Yeni karara göre birçok üst düzey yönetici işsiz kalacak

Eski bakan ve Talim Terbiye Kurulu Başkanları birçoğu Milli Eğitim Bakanlığı'ndaki yeni yapılan değişimi devrim niteliğinde, büyük bir karar olarak değerlendirdi. Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'in de bu değişikliklerle tarihi bir işe imza attığını söylediler.

Yeni karara göre birçok üst düzey yönetici işsiz kalacak

Milli Eğitim Bakanlığı'nın yeniden yapılanmasına dair Kanun Hükmünde Kararname, sessiz sedasız 14 Eylül Çarşamba günü Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Bu andan itibaren tartışılan bu kararname kimilerine göre bir devrim, kimilerine göre ise biraz sakıncalı.

 

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer yeni yapılanmayı, "Mevcut yapı daha rasyonel, esnek ve çevreye duyarlı olacak" sözleriyle değerlendirdi. Dinçer, Bakan olduktan sonra kurumda bir görevi birden çok kişinin yaptığını, AB uyum sürecinde bazı yetersizliklerin yaşandığını tespit ettiğini söyledi. Ve bu tür eksikliklerin çözümü için etkin bir Bakanlık yapısına ihtiyaç duyduklarını, merkezileşmiş bu yapıyı yenilemeye dönük çalışmalar başlattıklarını belirtti.

 

Peki yürürlüğe giren yeni yasaya göre Milli Eğitim'in yapısında nasıl bir değişikliğe gidiliyor, bu durum kimi ne şekilde etkileyecek? Büyük yankı uyandıran kararnamenin ne anlama geldiğini eski bakan ve Talim Terbiye Kurulu Başkanları'na sorduk. Birçoğunun dikkat çektiği nokta, MEB yönetici kadrosunun önümüzdeki günlerde tamamen değişecek olması. Bu kararı olumlu bulan da var, olumsuz bulanda. Bazıları bu durumu “Oldukça yorulmuş, etkisini ve kendi içinde statükosunu kaybetmiş kadroların yenilenmesi” olarak yorumlarken, yönetici değişikliklerinin hukuksal problemler yaratabileceğine dikkat çeken de var. Genel görüş ise şu, bu değişikliğin MEB için devrim niteliğinde, Bakan Dinçer’in tarihi bir yenilenmeye imza attığı. İşte uzmanların MEB’deki yeni yapılanma yorumları.

 

 

"Olumlu ama tek başına verimlilik sağlayacak bir sistem değil"

 

Talim Terbiye Kurulu Eski Başkanı, Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Ziya Selçuk: Değişikliği çok olumlu karşılıyorum. Yaklaşık 20 senedir yapılmak istenen, daha önce iki Bakan döneminde de hazırlıkların yapıldığı ama bir türlü Meclis’ten geçirilemediği dönemler yaşadık. Teşkilat şemasının değişmesi eğer üç aşamalı bir plan söz konusuysa daha ilk aşaması. Kendi başına bir verimlilik sağlayacak ya da tamamen olumlu bir sonuç doğuracak bir değişim değil. Ama olmazsa olmaz denilen ön koşul niteliğinde bir değişim. Merkez teşkilatı yapısının dışında mahalli örgütlenme yapısının okul düzeyinde yeniden yapılandırılması, insan kaynakları modelinin, eğitimin finansmanı modelinin yeniden yapılandırılmasının senkronize olarak gerçekleştirilmesi bu ilk aşamanın hemen arkasından gelen ikinci aşamadır. Ön koşullardan bir tanesi de eğitim fakültelerinin yeniden yapılandırılması. Mesela sınıf öğretmeni yetiştiren programın içinde yer alan derslerin yüzde 60’ından fazlası sınıf öğretmenlerinin hayatı boyunca kullanmayacağı derslerle ilgili. Bu tür sorunların da bir şekilde halledilmesi gerekiyor. Üçüncü aşaması var. Uluslararası standartlarda bir kalite güvence sisteminin oluşturulmasıdır. Biz bir iş yapacağız da bunu ne kadar kaliteli yapıyoruz? İkinci aşamanın muhakkak devreye sokulması lazım. Bu da çok iyi bir üst yönetimle olur. Öğretmenler dışında endüstri ve bilgisayar mühendislerine, işletme yöneticilerine yani alanında uzman kişilere ihtiyaç var kesinlikle. Ama genel anlamda olumlu karşılıyorum bu değişimi.

