Öğrencilerin üniversite okurken de bölüm değişikliği yapabileceğine işaret eden Bulut, aynı zamanda üniversiteye yerleştikten sonra da çift anadal ve yandal programlarıyla istedikleri başka bir bölümü okuma imkanına sahip olacaklarını kaydetti.
Üniversiteye başlamanın öğrenciler için bir keşif süreci olduğunu ifade eden Bulut, "Neye ilgi duyduklarını ve yeteneklerini keşfedecekleri bir dönem. Buna nokta koymayalım. Bu ucu açık bir süreç.
Vazgeçilmez bir süreç gibi düşünmesinler. Bu gelişimin bir parçası. Yeni şeyler öğrenecekler, deneyimleyecekler. Tercih sürecine bu şekilde bakılmalı.
Prof. Dr. Bulut, öğrencilere hedefleri ve hayallerini yüksek tutmaları, puanları yettiğince kaliteli ve büyük üniversiteleri tercih etmeleri önerisinde bulunarak, şöyle devam etti:
Hayallerimiz ve hedeflerimiz yüksek olsun ama aynı zamanda gerçekçi de olalım. 'Aldığımız puanlar olarak nereyi tutuyor, nereye girebilirim?' bunu yaklaşık olarak öğrenciler bilir.
Tercih yaklaşımımızda gerçekçi olalım ki 'Ben en yükseği istedim de bana en düşüğü geldi.' gibi bir hayal kırıklığı olmasın. Gerçekçi olmak bu anlamda çok önemli. 'Aldığımız puanların eş değeri nedir, hangi üniversitelere ve bölümlere girebilirim?' bunu düşünelim.
Seçeceğiniz mesleğin gereksinimlerini bilin
Öğrencilerin puanı yüksek diye belli bölümleri seçmeleri yerine sevdikleri, ilgi duydukları, hobi alanlarına yakın, doyum sağlayabilecekleri ve kişilik özelliklerine uygun mesleklere yönelmelerini tavsiye eden Prof. Dr. Bulut, tercih yaparken rehber öğretmenlerden danışmanlık almanın önemini vurguladı.
Adayların meslekleri seçmeden önce o meslekleri tanımaları gerektiğini belirten Prof. Dr. Bulut, Bir mesleği tanımadan sadece isminden, statüsünden ya da gelir kaynağından dolayı seçmesinler.
Bu mesleğe girildiğinde nasıl bir ortamda çalışılır, ne tür işler yapılır, kendilerinden beklenti ne? Seçecekleri mesleğin gereksinimlerini mutlaka bilsinler.
Sağlık, beslenme ve gıda mühendisliği ile insanların ihtiyaçlarını karşılayan psikoloji, sosyal hizmetler, rehberlik ve psikolojik danışmanlık, öğretmenlik gibi mesleklerin sürekli popüler olduğunu ve bu bölümlerden mezun olanların iş bulmakta zorlanmadıklarını dile getiren Bulut, bilişim teknolojisi, sosyal medya uzmanlığı, bilgisayar mühendisliği, yazılım, kodlama gibi alanların da zamanla popülerliğinin artarak geleceğin meslekleri olacağını belirtti.
Prof. Dr. Bulut, öğrencilere, Hangi alanda, hangi meslekte olursanız olun, üniversiteye girdikten sonra kendinizi iyi geliştirmeniz gerekiyor. Girişimcilik yeteneğinizi geliştirerek, çeşitli staj imkanlarından faydalanarak, gönüllü projelere katılarak kendinizi yetiştirebilirsiniz. Her alanda kendini yetiştiren öğrenci mezun olunca iş bulabilir.
Çocuğunuzun potansiyelini gözden geçirin, kararlarına saygı gösterin
Ailelere ise çocuklarının ilgilerine, yeteneklerine ve değerlerine saygı göstermelerini tavsiye eden Prof. Dr. Sefa Bulut, şu önerileri sıraladı:
Çocuğunuzun potansiyelini gözden geçirin, kararlarına saygı gösterin. Çocuğunuz meslekler hakkında çok fazla fikir sahibi olmayabilir. Konuşarak onları aydınlatın.
Soru-cevap diyaloglarıyla çocuğunuzu daha fazla yardımcı olun. Mutlaka bir yardım, yönlendirme süreci olsun ama çok fazla da müdahale olmasın. 'Bu mesleği okumasını istiyorum. Yapmak istedim, yapamadım, çocuğum yapsın gibi bir empoze olmasın.
Karşılıklı anlaşarak gönül rızasıyla çocuk da sevdiği, ilgi duyduğu mesleğe yönelsin. Burada tatlı sert bir politika olması gerekir. Çocuğu aydınlatacağız ama çok fazla müdahil olmayacağız.
Bir önceki yılın sıralamalarına göre tercih yapın
İstanbul Medeniyet Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selami Aydın ise Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde üniversite tercihlerinin genellikle mezuniyet sonrası istihdam edilme düzeyiyle doğrudan ilişkili olduğunu, bu anlamda öğrencilerin doğal olarak iş garantili mesleklere yöneldiklerini anlattı.
Prof. Dr. Aydın, Öğrencilerimizin kendi ilgilerini, yeteneklerini ve bilişsel kapasitelerini dikkate alarak tercih yapmaları, ileride hayat kalitesi ve iş memnuniyeti açısından çok önemlidir.
Bu bakımdan, 'İyi meslek yoktur, bir meslekte iyi olmak vardır.' ilkesinin tercih yaparken dikkate alınması, öğrencilerimizin üniversitesi sonrası yaşantıları açısından önemlidir.
Bu zamanda adayların, ilgi duydukları mesleğe dair mesleği yapan kişilerden görüş alarak tercihlerine yön verebileceklerini ifade eden Aydın, okullardaki rehberlik uzmanlarının da bu konularda öğrencilere profesyonel yardımlar sunduklarını hatırlattı.
Prof. Dr. Aydın, bu konuda şu önerilerde bulundu:
Öğrencilerimizin tercihlerini yaparken gerçekçi olmaları önerilmektedir. Bir başka ifade ile bir önceki yılda ortaya çıkan yüzdelik dilimler ve sıralamalar, yaklaşık olarak hangi bölümlerin tercih edilebilir ve kazanılabilir olduğu konusunda kararlı bilgiler sunabilmektedir.
Adaylar, sıralamalarının belirli bir oranda alt ve üst basamakları hakkında bilgi sahibi olarak tercih yaparlarsa yaklaşık olarak tercih ettikleri bölüme girme şanslarını artıracaklardır.
Tercih sıralaması bahsedilen dilim ve sıralamalar dâhilinde adayların ilgi duydukları bölümlere göre yapılabilir. Ek olarak belirli lisans programları için konulan sıralama koşullarının da dikkate alınması faydalı olacaktır.
Üniversitenin bulunduğu şehir, ulaşım durumu ve burs olanaklarının önemine de işaret eden Prof. Dr. Aydın, özellikle vakıf üniversitelerini seçecek öğrencilerin, burs koşulları ile ilgili olarak tercih öncesi bilgi sahibi olmaları gerektiğini belirtti.
Yüksek öğrenimin niteliğinin, öğrencilerin en ideal koşullarda yetişmesi için dikkate alınması gereken bir ölçüt olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Aydın, Bu sebeple öğrencilerimiz tercih yaparken ilgili bölümlerin akademik kadrosunu, bilimsel araştırma potansiyelini ve eğitim kalitesini de dikkatli bir şekilde incelemelidir.
İdeal bir eğitim süreci, ileriki yaşantıda iş bulma fırsatları açısından çok faydalı olacak ve mesleki yaşantı içinde farkını gösterecektir.
Güncelleme Tarihi: 13 Ağustos 2020, 15:35