika üyeliğinin pratik sonuçlarına dönük sorulan “Tayin, terfi ve atamalarda kolaylık görmek için iktidara yakınbir sendikaya üye olmayı akıllıca bulurum.” ve “Öğretmen olduğumda üye sayısı fazla ve güçlü olan bir sendikaya üyeolmayı tercih ederim.” önermesi öğretmen adayları tarafından genel olarak “Hiç Katılmıyorum” ve “Çok az Katılıyorum” doğrultusunda değerlendirilmiştir. Bu olumlubir sonuçtur. Çünkü fayda bağlamında sendikanın kullanılmasına dönük olumsuz bir tutumun bir göstergesi olarak kabul edilebilir.
Öğretmen adayları mevcut eğitim sendikalarına da eleştirel yaklaşmışlardır. Örneğin  “Eğitim sendikalarının MEB’in eğitim politikalarına ve uygulamalarına yön verdiğini düşünmüyorum,” “Türkiye’de eğitim sendikaları eğitim sistemini geliştirmeye ve problemleri çözmeye dönük işlevsel projeler ürettiklerini düşünmüyorum.”, “Sendika yöneticilerinin sendikal hareketi politikaya atılmakiçin bir basamak olarak kullandıklarını düşünüyorum.”, “Sendika üye aidatlarıve diğer gelirlerinin öğretmenler için kullanıldığını sanmıyorum.”, “Sendika yöneticilerinin görev sürelerinin belirli (sabit) bir sürede olması gerektiğine inanıyorum.” gibi önermelerde bu durum görülmüştür, ayrıca öğretmen adayları ile yapılan sözel görüşmelerde de benzer eleştirilere rastlanılmıştır.
Öğretmen adaylarının “Sendika ve eğitim sendikaları hakkında yeterli bilgi düzeyine sahip olduğumu düşünüyorum” önermesine ağırlıklı olarak “kararsızım” yönünde bir görüş belirtmeleri de düşündürücüdür. Bu durumun oluşmasında adayların ilgi alanları kadar entelektüel olarak beslendikleri kaynakların ve kurumlarında payı vardır.Yapılan görüşmelerde öğretmen adayları derslerde öğretim üyelerinin sendika geneli ve eğitim alanı sendikal hareketlerden bahsetmediklerini ve ders kitaplarındada bu konuların işlenmediğini bildirmişlerdir. Sonuç olarak öğretmen adaylarının sendikal sürece ilgili fakat aynı zamanda tereddütleri bulunmaktadır.Bu tereddüt genelde siyasi ilişkilendirme ile ilgilidir. Bu bağlamda öneri olarak eğitim fakültelerinde sendikal yaşam konulu dersler ya da bilgilendirici seminerler verilmesi gerekmektedir.Eğitim sendikalarının eğitim fakültelerinde büro açabilmelerini ve kendilerini tanıtıcı çalışmalar yapabilmeleri sağlanmalıdır. Ders içeriklerine ya da ayrıbir ders şeklinde öğretim programlarına sendika konusu eklenmelidir. Elbettebüyük görev eğitim sendikalarına düşmektedir. Nicel olarak çok fazla ve parçalıbir görünüm sergileyen eğitim sendikaları işbirliği içerisinde eğitim sistemini geliştirmeye ve problemleri çözmeye dönük işlevsel projeler üretmelidir.Böylece hem mevcut eğitim iş görenleri hem de öğretmen adayları sendikalarakarşı daha ilgili ve olumlu olacaklardır.
 
Rüçhan Işık, Sendika Hakkının Tanınmasıve Kanuni Sınırları, AÜHF Yayınları, Ankara, 1962, s. 73.
Yahya Akyüz, Türk Eğitim Tarihi, Pegem-A Yayıncılık, Ankara, 2004,  s. 262–263.
Levent Eraslan, Sivil Toplum ve Eğitim (ESTK), Ankara,Maya Akademi, 2011, s.242.
Levent Eraslan (2012), “Günümüz Öğretmen Sendikacılığının Değerlendirilmesi”, 21. Yüzyılda Eğitim ve Toplum, 1(1),s..
Levent Eraslan (2013) Sendika AlgıÖlçeği, Geçerlik Ve Güvenirlik Çalışması (Öğretmen Adayları Uygulaması), Ankara.

Dç.Dr.Levent Eraslan
Güncelleme Tarihi: 18 Şubat 2013, 00:00
YORUM EKLE
YORUMLAR
doğru mu
doğru mu - 11 yıl Önce

Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) ''Kamu Sektörü İstihdamına İlişkin Veriler/2012 1. Dönem'' verilerinden yapılan hesaplamaya göre, kamuda çalışan toplam memur sayısı şöyle: Kamuda istihdam edilenlerin sayısı, Mart sonu itibarıyla 12 bin 523 kişi artarak, 3 milyon 111 bin 660'a ulaştı. Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) ''Kamu Sektörü İstihdamına İlişkin Veriler/2012 1. Dönem'' verilerinden yapılan hesaplamaya göre, 31 Mart 2012 tarihi itibarıyla kamuda 2 milyon 435 bin 169'u kadrolu personel, 170 bin 686'sı sözleşmeli personel, 351 bin 448'i sürekli işçi, 19 bin 673'ü geçici işçi, 21 bin 946'sı geçici personel ve 112 bin 738'i diğer personel olmak üzere toplam 3 milyon 111 bin 660 kişi çalışıyor. Bu rakamlar dolu kadro ve pozisyonları gösteriyor.

SIRADAKİ HABER