Türkiye pazarı da dahil olmak üzere Tüm Avrupa’ya genetiği değiştirilmiş ürün girişi yapılabilmesi için adeta tek yetkili kurum olan Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi (EFSA) güvenilirliği ile tartışma konusu oldu. EFSA’nın üst düzey yöneticilerinin kurumdan ayrıldıktan sonra ya da daha kurumda çalışmadan önce büyük biyoteknoloji şirketlerinde çalıştıkları ortaya çıktı. Bu gelişme Avrupa’yı salladı. Ancak Türkiye’de hiç kimse bu konuyu tartışmadı bile halbuki ülkemize giren GDO’lu ürünlerin izni için de EFSA önemli bir rol oynuyordu. kamudan.com konuyu araştırdı ve inanılmaz bilgilere ulaştı.
Ziraat mühendisleri Odası İstanbul şube başkanı Ahmet Atalık EFSA skandalının ardından GDO’lu ürünlerin ülkemize girişinin durulması gerektiğini savunuyor. İşte Başkan Atalık’ın çarpıcı açıklamaları.
AB mevzuatında, insan ve çevre sağlığı açısından tehdit oluşturabilecek antibiyotik direnç genlerinin kullanımının 2004 yılı sonuna kadar kademeli olarak sonlandırılacağı belirtilmesine karşın, bu hükme aykırı olarak Avrupa Komisyonu Amflora’ya Mart 2010’da izin verdi. Bunun üzerine Macaristan 27.05.2010 tarihinde bu kararının iptali istemiyle Avrupa Adalet Mahkemesi’nde dava açtı. Eylül 2010’da ise Avusturya, Fransa, Polonya ve Lüksemburg da davaya müdahil oldular.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, AB’de mevzuata aykırı bir şekilde izinlendirilmiş ve üye 5 ülke tarafından dava edilmiş bu patatesin ithalatına 2010 yılında yalnızca endüstriyel amaçlı kullanım amacıyla izin verdi. Ancak, bu patatesin gıda zincirimiz içerisine girmeyeceğini kim ve nasıl garanti edecek?
GD patatesle birlikte GD mısır, soya, pamuk, kanola, şeker pancarı, bakteri biyokütlesi ve maya biyokütlesi çeşitlerinden oluşan tam 32 GDO’ya gıda/yem/yem katkı maddesi olarak kullanılmak üzere ithal izini verildi. Bu izinler Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi’nin (EFSA) bilimsel değerlendirmelerine dayandırıldı.
AB’de GD ürünü piyasaya sürmek isteyen şirket, bulunduğu ülkenin ilgili kurumuna başvurur. Bu kurum ürününün insan, hayvan ve çevre sağlığına bir tehdit oluşturmayacağına dair dökümanları şirket eliyle toplayarak EFSA’ya sunar. EFSA bünyesindeki bağımsız bilim insanları sunulan dökümanları bilimsel değerlendirmeye tabi tutar. Raporunu Avrupa Komisyonu’na ve üye ülkelere sunar. Komisyon kabul ya da ret yönünde oluşturduğu raporunu Gıda Zinciri ve Hayvan Sağlığı Daimi Komitesi’nin (Standing Committee on the Food Chain and Animal Health) onayına sunar. Daimi komite bu öneriyi kabul ya da reddeder. Hazırladığı raporu Bakanlar Konseyi’ne sunar. Olumlu görüş çıkması halinde GDO’lu ürün AB piyasasına girer.
Bilimsel değerlendirmelerin yapıldığı EFSA bağımsız mıdır, kararları bilimsel midir? EFSA’nın bazı üst düzey yöneticilerinin biyoteknoloji şirketleri ile olan ilişkileri güvenilirliği ve kararların bilimselliğini zedelemektedir.
EFSA GDO Paneli’nin başkanı, Suzy Renckens, bu görevinden Kasım 2009’da ayrılmasının hemen ardından biyoteknoloji devi Syngenta’nın Avrupa, Afrika ve Orta Doğu Biyoteknoloji İdari İşler Başkanı oldu. Renckens, EFSA’da GDO mevzuat çalışmalarından sorumluyken, şimdi Syngenta adına AB’nin GDO konusunda karar alıcılarına karşı lobi faaliyeti yürütmektedir.
2003 yılından bu yana EFSA GDO Paneli’ni yöneten oldukça önemli bilim insanı Harry Kuiper, EFSA’dan önce Uluslararası Yaşam Bilimleri Enstitüsü (ILSI) tarafından kurulmuş olan Task Force için çalışıyordu. ILSI, gıda ve kimya şirketlerinin finanse ettiği, biyoteknoloji taraftarı bir lobi grubudur. Monsanto’nun bir elemanı Task Force’ye başkanlık etmektedir ve diğer tüm üyeleri Monsanto, Syngenta ve Dow gibi büyük biyoteknoloji şirketlerinin temsilcileridir.
EFSA’nın Yönetim Kurulu Başkanı Diana Banati, sivil toplum örgütleri ve politikacılar tarafından ortaya konan çıkar ilişkileri üzerine Ekim 2010’da ILSI’nin Avrupa Yönetim Kurulu’ndan istifa etmek zorunda kaldı.
GDO’ların izinlendirilmesi konusunda gerek Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın, gerek Biyogüvenlik Kurulu ve bilimsel komitelerimizin örnek alarak GDO’ların ülkemize girişine izin verdiği EFSA’nın durumu ortadadır.
Her biri büyük bir sağlık ve çevre tehdidi oluşturan GDO’ların ülkemize girişi en kısa sürede durdurulmalı, ithal ettiğimiz GDO’lu ürünlerden en büyük payı alan soya, mısır ve pamuk üretiminde doğru bir tarım politikası ile kendimize yeterlilik hedeflenmelidir.
Güncelleme Tarihi: 07 Mart 2011, 00:00
Dikkat GDO'lu Ürün mü Yiyoruz
Avrupada GDO’lu Ürün Skandalı
YORUM EKLE
NAMAZ VAKİTLERİ
İMSAK
06:22
GÜNEŞ
07:52
ÖĞLE
12:55
İKİNDİ
15:25
AKŞAM
17:48
YATSI
19:12
1
İl Dışı Yer Değiştirmelerde Kontenjan Sorunu
2
Sözleşmeli Öğretmen Bocalamasından Doğan Nİhayetler
3
Şefler Ek Derste Yürütmeyi Durdurmayı Kaybetti
4
MEB'den Açıklama
5
MEB Hukuk Müşavirliğinin Görüşü
6
Sözleşmelinin Umudu Mecliste Bekliyor
7
Çubukçu: Ek öğretmen atamasını Bakanlar Kuruluna...
8
BAŞBAKANI PROTESTO EDEN ÖĞRENCİYİ KIYAFETİ YAKTI!
9
Amaç Tüm Öğretmenleri Sözleşmeli Yapmak
10
TÜRK EĞİTİM SEN ANTALYA TOPLANTISI
ANKETTüm Anketler