BİR ÖĞRETMENİN İSYANI,OKUDUĞUNUZDA CANINIZ YANACAK !

Yıllarca öğetmen olarak atanmak için çalışan bir öğretmenin veridiği mücadele ve sonuç !

BİR ÖĞRETMENİN İSYANI,OKUDUĞUNUZDA CANINIZ YANACAK !

İsmim Merve Mutlu, 1989 yılında Eskişehir'de doğdum.Sizden sesimi duyurmanızı istiyorum.Düşündüm ki bana en etkili yolu gösterecek olan belki de tesadüfen yazımı okuyacak bir yetkilidir.Lütfen yazımı sonuna kadar okuma lutfunu gösteriniz.İlk okula başladığım günden bu yana kendimi bir mücadelenin içinde buldum.Önüme hangi sınav konulduysa itiraz etmeden, her birine özenle çalıştım.Eskişehir'in güzide bir Anadolu Lisesi'ni kazandım.Girdiğim dönemde tabelalarında isim değiştirerek Anadolu Lisesi olan okullar yoktu, sayılı idi şehrimde 4 tane Anadolu Lisesi.Bilirsiniz ki genelde sayılsal sınıflar ağırlıklı olur bu okullarda.Arkadaşlarım, Hocalarım, ailem sayısal seç Mühendis ol diye ısrar ettiler.Bense eşit ağırlıklı alanını seçip, Felsefe ya da Psikoloji okumak istiyorum diye direndim.O kararı verdiğimde annem yüzüme baktı ve "Hiç bir şey olmamayı seçtin kızım, aferin sana" dedi.Haklı olabileceği aklımın ucundan geçmezdi.Liseyi oldukça parlak bir öğrenci olarak bitirdim.Bir yandan da Türk Halk Müziği ile uğraştım.Şehrimin bozkır ikliminde türkülerin sıcağıyla ısındım, liseler arası ses yarışmalarında dereceler aldım.Derken Öss geldi çattı.İlk girdiğim yıl, aldığım puan hayalini kurduğum bölümleri okumam için yetersizdi.Reklamcı olabiliyordum, işletmeci, maliyeci falan.Ama bu bölümler benim ruhumu doyurmaz, bana nasıl daha iyi bir insan olurum, nasıl ahlaklı nesiller yetiştiririm, doğru ile yanlışı, iyi ile kötüyü ayırt etmeme imkan vermez, derinlik katmaz diyerek gitmedim.O zaman gücüm vardı, çok zor geçen bir yılın daha ardından ikinci yılımda Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, Felsefe Grubu Eğitimi Anabilim Dalı'na kaydımı yaptırdım.Benden mutlusu yoktu, sevdiğim bölüm, sevdiğim meslek daha ne olsundu...Bölümümüz 5 yıllık bir eğitim süresine sahiptir.Birinci sınıfın ilk dönemi bittiğinde not ortalaması 3.00 ve üzeri olan öğrencilere üst sınıftan ders alabilme imkanı sunuldu.Ben de bu sayede, her dönem sabahlara kadar süren projeler, tezler, gözyaşları, karın ağrıları eşliğinde not ortalamamı hiç düşürmedim ve okulumu 4 yılda bitirdim.Son yılımda hem okuldaki ders yüküm hem de Kpss yükü vardı omuzlarımda.Bir dersaneye yazıldım.Bu işler böyle yürüyordu.Ben eğitim fakültesinden öğretmen olarak mezun oluyordum, benim yeteneklerimi sınayacak olan sınava hazırlanmak üzere para verip, yeniden öğrenci oluyordum.Ankara soğuktur bilirsiniz.Kış mevsiminde -25 derecede, Demirtepe mevkiinden gece 22.30 civarı 220-221 nolu otobüs her dakika geçmez.Gittiğim dersane Demirtepe'de idi, gündüz okul olduğu için akşam saatleri de dersanede geçiyordu ve o sert, karlı, buzlu gecelerde otobüs beklerken yalnızca "ÖĞRENCİLERİMİ" düşünüyordum.O zaman ısınıyordum bir parça.Yurtta kalıyordum, yemek kalmıyordu çoğu zaman o vakitte.Öğlen ne yediysem, onunla sabahlıyordum.Eğitim Bilimleri kuramları hayatımın bir parçasıydı.İçselleştirmiştim, kendimi gerçekleştirmeme ramak kalmıştı.Aylardan Mayıs geldi, mezuniyet törenimiz oldu okulda.Öğretmen yemini ettik...En gür sesi çıkarmak için mücadele verdim bu kez, en güçlü yemini ben ettim.Hocalarıma el salladım, aileme ağlayarak sarıldım.Her şey öyle güzeldi ki, kendi dönem arkadaşlarımdan bir yıl daha önce mezun olmuştum.Emeklerimin karşılığını almıştım, SANMIŞTIM.Ben neden mezun oldum? Öğretmen olmak için.Oldum mu? Hayır.Amacıma ulaştım mı?Hayır.O halde neden sevinmiştim?Bilmiyorum.Haziran geldi, okul bitti, herkes evlerine, memleketlerine çekildi.Ben Ankara'da kaldım.Temmuz ayı gelene kadar var gücümle Kpss'ye çalıştım.Kütüphanedeki görevliler ile güne başladım, onlarla çıktım kapıdan.Ve sınav sonuçları açıklandı 83.119 puan almıştım p10'dan.Nedir p10? Öğretmenlik için kullanılan puan türü.Umutlanmıştım, geçen yıllarda bu puanı alan arkadaşlarım atandıkları yerden tebrik mesajları gönderdiler.Umutlu bir bekleyiş başladı.Ta ki kılavuzun yayınlanıp, kadro sayılarının açıklandığı geceye kadar.9 yaşımda iken, ablamı kaybettim trafik kazasında.Onun öldüğünü duyduğum an yüreğimde, beynimde oluşan sancının bir benzeriydi yaşadığım şok.Abarttığımı düşünmeyin, öğretmenlik ölüm kalım meselesi olmuştu çoktan.154 kişi ilk atamada bölümüme ayrılan sayıydı.Bu demek oluyordu ki yaklaşık 84-85 puan ile bölüm kapanacak ve ben atanamayacağım.Nitekim düşündüğüm gibi oldu.Tercih haftası her gün, her gece ağlayarak, dudağımda çıkan uçukları kremlere boğarak geçti.10 Eylül  günü ise merakla bekliyordum.Ömrünü bu yola adamış birine öğretmen olamayacağını nasıl söyleyecek acaba devlet?ATANAMADINIZ,YERLEŞTİRİLEMEDİNİZ,SENİ İSTEMİYORUZ,NİTELİKSİZLERE YER YOK,DEFOL GİT acaba ne yazacaktı ekranda?Yerleştirilemediniz! yazıyordu, ünlemi de vardı.O ünlem dahi can yakıcı olabiliyormuş...Boş kadroların kaldığı açıklandı hemen akşamında.Umut öyle garip bir hastalıklık ki,Kierkegaard diye bir filozofta aynı şeyi söylüyor.Umut ile yaşıyor insan.Boş kadrolarda bölümüme hakettiği değer verilecek, mağdur olan bu insanların sesi duyulacak sandım.Dün gece bir tokat daha yedim, Osmanlı tokadından da sert Türkiye Cumhuriyeti tokadı koydum adını.Felsefe, Psikoloji,Sosyoloji ve Mantık öğretecek insanlara ihtiyaç yokmuş bu ülkede.Boşuna imiş onca çaba.Felsefeyi öyle sevdim, gerekli olduğuna öyle inandım ki Lisans eğitimi ile yetinmedim, bir de Yüksek Lisans için mücadele verdim ve kazandım.Gencecik insanlara, birbirinin gözünü oymayı değil, koşulsuz, şartsız her fikrin, her insanın, her yaradılanın kıymetli olduğunu öğretmek için yandı yüreğim.Ama benim hizmet etmek istediğim kurum, benim ve alanımın değerli olduğunu düşünmüyor.Peki ya bundan sonra?Mailimin asıl sorusuna geldi sıra,benim yerimde olsaydınız ne yapardınız? Size bahşedilip, bahşedilmediğini dahi bilmediğiniz bir yılı daha Kpss için harcar mıydınız?Canınızı çıkaran dersanelerde 500-600 lira gibi bir ücrete çalışır mıydınız? Kpss sonuçları bu kadar geç açıklandığı için bütün sözleşmelerini yapan özel okullara geç kaldığınızdan dolayı dizlerinizi mi döverdiniz?Lütfen bir akıl verin.Çünkü ben zannediyorum, akıl ve ruh sağlığımı yitirmek üzereyim.
Saygılarımla.
Güncelleme Tarihi: 03 Ekim 2012, 00:00
YORUM EKLE
YORUMLAR
osman
osman - 12 yıl Önce

