Adapazarı Rehberlik ve Araştırma Merkezi Müdürü Dr. Hülya Aksakal, araştırma sonuçlarının, Sakarya'da 1 ve İstanbul'da 9 eğitim kurumu olmak üzere toplam 10 eğitim kurumunda çalışan öğretmenlerden elde edildiğini kaydetti.
Araştırmaya katılan kadın öğretmenlerin en sık karşılaştıkları 5 mobbing davranışının olduğunu belirten Dr. Aksakal, bunların, beceri düzeyinden daha düşük işlerin verilmesi, bazı önemli sorumlulukların geri alınması ya da önemsiz veya hoş olmayan işlerle değiştirilmesi, iyi anlaşamadığı veya kurum içinde çok yakın olmadığı insanların günlük şakalarına maruz kalınması, işin gereğinden çok denetlenmesi ve yasal hak olan bazı şeylerin talep edilmemesi yönünde baskı yapılması olduğunu kaydetti.
Aksakal, ''Kadın öğretmenlerin mobbing davranışlarına verdikleri tepkiler, hiçbir şey yapmadım (yüzde 39), başka bir bölüme transferimi istedim (yüzde 15), diğer çalışanlara söylemekle tehdit ettim (yüzde 6) arkadaşlarıma anlattım (yüzde 68) personele rapor ettim (yüzde 15) yöneticime rapor ettim (yüzde 29), aile üyelerinden veya akrabalarımdan birine anlattım (yüzde 47) ve psikolog veya bir doktorla görüştüm (yüzde 13) şeklindedir'' diye konuştu.
Mobbingin kişiler üzerindeki olumsuz etkilerinin psikolojik, fiziksel, sosyal ve ekonomik olarak gruplandırılabileceğini aktaran Dr. Aksakal, şöyle konuştu:
''Mobbing, mağdurların duygusal, fiziksel, zihinsel ve mesleki sağlığını olumsuz etkilemekle kalmaz ayrıca mağdurun iş yaşantısı dışındaki kişisel ilişkilerinde de yıkıcı etki yaratmaktadır. Mobbing mağdurlarının öz benlik, öz saygı, öz güvenlerinin yıkımına, zihinsel süreçlerinde tahribata, duygusal yorgunluğa ve yoğun çaresizlik duygularının neden olabileceği alkol, uyuşturucu bağımlılığı riskinin artmasına neden olabilmektedir. Yapılan çalışmada kadın öğretmenlerin yüzde 53'ünün tükenmişlik, yüzde 42'sinin çaresizlik, yüzde 74'ünün çatışma içinde hissettiklerini, yüzde 84'ü öfkelendiğini, yüzde 26'sı korktuğunu, yüzde 46'sı öz güven kaybı ve yüzde 57'si konsantrasyon bozukluğu yaşadığını, yüzde 35'i unutkan olduğunu, yüzde 66'sı motivasyonda düşüş yaşadığını, yüzde 10'u sigara ve alkol tüketiminde artış olduğunu, yüzde 41'i eleştirilere tahammül edemez duruma geldiğini, yüzde 13'ü panik ataklarının başladığını, yüzde 34'ü uykusuzluk çekmeye başladığını, yüzde 41'i kendini suçladığını ve yüzde 70'i bütün bu olanların kendilerini daha güçlü kıldığını ifade etmiştir.''
'MOBBİNGE UĞRADIKLARININ FARKINDA DEĞİLLER'
Öğretmenlerin yüzde 36'sının ''mobbinge uğradınız mı?'' sorusuna ''Evet'' cevabını verdiğini vurgulayan Dr. Aksakal, ''Bu maddeyi destekleyici diğer sorularda bu oranın yüzde 59 olduğu saptanmıştır. Yani kadın öğretmenlerin mobbinge maruz kalma oranı yüzde 59 olarak tespit edildi. Bu sonuç, öğretmenlerin mobbinge uğradıklarının farkında olmadığını da göstermektedir. Yapılan çalışmada kadın öğretmenlerin yüzde 58'inin grup mobbingine, yüzde 48'inin dikey mobbinge maruz kaldıkları, yüzde 68'inin kendilerinden yaşça büyük kişiler tarafından mobbinge maruz kaldıkları ve yüzde 51'ine her iki cins tarafından mobbing uygulandığı tespit edilmiştir'' ifadelerini kullandı.
Mobbingin yaşandığı iş yerlerinde genel atmosferin, çoğunlukla zorlayıcı, rekabete dayalı ve herkesin kendi kişisel kazancı için uğraştığı bir ortam olduğu, bu olayın yaşanmadığı yerlerde ise genel atmosferin yumuşak ve hoş olduğunun gözlemlendiğini vurgulayan Dr. Aksakal, şöyle dedi:
''Bu çalışmada, mobbing davranışlarının kadın öğretmenlerin yalnızca sosyal yaşamlarını olumsuz etkilemekle kalmadığı, çalışma yaşamlarını da olumsuz etkileyerek çalışmakta oldukları kurumla bağlılıklarını azaltacak etkileri de ortaya çıkmıştır. Kurumda kendini çaresiz hissetme, sürekli çatışma içinde bulunma, öfkelenme, meslekte tükenmişlik hissetme, konsantrasyon bozukluğu ve öz güven kaybının da mobbing davranışlarına maruz kalan kadın öğretmenlerde oldukça fazla görülen duygular olduğu saptanmıştır'' şeklinde konuştu.
'VERİMLİ ÇALIŞANLAR İŞ GÜCÜ DIŞINA İTİLİYOR'
Aksakal, eğitim sektöründe görülen mobbingin, kurumda işini savsaklamaksızın, düzgün çalışarak rekabeti artıran, dürüst yahut hırslı olan kişilere kapasitelerinin çok altında işlerin verilmesi ya da kurumda performansları diğerlerine nazaran düşük düzeyde olanlara, kapasitelerinin çok üstünde, bitirmeleri mümkün olmayan işlerin verilmesi olarak ortaya çıktığını aktardı.
Dr. Aksakal, sözlerine şöyle devam etti:
''Bu tür çalışanlar ise diğer iş görenler için birer fırsat olmaktan ziyade birer tehdit unsuru olarak algılanmaktadırlar. Bunların saf dışı bırakılmaları için psikolojik baskı, yani tehdit, yıldırma ve alay gibi değişik taciz şekilleri uygulanmakta ve ne yazık ki bu verimli çalışanlar bir şekilde iş gücü dışına itilmektedirler. Mobbing olgusu sadece kurumları değil, çalışanları, onların içinde bulundukları aile ve toplumu da olumsuz olarak etkileyen çalışma hayatının önemli bir sorunudur. Bu sorunun çözümünde ve olumsuz etkilerinin en aza indirilmesinde kurum ve yöneticiler, mobbing mağdurunun kendisi, ailesi ve arkadaşları, üzerlerine düşenleri yerine getirdikleri ölçüde bundan hem çalışanlar hem kurumlar kazançlı çıkacaktır.''