Tartışmaların, genellikle Bakanlık’tan bilgi alınmadan, duyumlar üzerinden yapıldığını belirten Dinçer, bu durumun hem üzüntü verici hem de Türkiye’deki tartışmaların seviyesini göstermesi bakımından anlamlı olduğunu söyledi. Bir konuda vatandaşlardan şikayet gelmesi durumunda, gerçekten değerlendirmeye tabi tutulup tutulmayacağının incelendiğini, daha sonra konu hakkında işlem yapıldığını anlatan Dinçer, Şeker Portakalı ile Fareler ve İnsanlar kitaplarına ilişkin vatandaşlardan şikayet olduğunu kaydetti.
"Vatandaşların şikayetleri var ki bunu önlemeyemeyiz. Önlenmesi de doğru değil" diyen Dinçer, şikayetlere ilişkin kararın ön incelemeden sonra verildiğini anlattı. Bu kitaplara ilişkin şikayetler üzerine de ilgili yöneticilerin konuyu ilgili kişilere havale ettiğini ya da yazıyla kendilerine bildirdiklerini belirten Dinçer, sürecin orada bittiğini söyledi.
-"Bize yapılan en büyük haksızlık"-
"Süreç burada bittikten sonra üzerinde bir karar verilmeden, karar varmış gibi tartışıyor olmak bence bize yapılan en büyük haksızlık" diyen Dinçer, sözlerini şöyle sürdürdü: "Şeker Portakalı ile ilgili okul yöneticisi sadece kitabı tavsiye eden öğretmenden konuyla ilgili şikayet hakkında bilgi edinmiştir. Bu çok tabi bir hak, ondan sonra hiçbir şey yapılmamıştır. Fareler ve insanlarla ilgili ise ilgili il müdürü kendisine gelen şikayeti bize ulaştırmıştır.
Biz de bunun üzerine herhangi bir işlem yapmadık. Çünkü her iki kitapta bizim tavsiyelerimiz arasında yer alıyor."
Yıllardan beri bu kitapların çocuklara okutulduğunu dile getiren Dinçer, "Bu açıdan bakıldığında bir velinin gösterdiği tepkiyi Mili Eğitim Bakanlığının kararıyla uyumlaştırarak tartışmayı gerçekten doğru bulmuyorum ve bunlardan üzüntü duyuyorum" diye konuştu.
-"Bugünlerde sansür üzerinden tartışmalar yapılması manidar"-
Talim Terbiye Kurulu’nun bazı kitaplara sansür uyguladığı yönündeki iddiaların sorulması üzerine Dinçer, son dönemlerde Bakanlığın sansür yaptığı yönünde tartışmalar ve değerlendirmeler yapıldığını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu tartışmaların hemen hemen hepsinin, MEB’de kitap inceleme sürecini değiştirdiğimiz zamana denk gelmesi sizce tesadüf mü? Biz bugünlerde kitap inceleme ve değerlendirme sürecini yeniden yapılandırdık. Ve artık eski yöntemde olduğu gibi Bakanlık bünyesinde, uzun yıllardan beri aynı işi yapan öğretmenlerin ele aldığı değerlendirme ve kitap inceleme sürecini değiştirdik. Bunun yerine tüm dünyanın uyguladığı son derece modern bir panel sistemi getirdik. Bu bir uygulama ve değerlendirme sistemi. Bunu uygulamaya koyduğumuz bugünlerde hep sansür üzerinden tartışma yapılmasını manidar buluyorum. Özellikle Yunus Emre, Orhan Kemal, Pir Sultan Abdal gibi belki bundan sonra bir takım yazarlar üzerinden benzer hususlar gündeme getirilecek olabilir. Onlarla ilgili kitapların hiçbirinin değerlendirmesini yeni sisteme göre de yapmış değiliz, eski sisteme göre yaptık. Bu bir taraftan da eski sistemi değiştirmemizin gereklerinden birisi olabilir.
Bırakın çocuklarımız istediği kitapları okusunlar. geldiğimiz çağda ve sahip olduğumuz kaynaklara bakıldığında, Talim Terbiye Kurulu’nun şu kitabı okuyun bu kitabı okumayın diye yapacağı hiçbir tasnif, çocuklarımızın arzu ettiği kitabı okumalarına engel teşkil etmez."
Dinçer, kitaplar üzerinden spekülasyon yapılmasını ve Bakanlığın tartışılmasını uygun bulmadıklarını vurguladı. Türkiye’de çocukların okuma kabiliyetinin zayıflığını herkesin dile getirdiğini, bunu arttırmak için çaba sarf ettiklerini anlatan Dinçer, Bakanlık olarak ilk defa kütüphaneler ve okuma kültürünün yaygınlaştırılması için birim kurduklarını söyledi. Bu şekilde çalışan Bakanlığın, birtakım kitapları okuyun ya da okumayın diye seçim yapmasının doğru olmayacağını vurgulayan Dinçer, "Bırakın çocuklarımız kitap okusunlar" dedi.
-"Şanlıurfa’da 133 kişilik sınıf" haberi-
Bakan Dinçer, eğitim altyapısı itibarıyla en yetersiz illerden olan Şanlıurfa’nın eksikliklerini gidermek için son birkaç yıldır önemli yatırımlar yapıldığını, geçen yıl yaklaşık 59 milyon kaynak aktarıldığını söyledi. Bu yıl kentte 89 bin çocuğun öğrenime başladığını, yapılan derslik sayısının yetmediğini belirten Dinçer, öğrenci sayılarının derslik başına fazla olduğu illerde okullara prefabrike derslikler kurmayı kararlaştırdıklarını bu sorunun yakında çözüleceğini kaydetti.
Güncelleme Tarihi: 04 Ocak 2013, 00:00
Eğitim ve öğretim işinden de anlamıyoruz zaten,hazır sistemleri bile kopya edemiyoruz,en iyisi bilenlere ihale edip sonra da koltuğa oturması en akıllıcası.Nasılsa demokrasi anlayışımız da,bir dakikada oy ver gel.Koltuk ve makamlar sizlerindir nasıl olsa,bari bırakın bilenler hazırlayıp sizlere sunsunlar,biz sizleri alkışlarız.