Burası bildim bileli kalkınmakta olan bir ülkedir,bu sonsuza kadar değişmeyecektir.Halk olarak maalesef duyarsız,okumaktan uzak,tepkisiz,menfaatçı olmuşuz.Bizi yönetenler içimizden çıkmalar zaten belli,yani biziz.AB sayesinde baskılar ile her alanda değişiklikler yapılıyor,kopye çekmeyi bile başaramıyoruz.En güzeli imkan varsa gelişmiş bir ülkeye gidebilmektir.Yolun açık olsun.

mehmet
mehmet - 12 yıl Önce

Hayata tutunmak bazen gerçekten zordur. ben de çok zorluklar çekmiş birisiyim. hayatta en zor durum; kişinin kendisini boşlukta hissetmesidir. sana tavsiyem şudur. İnsanları uğraştıkları kadar güçlüdür. belkide kimilerinin dediği gibi "Yaşamak direnmektir." Aslında güçlü birisin belli. Bir de sana ters gelmezse maneviyatın gücünü dene.Yaratılan tarafından sevilen en zor yollara sürülendir.

s kahraman
s kahraman - 12 yıl Önce

her şart altında yine de sakın kendine zarar verme. gün doğmadan neler doğar. demek istiyorum.ve buna inanıyorum.

jale ilgün
jale ilgün - 12 yıl Önce

seni yıllar sonra böyle bulabileceğimi sanmıyordum...

zamana yolculuk
zamana yolculuk - 11 yıl Önce

emeğin için çok teşekkür ederiz.Bu ülkenin geleceğini düşünen 10 tane bilinçli vatandaş olsa senin gibi...Ama eğri oturup düz konuşmak lazım.Hemen atanamaman normal felsefeci aranmıyor ki çok...Zamanında hayallerini kurarken bunu düşünüp ona göre hareket etmen gerekirdi.Hakkında hayırlısı olsun

SIRADAKİ HABER