 

 

"Tarihi bir iş"

 

Talim Terbiye Kurulu Eski Başkanı, İstanbul Üniversitesi Eğitim Bilimleri Bölüm Başkanı Prof. Dr. İrfan Erdoğan: Her şeyden önce bu teşkilat yasasındaki değişiklik iyice yorulmuş kadroların değişikliği anlamına gelir. Değişikliğin özüne bakmadan bu getirinin bile oldukça yararlı olacağını söyleyebilirim. Bu ne anlama geliyor, şu anda MEB’de çalışan üst düzeydeki kadro yenilenecek. Teorik olarak tamamı ama pratikte yüzde 80’i, 70’i yenilenecek. Bu değişikliği yapmak hangi yolla olursa olsun, son derece hayırlı bir iş. Oldukça yorulmuş, etkisini kaybetmiş, kendi içinde statükosunu kaybetmiş kadroların yenilenmesine ihtiyaç vardı. Bu yenilenmeyi önceki Bakan Nimet Çubukçu yapamadı. Uzun zamandır bir metal yorgunluğu yaşayan bir kadro yönetiyor eğitimi. Ve bu eğitimde iyi işler yapılsa bile her türlü gidişatı kötüye çeviren bir sonuç yaratıyordu. Değişiklik önümüzdeki günler içinde Milli Eğitim’in kadrolarında yukarıdan aşağıya önemli ölçüde bir değişiklik yaratacak. Dolaylı olarak değil, doğrudan bu anlama geliyor. Bugünden itibaren hepsi işsiz. Bu çok önemli bir konu. Diğer taraftan müthiş bir makam enflasyonu vardı MEB’de. Bu ara sıra dile getirilirdi ama kimse bu konuda bir adım atmamıştı, Bakan Ömer Dinçer bu açıdan tarihi bir iş yaptı.

 

"81 ilin müdürünün, müsteşarının görevi sona erdi"

 

Milli Eğitim Eski Bakanı Prof. Dr. Necdet Tekin: Birincisi karanamenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren, hukuken, bütün müsteşar, müsteşar yardımcısı vs.’nin işi bitti. Bir kararla 81 ilin müdürünün, müsteşarının görevleri sona eriyor. O yüzden çok güçlü bir karar. Bakan çok büyük bir iş yaptı. Doğruluğu yanlışlığı ayrı, ama kolay bir uygulama değil. Olumsuz bulduğum ve üzerinde düşünülmesi gereken nokta, bir günde herkesin görevinin sona ermesi. İleride bunların özlük hakları, emeklilikleri sorun olabilir. Keşke Meclis’te tartışarak bir karar çıkarsalardı da kanun hükmünde kararnameye eklemeselerdi. Diğer nokta, Talim Terbiye Kurulu, müsteşar, müsteşar yardımcısı vs. artık herhangi bir hükme bağlı olmaksızın sözleşmeli olarak çalıştırılabilecek. Bu tarihinde ilk defa MEB teşkilat yasasına bu kapsamda giren bir madde. Sözleşmeli çalıştırma vardı ama sözleşmeli müsteşar yoktu. Asıl önemli nokta ise ‘Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü’nün kurulması. Bu çok önemli ve pozitif bir şey ve ben bunu destekliyorum. Nedeni şu, çocukları alıyorsunuz, 8 sene eğitiyorsunuz. Sonra okuldan ayrılıyor. Orta ya da yükseköğretime gitmiyorsa orada kalıyor. Ondan sonra bunun eğitimini veya yönlendirmesini, eğitim açlığının nasıl ve hangi organizasyonla giderileceği yoktu. Benim eski bir bakan olarak en fazla değindiğim nokta buydu, hayat boyu öğrenme dizayn edilmeli diye. Doğru bir şekilde programlanabilirse insanların hayata atıldıktan sonraki eğitimleri de düzgün olacak gibi geliyor bana. Benim çok üzerinde durduğum ama Bakan’ın hayata geçirdiği bir uygulama.









Güncelleme Tarihi: 20 Eylül 2011, 00:00
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER