GÖREVLENDİRME ÇALIŞAN MEMURLARIN HAKLARI

Bir göreve asaleten atanabilecek memurun niteliklerine sahip olmamakla birlikte, o görevi yürütmek üzere görevlendirilen memurların durumu sürekli tartışma konusu olmuştur. Bu görevlendirmenin hukuki yönünün yanı sıra bu şekilde görev verilenlere ödenecek ücret ve diğer ödemeler konusunda tereddütler yaşanabilmektedir.

GÖREVLENDİRME ÇALIŞAN MEMURLARIN HAKLARI
 
 
Bir göreve asaleten atanabilecek memurun niteliklerine sahip olmamakla birlikte, o görevi yürütmek üzere görevlendirilen memurların durumu sürekli tartışma konusu olmuştur. Bu görevlendirmenin hukuki yönünün yanı sıra bu şekilde görev verilenlere ödenecek ücret ve diğer ödemeler konusunda tereddütler yaşanabilmektedir.
 
Tedviren görevlendirme/atama nedir?
 
“Asilde aranan şartları taşımayan kişilerin belli bir görevi yürütmek üzere görevlendirilmesi” şeklinde karşımıza çıkan “tedvir” uygulamasının yasal bir dayanağı bulunmamaktadır. Anayasanın 128 nci maddesinde “'Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir.” denilmiş, personel düzenlemelerine ilişkin kanunların hiçbirinde de “tedvir” şeklinde bir uygulamanın varlığından söz edilmemiştir.
 
Öte yandan, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ve diğer mevzuatta “tedviren” görevlendirme ya da atamaya imkan veren herhangi bir düzenleme bulunmamasına rağmen, kurumların sık sık “tedviren görevlendirme” ya da “tedviren atama” şeklinde işlemlerine de rastlanabilmektedir.
 
Devlet memurluğuna ilişkin bir görevin kimler tarafından görülebileceği 657 sayılı Kanunda belirtilmiştir. Kanun, bir görevin asil tarafından yürütülmesini esas almakla birlikte, asilde aranan şartlara sahip kişiler tarafından vekaleten ya da ikinci görev verilmek suretiyle yürütülmesini de düzenlemiştir. Ayrıca, memurların geçici görevlendirilmesi ile ders görevi verilmesi hususları da Kanunda yer almıştır.
 
Bunun yanı sıra, 99 Seri Numaralı Devlet Memurları Kanunu Genel Tebliğinde “Asilde aranan şartlara sahip vekil memur bulunamadığı takdirde, hizmetin aksamadan yürütülebilmesi bakımından herhangi bir şekilde boşalmış veya boş bulunan bir görevin öncelikle varsa yardımcıları yoksa asilde aranan şartlara en yakın personel tarafından tedviren gördürülmesi mümkün görülmektedir.” denilmiştir. Ancak Tebliğde yer alan bu husus istisnai bir durum olup, asil ya da vekil olarak atanabilecek hiçbir memurun bulunmaması halinde hizmetin aksamamasına yönelik bir tedbir olarak düşünülmüştür.
 
Ancak, Anayasal ve yasal bir dayanağı olmayan bir hususun tebliğle düzenlenmiş olmasının geçerliliğinden söz edilmesi hukuken mümkün olamamakla birlikte, bu Tebliğin “imkansızlık” halinde yapılacak uygulamaya yönelik olması nedeniyle, kamu yararı ve hizmetlerin yürütülmesinin zorunluluğu bakımından konunun değerlendirilmesi daha uygun olacaktır. Herhangi bir görev için günümüz şartlarında asaleten ya da vekaleten atanma şartlarını taşıyacak memurun bulunmaması hali pek mümkün olamayacağından, Tebliğde yer alan hükmün de anlamsız kaldığını söyleyebiliriz.
 
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 175. maddesine 2001 yılında eklenen 'Ancak, kurum içinden veya diğer kurumlardan vekalet edenlere vekalet aylığı ödenebilmesi için, vekilin asilde aranan şartları taşıması zorunludur. 'hükmü karşısında tedviren görevlendirmenin önü tamamen kapanmıştır. Ayrıca 17.04.2006 tarihli ve 2006/10344 sayılı 'Devlet Memurlarına Ödenecek Zam ve Tazminatlara ilişkin Bakanlar Kurulu Kararının dokuzuncu maddesinde de, bir göreve vekalet edeceklerin genel ve ilgili mevzuatı uyarınca asaleten atanmada aranan tüm şartları bir arada taşımaları gerektiği, bu şartları taşımayanlara vekalet nedeniyle öngörülen zam ve tazminatların ödenemeyeceği belirtilmiştir.
 
Tedviren görev yapanlara yapılacak ödemeler
 
657 sayılı Devlet Memurları Kanununda, 666 sayılı KHK ile belirlenen ek ödeme düzenlemesinde, Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan yan ödeme(zam ve yazminat) kararnamelerinde, asilde aranan şartlara sahip olmadan bir görevi yürüten personele ödeme yapılmasına ilişkin herhangi bir düzenleme yer almamaktadır.
 
Bu nedenle, bir görevi tedviren gören memurun o göreve ait; ek gösterge, makam tazminatı, temsil/görev tazminatı, ek ödeme, zam ve tazminatlardan yararlanması mümkün olamayacaktır.
 
657 sayılı Kanun; vekalet, ikinci görev ve ders görevi verilenlere yapılacak ödemelere ilişkin hususlara açıklık getirmiş olup, yan ödeme kararnamesinde de buna ilişkin düzenlemelere yer verilmiştir. Ancak bu düzenlemelerde “tedvir” halinde yapılacak ödemelere değinilmemiştir.
 
Öte yandan, 657 sayılı Kanunun, vekalet aylığı ödenebilmesini bile “vekilin asilde aranan şartları taşıması” zorunluluğuna bağlarken, asilde aranan şartları taşımayanlara gördürülen görevin mali haklarının ödenmesinden söz edilmesi de mümkün değildir. Benzer ifadeler zam ve tazminatlara ilişkin düzenlemede de yer almıştır.
 
Bunun yanında, Danıştay kararlarında genellikle “ tedviren görevlendirmenin hukuki dayanağının bulunmadığı” yönünde hükümlere rastlanılmakla birlikte, tedviren görev yürüten personele yapılacak ödemeler konusunda idari yergı yerleri tarafından verilmiş çeşitli ve farklı kararlara da rastlanabilmektedir.
 
Konuya ilişkin bazı Kararlar
 
-Danıştay 8. Dairesi Başkanlığının 18.11.1999 tarih ve E:1997/59, K:1999/6401 sayılı Kararında, “atandığı enstitüde öğretim elemanı olmadığı için davacı zorunlu olarak bu idari görevle görevlendirildiğine ve ilgili yasal düzenlemelerle tedviren görevlendirme adı altında bir görevlendirme şekli kabul edilmediğine göre bu görevlendirmenin vekalet olarak kabulüne”
 
-Danıştay 11. Dairesi Başkanlığının 10.04.2003 tarih ve E:2000/9798, K: 2003/1654 sayılı Kararında, “tedviren görevlendirilen kişiye vekalet aylığına eşdeğer tutarda bir meblağın tazminat olarak ödenmesine”
 
-Danıştay 2. Dairesi Başkanlığının 27.01.2009 tarih ve E:2008/4125, K:2009/294 sayılı Kararında, “aranan şartlara sahip olmayan davacının malmüdürlüğü görevini tedviren yürütmesi nedeniyle kendisine tazminat şeklinde olsa dahi vekalet aylığı ödenmesinin mümkün olmadığına”
 
-İdari Dava Daireleri Kurulunun 28.12.2006 tarihli ve E:2003/736, K:2006/3361 sayılı Kararında, “görevini tedviren yürüten davacıya asilde aranan şartları taşımaması nedeniyle tedviren görev yaptığı kadro için yan ödeme, özel hizmet tazminatı ve ek ders ücreti ödenmesine imkan bulunmadığına”
 
hükmedilmiştir.
 
 
www.kamudanhaber.com
Güncelleme Tarihi: 14 Kasım 2013, 00:00
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER