TÜRKİYE'NİN DARBE TARİHİ 'ÖZEL HARP'TE GİZLİ

Meclis Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu'nun hazırladığı değerlendirme raporunda darbe ve muhtıralara yönelik önemli tespitler var. YIllarca 'fısıltıyla konuşulabilen' konuları rapora taşıyan Meclis Komisyonu, 'Özel Harp Dairesi'ne de dikkat çekti...

TÜRKİYE'NİN DARBE TARİHİ 'ÖZEL HARP'TE GİZLİ


Meclis Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu'nun değerlendirme raporunda tarihle yüzleşme....
AKŞAM dün raporu Türkiye'ye duyurmuştu. Raporun satıraralarında yakın tarihe ilişkin önemli detaylar var. Raporun giriş bölümünde, Kenan Evren'in 'Hainleri asmayıp da besleyecek miyiz?'; Yassı Ada Mahkemesi Başkanı Salim Başol'un 'Sizi buraya tıkayan kuvvet böyle istiyor'; 12 Eylül döneminin Mamak Askeri Cezaevi Komutanı Albay Raci Tetik'in 'Bu bir savaştır, savaşta her zaman iyi şeyler olmaz' sözlerine yer verildi. 'Bu sözler Türkiye tarihinde kara leke olarak yerlerini almışlardır' denildi. Rapor şöyle:
'TAHKİR VE TEZYİF' SUÇLAMASI: Ordu mensupları toplumun hemen her sorunuyla ilgili görüş dile getirme yetkisini kendilerinde bulsalar da, tersi olduğunda akan sular durur. Toplumun üyeleri, siyasal temsilcileri, TSK'nın tasarruflarını sorguladığında, ordunun ilk refleksi bu girişimde tahkir ve tezyif unsurları aramaktır.
ORDU KENDİSİNİ ÜSTÜN GÖRÜYOR: Toplumun kirinden münezzeh, başka bir kategori oluşturduğuna inanılan Silahlı Kuvvetler, bu 'ahlaki üstünlüğü' nedeniyle gerektiğinde siyasetçileri görevden uzaklaştırıyor. Son 3-4 yılda ortaya çıkan çok sayıda olgu, askerle ilgili bu 'ahlaki üstünlük' mitini önemli ölçüde sarsmıştır. Günümüzde artık ordunun da, içinde yaşadığı toplum kadar kirli ve toplum kadar temiz olduğu kabul gören sosyolojik bir gerçektir.
BÇG 'FİŞLEME ŞEBEKESİ': 28 Şubat döneminde TSK'da Psikolojik Harekat Grup Komutanlığı teşkil edilmiştir. Bugün azınlıkta olan irticai basın hariç tüm gazete ve TV'ler Silahlı Kuvvetler'in her hareketini destekler hale getirilmiştir. Dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya'nın inisiyatifinde
başlatılan ve fişleme şebekesi olarak faaliyet gösteren Batı Çalışma Grubu'nun çalışma biçimi, Erkaya'nın birimlere gönderilen talimatta açık olarak ifade edilmiştir:
DEVLETE ÇALIŞAN KATİLLER: Türkiye'yi darbeye sürüklemek için kargaşa ortamı yaratılır ve devlete çalışan kiralık katiller cinayet işler. Maşaları kullananlar ortaya çıkartılamaz. Siyasal cinayetler işleniyor, bombalar patlatılıyor. Katliamlar gerçekleştiriliyor. Sol görüşlü öğrencilerle ırkçılar karşı karşıya getiriliyor. Amaç, halkı bıktırmak ve darbe bile olsa gelecek yönetime razı olmasını sağlamak.
6-7 EYLÜL ÖZEL HARP İŞİ: Özel Harp Dairesi'nin tarihi Türkiye'nin gizli tarihidir. Türkiye'nin gizli ordusunun yani Özel Harp Dairesi'nin adı gizlendi. Kağıt üzerinde Seferberlik Tetkik Kurulu olarak gözüktü. Ama görevliler gerçek adını kullandı. 6-7 Eylül olaylarının başlamasından birkaç gün önce İstanbul'a gelen ve sonradan Daire'nin başına geçecek olan Sabri Yirmibeşoğlu, 1991'de gazeteci Fatih Güllapoğlu'na 6-7 Eylül olaylarının Özel Harp Dairesi örgütlenmesi olduğunu anlattı.
HEP MİT DEŞİFRE OLDU: Özel Harp Dairesi ve MİT arasındaki işbirliği dairenin kuruluşundan itibaren vardı. Komuta üstünlüğü Daire'de oldu. Planlanmasını çoğunlukla dairenin yaptığı eylemlerin uygulaması MİT ve sivil unsurlara düştü. 12 Mart öncesi provokatif eylemlerde bu açığa çıktı. Nedense hep deşifre olanlar MİT mensupları oldu. Operasyonlara katılan özel harpçilerin kim oldukları hala bilinmiyor.
DOĞAN ÖZ CİNAYETİ: Doğan Öz ve Abdi İpekçi cinayetleri 12 Eylül'ü çözmek açısından bütün malzemeleri içerir. Ankara Cumhuriyet Savcısı Öz, öldürülmeden kısa bir süre önce Başbakan Ecevit'e Özel Harp Dairesi ve kontrgerillayla ilgili rapor sunmuştur. Öz, 'Esas tehlike Özel Harp Dairesi merkezli kontrgerilladır' ifadesine yer vermiştir. Rapordan kısa bir süre sonra öldürülmüştür. Özel Harp Dairesi üzerindeki perde kaldırılmış değil. Bugüne kadar sivil güçlerin denetimine açılmamıştır.
BİZDE AÇIĞA ÇIKMADI: Batı'da 'Gladio' türü gizli örgütler açığa çıkartıldı. Geriye bir Türkiye kalmıştı. Özel Harp Dairesi 1992'de Özel Kuvvetler Komutanlığı adını alarak tümen seviyesine yükseltildiğinde, sivillerin bağlı olduğu birim ayrı daireye dönüştürüldü. Batı'da gizli orduların sivil unsurları dağıtılırken Türkiye'de sayısında artışa gidilmiştir. Seferberlik Tetkik Kurulu'nun komuta seviyesi bugün çoğunlukla kilit noktalarda tümgeneral düzeyindedir.
JİTEM'LE, CİNAYETLER BAŞLADI: JİTEM'in kurulmasıyla Güneydoğu'da faili meçhul cinayetler başladı. Kaçırılanların bazıları ölü olarak bulundu. Büyük çoğunluğun cesedi bulunamadı. JİTEM, en çok terörle mücadeleye zarar verdi. Büyük zararlardan birisini ise Türk Silahlı Kuvvetleri'ne verdi. Kurucu unsurların subaylar olması nedeniyle bölge halkı, bu yapıyı orduyla bir tuttu. Eylemlerine baktığımız zaman PKK ile Kürt halkını bir tutma politikası görülüyor. Yöre halkı ile PKK'ya aynı gözle bakılmasının yanlış olduğunu vurgulayan Korg. İsmail Selen, Emniyet Müdürü Gaffar Okkan gibi ama ne yazık ki bu isimler de suikastlara kurban gitti.

Hukuk dışı 'sır'
Devlet sırrı; derin devlet, Özel Harp Dairesi, kontrgerilla gibi korku ve ölümün kol gezdiği çevrelerde dolaşır. Bu sırlar; Hrant Dink, Doğan Öz, İpekçi ve Uğur Mumcu gibi siyasi cinayetlerin meşrulaşmasına ve siyasi cinayetler üzerine Türkiye'nin daima OHAL düzeni içinde tutulmasına yarayan araç oldu. Devlet sırrı hukuk dışılığın adı olmuştur.
28 ŞUBAT'TA TRT: 28 Şubat sürecinde, 'Olmayan bir savaş ve düşman medyayla ilan edilebilir. Çünkü medya, insanları her şeye inandırabilir' sözü hayata geçirildi. Kervana devlet kurumu TRT de katıldı. 12 Eylül 1996 tarihli Perde Arkası; TRT-1 ve TRT Int'de yayımlanan programda, ortam 12 Eylül öncesine benzetilerek Konya mitingi ve İran görüntüleri verildi



Kaynak: Akşam

Güncelleme Tarihi: 25 Kasım 2012, 00:00
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER