İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG), ağustos ayı iş cinayetleri verilerini açıkladı. Ağustosta 201 emekçinin iş cinayetlerinde öldüğü ve bu yıl 8 ayda iş cinayetlerinde ölen emekçi sayısının 1255’e çıktığı belirtildi. İSİG, ağustos ayında ölen emekçilerin ölüm nedenlerini şöyle açıkladı:
“Trafik, servis kazası nedeniyle 52 işçi; yüksekten düşme nedeniyle 25 işçi; elektrik çarpması nedeniyle 25 işçi; ezilme, göçük nedeniyle 24 işçi; kalp krizi, beyin kanaması nedeniyle 24 işçi; patlama, yanma nedeniyle 10 işçi; şiddet nedeniyle 10 işçi; zehirlenme, boğulma nedeniyle 6 işçi; intihar nedeniyle 5 işçi; nesne çarpması, düşmesi nedeniyle 3 işçi; kesilme, kopma nedeniyle 3 işçi; diğer nedenlerden dolayı 14 işçi hayatını kaybetti.
Özellikle taşımacılık ve tarımda trafik/servis kazaları, inşaatta yüksekten düşmeler, enerji ve inşaatta elektrik çarpmaları, çalışma koşulları kaynaklı (sıcakta çalıştırma, aşırı, yoğun ve fazla çalıştırma) her iş kolunda görülen kalp krizleri ve beyin kanamaları ve yine tarımda traktör kullanımına bağlı ezilmeler öne çıkıyor.”
İSİG, ağustosta ölenlerin arasında çocuk işçi de bulunduğunu açıklayarak, “14 yaş ve altı 4 çocuk işçi, 15-17 yaş arası 6 çocuk/genç işçi, 18-29 yaş arası 39 işçi, 30-49 yaş arası 82 işçi, 50-64 yaş arası 49 işçi, 65 yaş ve üstü 9 işçi, yaşını bilmediğimiz 12 işçi hayatını kaybetti. Başta tarım olmak üzere sanayide, inşaatta, hizmet iş kolunda çocuklarımız ölüyor. Bu yıl 18’i 14 yaş ve altı olmak üzere en az 40 çocuk işçi hayatını kaybetti. Tarım, inşaat ve taşımacılık başta olmak üzere 60 yaş üstü işçi ölümlerindeki artışın da altını çizelim” değerlendirmesini yaptı.
'MAAŞLARIMIZ GÜN BE GÜN ERİYOR'
İSİG, iş cinayeti verilerine ilişkin bilgi notunda şu saptamalara yer verdi:
“2018 yılında başlayan ancak 2021 yılının sonbaharından beri iliklerimize kadar hissettiğimiz bir yoksullaştırma süreci yaşıyoruz. Başta gıda fiyatları olmak üzere kira, ulaşım, doğalgaz-elektrik-su-telefon-internet faturaları, eğitim ve sağlık giderleri vd. aldığımız maaşın çok üstünde artıyor. Bu süreçte devlet, TÜİK’i baz alarak asgari ücreti açıklıyor ve bu da genel ücretleri belirliyor. Ancak TÜİK uzun bir süredir aynı SGK’nın işçi ölümlerini gerçeğin çok altında göstermesi gibi bir tahribat yaptığı için maaşlarımız gün be gün eriyor. Geçinemiyoruz!
Diğer yandan geçinmek için her evde çalışan ücretli sayısı artıyor. Erkek ve kadının yanında çocukların çalışmaya başlamasıyla, aile dayanışmalarıyla (aynı evde, semtte oturma, köyle ilişkiler), yan gelirlerle ayakta kalmaya çalışıyoruz. Tüm toplum işçileşiyor ve yeniden işçileşiyor! Bu noktada mücadele alanımız olan işçi sağlığı ve iş güvenliği (İSİG/emeğin korunması) sorunları giderek artıyor. İş cinayetleri, yaralanmalar, sakat kalmalar, meslek hastalıkları, çocuk-kadın-yaşlı-göçmen emeğinin kuralsız sömürüsü derinleşiyor. Adeta bir iş cinayetleri rejiminde yaşıyoruz. Diğer yandan işçiler kentsel yaşamdan dışlanıyor, doğanın tahribatı-talanı yaygınlaşırken su, gıda vd. yeni krizler kapımızda bekliyor.
“PATRONUN KÂRI İÇİN”
Bugün asgari ücret Türkiye işçi sınıfının çoğunluğunun ortalama maaşı haline gelmiştir. Şirket ciro ve karları ise rekor kırmaktadır. Her iş kolunda ve şehirde patronlar karlarına kar katmakta bu durum da yoksullaştırma, işçileştirme ve güvencesiz çalıştırma ekseni üzerinden olmaktadır. Devlet ve sermaye bu süreci çocuk yaştan itibaren gerek okulda gerek işyerlerinde dinsel kurallarla, diyanet-tarikat ilişkileriyle ve gerektiğinde de baskıyla, zorla yönetiyor. Tam da bu noktada İSİG mücadelesi, işçi sınıfının birliğini, direnç noktalarını güçlendirmenin temel bir aracı olabilir.
Yoksullaştırma, işçileştirme, iş cinayetleri rejimi kıskacında İSİG mücadelesi önümüzdeki dönem başta iş cinayetlerinin önlenmesi olmak üzere işçi sağlığı ve iş güvenliğinin sağlanması, insanca yaşanabilir bir ücret, aşırı, yoğun, fazla, taşeron ve her türlü esnek çalıştırmaya ve işten atma saldırısına karşı güvenceli iş, beslenme, barınma, ulaşım ve yaşanabilir kent-çevre hakkı, çocuk, kadın, yaşlı ve göçmen emeğinin korunması gibi başlıkları ulusal, bölgesel, işkolu vb. düzeylerinde öne çıkarmalı, taleplerini ve araçlarını mücadele içinde yeniden oluşturmalıdır.”
Karar Gazetesi